Search
English Turkish Sentence Translations Page 2215
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| What is man? | İnsan nedir? | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| What is a city? | Bir şehir nedir? | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| What is war? | Savaş nedir? | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| I can know | Başkalarının... | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| what someone else thinks, | ...düşündüğü şeyleri bilebilirim... | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| but not what I think. | ...ama kendi düşündüklerimi bilemem. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| Do something | Bir şey yap, ben de konuşabileyim. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| I can know what someone else thinks, | Başkasının düşündüğü şeyleri bilebilirim ama kendi düşündüklerimi bilemem. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| It is precisely because this gentleness | Bu tam olmuş çünkü bu nezaket... | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| was necessary to give birth to pain | ...doğum için gerekli ağrıdır... | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| and comes back, moreover, | ...ve dahası, geri gelir... | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| to soothe it at times... | ...zaman zaman onu sakinleştirir... | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| that men can be sincere | ...erkekler başkalarıyla samimi olabilir... | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| and even with themselves, | ...ve hatta kendileri ile... | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| when they glory in | ...zafer kazandıkları zaman... | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| a woman's kindness toward them. | ...bir karının iyiliği onlara doğru gelir. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| At the heart of their liaison circulates, constantly, | Onların irtibat dolaşımının kalbinde, sürekli olarak... | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| secretly, | ...gizlice diğerlerine beyan edilmeden... | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| or unwittingly revealed by questions, investigations, | ...veya farkında olmadan sorularla, soruşturmalarla ortaya çıkan... | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| a painful concern. | ...acı verici bir endişe. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| But this could not have arisen without the previous gentleness. | Ama bu nezaket olmadan ortaya çıkmış olamaz. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| They always want to be on time. | Onlar hep zamanında gelmek isterler. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| Where does that come from? | O nereden geliyor? | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| They want to be first. | Onlar birinci olmak istiyor. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| A German mathematician... | Bir Alman matematikçi... Başka bir Alman! | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| Concerning prime numbers, | Asal sayılar ile ilgili olarak... | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| Riemann arrived atalandscape | ...Riemann her noktanın müzik olduğu... | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| in which each point becomes music. | ...bir manzara ile geldi. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| A line of zeros along the sea. | Deniz boyunca sıfır çizgisi. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| One can imagine that Frankenstein was born here. | Frankenstein'ın burada doğduğunu hayal edebilirsiniz. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| One can imagine. | Hayal edebilirsiniz. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| In 1816, Lord Byron and Shelley, chased from England, | 1816'ta, Lord Byron ve Shelley, İngiltere'den kovuldu... | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| sought shelter by Lake Geneva | ...Cenevre Gölü tarafında sığınak aradılar... | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| with Mary Shelley who began to write a horror tale. | ...Mary Shelley bir korku hikayesi yazmaya başladı. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| Nothing tragic about this story. | Bu hikayede trajik bir taraf yok. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| Not the laughter of giants, | Devlerin kahkahası olmadan... | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| no indifferent detail | ...kayıtsız hiçbir detay yok... | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| recounts their pathetic love. | ...kendi acıklı aşk hikayelerini anlatıyor. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| You are in bed, Professor. | Siz yataktasınız, profesör. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| You are asleep... | Siz uyuyorsunuz... | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| except... | ...sadece rüyada değiliz. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| You don't know? | Bilmiyor musunuz? Hayır, bilmiyorum. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| I don't believe you. | Size inanmıyorum. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| I'm coming down below. | Aşağı doğru geliyorum. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| Yes, in depth. | Evet, çok derin. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| I think you have to... | Bence sizin artık... | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| start down below... | ...aşağı inmeye başlamanız gerekiyor... | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| and then surface. | ...ve daha sonra yüzeye çıkmanız. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| Two questions, a big one and a small one. | İki sorum var, büyük olan ve küçük olan. