Search
English Turkish Sentence Translations Page 4237
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I won't be back Sanem, my dear. | Ben artık dönmeyeceğim Sanem. | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| God willing, I'll stay in the village. | Allahın izniyle artık memleketimde kalacağım. | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| Haven't you heard? | Haberin yok mu? Herkes memleketine döndü. | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| You should get your family and return as well. | Sen de çoluğunu çocuğunu topla, hayırlısıyla memleketine dön. | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| God willing! | İnşallah! | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| When you go back to the village... | Abla, memlekete gidince... | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| please bury my grandchild's umbilical cord | benim torunumun göbek bağını da bizim evin temeline gömüver. | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| I will. May it bring you luck. | Hayırlı uğurlu olsun. | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| God bless! | İnşallah! | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| May it bring you luck. | Hayırlısı olur inşallah. | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| The peacocks, | Tavus kuşları, öyle kibirli, | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| vain, | kendini beğenmiş, havalı havalı yürürler. | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| suddenly stop | Birden durup aralarındaki yabancıya bakarlar. | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| "Who is he?" | "Bu da kim?" | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| Then the crow... | Sonra karga... | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| opens his wings | yavaşça kanatlarını açıp | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| and laughs. | kahkahalarla güler. | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| Then the peacocks, | Tavus kuşları, | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| look at him in disdain. | küçümseyen bakışlarla gözlerini ona dikerler. | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| The crow realizes this. | Karga farkına varır. | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| He is laughing by himself. | Bir tek kendisinin gülmekte olduğunu fark eder. | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| He feels ashamed. | Çok utanır, | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| He puts his head down. | başını önüne eğer. | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| He wants to bury himself deep into the earth. | Yer yarılsa da içine girsem, der. | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| And then what does he see? | Bir de ne görsün? | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| The Earth splits! The Earth splits open. | Yer yarılmış! Yer yarılmış. | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| Then what happens? | Sonra ne olmuş? | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| All the colorful feathers he'd attached to himself | Görmüş ki, üzerine yapıştırdığı bütün o rengarenk tüyler, | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| have fallen while he was laughing. | kahkaha atarken dökülüvermiş. | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| He tries to stick them back on. | Tüyleri tekrar yapıştırmak için çırpınır. | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| He tries to cover his black chest with his black wings. | Kara kanatlarıyla kara göğsünü gizlemeye çalışır. | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| "So, even though he wanted to do a lot as President, | Başkan olarak ne kadar çok şey yapmak istese de... | Annie-1 | 2014 | |
| "he died of pneumonia after only 32 days. | ...32 günlük başkanlığından sonra zatürreden öldü. | Annie-1 | 2014 | |
| "So, we can all learn from William Henry Harrison | Böylece hepimiz William Henry Harrison'dan... | Annie-1 | 2014 | |
| "to wear our coats and wash our hands, | ...daha iyi bir bağışıklık sistemi için... | Annie-1 | 2014 | |
| "so we have better immune systems. | ...sıkı giyinip ellerimizi yıkamamız gerektiğini öğrendik... | Annie-1 | 2014 | |
| "The end." | Son. | Annie-1 | 2014 | |
| Good job, Annie. | Aferin Annie. | Annie-1 | 2014 | |
| Okay, Annie B., your turn. | Pekala Annie B. sıra sende. 1 | Annie-1 | 2014 | |
| You sure there's time? 1 | Yeterince vaktimiz var mı? | Annie-1 | 2014 | |
| I don't wanna keep anyone from vacation. | Kimsenin tatilinden çalmak istemem. | Annie-1 | 2014 | |
| Just get up here. | Sen gel anlat. | Annie-1 | 2014 | |
| Where's your essay? Up here. | Ödevin nerede? Burada. | Annie-1 | 2014 | |
| And it's more of a performance piece. | Büyük bir kısmı da gösteriden oluşuyor. | Annie-1 | 2014 | |
| Here we go. | Başladık yine. | Annie-1 | 2014 | |
| My president is Franklin Delano Roosevelt. | Benim konum Franklin Delano Roosevelt. | Annie-1 | 2014 | |
| He was elected in 1932, | 1932'de başkan olarak seçilmiş... | Annie-1 | 2014 | |
| when almost everyone was poor. | ...neredeyse herkesin fakir olduğu dönemde. | Annie-1 | 2014 | |
