Search
English Turkish Sentence Translations Page 3386
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Milos, we've got company! | Milos, misafirlerimiz var! İkimiz de iyiyiz. Artık gidebilirsin. | Alphas-2 | 2011 | |
| Bill, do you hear me? | Bill, beni duyabiliyor musun? | Alphas-2 | 2011 | |
| Bill, two heartbeats moving, one static! | Bİll, iki kalp atışı hareket hâlinde, bir tanesi ise sabit. | Alphas-2 | 2011 | |
| Rachel, do you copy? | Rachel, beni duyuyor musun? | Alphas-2 | 2011 | |
| Only picking up one heartbeat in the backroom. | Arka odada sadece bir tane kalp atışı hissediyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| Not moving. Move, move, move! | Hareket etmiyor. Hadi, hadi, hadi! | Alphas-2 | 2011 | |
| Rachel, what's going on? Why did that happen? | Rachel, neler oluyor? Neden oldu bu şimdi? | Alphas-2 | 2011 | |
| Static in the back room. Bill, do you hear me? | Arka odada bir tane sabit kalp atışı var. Bill, beni duyabiliyor musun? | Alphas-2 | 2011 | |
| There's only one heartbeat in the back room now. | Arka odada sadece bir tane kalp atışı var. | Alphas-2 | 2011 | |
| Anna, if you can hear me, 1 | Anna, eğer beni duyabiliyorsan... | Alphas-2 | 2011 | |
| Blink once for yes. | ...evet demek için bir defa... | Alphas-2 | 2011 | |
| Twice for no. | ...hayır demek içinse iki tane göz kırp. | Alphas-2 | 2011 | |
| Ah, her senses work. | Duyuları iyi durumda. | Alphas-2 | 2011 | |
| But her ability to understand and communicate | Lakin anlamak ve iletişim kurma yetenekleri sorunlu. | Alphas-2 | 2011 | |
| She's most likely autistic. | Büyük ihtimalle otistik. | Alphas-2 | 2011 | |
| Low functioning. At the far end of the spectrum. | Düşük işlevli. Spektrumun sonlarında. | Alphas-2 | 2011 | |
| Harken says the home is in her name. | Harken, evin onun ismine kayıtlı olduğunu söyledi. | Alphas-2 | 2011 | |
| No family. | Ailesi yok. | Alphas-2 | 2011 | |
| No one to complain | Kızıl Bayrak buraya girince... | Alphas-2 | 2011 | |
| when Red Flag moves in. | ...şikâyet edecek kimse olmadı yani. | Alphas-2 | 2011 | |
| So what do we do with him? | Onunla ne yapacağız? | Alphas-2 | 2011 | |
| Good question, Nina. | Güzel bir soru, Nina. 1 | Alphas-2 | 2011 | |
| It's all plans and technical information. | Tüm plân ve teknik bilgiler burada. | Alphas-2 | 2011 | |
| I'll have someone check it out. | Birine kontrol ettirdim. | Alphas-2 | 2011 | |
| But the good news is these guys boogied out of here so fast, | İyi haber şu ki, adamlar buradan o kadar hızlı kaçtılar ki... | Alphas-2 | 2011 | |
| they left a lot of evidence. | ...arkalarında bir sürü kanıt bıraktılar. | Alphas-2 | 2011 | |
| Dr. Rosen, there's singe marks here | Dr. Rosen, burada ve tavanda bir sürü iz mevcut. | Alphas-2 | 2011 | |
| This is definitely not your typical blackout. | Bu kesinlikle bilindik elektrik kesintilerinden değil. | Alphas-2 | 2011 | |
| What about this computer? | Peki bilgisayar? | Alphas-2 | 2011 | |
| It's encrypted. | Şifreli. | Alphas-2 | 2011 | |
| It's a neat little trick they pulled off. | Çok feci numara çektiler doğrusu. | Alphas-2 | 2011 | |
| In all the confusion, they must have just | Tüm bu karışıklıktan yararlanarak, yandaki pencereden kaçtılar herhâlde. | Alphas-2 | 2011 | |
