Search
English Turkish Sentence Translations Page 3790
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Man, she looks amazing for 5 months. | 5 aylık birine göre harika görünüyor. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| Your girl looks just like her. | Senin yanındaki kız tpıkı ona benziyor. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| Yeah. Charlie, can I talk to you for a second? | Evet. Charlie, seninle biraz konuşabilir miyiz? | Amira Sam-1 | 2014 | |
| Charlie, just tell me. Just tell me. | Charlie, söyle bana. Söyle. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| than what any other traitor is doing. | farkli birşey yapmıyorum. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| I know the SCC is investigating you. | SSC'nin soruşturma açtığını biliyorum. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| What you probably heard about... somewhere... | Kimden ve nasıl duydun bilmiyorum ama... | Amira Sam-1 | 2014 | |
| with certain members of the company. | soruşturma açmış durumda. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| I'm your cousin, dude. | Ben senin kuzeninim dostum. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| You know, we missed you at the funeral. | Cenaze töreninde seni bekledik. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| I was in building number 4 when the planes hit the towers. | Uçak ikiz kulelere çarptığında, ben 4 numaralı odadaydım. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| I saw those poor fuckers jump out the window, | Zavallı insanların pencereden atladıklarını... | Amira Sam-1 | 2014 | |
| That a towel is not a fucking hat. | Lanet bir bez parçasından bir şapka olmaz. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| It's Jasmine. | Yasemin. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| Not now. Just 5 minutes, 5 minutes. | Şimdi olmaz. Sadece beş dakika. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| Then why are you wearing your uniform? | O halde neden üniformanı giyiyorsun? | Amira Sam-1 | 2014 | |
| Well. I think you two need to talk. | Sanırım ikinizin konuşması gereken şeyler var. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| You just completely embarrassed me. | Biraz önce beni küçük düşürdün. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| No. What are you doing? Are you drunk? | Hayır. Ne yapıyorsun? Sarhoş musun? | Amira Sam-1 | 2014 | |
| What don't you want to do? | Yapmak istemediğin şey ne? | Amira Sam-1 | 2014 | |
| Sammy, Jack is coming in on Tuesday. | Sammy, Jack salı günü parayı yatıracak. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| Let go of me, Charlie. Charlie. | Bırak beni, Charlie. Charlie. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| Hey! Greg, get off me. | Greg, çekil üstümden. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| Are you all right? She fucking hit me! | İyi misin? Bana vurdu. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| No. She's not. | Hayır. Burada değil. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| Anything you say can be used against you in a court of law. | Söylediğiniz herşey mahkemede aleyhinize delil olarak kullanılabilir. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| You have the right to a lawyer... | Avukat tutma hakkına sahipsiniz. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| She doesn't have a choice. | Seçim şansı yok. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| and when she didn't show, | gelmediği için, mahkeme sınır dışı etme kararı vermiş. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| Bassam, I can... Go! | Bassam, ben... Git! | Amira Sam-1 | 2014 | |
| I'll handle it from here. | Bundan sonrasını ben halledeceğim. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| What got into me? Yeah. | Bana ne mi oldu? Evet. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| Claire pressed charges against Amira. | Claire, Amira'dan şikayetçi oldu. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| Sammy, I'm sorry... | Sammy, üzgünüm... | Amira Sam-1 | 2014 | |
| See, they are always looking at the worst case scenarios, | Her zaman en kötü senaryoları arıyorlar... | Amira Sam-1 | 2014 | |
| which never pertain to me, right? | ama bu senaryoların benle alakası yok. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| But even if they did, I have hedges in place | Bulsalar bile, en riskli durumlardan... | Amira Sam-1 | 2014 | |
| I have these offshore investment entities, right? | Deniz aşırı yatırım kuruluşlarım var. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| And they can buy huge stakes in American companies, | Ve Amerikan şirketlerinden, hisse senedi fiyatlarını... | Amira Sam-1 | 2014 | |
| So it gives us an edge in trading. | Bu bize ticarette bir üstünlük sağlıyor. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| You were lucky enough to be a part of that 1% | Bu ülkeye hizmet eden %1'lik kısıma... | Amira Sam-1 | 2014 | |
| and I want that for you. I do. | o da sensin. Ben de bunu istiyorum. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| But America has become this cesspool of self interest. | Ama Amerika kişisel çıkar batağına dönüştü. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| They're always like, "You only get one phone call in jail," | Her zaman hapiste tek telefon hakkın var diyorlar ama... | Amira Sam-1 | 2014 | |
| but this is, like, my third call. | bu benim üçüncü aramam. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| And hopefully, we can spend one last day together tomorrow. | Neyse ki, yarın birlikte son bir gün geçirebileceğiz. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| It's Sam. | Ben Sam. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| I went off to war, but this country lost its fucking mind. | Ben savaşa gittim, ama bu ükle aklını kaçırmış. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| I'll give you an example. | Size bir örnek vereyim. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| They're in movies, television. | Filmlerde, televizyonlarda. | Amira Sam-1 | 2014 | |
