Search
English Turkish Sentence Translations Page 301
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
In fact, they called me their honorary Jew. | Aslına bakarsan, bana fahri Musevi derlerdi. Aslına bakarsan, bana fahri Musevi derlerdi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Rivka Shemshelewitz. | Rivka Shemshelewitz. Rivka Shemshelewitz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Rivka Shemshelewitz. | Rivka Shemshelewitz! Rivka Shemshelewitz! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well, you're no Rivka Shemshelewitz. | Sen Rivka Shemshelewitz değilsin. Sen Rivka Shemshelewitz değilsin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Mrs. Klein always said I had a bissel Jew. | Mrs. Klein her zaman benim bissel Musevim var derdi. Mrs. Klein her zaman benim bissel Musevim var derdi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You had a Jewish vacuum cleaner? | Bissel marka elektrik süpürgen mi vardı? Bissel marka elektrik süpürgen mi vardı? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No. Bissel. | Hayır. Bissel. Hayır. Bissel. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's a Yiddish word. It means little. | İbranice bir kelime. Küçük anlamına geliyor. İbranice bir kelime. Küçük anlamına geliyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
And this one time I had a bissel flu | Bir keresinde, hafif bir grip olmuştum ve bana her gün tavuk çorbası getirmişti. Bir keresinde, hafif bir grip olmuştum ve bana her gün tavuk çorbası getirmişti. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
So why don't you just give Dr. Klein a call? | Neden Dr. Klein'i aramıyorsun? Neden Dr. Klein'i aramıyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I did three times and no return. | Üç kez aradım ama geri dönmedi. Üç kez aradım ama geri dönmedi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I guess he doesn't want anything to do with me anymore | Sanırım, babamın ekonomik skandalından dolayı benimle görüşmek istemiyor. Sanırım, babamın ekonomik skandalından dolayı benimle görüşmek istemiyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
because of my father's financial scandal. | Evet. Sen de isim olayını açınca ortalığı iyice batırdın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
All those years I thought we were family. | Onca zamandır bir aile olduğumuzu düşünmüştüm. Onca zamandır bir aile olduğumuzu düşünmüştüm. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Guess not. | Sanırım yanılmışım. Sanırım yanılmışım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I don't know, ignoring your | Bilmem, ihtiyaçların görmezden gelip sen yokmuşsun gibi davranıyorlarsa. Bilmem, ihtiyaçların görmezden gelip sen yokmuşsun gibi davranıyorlarsa. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Sounds like family to me. | Bana aile gibi geldi. Bana aile gibi geldi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Caroline Channing, Caroline Channing. | Caroline Channing, Caroline Channing! Caroline Channing, Caroline Channing! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Finally. | Nihayet. Nihayet. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Let me do the talking. | Bırak, konuşmayı ben yapayım. Bırak, konuşmayı ben yapayım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I learned a lot of Hebrew from Mrs. Klein. | Mrs. Klein'dan İbranice bir sürü kelime öğrenmiştim. Mrs. Klein'dan İbranice bir sürü kelime öğrenmiştim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
These are my people. | Bunlar benim insanlarım. Bunlar benim insanlarım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hello, shalom. | Merhaba. Selam* Merhaba. Selam* | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Very good, you wanna squeeze in a couple more before sundown? | Çok güzel. Güneş batmadan önce birkaç tane daha sıkıştırmak ister misin? Çok güzel. Güneş batmadan önce birkaç tane daha sıkıştırmak ister misin? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Wow, you're as bad as me trying to be Irish | Blarney Rose'da bedava bira almak için yaptığım İrlandalı taklidinden de betersin. Blarney Rose'da bedava bira almak için yaptığım İrlandalı taklidinden de betersin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yar, can I get me a cerveza? | Bir bira alabilir miyim? Bir bira alabilir miyim? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What can I get you ladies, | Sizin için ne yapabilirim bayanlar... Hey, Peach. Sizin için ne yapabilirim bayanlar... Hey, Peach. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
besides skirts that are more appropriate? | ...eteklerinizi daha münasip hale getirmekten başka? ...eteklerinizi daha münasip hale getirmekten başka? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Sorry, I didn't know it was an orthodox neighborhood. | Kusura bakmayın. Ortodoks bir muhitte olduğunuzu bilmiyordum. Kusura bakmayın. Ortodoks bir muhitte olduğunuzu bilmiyordum. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You know what, we could just tie our coats around our waists. | Montlarımızı belimize dolayabiliriz. Montlarımızı belimize dolayabiliriz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max? | Max. Max. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, and look at the breasts on this one. | Şundaki göğüslere bir bak. Şundaki göğüslere bir bak. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Coat on or off? Make up your mind. | Mont kalsın mı, çıkarayım mı? Karar ver. Mont kalsın mı, çıkarayım mı? Karar ver. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No, Bubala, I'm just saying, with those big breasts | Hayır. Güzelim. Diyorum ki: O büyük göğüslerine... Hayır. Güzelim. Diyorum ki: O büyük göğüslerine... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and that gorgeous hair it's like looking in a mirror. | ...ve harika saçlarına bakmak, aynaya bakmak gibi. ...ve harika saçlarına bakmak, aynaya bakmak gibi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's been a few years, but trust me, under this wig and smock, | Uzun zaman geçti ama inan bana bu peruk ve önlüğün altında senin aynın var. Uzun zaman geçti ama inan bana bu peruk ve önlüğün altında senin aynın var. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Here you go, Esther Rachael. | Buyurun, Esther Rachael. Buyurun, Esther Rachael. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
How else do you think I landed | Anshell gibi yakışıklı bir doktoru başka nasıl ayarladım sanıyorsun? Anshell gibi yakışıklı bir doktoru başka nasıl ayarladım sanıyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
a handsome doctor like my Anshell? | Sürekli götünü sallıyor musun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, doctor? | Doktor! Doktor! | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Doctor? Doctor, if you could | Doktor! Bir saniye bakar... Doktor! Bir saniye bakar... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
oh, oh, what is that Hebrew word for wait? | İbranicede bekle ne demekti? İbranicede bekle ne demekti? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You might wanna start peppering in some English. | Belki biraz İngilizce serpiştirmek isteyebilirsin. Belki biraz İngilizce serpiştirmek isteyebilirsin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Now, Chava? | Şimdi mi, Chava? Şimdi mi, Chava? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Now you're telling me you're too sick to bake. | Şimdi mi, pişiremeyecek kadar hasta olduğunu söylüyorsun. Şimdi mi, pişiremeyecek kadar hasta olduğunu söylüyorsun. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I need 80 cupcakes. | 80 tane kek lazım. 80 tane kek lazım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
The bar mitzvah is tomorrow. | Bar Mitzvah* yarın. Bar Mitzvah* yarın. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You're dead to me! See you next week. | Öldün sen! Haftaya görüşürüz. Öldün sen! Haftaya görüşürüz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We could help. We can? | Biz yardımcı olabiliriz. Olabilir miyiz? Biz yardımcı olabiliriz. Olabilir miyiz? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Yeah, give me the card. | Kartı versene. Kartı versene. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hi, I'm Max and my friend and I here have a cupcake business | Ben Max. Arkadaşımla birlikte kek işindeyiz. Ben Max. Arkadaşımla birlikte kek işindeyiz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
and we'd be happy to bake as many cupcakes | Bar Mitzvah için kaç tane kek gerekiyorsa hazırlamaktan mutluluk duyarız. Bar Mitzvah için kaç tane kek gerekiyorsa hazırlamaktan mutluluk duyarız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I mean, you need cake, we make cake. | Demek istediğim, size kek lazım. Biz de kek yapıyoruz. Demek istediğim, size kek lazım. Biz de kek yapıyoruz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's bashert. | Bu kader. Bu kader. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Look, enough with the "it's a small Hebrew world after all." | Bak, yetti artık, ne de olsa küçük İbrani dünyadayız muhabbeti. Bak, yetti artık, ne de olsa küçük İbrani dünyadayız muhabbeti. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
How does 250 sound? | 250 sizce nasıl? 250 sizce nasıl? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
No way, 275. | Hayatta olmaz. 275. Hayatta olmaz. 275. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I have to bake all morning. | Tüm sabah kek hazırlamak zorundayım. Tüm sabah kek hazırlamak zorundayım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's like looking in a mirror. | Aynaya bakmak gibi. Aynaya bakmak gibi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
They're kosher, right? | Koşer olacaklar değil mi? Koşer olacaklar değil mi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Are they kosher? Look at me. | Koşer mi olacaklar? Bana bir baksana. Koşer mi olacaklar? Bana bir baksana. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Like looking in a mirror. | Aynaya bakmak gibi. Aynaya bakmak gibi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Good, I'll call you with the address. | Güzel. Adres için sizi arayacağım. Güzel. Adres için sizi arayacağım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Esther Rachael, if I could talk to you husband | Esther Rachael, kocanızla antibiyotik almak hakkında... Esther Rachael, kocanızla antibiyotik almak hakkında... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
about getting some antibiotics | ...konuşabilirsem eğer... ...konuşabilirsem eğer... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
sorry, sundown. | Üzgünüm. Güneş battı. Üzgünüm. Güneş battı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Okay, I've got the kosher cookbook, salt, flour, sugar, | Koşer tarif kitabı, tuz, un, şeker ve yeni karıştırma kaseleri aldım... Koşer tarif kitabı, tuz, un, şeker ve yeni karıştırma kaseleri aldım... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
