Search
English Turkish Sentence Translations Page 297
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
draw all the attention to yourself. | ...tüm dikkatleri üzerine çek. ...tüm dikkatleri üzerine çek. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, I don't know if I can do that. | Max, yapabilir miyim bilmiyorum. Max, yapabilir miyim bilmiyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You're right. That's kind of my thing. | Haklısın. Tam benlik bir iş. Haklısın. Tam benlik bir iş. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Okay, let me think. You don't have time to think. | Tamam, biraz düşüneyim. Düşünmek için zaman yok. Tamam, biraz düşüneyim. Düşünmek için zaman yok. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Just throw the coffees against the wall. | Sadace kahveleri duvara fırlat. Sadace kahveleri duvara fırlat. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That's ridiculous. | Çok komik. Çok komik. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I graduated top of my class at Wharton. | Wharton'da sınıf birincisiydim. Wharton'da sınıf birincisiydim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I can do better than that. | Bundan daha iyisini yapabilirim. Bundan daha iyisini yapabilirim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Paging Dr. Bender. Paging Dr. Bender, please. | Dr. Bender danışmaya... Dr. Bender danışmaya... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, my God! | Aman Tanrım! Aman Tanrım! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Those were not nonfat. | Bunlar yağsız olanlardan değil. Bunlar yağsız olanlardan değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Earl! | Earl. Earl. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You in here? Max, is that you? | Burada mısın? Max, sen misin? Burada mısın? Max, sen misin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
[Chuckles] Ain't you sweet? | Çok tatlısın değil mi? Çok tatlısın değil mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
But you didn't have to wait around for me. | Benim için burada beklemene gerek yoktu. Benim için burada beklemene gerek yoktu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This is Narcissus. | Bu Narcissus. Bu Narcissus. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
She's from the Fiji Islands | Fiji Adaları'ndan. Fiji Adaları'ndan. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and gives one hell of a sponge bath. | Bana çok güzel bir sünger banyosu yaptırdı. Bana çok güzel bir sünger banyosu yaptırdı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hi. Can we have a minute alone? | Bize biraz izin verebilir misiniz? Bize biraz izin verebilir misiniz? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Earl, do you think this is a good time | Earl, sünger banyosu için... Earl, sünger banyosu için... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
to have a sponge bath... I mean, in your condition? | ...doğru bir zaman mı sence? Yani bu durumdayken... ...doğru bir zaman mı sence? Yani bu durumdayken... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, when they look like that, | Max, böyle göründükleri zaman... Max, böyle göründükleri zaman... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
there's never a bad time for a sponge bath. | ...sünger banyosu için kötü zamanlama diye bir şey yoktur. ...sünger banyosu için kötü zamanlama diye bir şey yoktur. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So are you doing okay now? Pretty good. | Şimdi iyi misin? İyiyim. Şimdi iyi misin? İyiyim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
The doctor said it was a mild one, | Doktor hafif bir kriz olduğunu söyledi... Doktor hafif bir kriz olduğunu söyledi... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
but I'm going to have to stay here a couple nights. | ...ama birkaç gün burada kalmam gerekiyormuş. ...ama birkaç gün burada kalmam gerekiyormuş. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Could you find out how much extra for me to get my own room? | Bana özel bir oda için ne kadar gerekiyormuş, öğrenebilir misin? Bana özel bir oda için ne kadar gerekiyormuş, öğrenebilir misin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
A private room? | Özel oda mı? Özel oda mı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
The last time I was in one of these places, | En son böyle bir yerde kaldığımda... En son böyle bir yerde kaldığımda... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
the guy in the bed next to me thought he was a parrot | ...yan yataktaki adam kendini bir papağan sanıyordu... ...yan yataktaki adam kendini bir papağan sanıyordu... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and asked me for crackers the whole damn night. | ...ve bütün gece benden kraker isteyip durdu. ...ve bütün gece benden kraker isteyip durdu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Done. I'll get you your own room. | Tamam. Sana özel bir oda ayarlayacağım. Tamam. Sana özel bir oda ayarlayacağım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And don't worry about the expenses. | Masraflar için çekinme. Masraflar için çekinme. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I got a little money stashed away for a rainy day. | Kötü günler için para biriktirdiğim bir zula var. Kötü günler için para biriktirdiğim bir zula var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I am not using your money. | Senin paranı almıyorum. Senin paranı almıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