| who had been traveling around the Earth, | dünyayı gezen ve tonla adamla sevişen... | Amira Sam-1 | 2014 | |
| Honey. | Tatlım. Uyanmışsın. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| You're finally awake. | En nihayet uyandın. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| It's so good to see those eyes. | Bu gözleri görmek öyle güzel ki. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| Where am I? | Neredeyim? Evimizde. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| Where? | Nerede? Kendinde değildin. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| From the impact. 1 | Şoktan ötürü. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| What happened? | Ne oldu? 1 | Amnesiac-1 | 2015 | |
| The doctor says... | Doktora göre, hafıza kaybı yaşabilirmişsin. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| Temporary, they hope. | Geçiciymiş, umarım. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| Honey... | Tatlım... Ben senin karınım. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| And I'm gonna make you all better. | Seni tamamıyla iyileştireceğim. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| Did you know the noodle is not an Italian discovery? | Şehriyenin İtalyan keşfi olmadığından haberin var mı? | Amnesiac-1 | 2015 | |
| In spite of its popularity in the West, | Batıdaki popülaritesine rağmen, | Amnesiac-1 | 2015 | |
| chicken noodle soup was actually first created by the Chinese. | tavuk suyuna şehriyeli çorba aslında ilk kez Çinlilerce yapılmış. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| The doctor says we need to keep your brain as rested as possible. | Doktor olabildiğince beynini dinlendirmemiz gerektiği söyledi. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| Which means not a lot of light. | Bu da demektir ki, fazla ışık yasak. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| Not a lot to look at. | Fazla bakmak da keza. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| It was a bad accident. | Korkunç bir kazaydı. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| I don't remember. | Hatırlamıyorum. Nasıl oldu? | Amnesiac-1 | 2015 | |
| You made a mistake, honey. | Bir hata yaptın tatlım. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| We have plenty of time to answer questions. | Soruları cevaplamak için çok zamanımız var. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| Now you need your rest. | Artık dinlenmen lazım. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| Honey, you shouldn't be out of bed. | Tatlım, yataktan kalkmaman lazım. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| You need to take it easy. | Rahat olman lazım. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| Reddecker. | Reddecker. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| All right, well, what's your story? | Pekala, öykünü alayım? | Amnesiac-1 | 2015 | |
| All right, well, people go missing all the time. | Anladım, insanlar hep kayboluveriyorlar. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| If I don't find him dead, I'll find him in the next small town... | Eğer ölü olarak bulmazsam, komşu kasabada... | Amnesiac-1 | 2015 | |
| complaining about this small town. | ...bu kasabadan yakınırken buluyorum. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| What else you got? | Başka neler var? | Amnesiac-1 | 2015 | |
| A ransom note. | Bir fidye notu. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| All right. Well, send it over. | Pekala. Hemen bana gönder. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| I don't give a damn what you write. | Ne yazacağın umurumda bile değil. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| Let me tell you what I'll do. | Ne yapacağımı sana anlatayım. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| I'll take clips from your article and I'll put it in my scrapbook. | Makasımla makaleni kesip, albümüme koyacağım. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| It's about time, sleepyhead. | Tam zamanı, uykucu. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| I was starting to get worried I'd never see those beautiful eyes again. | Tam da bu güzel gözleri bir daha göremeyeceğim diye endişeleniyordum. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| How long was I asleep? | Ne kadar uyudum? İki gün. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| The doctor says it's natural for a brain in your state to get that much rest. | Doktor, senin durumunda bir beynin bu kadar dinlenmesi gayet doğal diyor. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| Doctor? Mm hmm. | Doktor mu? | Amnesiac-1 | 2015 | |
| I heard... | Sesler... Sesler duydum ve... | Amnesiac-1 | 2015 | |
| I saw figures in my sleep. | Uykumda şahıslar gördüm. Doktor muydu? | Amnesiac-1 | 2015 | |
| Mmm. See? | Gördün mü bak? Şimdiden iyileşiyorsun. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| I'm gonna start cooking dinner. | Akşam yemeğini hazırlayacağım. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| You shouldn't be out of bed, honey. | Yataktan çıkmamalısın tatlım. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| My foot... | Ayağım, hiç de kırılmış gibi değil. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| You're taking a lot of pain medication. | Bir sürü ağrı kesici alıyorsun. Fazla bir şey hissetmeyeceksin. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| I feel lost. | Şaşkın gibiyim. | Amnesiac-1 | 2015 | |
| Everything is new to me. | Her şey yeni geliyor bana. | Amnesiac-1 | 2015 |