| So, pretty much just like now, | Yani tıpkı günümüzdeki gibi... | Annie-1 | 2014 | |
| but without the Internet. | ...internet haricinde tabii. | Annie-1 | 2014 | |
| Everyone except the front row, you be the poor people. | Ön sıra haricindeki herkes fakirler olacak. | Annie-1 | 2014 | |
| You're hungry and mad. So, growl and stomp your feet. | Aç ve kızgın olacaksınız. Hırlayıp ayağınızı yere vurun yani. | Annie-1 | 2014 | |
| Front row, good news, you're the rich people. | Ön sıra şanslısınız, siz de zenginler olacaksınız. | Annie-1 | 2014 | |
| Laugh and clap like you're better than everybody. | Herkesten daha mutluymuşsunuz gibi gülün ve alkış tutun. | Annie-1 | 2014 | |
| But FDR didn't like it that everyone was poor, so, he gave them all jobs. | Ama başkanımız herkesin fakir olmasından hoşlanmadığı için hepsine iş verdi. | Annie-1 | 2014 | |
| He called it the New Deal. | Buna yeniden yapılandırma dedi. | Annie-1 | 2014 | |
| Work hard, and you get rich. | Sıkı çalışırsanız zengin olursunuz. | Annie-1 | 2014 | |
| So, when I tap you, you're rich. | Dokunduklarım zengin olacak. | Annie-1 | 2014 | |
| He had people build roads and got paid. | İnsanlara yol yaptırıp para ödedi. | Annie-1 | 2014 | |
| Cut down trees and got paid. | Ağaçları kestirdi para ödedi. | Annie-1 | 2014 | |
| Made it easy to buy a house, go to college. | Ev almayı, üniversiteye gitmeyi kolaylaştırdı. | Annie-1 | 2014 | |
| Soon, the whole country was happy. | Kısa sürede bütün ülke mutlu oldu. | Annie-1 | 2014 | |
| But don't worry, rich people. | Merak etmeyin zengin olanlar. | Annie-1 | 2014 | |
| You're still better than everyone because you get even richer! | Siz yine herkesten daha iyisiniz çünkü daha zengin oldunuz! | Annie-1 | 2014 | |
| Have a good vacation, everyone! | İyi tatiller millet! | Annie-1 | 2014 | |
| You gonna make it in time? I always do. | Yetişebilecek misin? Her zamanki gibi. | Annie-1 | 2014 | |
| We'll cover for you. Good luck. | Seni idare ederiz. İyi şanslar. | Annie-1 | 2014 | |
| Luck's for suckers. | Benim şansa ihtiyacım yok. | Annie-1 | 2014 | |
| Do you have any time left? | Vaktiniz kaldı mı? | Annie-1 | 2014 | |
| I have about 10 minutes. | 10 dakika falan kaldı. | Annie-1 | 2014 | |
| I'll return it for you. Really? | Ben sizin adınıza teslim ederim. Gerçekten mi? | Annie-1 | 2014 | |
| Promise. | Söz veriyorum. | Annie-1 | 2014 | |
| Ten, nine, eight, seven, six, | On, dokuz, sekiz, yedi, altı... | Annie-1 | 2014 | |
| five, four, three, two, one. | ...beş, dört, üç, iki, bir. | Annie-1 | 2014 | |
| Light it up! | Aydınlatın! | Annie-1 | 2014 | |
| How many of you guys want some free Stacks phones, huh? | Kimler bedava Stacks telefonu kazanmak istiyor? | Annie-1 | 2014 | |
| I can't hear you! | Duyamıyorum sizi! | Annie-1 | 2014 | |
| Any reservations for Bennett? | Bennett adına rezervasyon var mı? | Annie-1 | 2014 | |
| Honey, I told you. | Tatlım sana söylediğim gibi... | Annie-1 | 2014 | |
| If anyone I think could even remotely be your parents walk in, | ...eğer senin ailene benzeyen herhangi birileri gelirse... | Annie-1 | 2014 | |
| I'm gonna let you know. And I mean remotely. | ...sana haber vereceğim. Çok az benzese bile. | Annie-1 | 2014 | |
| Name's Bennett, Senate, Pomegranate, black, white, other. | Soyadı Bennett, Senate, Pomegranate olan siyahi veya beyaz olan herhangi biri. | Annie-1 | 2014 | |
| I'll let you know. | Sana haber vereceğim. | Annie-1 | 2014 | |
| I'm guessing you're gonna wait anyway. Yep. | Ama yine de bekleyeceksin değil mi? Evet. | Annie-1 | 2014 | |
| Get your free Stacks phone. Never drop a call. | Buyurun ücretsiz Stacks telefonunuz. Bağlantınız kopmasın. | Annie-1 | 2014 | |
| Thanks, thanks. Cool. | Teşekkürler. | Annie-1 | 2014 | |
| Free Stacks phone. Okay? | Ücretsiz Stacks telefonunuz buyurun. | Annie-1 | 2014 | |
| And there we are, ma'am. Free Stacks phone. Never drop a call. | Buyurun hanımefendi. Ücretsiz Stacks telefonu. Bağlantınız kopmasın. | Annie-1 | 2014 | |
| I'm totally gonna vote for you for mayor now. | Kesinlikle başkanlık için size oy vereceğim. | Annie-1 | 2014 | |
| Yeah, well, you know what? This isn't a campaign event. | Aslına bakarsanız, bu etkinlik oy için değil. | Annie-1 | 2014 | |
| But I would totally love that. | Ama buna kesinlikle bayılırım. | Annie-1 | 2014 | |
| Okay, that's it. We're done. Thanks. | Pekala, bitti. Bu kadardı. Teşekkürler. | Annie-1 | 2014 | |
| Hose me down. I feel like I'm on fire. | Sula beni. Yanıyorum. | Annie-1 | 2014 | |
| Yeah. | Buyurun. | Annie-1 | 2014 | |
| You should clean your tongue. | Ağzını da temizle. | Annie-1 | 2014 | |
| You kissed a few babies. You don't want to catch colic. | Bir kaç bebek öptün. Hastalık kaparsın. | Annie-1 | 2014 | |
| You know what? You're right. Oh! Will! | Haklısın aslında. Will! | Annie-1 | 2014 | |
| You shake 500 hands, and you tell me how you feel, huh? | Sen de 500 kişinin elini sık sonra konuş. | Annie-1 | 2014 | |
| Feel like a zookeeper. | Hayvanat bahçesi görevlisi gibi hissediyorum. | Annie-1 | 2014 | |
| Marry me, Will! Okay, sure. | Evlen benimle, Will! Tabii elbette. | Annie-1 | 2014 |