Search
English Turkish Sentence Translations Page 298
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
and we were hoping to get him a private room. | ...ve ona özel oda ayarlayacağını umuyoruz. ...ve ona özel oda ayarlayacağını umuyoruz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, so you're not here to return | Benden çaldığın Dartmouth tişörtümü iade etmek için... Benden çaldığın Dartmouth tişörtümü iade etmek için... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
my Dartmouth t shirt you stole from me. | ...gelmedin yani. ...gelmedin yani. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You gave that to me. | Onu bana vermiştin. Onu bana vermiştin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, I didn't! I love that shirt. | Hayır, vermedim. O tişörte bayılıyordum. Hayır, vermedim. O tişörte bayılıyordum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I feel like I lost custody of it in a divorce, | Kendimi boşanma davasında çocuklarının velayetini kaybetmiş... Kendimi boşanma davasında çocuklarının velayetini kaybetmiş... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and now I'm like a deadbeat dad. | ... avantacı babalar gibi hissediyorum. ... avantacı babalar gibi hissediyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
How about the room? Any chance? | Peki ya oda konusu? Hiç şansımız var mı? Peki ya oda konusu? Hiç şansımız var mı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Please. Pretty please. | Lütfen. N'olur. Lütfen. N'olur. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, well, since you said "pretty please," | N'olur dediğin için... N'olur dediğin için... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'll see what I can do. | ...ne yapabilirim bir bakayım. ...ne yapabilirim bir bakayım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We should be clear. We can't pay. | Bu konuda açık olmalıyız. Ödeme yapamayacağız. Bu konuda açık olmalıyız. Ödeme yapamayacağız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We're broke... both of us. | Beş parasızız. İkimizde. Beş parasızız. İkimizde. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
But I'm sure you heard that somewhere. | Ama eminin bunu bir yerlerden duymuşsundur. Ama eminin bunu bir yerlerden duymuşsundur. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah... | Evet. Evet. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Everywhere. | Her yerden. Her yerden. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
David, I hope your family didn't lose any money | David, umarım ailen babam yüzünden... David, umarım ailen babam yüzünden... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
with my father. Did they? | ... para kaybetmemiştir. Değil mi? ... para kaybetmemiştir. Değil mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Nope, still filthy rich. | Hayır. Hâlâ çok zenginiz. Hayır. Hâlâ çok zenginiz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And I can do my best to burn some filthy off that rich, | Müthiş zenginliğimin bir kısmını... Müthiş zenginliğimin bir kısmını... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
by getting your friend a V.I.P. room. | ...arkadaşınıza oda ayarlayarak feda edebilirim. ...arkadaşınıza oda ayarlayarak feda edebilirim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'll just drop some names. | Bir kaç yere bazı isimler veririm. Bir kaç yere bazı isimler veririm. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
By that, I mean my own. | Yani, kendiminkini kastediyorum. Yani, kendiminkini kastediyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Shouldn't be a problem. | Sorun olmaz. Sorun olmaz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I love Jews. | Yahudilere bayılıyorum. Yahudilere bayılıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, we're generous. Spread the word. | Cömert insanlarız. Etrafa yayabilirsin. Cömert insanlarız. Etrafa yayabilirsin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Uh, if you wouldn't mind giving Narcissus my whereabouts? | Mahsuru yoksa Narcissus'u gitmekte olduğum yere gönderir misiniz? Mahsuru yoksa Narcissus'u gitmekte olduğum yere gönderir misiniz? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Did you see the look on that desk lump's big, red face | Seni, onun önünden iterken, masanın arkasında duran... Seni, onun önünden iterken, masanın arkasında duran... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
when I pushed you by him? | ...kızıl kafalı ahmağı gördün mü? ...kızıl kafalı ahmağı gördün mü? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I did, but I think throwing him the finger | Gördüm ama ona parmağını sallaman... Gördüm ama ona parmağını sallaman... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
was a tad out of line. | ...biraz çizgiyi aştı. ...biraz çizgiyi aştı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Wow, Dr. David really hooked us up. | Dr. David gerçekten işi bağlamış. Dr. David gerçekten işi bağlamış. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, this is like an episode of Cribs: I.C.U. Edition. | Evet. Yoğun Bakım'ın bir bölümüne benziyor. Evet. Yoğun Bakım'ın bir bölümüne benziyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So, Earl, what do you think? | Eral, ne düşünüyorsun? Eral, ne düşünüyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Good lord, is that a Matisse? | Aman Tanrım. Bu bir Matisse mi? Aman Tanrım. Bu bir Matisse mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I believe so. Then, mama, I'm home. | Bence öyle. Anneciğim evimdeyim. Bence öyle. Anneciğim evimdeyim. Boober. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