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| What's difficult is to fit flatness into depth. | Derinliğin içine düzlüğü sığdırma konusunda zor olan nedir? | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| Suffering. | Acı. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| The other world. | Başka bir dünya. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| Use a deep voice. | Derin bir ses kullanın. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| My word. | Benim kelimem. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| You what do here? | Sen burada ne yapıyorsun? | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| Me very upset! | Ben çok üzgünüm! | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| Outside! | Dışarı! | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| He seems depressed. | Depresif görünüyor. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| He's dreaming of the Marquesas Islands. | Marquesas Adalarının hayalini kuruyor. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| Like in the Jack London novel. | Jack London romanı gibi. | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| Marlborough has left for war! | Marlborough savaş bıraktı! | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| Don't know when he'll be back! | Ne zaman geri döneceğini bile bilmiyorum! | Adieu Au Langage-1 | 2014 | |
| Iremember looking out at the two of you. | İkinizi izlediğim zamanları hatırlıyorum. | Adoration-1 | 2008 | |
| Her playing on the dock, you watching. | O rıhtımda oynuyordu, sen de izliyordun. | Adoration-1 | 2008 | |
| I was thinking how lucky you were to have a mom like her, | Onun gibi bir anneye sahip olduğun için ne kadar şanslı olduğunu... | Adoration-1 | 2008 | |
| and how lucky she was to have a boy like you. | ...onun da senin gibi bir çocuğa sahip olduğu için ne kadar şanslı olduğunu düşünüyordum. | Adoration-1 | 2008 | |
| That`s what he stole from you, Simon. | Senden çaldığı şey bu, Simon. | Adoration-1 | 2008 | |
| That`s what I can never forgive. | Asla affedemeyeceğim şey bu. | Adoration-1 | 2008 | |
| The thing you have to remember about my mother | Annem hakkında bilmeniz gereken şey... | Adoration-1 | 2008 | |
| was that she was extremely trusting. | ...çok çabuk inanan birisi olduğudur. | Adoration-1 | 2008 | |
| It`s the only way she could have found herself in that situation. 1 | Kendini bu durumda bulabilmesinin tek açıklaması budur. 1 | Adoration-1 | 2008 | |
| And that was the first thing | Güvenlik ajanlarınca bilinmesi gereken... | Adoration-1 | 2008 | |
| that must have been obvious to the security agents. | ...ilk şey buydu. | Adoration-1 | 2008 | |
| She was completely innocent. | O tamamen masumdu. | Adoration-1 | 2008 | |
| You speak Hebrew? No. | İbranice konuşabiliyor musunuz? Hayır. | Adoration-1 | 2008 | |
| You`ll be staying in Tel Aviv? | Tel Aviv'de mi kalıyor olacaksınız? | Adoration-1 | 2008 | |
| We`re going to the Holy Land. | Holy Land'e gideceğiz. | Adoration-1 | 2008 | |
| Who`s ``we``? | "Gideceğiz" derken? | Adoration-1 | 2008 | |
| My fiance and l. | Nişanlım ve ben. | Adoration-1 | 2008 | |
| Why isn`t he traveling with you? | O neden sizinle yolculuk etmiyor? | Adoration-1 | 2008 | |
| He had to stay for business. | İş için burada kalmak zorunda. | Adoration-1 | 2008 | |
| You`re pregnant? | Hamile misiniz? | Adoration-1 | 2008 | |
| People always ask how two kids could be so different. | İnsanlar her zaman iki çocuğun nasıl bu kadar farklı olabileceğini sorarlar. | Adoration-1 | 2008 | |
| Your mother showed her talent from the time she could walk, | Annen yürüyebildiği zamandan beri yeteneğini gösteriyor... | Adoration-1 | 2008 | |
| even before. | ...hatta daha öncesinden beri. | Adoration-1 | 2008 | |
| She was always singing to herself, around the house, in the yard. | Avluda, evin etrafında devamlı kendi kendine şarkı söylerdi. | Adoration-1 | 2008 | |
| When she picked up a violin, it was like she already knew where to put her fingers. | Kemanı ilk eline aldığında, parmaklarını nereye koyacağını önceden biliyor gibiydi. | Adoration-1 | 2008 | |
| Your uncle, on the other hand, never figured out what his talent was, | Diğer taraftan dayın, onun yeteneklerini hiç anlamadı... | Adoration-1 | 2008 | |
| except trouble and mischief. | ...huzursuzluk çıkarması ve yaramazlığı hariç. | Adoration-1 | 2008 | |
| My parents said the most ridiculous thing. But, like, you never have proof, | Annem ve babam en tuhaf şeyi söylediler. Ama sanki hiç kanıtınız yokmuş... | Adoration-1 | 2008 | |
| and you just want some sort of proof. | ...ve sadece biraz kanıt istiyorsunuz gibiydi. | Adoration-1 | 2008 | |
| That`s exactly what it was like, you know. | İşte tam da böyle görünüyordu. | Adoration-1 | 2008 | |
| And then it just turned out to be really funny, so I wanted to show you guys. | Sonra birden eğlenceli olmaya başladı, ben de size göstermek istedim millet. | Adoration-1 | 2008 | |
| I mean, he thought that his life is, like, really dramatic... | Yani, hayatının gerçekten dramatik olduğunu düşündü... | Adoration-1 | 2008 | |
| I thought you were on crack when you showed us that. | Bize bunu gösterdiğinde senin bir çatlak olduğunu düşündüm. | Adoration-1 | 2008 | |
| It`s, like, why would you waste your time videotaping... | Yani, neden hayatını video kaydı yaparak geçiresin ki... | Adoration-1 | 2008 | |
| Simon, you want to get that? | Simon, şu kapıya bakacak mısın? | Adoration-1 | 2008 | |
| Why would Simon... | Neden Simon... | Adoration-1 | 2008 | |
| Hi. That`ll be $24. | Selam. 24 dolar alayım. | Adoration-1 | 2008 | |
| Well, can`t you just put it on the tab like you usually do? | Her zamanki gibi yine hesaba yazabilir misin? | Adoration-1 | 2008 |