Search
English Turkish Sentence Translations Page 3384
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Matthew, stop! | Matthew, dur! | Alphas-2 | 2011 | |
| No! No! No! | Hayır! Hayır! Hayır! Tracy! | Alphas-2 | 2011 | |
| Go, Harken, go! I can get her! | Hadi Harken, git! Kızı ben alırım! | Alphas-2 | 2011 | |
| Hey, close your eyes. | Hey, kapa gözlerini. | Alphas-2 | 2011 | |
| How did we get up here? | Buraya nasıl çıktık? | Alphas-2 | 2011 | |
| Watch out, watch out, watch out. | Dikkat edin, dikkat edin. | Alphas-2 | 2011 | |
| You got nowhere to go. | Gidecek yerin kalmadı. | Alphas-2 | 2011 | |
| Give up before anyone else gets hurt. | Başka birine daha zarar vermeden pes et. | Alphas-2 | 2011 | |
| I trust Matthew made it to Binghamton safely. | Matthew'ın Binghamton'a sağ salim vardığını umuyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| Yes, Dr. Rosen. | Evet, Dr. Rosen. | Alphas-2 | 2011 | |
| Matthew Hurley is safely tucked away. | Matthew Hurley sağ salim geldi. | Alphas-2 | 2011 | |
| So let me get this straight. | Şunu açıklığa kavuşturayım. | Alphas-2 | 2011 | |
| Me and my tactical team | Ben ve takımım ne zaman bu çocukla ilgilenecek olsak... | Alphas-2 | 2011 | |
| have to drug ourselves every time we handle this kid? | ...kendimize bir şeyler mi enjekte etmek zorundayız? | Alphas-2 | 2011 | |
| Either that or use a Hazmat suit. | Ya o ya da tehlikeli madde elbisesi. | Alphas-2 | 2011 | |
| What was that, Cley? | O da neydi Cley? | Alphas-2 | 2011 | |
| Someone else's problem. I'm tactical. | Başka birinin sorunu. Ben operasyon ekibiyim. | Alphas-2 | 2011 | |
| So back to these injections. | Şu enjekte etme olayına geri dönecek olursak. | Alphas-2 | 2011 | |
| Can we use a smaller needle? | Daha ufak bir iğne kullanabilir miyiz? | Alphas-2 | 2011 | |
| That was like a horse shot. | At şırıngası gibi bu. | Alphas-2 | 2011 | |
| My people didn't complain. | Benimkiler şikayet etmedi. | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah, well, sue me. I'm human. | Evet, dava et beni. İnsanım ben. | Alphas-2 | 2011 | |
| And so are they. | Onlar da öyle. | Alphas-2 | 2011 | |
| And so is Matthew Hurley. | Matthew Hurley de öyle. | Alphas-2 | 2011 | |
| And you need to treat them as such. | Onlara o şekilde davranman gerek. | Alphas-2 | 2011 | |
| Do I tell you how to do your job? | Ben sana işini nasıl yapacağını söylüyor muyum? | Alphas-2 | 2011 | |
| Don't get your next handler killed. | Bir sonraki danışmanını öldürtme. | Alphas-2 | 2011 | |
| That was uncalled for. | Haksızlık yapıyorsun. | Alphas-2 | 2011 | |
| Don Wilson thought he could do his job | Don Wilson işini yarı uyuklar halde... | Alphas-2 | 2011 | |
| with his eyes half shut. | ...bile yapabilirdi. | Alphas-2 | 2011 | |
| He botched the red flag roll up | Kızıl bayrak olayında çuvalladı... | Alphas-2 | 2011 | |
| and almost got you and yours killed. | ...ve seni ve takımını az daha öldürtüyordu. | Alphas-2 | 2011 | |
| Don't kid yourself, Doc. | Kendini kandırma Doktor. | Alphas-2 | 2011 | |
| This situation, it's getting worse. | Durum kötüleşiyor. | Alphas-2 | 2011 | |
| Sounds like the stress is getting to you. | Stresli gibisin. | Alphas-2 | 2011 | |
| Would you like to schedule a session? | Bir seans yapmamızı ister misin? | Alphas-2 | 2011 | |
| Only therapy I need is | İhtiyacım olan tek terapi... | Alphas-2 | 2011 | |
| a week in Orlando with my wife and kids. | ...Orlando'da karım ve çocuklarımla bir haftadır. | Alphas-2 | 2011 | |
| You wanna bury your head in the sand, be my guest. | Kafanı kuma gömmek mi istiyorsun, buyur. | Alphas-2 | 2011 | |
| I'm tired and my arm hurts. | Ben yoruldum ve kollarım da ağrımaya başladı. | Alphas-2 | 2011 | |
| So we're done here. | Yani bu olay burada bitiyor. | Alphas-2 | 2011 | |
| Apparently so. | Görünüşe göre öyle. | Alphas-2 | 2011 | |
| Hey, Rach. Hey, Nina. | Selam Rach. Selam Nina. | Alphas-2 | 2011 | |
| Feeling any better? | Daha iyisin ya? | Alphas-2 | 2011 | |
| You were pretty shaken up. | Bayağı sarsılmıştın. | Alphas-2 | 2011 | |
| I don't know anymore. | Artık bilmiyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| You know, Agent Wilson creeped me out. | Ajan Wilson olayı beni korkuttu. | Alphas-2 | 2011 | |
| Did you know that he smelled like stomach acid and Tums? | Kokusunun mide ve mide asidi gibi olduğunu biliyor muydun? | Alphas-2 | 2011 | |
| And now that he's dead, | Şimdi ölü olduğu için de... | Alphas-2 | 2011 | |
| I feel bad that I didn't like the way the guy smelled. | ...kokusunu sevmediğim için kendimi kötü hissediyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| I've been trying to forget it ever happened. | Hiç olmamış gibi davranmaya çalışıyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| How's that working out? | Nasıl gidiyor peki? | Alphas-2 | 2011 | |