{pub}Here, ladies, put these suckers in your station. | Buyurun bayanlar. Bu şekerleri bölümlerinize koyun. Buyurun bayanlar. Bu şekerleri bölümlerinize koyun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I think I might get a late Valentine dinner crowd. | Geç saate kalmış Sevgililer Günü kalabalığını alabilirim. Geç saate kalmış Sevgililer Günü kalabalığını alabilirim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You also think you might get a late growth spurt, | Geç kalmış gelişimini de tamamlayabileceğini düşünüyorsun ama... Geç kalmış gelişimini de tamamlayabileceğini düşünüyorsun ama... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
but that's not happening either. | ...o da olmuyor. ...o da olmuyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
At best, you'll get three single girls | En iyi halde, ağlayıp yalpalayan, gecenin bir yarısında... En iyi halde, ağlayıp yalpalayan, gecenin bir yarısında... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
waddling over at midnight to cry into some tapioca. | ...muhallebi için giren üç yalnız kız alırsın. ...muhallebi için giren üç yalnız kız alırsın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
True. I need to cut the crap. | Haklısın. Bu saçmalığa bir son vermem gerek. Haklısın. Bu saçmalığa bir son vermem gerek. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Valentine's dinner is bust. | Sevgililer Günü yemeği fiyasko oldu. Sevgililer Günü yemeği fiyasko oldu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And look, I have sacrificed my manhood for no cash value. | Baksanıza üç kuruş için erkekliğe de bok sürdürdük. Baksanıza üç kuruş için erkekliğe de bok sürdürdük. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
But your wings are adorable. | Ama kanatların çok sevimli. Ama kanatların çok sevimli. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yes, but matching panties are suffocating the boys. | Bu kilotlu çoraplar erkekler için boğucu oluyor. Bu kilotlu çoraplar erkekler için boğucu oluyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Come on, close early. | Hadi ama, erken kapatalım. Hadi ama, erken kapatalım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We've only got one table of twi hards. | Hala dayanıyorlar. Twilight aşıklarının oturduğu tek bir masa var. Hala dayanıyorlar. Twilight aşıklarının oturduğu tek bir masa var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I want to go see Earl. | Earl'i görmeye gitmek istiyorum. Earl'i görmeye gitmek istiyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, what the hell? I love my man Earl, too. | Boş versene! Earl'ü ben de seviyorum. Boş versene! Earl'ü ben de seviyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So screw it. Let's fly over there. | Salla gitsin. Hadi oraya kanatlanalım. Salla gitsin. Hadi oraya kanatlanalım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Ooh, this isn't like the hospitals in Poland. | Burası Polonya'daki hastanelere hiç benzemiyor. Burası Polonya'daki hastanelere hiç benzemiyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
The lights are working. | Işıkları yanıyor. Işıkları yanıyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Okay, sit down. I'll take you in one at a time. | Pekala, oturun. Her defasında birinizi alacağım. Pekala, oturun. Her defasında birinizi alacağım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
All right, Cupid, you're first. | Hadi Aşk Tanrısı sen ilksin. Hadi Aşk Tanrısı sen ilksin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, don't wake him. Go back out. | Sakın uyandırma. Dışarı çık. Sakın uyandırma. Dışarı çık. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Angels. Oh, lord, no. | Melekler! Tanrım olamaz. Melekler! Tanrım olamaz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Thank God it's you, Han. | Şükürler olsun Han, senmişsin. Şükürler olsun Han, senmişsin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I saw the wings, and I thought heaven was filled | Kanatlarını gördüm ve cennetin ufak tefek Çinli çocuklarla dolu olduğunu düşündüm... Kanatlarını gördüm ve cennetin ufak tefek Çinli çocuklarla dolu olduğunu düşündüm... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
with chunky Chinese cherubs and no jazz. | ...ve caz da yoktu. ...ve caz da yoktu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, okay, great. I'll see you in five. | Tamam, harika. Beş dakikaya görüşürüz. Tamam, harika. Beş dakikaya görüşürüz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm gonna go meet Dr. David. | Dr. David'le buluşmaya gidiyorum. Dr. David'le buluşmaya gidiyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, wait a second. | Bekle bir dakika. Bekle bir dakika. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
