Search
English Turkish Sentence Translations Page 2419
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Aren't you supposed to be non judgmental? | Senin hastanı yargılamıyor olman gerekmez mi? Senin önyargısız olman gerekmiyor muydu? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| I'm supposed to be clear mirror, baccarat crystal. | Temiz bir ayna, saf bir kristal olmam gerekir. Benim açık bir ayna gibi olmam gerekir, kristal gibi | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Excuse me, I have to eat something. | Pardon birşeyler yemem lazım. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| I was recently diagnosed with | En son bana menapoza bağlı düşük kan şekeri teşhisi konuldu. Bu yakınlarda bana menapozal | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| I brought quinoa from home. | Evden ayva tatlısı getirdim. Evden kinoa getirdim | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| She just seems way too young and, I don't know, healthy to | Bu kadar genç ve sağlıklı görünüyorken, zamanını O sadece çok genç görünüyor,ve ne bileyim | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| be spending her time having sex for money. | zamanını para için seks yapmak için sağlıklı | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Isn't that her choice? | Kendi seçimi değil mi? Sana bir anımdan bahsedeyim. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| When Portia was in graduate school... | Portia, en son okulunda... Portia'dan bahsetmeni istemiyorum | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| No, Lenore, I don't wanna hear about Portia. | Hayır Lenore'daha fazla Portia hakkında birşey duymak istemiyorum | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| I think that's inappropriate. | Bence bu yaptığın uygunsuz. Bunun uygunsuz olduğunu düşünüyorum Peki | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| I don't know why I wanna take care of McKenna. | McKenna' ya neden yardım etmek istiyorum, bilmiyorum. Neden Mckenna'ya bakmak istediğimi bilmiyorum | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| I mean, what if I listen to you and I'm like, oh, Lenore | Yani, "Lenore uygunsuz olduğunu düşünüyor" deyip seni dinlersem | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| says it's inappropriate, so I guess it's inappropriate. | ve işe bak gördün mü uygunsuzmuş desem uygunsuz olduğunu söylüyor o zaman uygunsuz olsa gerek" | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| So I go home and I'm like, sorry, McKenna. | Eve gidip kıza "Üzgünüm ama bu yaptığımız uygunsuzmuş" diyeceğim. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| So, out she goes, back on the street, robbed of her one | Kapı dışarı edilmiş, sokağa atılmış ve seks işçiliğinden kurtulma | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| opportunity she had to finally escape | yolundaki son umudu da elinden alınmış olacak. seks işçisi olmaktan tek çıkma fırsatı | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| What's a sex worker? | Seks işçisi ne ki? Öyle diyor işte. Seks işçisi de nedir? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| She's a prostitute. | Orospu yani. Bu çok iğrenç bir kelime. O bir orospu | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| That is such an awful word. | Bu berbat bir söz! | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| It's a highly accurate word, Rachel. | Ama cuk oturuyor, Rachel. Galiba terapiyi bırakmam lazım. Bu gayet tutarlı bir kelime Rachel | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Well, I think that's ill advised. | Bu bildirim şekli hoş olmadı. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Just last week, you were complaining about how you and | Geçen haftaya kadar, Jeff'le hiç sevişemiyor olmaktan şikayetçiydin. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Jeff are no longer making love. | sevişemediğinizden söyleniyordun sikişmemek | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| I mean, if you wanna choose words, let's | Sikişememek! Senin ağzına aslında bunu demek yakışırdı. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| just call it not fucking. | hadi ona sikişmemek diyelim | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| I think you should start coming in twice a week. | Bence hafta da iki kez gelmeye başlasan iyi olacak. Haftada iki kez gelmen gerektiğini düşünüyorum | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Mwah. | Mucuks. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Uh, this is, uh... | Bu McKenna. Bu aaa... | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| This is, um, Amanda and Meredith. | Amanda ve Meredith. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Stephanie. | Stephanie. McKenna. Stephanie. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Oh, McKenna. | Oh, McKenna. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Oh my gosh. | Tanrım. Hala buradasın. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Yeah, uh, um, I'm teaching her about drop offs in case | Ona oğlumu okula getirirken yapılacak şeyleri anlatıyordum | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| she has to do a drop off. | eğer olurda onun bırakması gerekirse diye | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Well, I'll see you guys soon. | Peki, yakında görüşürüz. Tamam görüşürüz. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| OK, bye. | Tamam güle güle | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| If it's a Monday, you wanna bring his math stuff with | Pazartesileri matematik malzemelerini götürmen lazım. Eğer pazartesiyse matematik eşyalarını yanında getirmen lazım | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| you... | Hey merhaba | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| And if it's a Friday, you wanna... | Cumaları ise... | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Did you ever get my sign up paper for Craftacular? | Ustaötesi'ne başvuru kağıdı sana ulaştı mı? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Because I didn't see your name. | İsmini göremedim de. Üzgünüm unutmuşum. Çünkü senin adını göremedim de | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Hi. | Merhaba. Bu kim? Selam | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Oh, uh, this is Logan's new nanny. | Logan' ın yeni bakıcısı McKenna. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| McKenna, this is Jennie. | McKenna, bu da Jennie. Memnun oldum. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Oh, nice to meet you. | Tanıştığımıza memnun oldum | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Yeah, thinking about thinking about it. | Evet, düşünmeyi düşünüyorum | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| I'm from Chico in Northern California. | Kuzey California, Chico bölgesi. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Yeah, I found her through an agency. | Onu bir ajans aracılığıyla buldum. Dikkat et de dadını çalmayayım. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| I am a nanny stealer. | Dadı hırsızıyım ben. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Do you wanna... | Hey şey yapmak ister miydin?.. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Do you wanna captain a table at Craftacular, McKenna? | Ustaötesi' nde bir masaya kaptanlık eder misin? Craftacular'da bir masaya bakmak ister miydin McKenna? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| It's, like, a lot of kids doing crafts, raising money | Çocuklar maharetlerini sergileyip kanserli musevi kadınlar için | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| for Jewish women with cancer. | para topluyor. ve bundan kanserli yahudi kadınlar için para topluyoruz | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Jennie, I am so sorry, but I gotta show McKenna where the | Jennie, üzgünüm ama McKenna' ya kuru temizlemecinin yerini göstereceğim. Jennie çok üzgünüm ama McKenna'ya kuru temizlemenin | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| It was nice to meet you. | Yeniden memnun oldum. Kaydolacağım, söz. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| I'll register. | Kayıt yaparım | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| I promise. | Söz veriyorum | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Just like another week, until she gets on her feet. | Ayakları yere basana kadar, bir hafta daha lazım. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Help her tell her story. | Hikayesini anlatmasına yardım edeceğim. Belki bir blog kurmasını sağlarım. Hikaye yazmasında yardımcı olurum | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| She and I could co blog. | Beraber bir blog yazabiliriz. Kızla beraber mi yazmak istiyorsun? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| A lot of good things have come from blogging. | Blog işinden gelmiş bir sürü güzel şey var. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Name one good thing that's come from blogging. | Bir tanesini söyle bakayım blog işinden gelmiş. Blog'tan gelen bir tane şeyin adını ver | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| OK, that crunchy kale salad that I made. | Tamam. Çıtırlı çiçek salatası. Tamam yaptığım şu çıtır kale salatası | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| That was from someone's blog. | Yapmayı bir blogtan öğrenmiştim. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Blogging's amazing. | Harbi blog işi on numaraymış. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| So, and we are recording. | O yüzden biz de notlar alıyoruz. Peki. Şimdi kayıttayız | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| So, we are not sure what this is going to be yet, if this is | Ne olacağına tam karar vermiş değiliz. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| gonna be a blog, a co blog, article, podcast. | Blog olabilir, beraber yazabiliriz, makale olur ya da mini yayın. biog olabilir co blog olabilir podcast olabilir | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| We're going to just... | Yapacağımız şey... Kim bilir? Biz sadece, | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Keep it loose. | Akışına bırakıp, şu an için sadece... muhabbet diyelim. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Yeah. | Evet. Peki. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| You are a sex worker. | Sen bir seks işçisinin. Sen bir seks işçisisin | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| And you have been, uh, working in sex for how long? | Ve bu, seks işinde ne kadardır çalışıyorsun? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| I started when I was 20. | '0 yaşında başlamıştım | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| You told me you were 19. | Hani 19 yaşındaydın. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| I tell all my customers that. | Müşterilerime öyle derim. Onu tüm müşterilerime söylerim | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| It's like, a barely legal thing. | Sanki, az daha yasal olmayacakmış düşüncesiyle onları azdırmak için. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| It turns them on. | Onları tahrik eder | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| What does it mean to see other people as customers? | Diğer insanları müşteri olarak görmek nasıl bir duygu? Diğer insanları müşteri olarak görmek nasıl birşeydir? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Doctors have customers, psychiatrists have customers, | Doktorların, psikiyatristlerin, dükkan tezgahtarlarının | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| What if those customers had wives? | Peki ya müşteri evliyse? Ne olmuş? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| You didn't feel a sense of responsibility or... | Kendini sorumlu... Hayır. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Compassion? | Acıma duygusu? Yani, erkeklerin çok daha fazla sekse iştahlı olduğu, | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| lose interest in having sex with term. | eşlerinin onlarla seks yapma ilgisini kaybetmiş erkeklere acıyorum | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Oh my god. | Tanrım. Ah Tanrım | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Thank you for coming home. | Eve geldiğin için sağol. Çağırdığın için sen sağol. Eve geldiğin için teşekkürler | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| This is not at all what I had scheduled for my afternoon. | Öğleden sonraki planımda bu yoktu aslında ama. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Hey. | Hey. Ne? Hey | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Open your eyes. | Gözlerini aç. Ney? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Do me a favor. | Bir iyilik yap da gözlerini aç. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| You wanna try having an eyes open orgasm? | Gözler açık orgazm olmayı deneyelim mi? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Yeah? | Nasıl? Böyle mi? Yeah? | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| There you are. | Aynen böyle. Naber? İşte | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| You know what? | Boşver ya kapat gözlerini. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| I'm sorry. | Üzgünüm. Kapat gözlerini. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Do what you gotta do. | Nasıl istersen öyle olsun. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Sorry. | Üzgünüm. Ben iyiyim. | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Oh, I'm good. | İyiyim ben | Afternoon Delight-1 | 2013 | |
| Yeah. | Yani tekrar yatağa girebilirim. | Afternoon Delight-1 | 2013 |