But let me guess, "rainy day" is a strain of weed? | Dur tahmin edeyim. Kötü günlerden kastın otsuz kalmak mı? Dur tahmin edeyim. Kötü günlerden kastın otsuz kalmak mı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Now you're getting it. | İşte şimdi anlıyorsun. İşte şimdi anlıyorsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'll see you later. | Sonra görüşürüz. Sonra görüşürüz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Don't die, or I'll kill you. | Sakın ölme yoksa seni öldürürüm. Sakın ölme yoksa seni öldürürüm. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So what, now you want a private room? | Nasıl yani? Şimdi de özel odamı istiyorsunuz? Nasıl yani? Şimdi de özel odamı istiyorsunuz? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
How's he going to pay for that? | Nasıl ödeyecekmiş? Nasıl ödeyecekmiş? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, so that old man has to be the only man in America | Bu yaşlı adam Amerika'da sağlık giderlerini... Bu yaşlı adam Amerika'da sağlık giderlerini... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
who has to pay his medical bills? | ...kendi ödemek zorunda olan tek insan mı? ...kendi ödemek zorunda olan tek insan mı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Mr. Freeman's done a lot of successful movies. | Bay Freeman'ın bir sürü başarılı filmi var. Bay Freeman'ın bir sürü başarılı filmi var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I don't think your sarcastic attitude is very professional. | Bu alaycı tavırlarının bence hiç profesyonel değil. Bu alaycı tavırlarının bence hiç profesyonel değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
"Professional"? | Profesyonel mi? Profesyonel mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Um, an hour ago, your little thug friend here | Bir saat önce bu eşkıya arkadaşın beni... Bir saat önce bu eşkıya arkadaşın beni... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
threatened to cut me so deep, I'd have a vagina. | ...kesip bana bir vajina yapmakla tehdit etti. ...kesip bana bir vajina yapmakla tehdit etti. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That offer still stands. | O teklif hala masada. O teklif hala masada. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
She's upset. And vagina's her go to. | Biraz kızmış. Ve vajinasıyla birlikte gidiyor. Biraz kızmış. Ve vajinasıyla birlikte gidiyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, the only reason I haven't called security | Güvenliği çağırmıyorsam bunun tek sebebi... Güvenliği çağırmıyorsam bunun tek sebebi... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
is they were laid off two weeks ago. | ...iki hafta önce işten kovulmuş olmaları. ...iki hafta önce işten kovulmuş olmaları. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What is your name? | Adın nedir? Adın nedir? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
[Mockingly] Tig. | Tig! Tig! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And it's fake, so good luck with that. | Ve sahte bir isim. Sana bulmakta kolay gelsin. Ve sahte bir isim. Sana bulmakta kolay gelsin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Sir, you're representing | Bayım, siz bu hastanede... Bayım, siz bu hastanede... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
the Shecter family wing of this hospital. | ...Shecter ailesini temsil ediyorsunuz... ...Shecter ailesini temsil ediyorsunuz... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
My family knows the Schecters. | ...ailem Schecter'ları tanıyor. ...ailem Schecter'ları tanıyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
In fact, their son David interns here, | Aslına bakarsan, oğulları David burada staj yapıyor... Aslına bakarsan, oğulları David burada staj yapıyor... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and if I made a call, he would not be pleased. | ...onu ararsam bu durumdan hiç memnun kalmayacak. ...onu ararsam bu durumdan hiç memnun kalmayacak. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
If you know them, | Madem onları tanıyorsun... Madem onları tanıyorsun... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
why are we talking to this lump behind a desk? | ...bu sayede Ilana Shapiro'nun Sweet 16'sına gidebildim. ...neden masanın arkasındaki ahmakla konuşuyoruz? ...bu sayede Ilana Shapiro'nun Sweet 16'sına gidebildim. ...neden masanın arkasındaki ahmakla konuşuyoruz? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Suck it, red face! We're going over your head! | Al bakalım kızılcık. Kelleni alacağız. Al bakalım kızılcık. Kelleni alacağız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
How do you like me now, bitch? | Şimdi benden hoşlanıyor musun sürtük? Şimdi benden hoşlanıyor musun sürtük? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hey, get your phone. | Telefonunu çıkart. Telefonunu çıkart. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
See if he can swing Earl a private room. | Earl'e özel oda ayarlayabilir miymiş bir bak. Earl'e özel oda ayarlayabilir miymiş bir bak. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I think I still have his cell number. | Sanırım hala numarası var. Sanırım hala numarası var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We went out a few times until I realized he was serious | Bono'nun yolunda ilerleme konusunda ciddi olduğunu anlaya kadar... Bono'nun yolunda ilerleme konusunda ciddi olduğunu anlaya kadar... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
