Search
English Turkish Sentence Translations Page 3822
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
nor that I would meet you. I'm only trying to have a normal conversation, so that | ...seninle tanışacağımı söylese inanmazdım. Sadece sohbet etmeye çalışıyorum ki... | An-1 | 2012 | ![]() |
you won't think how bad things are. Yes, but they are bad! | ...durumun ne kadar kötü olduğu aklına gelmesin. Kötü ama. | An-1 | 2012 | ![]() |
Does that help in any way? I'll leave... I won't let them ruin me. | Bunun bir yardımı oluyor mu? Gideceğim. Beni batırmalarına izin vermeyeceğim. | An-1 | 2012 | ![]() |
Who? The ones running the country, | Kimlerin? Ülkeyi yönetenlerin. | An-1 | 2012 | ![]() |
who turned it into the cesspool it is and who are responsible for the fact | Ülkeyi çöplüğe çevirenlerin ve beni ne yapacağımı bilmediğim... | An-1 | 2012 | ![]() |
that I don't know how to react... | ...bir duruma düşürenlerin. | An-1 | 2012 | ![]() |
You're not well with your boyfriend, huh? No. | Erkek arkadaşınla aran iyi değil mi? Değil. | An-1 | 2012 | ![]() |
No, I'm not. It shows. | İyi değil. Belli oluyor. | An-1 | 2012 | ![]() |
Do you have a relationship? No. Nor do I want one. | Senin bir ilişkin var mı? Hayır. İstemiyorum da. | An-1 | 2012 | ![]() |
I believe that some people are made to have relationships others are not. | Bazı insanların aşkı yaşamak, bazılarının yaşamamak için yaratıldıklarına inanırım. | An-1 | 2012 | ![]() |
Besides, for us guys is completely different than you girls. | Ayrıca biz erkekler siz kadınlardan çok daha farklıyız. | An-1 | 2012 | ![]() |
What do you mean? For us men it's easier. Because of time. | Nasıl yani? Erkeklerin işi kolay. Zamandan dolayı. | An-1 | 2012 | ![]() |
Because of time? Yes. Most women your age are anxious. | Zamandan dolayı mı? Evet. Senin yaşındaki çoğu kadın kaygılı. | An-1 | 2012 | ![]() |
Marriage, kids, security. | Evliliktir, çocuktur, güvenliktir. | An-1 | 2012 | ![]() |
My age? Yeah. Not that you grow old. | Benim yaşımdaki mi? Evet. Yaşlanmaktan bahsetmiyorum. | An-1 | 2012 | ![]() |
Which you do, but I'm not referring to you personally, but to women in general. | Ki yaşlanıyorsunuz, ama senden bahsetmiyorum. Genel olarak kadınlardan. | An-1 | 2012 | ![]() |
Women have a biological clock that starts to tick after the age of 30. | Yaş 30'u geçince kadınların biyolojik saatleri işlemeye başlar. | An-1 | 2012 | ![]() |
Add the hormonal pressures, the time constraints and the social stresses | Buna hormonsal baskıyı, zaman kısıtlamasını ve sosyal stresi ekle. | An-1 | 2012 | ![]() |
so you give way more easily, and in general you're a little more... | Yani siz daha kolay ikna oluyorsunuz. Genel olarak biraz daha... | An-1 | 2012 | ![]() |
Broken? Not broken. Complex... | Beli bükük müyüz? Beli bükük değil. Karmaşıksınız. | An-1 | 2012 | ![]() |
Its natures fault, not mine. I'm a friend of your sex. | Doğanın hatası, benim değil. Ben cinsiyetinizin dostuyum. | An-1 | 2012 | ![]() |
Oh, you... What? | Sen var ya... Ne? | An-1 | 2012 | ![]() |
You're sort of an... asshole. Too bad. | Biraz... aşağılıksın. Ne kötü. | An-1 | 2012 | ![]() |
