Search
English Turkish Sentence Translations Page 3772
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
He had them right there. | Liste elindeydi. Liste elindeydi. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Mr. Porter, was Dee Roberts' name on the list | Bay Porter, savcılığın size verdiği listede Dee Roberts'ın... Bay Porter, savcılığın size verdiği listede Dee Roberts'ın... | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
the DA gave you? | ...adı var mıydı? ...adı var mıydı? | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Uh, I don't remember. | Ah, hatırlamıyorum. Ah, hatırlamıyorum. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Oh, come on, Mr. Porter. | Haydi ama, Bay Porter. Haydi ama, Bay Porter. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Did you put Dee Roberts' name down as a drug dealer | Dee Roberts'ın adını uyuşturucu satıcısı olarak listeye almanızın... Dee Roberts'ın adını uyuşturucu satıcısı olarak listeye almanızın... | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
because your cousin Claudia asked you to? | ...sebebi kuzeniniz Claudia'nın isteği miydi? ...sebebi kuzeniniz Claudia'nın isteği miydi? | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
l l I can't remember. | Ben...ben...ben hatırlayamıyorum. Ben...ben...ben hatırlayamıyorum. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
But you do know who Claudia is, right? | Ama Claudia'nın kim olduğunu biliyorsunuz, değil mi? Ama Claudia'nın kim olduğunu biliyorsunuz, değil mi? | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
She's she lives with Darrell Hughes. | O...o Darrell Hughes ile birlikte yaşıyor. O...o Darrell Hughes ile birlikte yaşıyor. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
I know her. She my cousin, yeah. | Onu tanıyorum. O benim kuzenim, evet. Onu tanıyorum. O benim kuzenim, evet. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Boy, did you put Dee Roberts' name down | Evlat, Dee Roberts'ın adını listeye... Evlat, Dee Roberts'ın adını listeye... | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
because your cousin Claudia asked you to or not? | ...kuzenin Claudia istediği için mi koydun? ...kuzenin Claudia istediği için mi koydun? | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
and they didn't care who they was. | kim olduğu umurlarında bile değildi. kim olduğu umurlarında bile değildi. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Mr. Porter, my name is Mark Shelby. | Bay Porter, benim adım Mark Shelby. Bay Porter, benim adım Mark Shelby. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Mr. Porter, generally, would you say that you tell the truth? | Bay Porter, genellikle doğru konuştuğunuzu söyleyebilir misiniz? Bay Porter, genellikle doğru konuştuğunuzu söyleyebilir misiniz? | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
I try to, | Gayret ederim, Gayret ederim, | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
unless I feel like I'm in danger | tehlikede değilsem, tehlikede değilsem, | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
or I got to protect myself. | ya da kendimi korumaya çalışmıyorsam. ya da kendimi korumaya çalışmıyorsam. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
And were you telling the truth | Peki mahkemede yeminli olarak... Peki mahkemede yeminli olarak... | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
when you testified under oath at the Green trial? | ...şahitlik ederken de doğruyu söylüyor muydunuz? ...şahitlik ederken de doğruyu söylüyor muydunuz? | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
'Cause the truth you're telling today | Çünkü bugün söylediğiniz doğru... Çünkü bugün söylediğiniz doğru... | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
is not exactly the same truth you were telling back then. | ...mahkemede söylediğinizle aynı doğru değil. ...mahkemede söylediğinizle aynı doğru değil. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
So I'm just trying to figure out what about today's truth | Benim anlamaya çalıştığım bugün doğruyu... Benim anlamaya çalıştığım bugün doğruyu... | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
is true. | ...söyleyip söylemediğiniz.. ...söyleyip söylemediğiniz.. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Well, he had me locked up then. | O, o zaman beni hapse attırdı. O, o zaman beni hapse attırdı. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
He could've did anything he wanted to do to me. | Bana dilediği her şeyi yaptırabilirdi. Bana dilediği her şeyi yaptırabilirdi. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
And now I got to do what's right, | Ve artık doğru şeyi yapmak istiyorum, Ve artık doğru şeyi yapmak istiyorum, | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
'cause the truth will set you free. | çünkü doğru seni özgür kılacak. çünkü doğru seni özgür kılacak. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Which truth we talking about, | Hangi doğrudan bahsediyorsunuz, Hangi doğrudan bahsediyorsunuz, | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
the truth you told before or the truth you're telling now? | daha önce söylediğiniz mi, yoksa şimdi söylediğiniz mi? daha önce söylediğiniz mi, yoksa şimdi söylediğiniz mi? | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
'Cause I'm a little confused by all that. | Benim biraz kafam karıştı. Benim biraz kafam karıştı. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