about going down that pro Bono route. | ...birkaç kez çıkmıştık. ...birkaç kez çıkmıştık. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Did you two have sex? No. | Hiç yattınız mı? Hayır. Hiç yattınız mı? Hayır. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Sweet, that's what you can offer him for the room. | Güzel. Oda karşılığında önerebileceğin bir şey var. Güzel. Oda karşılığında önerebileceğin bir şey var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That's amazing. | Harika. Harika. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Someone found a florist that delivers after midnight. | Birileri gece yarısında çiçek teslim eden bir çiçekçi bulmuş. Birileri gece yarısında çiçek teslim eden bir çiçekçi bulmuş. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That's not so amazing. | O kadar da harika değil. O kadar da harika değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I know a guy named "Sticky Icky" Ricky | Özellikle gece yarısı teslimat yapan... Özellikle gece yarısı teslimat yapan... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
who delivers exclusively after midnight. | ...Ot Kralı Ricky adında bir adam tanıyorum. ...Ot Kralı Ricky adında bir adam tanıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You know, I just realized this is the first Valentine's Day | Biraz önce farkettim de bu babamdan... Biraz önce farkettim de bu babamdan... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I won't get flowers from my father. | ...çiçek almadığım ilk Sevgililer Günüm ...çiçek almadığım ilk Sevgililer Günüm | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Aw, that's cute, with a big old side of creepy. | Çok güzel. Tuhaflığın başka bir çeşidi. Çok güzel. Tuhaflığın başka bir çeşidi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, it's sweet. | Hayır. Çok tatlı. Hayır. Çok tatlı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Every year from the time I was a baby, | Bebekken de sevgilim olduğu zamanlarda da... Bebekken de sevgilim olduğu zamanlarda da... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and even when I had boyfriends, | ...her sene babamdan, üzerinde... ...her sene babamdan, üzerinde... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'd get flowers from my father with a card that says, | ..."Her zaman benim sevgilim olacaksın"... ..."Her zaman benim sevgilim olacaksın"... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
"You'll always be my Valentine." | ...yazan çiçekler alırdım. ...yazan çiçekler alırdım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I got a sweet Valentine from a guy I liked in high school. | Lisedeyken benim de biriyle güzel bir Sevgililer Günüm olmuştu. Lisedeyken benim de biriyle güzel bir Sevgililer Günüm olmuştu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It said, "I'll give you five bucks to lift your shirt." | Diyordu ki: Tişörtünü kaldırsan beş papel veririm. Diyordu ki: Tişörtünü kaldırsan beş papel veririm. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Caroline... Hey, I'll be right with you. | Caroline, birazdan yanına geliyorum. Caroline, birazdan yanına geliyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
There he is. Cuter than I remember. | İşte geldi. Hatırladığımdan da tatlıymış. İşte geldi. Hatırladığımdan da tatlıymış. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hey. Wow. | Selam. Selam. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
When I heard your voice mail, I couldn't believe it. | Mesajını aldığım zaman kulaklarıma inanamadım. Mesajını aldığım zaman kulaklarıma inanamadım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yes, well, I wasn't sure you'd want to come down, | Gelmek isteyip istemeyeceğin konusunda pek emin değildim... Gelmek isteyip istemeyeceğin konusunda pek emin değildim... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
because... you know... | ...çünkü biliyorsun... ...çünkü biliyorsun... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You dumped me two years ago? [Laughs] | İki yıl önce beni terk ettiğin için mi? İki yıl önce beni terk ettiğin için mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, "dumped" is a strong word. | Terk etmek biraz ağır kaçtı. Terk etmek biraz ağır kaçtı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Tore my heart out, shook it in front of my face. | Kalbimi kırıp, yüzüme karşı haykırmıştın. Kalbimi kırıp, yüzüme karşı haykırmıştın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That any softer? | Biraz daha hafifledi mi? Biraz daha hafifledi mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hate to interrupt the "perfect white teeth" convention, | Sağlıklı beyaz dişler muhabbetinizi bölmekten nefret ediyorum... Sağlıklı beyaz dişler muhabbetinizi bölmekten nefret ediyorum... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
but we're in a hurry. | ...ama bizim biraz acelemiz var. ...ama bizim biraz acelemiz var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
David, this is my friend Max. | David, bu arkadaşım Max. David, bu arkadaşım Max. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
A friend of ours was admitted, | Bir arkadaşımız özel oda konusunda bir ricada bulundu... Bir arkadaşımız özel oda konusunda bir ricada bulundu... | 2 Broke Girls-1 | 2011 |