| Not so well. | Pek iyi değil. | Alphas-2 | 2011 | |
| When I was upset, I told my mother... | Sinirlendiğimde, anneme... | Alphas-2 | 2011 | |
| To shut her mouth. | ...çenesini kapamasını söyledim. | Alphas-2 | 2011 | |
| And that I hated her, and that I was moving out. | Ondan nefret ettiğimi, yanından taşınacağımı söyledim. | Alphas-2 | 2011 | |
| I'm glad something good came out of it. | En azından sonuçta iyi bir şey çıktığına sevindim. | Alphas-2 | 2011 | |
| I'm gonna stay with my cousin. | Kuzenimde kalacağım. | Alphas-2 | 2011 | |
| She said I could live on her couch for a little while. | Bir süre kanepede kalabileceğimi söyledi. | Alphas-2 | 2011 | |
| Comfortable. | Rahatmış. | Alphas-2 | 2011 | |
| I have a three bedroom loft in Soho. | Soho'da üç odalı bir çatı arası dairem var. | Alphas-2 | 2011 | |
| Free rent. | Kirasız. | Alphas-2 | 2011 | |
| You can stay with me at least until | En azından bir şeyler düşünene kadar... | Alphas-2 | 2011 | |
| you figure something out. | ...benimle kalabilirsin. | Alphas-2 | 2011 | |
| I don't wanna impose. | Yük olmak istemiyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| I think we both could use the company. | Sanırım ikimize de bir arkadaş iyi gelir. | Alphas-2 | 2011 | |
| Oh, there you are. | İşte buradasınız. | Alphas-2 | 2011 | |
| Uh, I'd like everyone in my office. | Herkesi ofisime bekliyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| Here we go again. | İşte yine başlıyoruz. | Alphas-2 | 2011 | |
| Bill, I know what happened is very disturbing | Bill, yaşananlar hepimiz için çok rahatsız ediciydi... | Alphas-2 | 2011 | |
| to all of us, | ...biliyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| especially what happened to Don Wilson. | Özellikle de Don Wilson'a olanlar. | Alphas-2 | 2011 | |
| But it's understandable, if you | Ama şu anlaşılabilir ki eğer... | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah, people are there, and then they're not. | Evet, insanlar oradaydı. Sonra yok oldular. | Alphas-2 | 2011 | |
| And they bashed his brain in with a chair | Beynini sandalyeyle ezdiler. | Alphas-2 | 2011 | |
| Gary, please Gary, stop! Gary, Gary. | Gary, lütfen. Gary, dur! Gary, Gary. | Alphas-2 | 2011 | |
| Gary, Don Wilson was a federal agent who died | Gary, Don Wilson işini yapmaya çalışırken ölen... | Alphas-2 | 2011 | |
| doing his job, okay? | ...federal bir ajandı, tamam mı? | Alphas-2 | 2011 | |
| You should have a little respect. | Biraz saygı göster. | Alphas-2 | 2011 | |
| Bill, just let it go. Bill, it's all right. | Bill, boş ver. Bill, sorun değil. | Alphas-2 | 2011 | |
| Let what go? He should learn to respect | Neyi boş vereyim? Saygı göstermesini öğrenmesi gerek. | Alphas-2 | 2011 | |
| Gary has his own way of expressing grief. | Gary de kendi tasasını bu şekilde ifade ediyor. | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah, that's just my way. | Evet, bu da benim yöntemim. | Alphas-2 | 2011 | |
| People are there, and then they're not. | İnsanlar oradaydı, sonra da yok oldular. | Alphas-2 | 2011 | |
| As do we all have our own ways | Travmatik olaylarla başa çıkmak için... | Alphas-2 | 2011 | |
| of dealing with a traumatic experience. | ...hepimizin kendi yöntemleri olduğu gibi. | Alphas-2 | 2011 | |
| Listen, I don't just wanna talk about Don Wilson. | Sadece Don Wilson hakkında konuşmak istemiyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| I wanna talk about us. | Bizim hakkımızda konuşmak istiyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| Is there still an us? | Hâlâ biz diye bir şey kaldı mı? | Alphas-2 | 2011 | |
| With Wilson gone? | Wilson gittikten sonra? | Alphas-2 | 2011 | |
| Uh, yes, Nina, there's still going to be an us. | Evet Nina. Hâlâ biz diye bir şey olacak. | Alphas-2 | 2011 | |
| They are not going to disband our team. | Takımımızı dağıtmayacaklar. | Alphas-2 | 2011 | |
| Agent Sullivan is probably going to replace Wilson. | Muhtemelen Wilson'ın yerine Ajan Sullivan gelecek. | Alphas-2 | 2011 | |
| You know, Don Wilson died partially because he did not | Don Wilson bir bakıma da bize duyması gerektiği güveni... | Alphas-2 | 2011 | |
| give us the trust that he should have. | ...duymadığı için öldü. | Alphas-2 | 2011 | |
| We stopped Matthew when no one else could. | Kimse yapamazken Matthew'ı durdurduk. | Alphas-2 | 2011 | |
| So yes, we will go on. | O yüzden evet, yolumuza devam edeceğiz. | Alphas-2 | 2011 | |
| And we'll do more than that. | Ve bundan fazlasını yapacağız. | Alphas-2 | 2011 | |
| We'll thrive... | Takım olarak... | Alphas-2 | 2011 | |
| As a team. | ...başarılı olacağız. | Alphas-2 | 2011 |