you ever had any mental problems? | herhangi bir akıl hastalığınız var mı? herhangi bir akıl hastalığınız var mı? | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Could you tell me what type? | Ne çeşit bir şey? Ne çeşit bir şey? | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
I was diagnosed with paranoid schizophrenia, | Bana paranoid şizofren tanısı kondu, Bana paranoid şizofren tanısı kondu, | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
and I can't remember the other one. | ve diğerinin adını hatırlamıyorum. ve diğerinin adını hatırlamıyorum. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
That's all right, Mr. Porter. | Pekala Bay Porter. Pekala Bay Porter. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
That's probably enough. | Sanırım bu kadarı yeter. Sanırım bu kadarı yeter. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Now, you understand that we're embroiled in a lawsuit here. | Şimdi anladığınız üzere, bir davaya karıştırılıyoruz. Şimdi anladığınız üzere, bir davaya karıştırılıyoruz. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
And these plaintiffs are seeking damages. | Ve davacı zarar vermeye çalışıyor. Ve davacı zarar vermeye çalışıyor. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
And if these allegations are proven, | Ve iddialar ispatlanırsa, Ve iddialar ispatlanırsa, | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
a lot of police officers, some good men, | bir çok iyi polis memuru... bir çok iyi polis memuru... | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
not being police officers anymore. | ...işlerinden atılacaklar. ...işlerinden atılacaklar. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Is there going to be an end to this cascade of rhetoric? | Bu tumturaklı lafların bir sonu olacak mı? Bu tumturaklı lafların bir sonu olacak mı? | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
I'm just trying to determine if Mr. Porter here | Burada yapmaya çalıştığım şey Bay Porter, Burada yapmaya çalıştığım şey Bay Porter, | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
truly comprehends the seriousness | tüm bu suçlamaların ciddiyetini... tüm bu suçlamaların ciddiyetini... | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
of these allegations, | ...anlamanızı sağlamak, ...anlamanızı sağlamak, | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
allegations that were brought forth | bu ciddi suçlamalar paranoid şizofren... bu ciddi suçlamalar paranoid şizofren... | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
by a paranoid schizophrenic | ...olan ve diğer hastalığının adını dahi... ...olan ve diğer hastalığının adını dahi... | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
that can't remember what else he is. | ...hatırlayamayan biri tarafından oluşturuluyor. ...hatırlayamayan biri tarafından oluşturuluyor. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
I understand the seriousness of this whole situation. | Tüm bu durumun ciddiyetini anlayabiliyorum. Tüm bu durumun ciddiyetini anlayabiliyorum. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
I understand the seriousness of people being incarcerated. | Hapse tıkılan insanların durumunun ciddiyetini de anlıyorum. Hapse tıkılan insanların durumunun ciddiyetini de anlıyorum. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
I understand the seriousness of people's lives | Hayatları sonsuza kadar değişen ve etkilenen... Hayatları sonsuza kadar değişen ve etkilenen... | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
being changed forever and affected. | ...insanların durumunun da ciddiyetini anlıyorum. ...insanların durumunun da ciddiyetini anlıyorum. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
of not being able to sleep good at night | kendisine ve ailesine zarar vereceğini... kendisine ve ailesine zarar vereceğini... | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
'cause you worried about somebody coming to your house | ...düşünerek gözüne uyku girmeyen kişilerin de... ...düşünerek gözüne uyku girmeyen kişilerin de... | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
and harming you or your family members. | ...durumunun ciddiyetini anlıyorum. ...durumunun ciddiyetini anlıyorum. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
I understand a lot. | Çok şeyi anlıyorum. Çok şeyi anlıyorum. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
And I know my life will never be the same. | Ve hayatımın asla eskisi gibi olmayacağını da biliyorum. Ve hayatımın asla eskisi gibi olmayacağını da biliyorum. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
They'll destroy Porter on the stand. | Tanık kürsüsünde Porte'ı yok edecekler. Tanık kürsüsünde Porte'ı yok edecekler. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Well, we need to turn his unreliability back against them. | Onun güvenilmezliğini aleyhlerine çevirmeliyiz. Onun güvenilmezliğini aleyhlerine çevirmeliyiz. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
We need a change in venue. | Davayı başka mahkemeye taşımalıyız. Davayı başka mahkemeye taşımalıyız. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
The motion is denied. | Dava reddedildi. Dava reddedildi. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
But the district attorney | Ancak bölge savcısı... Ancak bölge savcısı... | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