That went well... | İyiydi. | An-1 | 2012 | ![]() |
Marisa? I'll pay you later... | Marisa? Hesabı sonra öderim. | An-1 | 2012 | ![]() |
Ok, I may have sounded sort of an asshole. Soft of? It doesn't start... | Tamam, biraz aşağılıkça konuşmuş olabilirim. Biraz mı? Çalışmıyor. | An-1 | 2012 | ![]() |
Have you put it in neutral? You have your own opinion for women, | Boşa aldın mı? Kadınlar için kendine göre fikirlerin var. | An-1 | 2012 | ![]() |
obviously you have issues with your mother, like most Greek men, | Belli ki çoğu Yunan erkek gibi annenle sorunların var. | An-1 | 2012 | ![]() |
you just haven't met the woman who will show you that things are quite different. | Sadece bazı şeylerin sandığından farklı olduğunu... | An-1 | 2012 | ![]() |
You choose bimbos who can neither think, nor process anything. | Ne düşünebilen ne de bir şeylere aklı eren sürtükleri seçiyorsun. | An-1 | 2012 | ![]() |
It's so simple, so shallow, it's just elementary. | Bu çok basit ve sığ bu sadece çok basit. | An-1 | 2012 | ![]() |
Is this why you got mad and took off? This morning I had my life planned out. | Bu yüzden mi sinirlenip kalktın? Bu sabah tüm hayatım planlıydı. | An-1 | 2012 | ![]() |
I had a job, a relationship, everything was normal and in order. | Hayatım normal ve sıradandı, bir iş ve ilişkiye sahiptim. | An-1 | 2012 | ![]() |
The last thing I need right now is bullshit from a jerk | Şu anda ihtiyacım olan son şey bir kadına... | An-1 | 2012 | ![]() |
who has no idea about how to hit on a woman. | ...aşık olmayı bile bilmeyen bir dallamayla takılmak. | An-1 | 2012 | ![]() |
It won't start! | Bu şey de çalışmayacak! | An-1 | 2012 | ![]() |
So if I said all these things differently you may have liked it... | Peki bu şeylerin, senin seveceğin şekilde gerçekleşebileceğini söylesem. | An-1 | 2012 | ![]() |
This is my grandmother's antique car, and I am driving it illegally... | Bu nenemin antika arabası ve bunu yasadışı bir şekilde kullanıyorum. | An-1 | 2012 | ![]() |
Nothing seems to be going well today. I may have liked it, maybe. | Bugün hiçbir şey yolunda gitmiyor. Belki hoşlanabilirim. | An-1 | 2012 | ![]() |
To push! | Arabayı it! | An-1 | 2012 | ![]() |
The clutch. Let go of the clutch! | Debriyaja bas. Hadi, debriyaja bas! | An-1 | 2012 | ![]() |
Gas, step on the gas! | Şimdi de gaza bas! | An-1 | 2012 | ![]() |
More gas! | Gazı kökle! | An-1 | 2012 | ![]() |
More gas, step on it girl! | Ayağın gazda kalsın be kadın! | An-1 | 2012 | ![]() |
What, you're leaving again? Shouldn't I? | Yine mi gidiyorsun? Kalayım mı? | An-1 | 2012 | ![]() |
Why should you? | Gitmek zorunda mısın? | An-1 | 2012 | ![]() |
Aren't you the one who wants to sleep alone so you don't feel oppressed? | Baskı hissetmemek için tek başına uyumak istemiyor muydun? | An-1 | 2012 | ![]() |
Yes, but its daytime. So it's not an actual sleep over. | Evet ama daha gündüz. Gece değil ki daha. | An-1 | 2012 | ![]() |
Besides, we can make an exception. For me? | Ayrıca bir istisna yapabilirim. Benim için mi? | An-1 | 2012 | ![]() |
Yeah. Is it wrong? | Evet, ne oldu bir sorun mu var? | An-1 | 2012 | ![]() |
