Search
English Turkish Sentence Translations Page 300
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Of course, I'm kidding. | Tabii ki şaka yapıyorum. Tabii ki şaka yapıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I can't afford lube. I just use my tears. | Kayganlaştırıcıya param yetmez, ben gözyaşlarımı kullanıyorum. Kayganlaştırıcıya param yetmez, ben gözyaşlarımı kullanıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, seriously, don't mess with my hand sanitizer. | Max, ciddiyim, kesinlikle el dezenfektanıma bulaşma. Max, ciddiyim, kesinlikle el dezenfektanıma bulaşma. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I've already caught poverty this year 1 | Bu sene zaten yoksulluğa yakalandım, gribe de yakalanmayı reddediyorum. 1 Bu sene zaten yoksulluğa yakalandım, gribe de yakalanmayı reddediyorum. 1 | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I just have to keep cleaning my hands and not touch anyone. | Ellerimi temiz tutuyorum ve hiç kimseye dokunmuyorum. Ellerimi temiz tutuyorum ve hiç kimseye dokunmuyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Caroline, I have check from table ten. | Caroline 10 numaralı masanın hesabını aldım. Caroline 10 numaralı masanın hesabını aldım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Okay, just place it right there. | Peki, şuraya koyuver. Peki, şuraya koyuver. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That's a big tip, wow | Sağlam bir bahşiş. Sağlam bir bahşiş. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You know, in Indonesia, you'd be married now. | Endonezya'da olsaydınız, şimdiye kadar evlenmiştiniz. Endonezya'da olsaydınız, şimdiye kadar evlenmiştiniz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
♪ Ooh ooh ooh ooh ooh | Çeviri; sencerdogan İyi seyirler. Çeviri; sencerdogan İyi seyirler. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
2 Broke Girls S01E17 And the Kosher Cupcakes Original air date February 20, 2012 | Game Con'a VIP biletimi bırakacaktı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm gonna get sick, I know it. | Hastalanacağım. Biliyorum. Hastalanacağım. Biliyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You're fine. | İyisin. İyisin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Fine? Han just unloaded into my mouth. | İyi miyim? Han resmen ağzıma boşaldı. İyi miyim? Han resmen ağzıma boşaldı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Congratulations, you both finally got some action. | Tebrik ederim. Sonunda ikinizin hayatında da biraz hareketlilik olmuş. Tebrik ederim. Sonunda ikinizin hayatında da biraz hareketlilik olmuş. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I can't afford to get sick and miss work. | Hastalanıp işi kaçırmanın altından kalkamam. Hastalanıp işi kaçırmanın altından kalkamam. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I need to get some antibiotics. | Antibiyotik almam lazım. Antibiyotik almam lazım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You are poor now. | Artık fakirsin. Artık fakirsin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Poor people don't just run out and buy antibiotics. | Fakir insanlar öylece dışarı çıkıp antibiyotik alamazlar. Fakir insanlar öylece dışarı çıkıp antibiyotik alamazlar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We man up, grow a pair, stare germs in the face. | Biz, dik durup cesaretimizi toplarız ve mikroplara babalar gibi kafa tutarız. Biz, dik durup cesaretimizi toplarız ve mikroplara babalar gibi kafa tutarız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Like this French fry from that guy who couldn't stop coughing. | Öksürüğü bir türlü durmayan adamdan gelen patates kızartması gibi. Öksürüğü bir türlü durmayan adamdan gelen patates kızartması gibi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, no, no oh! | Max, hayır! Hayır! Max, hayır! Hayır! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Booyah! | Budur! Budur! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And I haven't ever been sick or to a clinic. | Daha önce hiç hastalanmadım ya da kliniğe gitmedim. Daha önce hiç hastalanmadım ya da kliniğe gitmedim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And, no, planned parenthood doesn't count. | Hayır, aile planlaması için olan sayılmaz. Hayır, aile planlaması için olan sayılmaz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, well, well, she weebles and she wobbles, | Vay,vay,vay! Sağa sallanırsın, sola sallanırsın ama asla devrilmezsin. Vay,vay,vay! Sağa sallanırsın, sola sallanırsın ama asla devrilmezsin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, Earl, you're so naughty and nice. | Earl, sen çok yaramazsın. Ve çok hoşsun. Earl, sen çok yaramazsın. Ve çok hoşsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And I'll be checking you out twice. | O zaman seni baştan aşağı iki kere süzeceğim. O zaman seni baştan aşağı iki kere süzeceğim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hey, Sophie, sit anywhere you like. | Selam Sophie. İstediğin yere geçebilirsin. Selam Sophie. İstediğin yere geçebilirsin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, uh, let's see. | Bir bakayım. Bir bakayım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Where is lighting that will make me look most attractive? | Neredeki ışıklandırma acaba beni daha çekici gösterir? Neredeki ışıklandırma acaba beni daha çekici gösterir? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What am I saying? I look good everywhere. | Ne diyorum ben ya. Ben her tarafta güzel görünürüm. Ne diyorum ben ya. Ben her tarafta güzel görünürüm. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I am meeting man for first time that I met online. | İnternetten tanıştığım biriyle ilk defa buluşacağım. İnternetten tanıştığım biriyle ilk defa buluşacağım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I wonder if he's here yet. | Merak ediyorum. Acaba burada mı? Merak ediyorum. Acaba burada mı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well unless you've been cruising | Tek başına takılıp, yeterince tek başına kalmaysan, hayır diyebilirim. Tek başına takılıp, yeterince tek başına kalmaysan, hayır diyebilirim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You know, Max, if my date turned out to be big bust | Max, eğer randevum büyük bir fiyaskoya dönerse... Max, eğer randevum büyük bir fiyaskoya dönerse... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
what, bigger than ours? | Ne, bizimkinden de mi büyük? Ne, bizimkinden de mi büyük? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Then you come over and say that | ...buraya gel, acil bir şey çıktığını ve gitmem gerektiğini söyle. ...buraya gel, acil bir şey çıktığını ve gitmem gerektiğini söyle. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, my gosh, this must be him. | Tanrım! Bu o olmalı. Tanrım! Bu o olmalı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You must be Sophie Kuchenski. | Sen, Sophie Kuchenski olmalısın. Sen, Sophie Kuchenski olmalısın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm Serguisz Bilowski. | Ben, Serguisz Bilowski. Ben, Serguisz Bilowski. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Wow, I love your dress, I love that! | Elbisene bayıldım. Bayıldım! Elbisene bayıldım. Bayıldım! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Something came up and you have to go. | Acil bir şey çıktı ve gitmen gerekiyor. Acil bir şey çıktı ve gitmen gerekiyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, no this is perfect. | Hayır. Bu mükemmel. Hayır. Bu mükemmel. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Would you like to sit down? | Oturmak ister misin? Oturmak ister misin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Just let me run to the little boys rooms first. | İzin ver de ilk önce lavaboya gideyim. İzin ver de ilk önce lavaboya gideyim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Okay? Okay. | Tamam mı? Tamam. Tamam mı? Tamam. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Who is that? | Bu da kim? Bu da kim? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That's Sophie's new boyfriend. | Sophie'nin yeni erkek arkadaşı. Sophie'nin yeni erkek arkadaşı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I see, and where's his boyfriend? | Onu anladım da erkek kısmı nerede? Onu anladım da erkek kısmı nerede? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hello. | Selam. Selam. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Nice to see you again. | Seni tekrar gördüğüme sevindim. Seni tekrar gördüğüme sevindim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm wearing my velour especially for you. | Senin için özellikle tüylü kadifelerimi giydim. Senin için özellikle tüylü kadifelerimi giydim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And right now, it's the only thing soft about me. | Ve an itibariyle bendeki tek yumuşak şey de o. Ve an itibariyle bendeki tek yumuşak şey de o. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Please go away before my date comes back from the men's room. | Erkek arkadaşım lavabodan gelmeden önce lütfen git buradan. Erkek arkadaşım lavabodan gelmeden önce lütfen git buradan. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You have brought other man in here? | Başka bir adam mı getirdin buraya? Başka bir adam mı getirdin buraya? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yes, I met him on Polish dating site. | Evet, onunla Polonyalıların flört sitesinde tanıştım. Evet, onunla Polonyalıların flört sitesinde tanıştım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
On polemeetpole.com | Polpolubulur.com'da. Polpolubulur.com'da. Evet, bu vajina hakkında konuşamazsın demek oluyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
you didn't have to go online. You could meet my pole any time. | İnternete gitmene gerek yoktu. Benim Pol ile istediğin zaman tanışabilirdin. İnternete gitmene gerek yoktu. Benim Pol ile istediğin zaman tanışabilirdin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, this will never happen. | Böyle bir şey alsa olmayacak. Böyle bir şey alsa olmayacak. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You're not my type. | Tipim değilsin. Tipim değilsin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, what is your type? | Peki, senin tipin nasılmış? Peki, senin tipin nasılmış? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Wow, they have those automatic hand dryers that blow you. | Üfleyen otomatik el kurutucuları var. Üfleyen otomatik el kurutucuları var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I love being blown like that. | Böyle üfletmeye bayılıyorum. Böyle üfletmeye bayılıyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Those look like two giant orange traffic cones. | Şunlar, iki devasa trafik konisine benziyor. Şunlar, iki devasa trafik konisine benziyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Are you trying to tell me not to park there? | Oraya park etmemem gerektiğini mi söylemeye çalışıyorsun? Oraya park etmemem gerektiğini mi söylemeye çalışıyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This is a lady. | Karşında bir bayan var. Karşında bir bayan var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Show her some respect. | Biraz saygı göster. Biraz saygı göster. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Sophie has new man in her life. | Sophie'nin hayatında yeni bir adam var. Sophie'nin hayatında yeni bir adam var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I am so mad I cannot see straight. | O kadar kızgınım ki doğru düzgün düşünemiyorum. O kadar kızgınım ki doğru düzgün düşünemiyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, I'm looking right at him and I don't see straight either. | Ben de şu an ona bakıyorum ama ben de düzgün bir şey göremiyorum. Ben de şu an ona bakıyorum ama ben de düzgün bir şey göremiyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, I think I'm running a slight fever. | Max, galiba hafif ateşim var. Max, galiba hafif ateşim var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Feel my forehead. | Ateşime bir bak. Ateşime bir bak. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Look, you should have learned by now I don't feel anything. | Şimdiye kadar öğrenmiş olman gerekirdi. Ben bir şey hissetmem. Şimdiye kadar öğrenmiş olman gerekirdi. Ben bir şey hissetmem. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Caroline, I've written down address of drug store | Caroline, Güney Williamsburg'da, doktoru olan bir eczanenin adresini yazdım. Caroline, Güney Williamsburg'da, doktoru olan bir eczanenin adresini yazdım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Here, I will pay for it. | Buyur. Ben ödeyeceğim. Buyur. Ben ödeyeceğim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Unless it is cancer. | Kanser olmadığı sürece. Kanser olmadığı sürece. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Then I'm out. | O zaman ben yokum. O zaman ben yokum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And, Max, here is check for table seven. | Max, yedi numaralı masanın hesabı burada. Max, yedi numaralı masanın hesabı burada. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
How long is it gonna take to see a doctor? | Doktoru görmemiz daha ne kadar sürecek? Doktoru görmemiz daha ne kadar sürecek? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm definitely getting something I'm pre sick. | Kesinlikle bir şey oluyorum. Kesinlikle bir şey oluyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm stage one pre sick. | Hastalık öncesi durumundayım. Hastalık öncesi durumundayım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I need penicillin. | Penisiline ihtiyacım var. Penisiline ihtiyacım var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I told you before, you have to man up 1 | Daha önce de söyledim. Dik dur ve bu hastalanıyorum muhabbetine girme. Daha önce de söyledim. Dik dur ve bu hastalanıyorum muhabbetine girme. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I'm not like you. | Ben senin gibi değilim. Ben senin gibi değilim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I have actual things I feel. | Gerçekten hissedebiliyorum. Gerçekten hissedebiliyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Menachem Goldman. | Menachem Goldman. Menachem Goldman. Hem bu, hem de dinleme cihazımdan... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Menachem Goldman. | Menachem Goldman! Menachem Goldman! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
This must be the orthodox Jewish neighborhood. | Bu Ortodoks Musevilerinin mahallesinden olmalı. Bu Ortodoks Musevilerinin mahallesinden olmalı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Either that or we're in ZZ Top ville. | Ya öyledir ya da ZZ Top mahallesindendir. Ya öyledir ya da ZZ Top mahallesindendir. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, have some respect. | Max, biraz saygı göster. Max, biraz saygı göster. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hey, I got nothing but respect. | Saygıdan başka bir şey duymuyorum. Saygıdan başka bir şey duymuyorum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
They basically invented southern rock. | Temel olarak Southern Rock'ı icat eden onlar. Temel olarak Southern Rock'ı icat eden onlar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I love the Jewish people. | Musevi insanları seviyorum. 1 Musevi insanları seviyorum. 1 | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Whenever I felt sick before, I'd just pop over | Daha önce ne zaman hastalansam hemen yan dairede oturan... Daha önce ne zaman hastalansam hemen yan dairede oturan... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
to the townhouse next door and visit Dr. Klein. | ...Dr. Klein'i görmeye giderdim. ...Dr. Klein'i görmeye giderdim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So your love was contingent on pills? | Yani senin aşkın da haplara bağlıydı? Yani senin aşkın da haplara bağlıydı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We're not that different. | O kadar da farklı değilmişiz. O kadar da farklı değilmişiz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Actually, the Kleins and I were very close. | Aslında, Kleinlerle çok yakındık. Aslında, Kleinlerle çok yakındık. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I was invited to many a passover in their home. | Birçok kez Hamursuz Bayramı için evlerine davet edilmiştim. Birçok kez Hamursuz Bayramı için evlerine davet edilmiştim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 |