has appeared before you 1 6 times. | ...karşınıza tam 16 defa çıktı. ...karşınıza tam 16 defa çıktı. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Surely a change in venue would result in a fairer trial. | Muhakkak ki, mahkemeyi değiştirmek daha adil bir yargılamaya vesile olacak. Muhakkak ki, mahkemeyi değiştirmek daha adil bir yargılamaya vesile olacak. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
The motion has been denied. | Dava reddedildi. Dava reddedildi. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Is there something about the word "denied" | "Reddedildi" kelimesini anlamakta... "Reddedildi" kelimesini anlamakta... | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
that you don't understand, Counselor? | ...bir sorununuz mu var Sayın Avukat? ...bir sorununuz mu var Sayın Avukat? | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
No, Your Honor. | Hayır, Sayın Yargıç. Hayır, Sayın Yargıç. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Did you hold a gun to Eddie Porter's head | Eddie Porter'ın kafasına silah dayayıp... Eddie Porter'ın kafasına silah dayayıp... | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
and threaten to kill him | ...uyuşturucu davasında yardım etmezse... ...uyuşturucu davasında yardım etmezse... | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
if he didn't help you with your drug cases? | ...onu öldürmekle tehdit ettiniz mi? ...onu öldürmekle tehdit ettiniz mi? | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Did you give him crack cocaine... | Saf kokaini ona sen mi verdin... Saf kokaini ona sen mi verdin... | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
So he could make drug buys for you? | Uyuşturucuyu senin için o mu alırdı? Uyuşturucuyu senin için o mu alırdı? | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Absolutely not. | Kesinlikle hayır. Kesinlikle hayır. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Did you suspect he was using drugs? | Onun uyuşturucu kullandığından şüphelendin mi? Onun uyuşturucu kullandığından şüphelendin mi? | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Did you test him? | Onu test ettin mi? Onu test ettin mi? | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
You think Eddie Porter is mentally stable? | Sence Eddie Porter zihinsel açıdan istikrarlı biri mi? Sence Eddie Porter zihinsel açıdan istikrarlı biri mi? | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Objection. | İtiraz ediyorum. İtiraz ediyorum. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
My client's not a psychiatrist. | Müvekkilim bir psikiyatr değildir. Müvekkilim bir psikiyatr değildir. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
You go ahead and answer the question. | Devam edin ve soruya cevap verin. Devam edin ve soruya cevap verin. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
I still can't believe you're doing this. | Hala bunu yaptığınıza inanamıyorum. Hala bunu yaptığınıza inanamıyorum. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Well, here I am. | İşte buradayım. İşte buradayım. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Now please answer the question. | Şimdi lütfen soruyu cevaplayın. Şimdi lütfen soruyu cevaplayın. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Look, I can answer any question | Bakın, beni suçlamak için hepiniz... Bakın, beni suçlamak için hepiniz... | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
y'all want to throw at me, okay? | ...istediğiniz tüm soruları sorabilirsiniz, tamam mı? ...istediğiniz tüm soruları sorabilirsiniz, tamam mı? | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Just 'cause I didn't go to law school | Hukuk fakültesine gitmediğim için bu... Hukuk fakültesine gitmediğim için bu... | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
doesn't mean shit. | ...pisliklerden anlamam. ...pisliklerden anlamam. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Eddie Porter is crazier than a $3 bill, okay? | Eddie Porter kaçığın tekidir, tamam mı? Eddie Porter kaçığın tekidir, tamam mı? | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
He wouldn't know which way the sky was | Biri ona göstermedikçe gökyüzünün... Biri ona göstermedikçe gökyüzünün... | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
unless I pointed him up to it. | ...bile nerede olduğunu anlayamaz. ...bile nerede olduğunu anlayamaz. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
The shit that boy did | Bu çocuğun yaptığı pislik... Bu çocuğun yaptığı pislik... | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
I mean, I had to walk him through every single step | Demek istediğim, attığı her adımı her defasında takip... Demek istediğim, attığı her adımı her defasında takip... | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
every time. | ...etmek zorundaydım. ...etmek zorundaydım. | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Then why'd you trust him as a confidential informant? | O halde neden ona gizli tanık olarak güvendiniz? O halde neden ona gizli tanık olarak güvendiniz? | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Mr. Arnold, you were a combined | Bay Arnold, Kasım 2000'de Eyalet Narkotik... Bay Arnold, Kasım 2000'de Eyalet Narkotik... | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
county drug task force commander in November of 2000, | Şube Amirliğiyle ortak hareket ettiniz, Şube Amirliğiyle ortak hareket ettiniz, | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
were you not? | değil mi? değil mi? | American Violet-1 | 2008 | ![]() |
Was the drug task force racist in its design? | Yapı olarak Narkotik şube ırkçı mıdır? Yapı olarak Narkotik şube ırkçı mıdır? | American Violet-1 | 2008 | ![]() |