I just needed to stretch, but I liked the sound of that... | Aslında ben de uyumak istiyordum ama bunu bir de senden duymak istedim. | An-1 | 2012 | ![]() |
Really? Really. | Öyle mi? Evet. | An-1 | 2012 | ![]() |
So you tricked me. | O zaman beni kandırdın. | An-1 | 2012 | ![]() |
Is that a barrel organ? Yes, he passes by every morning. | Bu laterna mı? Evet, her sabah buradan geçer. | An-1 | 2012 | ![]() |
Love doesn't need time, it needs speed. It's like running. | Aşkın zamana ihtiyacı yoktur sadece hıza ihtiyacı vardır. Tıpkı koşmak gibi. | An-1 | 2012 | ![]() |
Reality is love's enemy. | Gerçeklik, aşkın düşmanıdır. | An-1 | 2012 | ![]() |
You are trying to escape reality. | Gerçeklerden kaçmaya çalışırsınız. | An-1 | 2012 | ![]() |
Truth is hunting you down and you run. Running to stay ahead. | Gerçeklik peşinize düştüğünde kaçarsınız. Kurtulana kadar kaçarsınız. | An-1 | 2012 | ![]() |
Oh, my favorites... Thank you so much. | En sevdiğimden. Çok teşekkür ederim. | An-1 | 2012 | ![]() |
Pralines... Pralines! | Pralin. Pralin! | An-1 | 2012 | ![]() |
I could eat all of them now, but I shouldn't. | Şu anda hepsini bitirebilirim ama bitirmemeliyim. | An-1 | 2012 | ![]() |
I brought a movie to watch if you like. I can't. I have to make dinner. | İzlemek istersin diye bir film getirdim. İzleyemem, yemek yapmalıyım. | An-1 | 2012 | ![]() |
What day is it? Wednesday. | Bugün günlerden ne? Çarşamba. | An-1 | 2012 | ![]() |
Wednesday... | Çarşamba... | An-1 | 2012 | ![]() |
Iron, lentils. What time is it? | Ütü, yemek. Saat kaç? | An-1 | 2012 | ![]() |
I have a little time before the school bus brings him over. Some tea? | Okul servisinin gelmesine daha var. Biraz daha çay alır mısın? | An-1 | 2012 | ![]() |
You can't imagine how bored I am to make dinner, then help him do his homework, | Yemek yaparken ne kadar sıkıldığımı tahmin bile edemezsin... | An-1 | 2012 | ![]() |
and then play with him, by the evening he has me exhausted... | ...ve onunla geceye kadar oynuyorum, bunlar beni tüketiyor. | An-1 | 2012 | ![]() |
He's an awesome kid! | Ayrıca o harika bir çocuk! | An-1 | 2012 | ![]() |
The other day he asked whether his dad is coming back. | Geçen gün babasının gelip gelemeyeceğini sordu. | An-1 | 2012 | ![]() |
He was going to ask me sooner or later. What was I to answer? | Er ya da geç bunu soracağını biliyordum. Ona ne diyebilirdim ki? | An-1 | 2012 | ![]() |
I am sure he understands. He's such a bright kid. | Anlayacağına eminim. Öyle zeki bir çocuk ki. | An-1 | 2012 | ![]() |
It needs to be handled delicately. | Bunun üstesinden kolayca gelmeli. | An-1 | 2012 | ![]() |
I need to handle it smartly, calmly and properly. | Ben de bunun üstesinden zekice, sakin ve uygun bir şekilde gelmeliyim. | An-1 | 2012 | ![]() |
It's me, Demetris. | Benim, oğlun Demetris. | An-1 | 2012 | ![]() |
He'll come back. I am sure. Demetris is the only thing worrying me. | Geri geleceğine eminim. Demetris, sadece benim için endişeleniyor. | An-1 | 2012 | ![]() |
This boy is taking a toll on me. He's very wild and feisty. | Bu çocuk beni delirtiyor. | An-1 | 2012 | ![]() |
His teachers call every day to tell me about the problems he causes. | Yaptığı yaramazlıklardan dolayı öğretmenleri her gün beni okula çağırıyor. | An-1 | 2012 | ![]() |