new mixing bowls, and I stopped at the goodwill | ...ve Goodwill'de durup yarın için ikimize, ikinci elden doğru dürüst kıyafetler aldım. ...ve Goodwill'de durup yarın için ikimize, ikinci elden doğru dürüst kıyafetler aldım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Let's start. | Hadi başlayalım. Hadi başlayalım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Start? I'm already half done. | Başlamak mı? Ben yarıladım bile. Başlamak mı? Ben yarıladım bile. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
How could you be half done? | Nasıl yarılamış olabilirsin. Nasıl yarılamış olabilirsin. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You didn't have any kosher ingredients. | Koşer malzemelerin yoktu. Koşer malzemelerin yoktu. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, they'll never know, we'll just | Asla anlamazlar. Asla anlamazlar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
tell them they're kosher. | Onlara koşer olduğunu söyleriz. Onlara koşer olduğunu söyleriz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, my God, we can't do that. | Aman Tanrım! Bunu yapamayız. Aman Tanrım! Bunu yapamayız. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Oh, my God, we just did. | Aman Tanrım! Yaptık bile. Aman Tanrım! Yaptık bile. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
They have to be kosher. | Koşer olmak zorundalar. Koşer olmak zorundalar. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Do you want God to smite us? | Tanrının gazabına mı uğramak istiyorsun? Tanrının gazabına mı uğramak istiyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
What's he gonna do? | Ne yapacak ki? Ne yapacak ki? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Take away all my good luck and your fortune? | Benim tüm şansımı ve senin servetini mi elinden alacak? Benim tüm şansımı ve senin servetini mi elinden alacak? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
You think all those things labeled low fat are low fat? | Az yağlı etiketi olan şeylerin az yağlı mı olduğunu düşünüyorsun? Az yağlı etiketi olan şeylerin az yağlı mı olduğunu düşünüyorsun? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It is just a sales gimmick. | Bu sadece pazarlama hilesi. Bu sadece pazarlama hilesi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I had a low cal ice cream bar once | Bir keresinde düşük kalorili dondurma yemiştim, kot pantolonumun düğmesi atmıştı. Bir keresinde düşük kalorili dondurma yemiştim, kot pantolonumun düğmesi atmıştı. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Kosher isn't a sales gimmick. | Koşer pazarlama hilesi değildir. Koşer pazarlama hilesi değildir. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
It's thousands of years of tradition. | Binlerce yıllık bir gelenektir. Binlerce yıllık bir gelenektir. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
We have to respect that. | Buna saygı göstermeliyiz. Buna saygı göstermeliyiz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I don't respect anyone's tradition. | Ben hiç kimsenin geleneğine saygı göstermem. Ben hiç kimsenin geleneğine saygı göstermem. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
That's kind of my tradition. | Bu da benim geleneğimdir. Bu da benim geleneğimdir. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Well maybe that's because | Belki de bir aile içinde yetişmediğindendir. Belki de bir aile içinde yetişmediğindendir. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Hey, I grew up with a lot of families. | Ben bir sürü ailenin içerisinde yetiştim. Ben bir sürü ailenin içerisinde yetiştim. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
The Manson family, the Jackson family, the Menendezes. | Manson ailesi, Jackson ailesi Menendezesler. Manson ailesi, Jackson ailesi Menendezesler. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Wait, is that Menendezes or Menen di? | Menendezesler miydi yoksa Menenjitisler miydi? Menendezesler miydi yoksa Menenjitisler miydi? | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Either way, they were like brothers to me. | Öyle ya da böyle, benim için hepsi kardeş gibiydi. Öyle ya da böyle, benim için hepsi kardeş gibiydi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, we are doing these straight up kosher. | Max, kitabına uygun koşer yapıyoruz. Max, kitabına uygun koşer yapıyoruz. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Fine. | İyi. İyi. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
But return those new bowls, I don't need them. | Ama yeni kaseleri iade et, onlara ihtiyacım yok. Ama yeni kaseleri iade et, onlara ihtiyacım yok. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
I can just dump the bacon bits out of this old one. | Bu eski olandan da biraz önce pastırma kırıntılarını döktüm. ...ama eğer yatağın içinde olsaydım, bu daha seksi olurdu. Bu eski olandan da biraz önce pastırma kırıntılarını döktüm. ...ama eğer yatağın içinde olsaydım, bu daha seksi olurdu. ...5 TCBY'ye ameliyat yapıyor. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
Max, please, let's just start the cupcakes over, | Max, lütfen, bir an önce kekleri yapıp bırakalım... Max, lütfen, bir an önce kekleri yapıp bırakalım... | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
drop them off, get me some antibiotics, | ...bana antibiyotikleri alalım da eve gelip yatacağım. ...bana antibiyotikleri alalım da eve gelip yatacağım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 | |
All right, I'll make them kosher. | Tamam. Koşer olmalarını sağlayacağım. Tamam. Koşer olmalarını sağlayacağım. | 2 Broke Girls-1 | 2011 |