| They just walked away? | Öylece yürüyüp gittiler yani? Gary. O benim ortağım! Benim arkamı kollar. | Alphas-2 | 2011 | |
| Uh, yeah, after they blacked out everything, | Evet, elektrikler kesilince, bir şekilde kaçmayı başarmışlar. | Alphas-2 | 2011 | |
| That was a statement, Mr. Hicks, | Sadece fikrimi söyledim, Bay Hicks, amacım eleştirmek değildi. | Alphas-2 | 2011 | |
| Sounds like a criticism to me. | Bana eleştirdi gibi geldi. | Alphas-2 | 2011 | |
| Are you kidding me? | Dalga geçiyor resmen. | Alphas-2 | 2011 | |
| They send us in here against Alphas with unknown skills, | Bizi, bilinmeyen özellikleri olan Alfa'yı yakalamamız için gönderdi... | Alphas-2 | 2011 | |
| and somehow, we're supposed to know every angle. | ...bizim de bir şekilde her şeyi düşünmemiz mi gerekiyor? | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah, thought that was D.O.D.'s job. | Bu polisin işi sanıyordum şahsen. | Alphas-2 | 2011 | |
| Nina, I think the best clue we have right now | Nina, elimizdeki tek ipucu, bu ev. | Alphas-2 | 2011 | |
| It might still pick up incoming signals from Red Flag. | Kızıl Bayrak'tan hâlâ sinyal geliyor olabilir. | Alphas-2 | 2011 | |
| So what about the girl, Anna? | Peki kız ne olacak, Anna hani? | Alphas-2 | 2011 | |
| Oh, yeah. | Doğru. | Alphas-2 | 2011 | |
| Well, I'll make some calls, | Birkaç yeri arayayım... | Alphas-2 | 2011 | |
| see if I can get her into a home. | ...bakalım ona uygun bir ev bulabilecek miyim. | Alphas-2 | 2011 | |
| In the meantime, Sullivan's people | O sırada, Sullivan'ın adamları... | Alphas-2 | 2011 | |
| will keep a watch out for the three of you. | ...siz üçünüze göz kulak olacaklar. | Alphas-2 | 2011 | |
| Uh, the three of us? Meaning me? | Üçümüze mi? Bende mi varım aralarında? | Alphas-2 | 2011 | |
| Yes, I want Gary here, scanning for signals. | Evet, Gary'nin orada, sinyalleri taramasını istiyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| I'm supposed to babysit? | Çocuk bakıcılığı mı yapacağım yani? | Alphas-2 | 2011 | |
| Yes, just keep him focused. | Evet, onun konsantrasyonunu sağla. | Alphas-2 | 2011 | |
| He gets the egg salad at 1:30. | Saat 1:30'da yumurta salatası yemeli. | Alphas-2 | 2011 | |
| The question of who is normal | Birinin normal olup olmadığı sorusu... | Alphas-2 | 2011 | |
| isn't medical. | ...tıbbî değildir. | Alphas-2 | 2011 | |
| It's political. | Politiktir. | Alphas-2 | 2011 | |
| If you hear voices, are depressed, | Eğer sesler duyuyorsanız, moraliniz bozuksa... | Alphas-2 | 2011 | |
| or attracted to the same sex... | ...aynı cinsiyete ilgi duyuyorsanız... | Alphas-2 | 2011 | |
| If you believe in God or believe in nothing... | ...eğer Tanrı'ya inanıyor, ya da hiçbir şeye inanmıyorsanız... | Alphas-2 | 2011 | |
| At one point or another, | ...şöyle ya da böyle... | Alphas-2 | 2011 | |
| society has branded you with the stigma | ...toplum sizi hastalık veya zihinsel özürlü ilan eder. | Alphas-2 | 2011 | |
| We are not normal by any strict definition. | Bizler hiçbir mutlak tanıma göre normal değilizdir. | Alphas-2 | 2011 | |
| But we reject the label of deficient. | Lakin bizler, bir tanıma göre etiketlenmeyi redediyoruz. | Alphas-2 | 2011 | |
| Okay, I think we get it. | Tamam, anlamışızdır artık. | Alphas-2 | 2011 | |
| In many ways, we are simply better than... | Ne olursa olsun, bizler onlardan daha iy | Alphas-2 | 2011 | |