I had a talk with him the other day. He knows his father left us. | Geçen gün onunla konuştum artık babasının bizi terk ettiğini biliyor. | An-1 | 2012 | ![]() |
I told him again that he will come back, but he's not stupid. | Tekrar geri döneceğini söyledim ama bunu yutacak kadar aptal değil. | An-1 | 2012 | ![]() |
He's five years old. He understands. | Beş yaşında ve olanları anlıyor. | An-1 | 2012 | ![]() |
I don't care though. I can handle it. I raise him by myself anyway. | Aslında umurumda değil, bununla başa çıkabilirim. | An-1 | 2012 | ![]() |
I'd really like to know where the bastard has gone. | O şerefsizin nereye gittiğini gerçekten merak ediyorum. | An-1 | 2012 | ![]() |
What kind of man abandons his wife and child? | Nasıl bir adam kendi karısını ve çocuğunu terk eder ki? | An-1 | 2012 | ![]() |
Maybe he's even dead... who knows? Even if he's dead, I can't forgive him. | Kim bilir, belki de çoktan ölmüştür. | An-1 | 2012 | ![]() |
I had a life too, my career, and now I have to do a hundred jobs to raise this brat. | Benim de bir hayatım, kariyerim vardı ama şimdi o küçük veledi... | An-1 | 2012 | ![]() |
The only thing I want for him is not to make my mistakes when he grows up. | Tek istediğim büyürken benim yaptığım hataları yapmaması. | An-1 | 2012 | ![]() |
Not to put his trust in any relationship that could hurt him. | Onu incitebilecek hiçbir ilişkiye güvenmemeli. | An-1 | 2012 | ![]() |
To be able to stand on his own two feet, on his own. | Kendi ayaklarının üzerinde durabilmeli. | An-1 | 2012 | ![]() |
He's got the power, and the ability. | Bunu sağlayacak güce ve yeteneğe sahip. | An-1 | 2012 | ![]() |
He shouldn't expect anything from anybody... Don't you agree? | Hiç kimseden bir şey beklememeli. Sen de öyle düşünmüyor musun? | An-1 | 2012 | ![]() |
Well, I've got to go. No. Stay for a while. | Artık gitsem iyi olacak. Hayır, biraz daha otur. | An-1 | 2012 | ![]() |
Sorry if I bother you with my problems. I still have time before the boy comes. | Kendi sorunlarımla seni boğduysam, özür dilerim. | An-1 | 2012 | ![]() |
Look, I'm reading this book... It's so great. | Bak şu kitabı okuyorum... Çok güzel. | An-1 | 2012 | ![]() |
The 80s we're living now is the worst decade, the most destructive. | Şu an yaşadığımız seksenler gelmiş geçmiş... | An-1 | 2012 | ![]() |
I've been saying it but nobody believes me. Do you want me to read you some? | Herkese bunu söylüyorum ama kimse bana inanmıyor. | An-1 | 2012 | ![]() |
It's a huge leap, but she's not oppressive and she's not like the others. | Bu büyük bir adım ama o, sıkıcı değil ve diğerlerine de benzemiyor. | An-1 | 2012 | ![]() |
And in the end, let's try it. What do we have to lose? | Son olarak bir de bunu deneyelim. Ne de olsa kaybedecek bir şeyimiz yok? | An-1 | 2012 | ![]() |
I know, if you weren't a dog, you would rightly mock me. | Köpek olmasaydın benimle dalga geçeceğini biliyorum. | An-1 | 2012 | ![]() |
But, between you and me, we are better with her, right? Isn't it? | Onunla beraberken daha iyiyiz, değil mi? Değil mi? | An-1 | 2012 | ![]() |