If you're going to go meet man, you need lip gloss. | Bir erkekle buluşmaya gidiyorsan sana dudak parlatıcısı lazım. Bir erkekle buluşmaya gidiyorsan sana dudak parlatıcısı lazım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, thanks, Sophie. | Teşekkür ederim Sophie. Teşekkür ederim Sophie. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, no, no, no, no. Okay. | Hayır! Hayır! Olmaz! Hayır! Hayır! Olmaz! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I have Valentine gift I want to give you. | Sevgililer Günü hediyem var ve sana vermek istiyorum. Sevgililer Günü hediyem var ve sana vermek istiyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, hepatitis "C"? | Hepatit C mi? Hepatit C mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Happy Valentine's Day. | Sevgililer Günün kutlu olsun. Sevgililer Günün kutlu olsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Look at me. Now look at you. | Bana bir bak. Şimdi kendine bir bak. Bana bir bak. Şimdi kendine bir bak. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Now look at me again. | Şimdi bana bir daha bak. Şimdi bana bir daha bak. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Does this look right to you? | Sence, sana doğru görünüyor mu? Sence, sana doğru görünüyor mu? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hard to get... I like it. | Zoru oynuyorsun... Hoşuma gitti. Zoru oynuyorsun... Hoşuma gitti. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, hey. So how's your friend doing? | Selam. Arkadaşın nasıl? Selam. Arkadaşın nasıl? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Good. And thanks for that V.I.P. room. | İyi. Özel oda için teşekkür ederim. İyi. Özel oda için teşekkür ederim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
He feels like a million bucks, which I'm sure is what it costs, | Kendini çok sağlıklı hissediyor, ki eminim bu da sana bir şeye mal olmuştur. Kendini çok sağlıklı hissediyor, ki eminim bu da sana bir şeye mal olmuştur. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
so I brought you a little thank you gift. | O yüzden sana küçük bir teşekkür hediyesi aldım. O yüzden sana küçük bir teşekkür hediyesi aldım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That is not my Dartmouth shirt. | Bu Dartmouth tişörtüm değil. Bu Dartmouth tişörtüm değil. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, that's held hostage at the townhouse. | Hayır. O konakta rehin kaldı. Hayır. O konakta rehin kaldı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This says Williamsburg. That's where I live now. | Bunda Williamsburg yazıyor. Şimdi oturduğum yer. Bunda Williamsburg yazıyor. Şimdi oturduğum yer. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No way. That's where I live. | Hadi canım! Ben de orada oturuyorum. Hadi canım! Ben de orada oturuyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, I moved there just to piss my father off, | Sırf babamı kızdırmak için taşındım. Sırf babamı kızdırmak için taşındım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
but I wound up loving it. | Ama sevdim orayı. Ama sevdim orayı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I wound up loving it, too. | Bende seviyorum orayı. Bende seviyorum orayı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hey, maybe we could see each other there sometime... | Belki yine ara sıra görüşebiliriz. Belki yine ara sıra görüşebiliriz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You know, go out? | Bilirsin çıkmak gibi. Bilirsin çıkmak gibi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, I don't think so. | Pek sanmıyorum. Pek sanmıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm sorry. I'm sorry, what? | Pardon. Pardon. Ne dedin? Pardon. Pardon. Ne dedin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Look, Caroline, it's been really great | Caroline, seninle tekrar görüşmek çok güzeldi... Caroline, seninle tekrar görüşmek çok güzeldi... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
getting to reconnect with you, but... | ...ama... ...ama... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I don't see this happening again. | Bunun tekrar olacağını sanmıyorum. Bunun tekrar olacağını sanmıyorum. Ama belki de bu iyi bir şeydir... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I mean, it's my parents. | Demek istediğim:... Dalga mı geçiyorsun? Demek istediğim:... Dalga mı geçiyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
With your father in prison, the whole scandal, | ...Tüm o skandaldan sonra baban hapisteyken... ...Tüm o skandaldan sonra baban hapisteyken... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I could never bring you home. | ...seni asla eve ailemin yanına götüremem. ...seni asla eve ailemin yanına götüremem. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Not even just to piss off your father? | Babanı kızdırmak için olsa bile mi? Babanı kızdırmak için olsa bile mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I mean, me dating Caroline Channing... What would people think? | Caroline Channing ile flört ettiğim duyulursa insanlar hakkımda ne düşünür. Caroline Channing ile flört ettiğim duyulursa insanlar hakkımda ne düşünür. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I hope you understand. Oh, hey, thanks for the tee. | Umarım anlayışla karşılarsın. Tişört için teşekkürler. Umarım anlayışla karşılarsın. Tişört için teşekkürler. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Nice of everyone to stop by. | Herkesin uğraması çok güzel oldu. Herkesin uğraması çok güzel oldu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Didn't see Caroline. She busy tonight? | Caroline'ı göremedim. Bu akşam işi mi vardı? Caroline'ı göremedim. Bu akşam işi mi vardı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 |