| This is the stuff we took from the house, right? | Bu evden aldığımız şeyler, değil mi? | Alphas-2 | 2011 | |
| And that frightens them. | ...ve bu onları korkutuyor. | Alphas-2 | 2011 | |
| Shouldn't we let it finish? | Sonuna kadar izlememiz gerekmiyor mu o zaman? | Alphas-2 | 2011 | |
| This is the remote for the Blu ray. | Blu Ray'ın uzaktan kumandası bu. | Alphas-2 | 2011 | |
| Well, it's just some pieces I've seen before, | Daha önce de gördüğüm birkaç şey işte... | Alphas-2 | 2011 | |
| more propaganda for their followers. | ...onların takipçileri için daha fazla propoganda. | Alphas-2 | 2011 | |
| We need to discuss Milos Kosar. | Bizim tartışmamız gereken kişi, Milos Kosar. | Alphas-2 | 2011 | |
| No, that sounded like a mission statement to me, Doc. | Hayır, bana hedef tanımı gibi geldi, doktor. | Alphas-2 | 2011 | |
| Now, if Red Flag has a plan, | Eğer Kızıl Bayrak'ın bir hedefi varsa... | Alphas-2 | 2011 | |
| wouldn't this help us figure it out? | ...bu video, bu hedefi anlamamıza yardım etmez mi? | Alphas-2 | 2011 | |
| Murdering their enemies is their plan, Cameron. | Onları hedefi, düşmanları ortadan kaldırmak, Cameron. | Alphas-2 | 2011 | |
| You know that better than anyone. | Bunu en iyi sen bilirsin. | Alphas-2 | 2011 | |
| Can we move on, please? | Lütfen devam etsek? | Alphas-2 | 2011 | |
| This conversation's done. | Bu konuşma bitti demek. | Alphas-2 | 2011 | |
| Bill, what have we got? | Bill, neler buldun? | Alphas-2 | 2011 | |
| It's a triggering device. | Bir tetikleme aygıtı. | Alphas-2 | 2011 | |
| Can we please get a proper conference table? | Normal bir konferans masası alabilir miyiz artık? | Alphas-2 | 2011 | |
| Triggering device? | Tetikleme aygıtı mı? | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah, a detonator, so you can blow something up | Evet, bir fünye yani, bir şeyi uzaktan patlatmak için. | Alphas-2 | 2011 | |
| Found a lot of other stuff too | Başka şeyler de buldum... | Alphas-2 | 2011 | |
| and a ton of info on Northwell Petroleum. | ...ve Northwell petrol hakkında bir sürü bilgi. | Alphas-2 | 2011 | |
| It's a regional fuel company. | Bölgesel bir petrol şirketi. | Alphas-2 | 2011 | |
| There's the goal we're talking about. | Bahsettiğimiz amaç bu işte. | Alphas-2 | 2011 | |
| So the big guy's strong. Mm hmm. | Koca adam güçlü. | Alphas-2 | 2011 | |
| John Woo guy's got aim. | John Woo tipli adamın da harika nişan alma yeteneği var. | Alphas-2 | 2011 | |
| What do you do? | Senin yeteneğin ne peki? | Alphas-2 | 2011 | |
| I can fly. | Uçabiliyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah. Laser beams shoot right out of my eyes. | Evet. Gözlerimden lazer ışınları çıkıyor bir de. | Alphas-2 | 2011 | |
| All right, forget I asked. | Tamam, peki. Sormadım farzet. | Alphas-2 | 2011 | |
| I know you're saying something, | Bir şey söylemeye çalıştığını biliyorum... | Alphas-2 | 2011 | |
| but I I don't understand. | ...ama bir türlü anlayamıyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| Nina! | Nina! | Alphas-2 | 2011 | |
| Don't answer. | Sakın cevap verme. | Alphas-2 | 2011 | |
| All right, what's up, Gary? | Ne oldu, Gary? | Alphas-2 | 2011 | |
| I said don't answer! | Cevap verme demiştim! | Alphas-2 | 2011 |