Search
English Turkish Sentence Translations Page 4232
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Evelyn! | Evelyn! | Annabelle-1 | 2014 | |
| Leah! Leah. | Leah! Leah. | Annabelle-1 | 2014 | |
| what do you want from me?! | Benden ne istiyorsun? | Annabelle-1 | 2014 | |
| You give her back to me! | Onu bana geri ver! | Annabelle-1 | 2014 | |
| You give her | Onu bana... | Annabelle-1 | 2014 | |
| You give her back! | Onu bana geri ver! | Annabelle-1 | 2014 | |
| Oh, god. | Tanrım. Leah. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Leah, leah, leah. | Leah, Leah, Leah. | Annabelle-1 | 2014 | |
| No! My baby! | Olamaz! Bebeğim! | Annabelle-1 | 2014 | |
| Please, god, no! | Lütfen, Tanrım, hayır! | Annabelle-1 | 2014 | |
| Leah, leah, leah. Please no. | Leah, Leah, Leah. Lütfen, hayır. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Help! Please! | Yardım et! Lütfen! | Annabelle-1 | 2014 | |
| There has to be another way! | Başka bir yolu olmalı! | Annabelle-1 | 2014 | |
| leah. It's okay. | Leah. Geçti. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Mommy's coming to save you, leah. | Annen seni kurtarmaya geliyor, Leah. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Mommy's coming. Mommy's | Annen geliyor. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Mommy's coming. Mommy's coming. | Annen geliyor. Annen geliyor. | Annabelle-1 | 2014 | |
| mia! Hey Hey! | Mia! | Annabelle-1 | 2014 | |
| They're in there, i can't get in. | İçerdeler! Giremiyorum. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Mia! Mia! | Mia! Mia! | Annabelle-1 | 2014 | |
| Mia, no No No No No No! | Mia, hayır, hayır, hayır! | Annabelle-1 | 2014 | |
| Stop! Stop. Stop. | Dur! Dur! Dur! | Annabelle-1 | 2014 | |
| Okay Okay. Okay, look, listen to me. | Tamam, tamam. Beni dinle. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Please, come down. | Lütfen aşağıya in. | Annabelle-1 | 2014 | |
| it took my baby. | Bebeğimi aldı. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Please you gotta come down. | Lütfen, aşağıya inmelisin. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Please come down. Okay? | Lütfen aşağıya in. Tamam mı? | Annabelle-1 | 2014 | |
| It wants her soul. I I have to give it mine, john. | Ruhunu istiyor. Kendi ruhumu vermeliyim, John. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Mia, no! Don't do it. | Mia, hayır! Sakın yapma. | Annabelle-1 | 2014 | |
| It won't give her back unless i | Eğer ben yapmazsam durmayacak... | Annabelle-1 | 2014 | |
| No No, mia, listen to me. | Hayır, hayır, Mia, beni dinle. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Leah needs you here. Okay, sweetie? | Leah'ın sana ihtiyacı var. Tamam mı, tatlım? | Annabelle-1 | 2014 | |
| I need you here. Please, don't do this. | Sana ihtiyacım var. Lütfen bunu yapma. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I love you, john. | Seni seviyorum, John. Seni seviyorum. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I know you'll take good care of our leah. | Leah'a iyi bakacağını biliyorum. | Annabelle-1 | 2014 | |
| You kiss her every night. | Onu her gece öp. | Annabelle-1 | 2014 | |
| When she's older, you tell her Don't. Please. | Büyüdüğünde sakın söyleme... Yapma, lütfen. | Annabelle-1 | 2014 | |
| You tell her that i loved her. | Onu çok sevdiğimi söyle. | Annabelle-1 | 2014 | |
| No! No! John, no! Stop. Stop. | Hayır! Hayır! John, hayır! Dur. Dur. | Annabelle-1 | 2014 | |
| John, it wants her soul! Mia! Mia! | John, onun ruhunu istiyor! Mia! Mia! | Annabelle-1 | 2014 | |
| Stop. You do not have to give in to it. | Dur. Pes etmek zorunda değilsin. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Please, my baby! We can do this. | Lütfen, bebeğim! Bunu yapabiliriz. | Annabelle-1 | 2014 | |
| We can figure this out. We can figure this out. No! | Bir çaresini buluruz. Bir çaresini buluruz. Hayır! | Annabelle-1 | 2014 | |
| Mia, listen to him. | Mia, onu dinle. | Annabelle-1 | 2014 | |
| You can't do this to leah. | Bunu Leah'a yapamazsın. | Annabelle-1 | 2014 | |
| A daughter needs her mother. | Bir kızın annesine ihtiyacı vardır. | Annabelle-1 | 2014 | |
| You said it needed a soul! You said it needed a soul! | Bir ruh istiyor dedin! Bir ruh istiyor dedin! | Annabelle-1 | 2014 | |
| Please... please, let me save her. | Lütfen... İzin ver onu kurtarayım. | Annabelle-1 | 2014 | |
| No, no No No, think about this. | Hayır, hayır, hayır. Bunu bir düşün. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Listen. You don't wanna do this. Okay. | Dinle. Bunu yapmak istemezsin, tamam mı? | Annabelle-1 | 2014 | |
| Listen to me. No, stop, stop, stop, stop. No! | Dinle beni. Hayır, dur. | Annabelle-1 | 2014 | |
| You said you'd save her. | Onu kurtaracağını söyledin. Benim yerime onu kurtaracağını söyledin! | Annabelle-1 | 2014 | |
| You promised! Please. Look, no, no No. | Söz verdin. Lütfen. Bak, hayır, hayır. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Think about our baby. Think about leah. | Bebeğimizi düşün. Leah'ı düşün. Tamam mı? Onu düşün. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Please, don't do this to us. | Lütfen bunu bize yapma. | Annabelle-1 | 2014 | |
| It wants her soul, i | Onun ruhunu istiyor. Başka bir yolu olmalı. | Annabelle-1 | 2014 | |
| No. God. | Hayır. Tanrım. | Annabelle-1 | 2014 | |
| there is. | Bir yolu var. Bunu düzeltebilirim. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Evelyn. | Evelyn. Ruby bunu demek istemişti. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Evelyn! No, no! | Evelyn! Hayır, hayır! | Annabelle-1 | 2014 | |
| I got you. evelyn. | Tuttum. Evelyn. | Annabelle-1 | 2014 | |
| No. Evelyn. | Hayır. Evelyn. | Annabelle-1 | 2014 | |
| god honors sacrifice. | Tanrı fedakârlığa saygı gösterir. | Annabelle-1 | 2014 | |
| "Greater love hath no one than this. | Hiç kimsede, insanın, dostları uğruna canını vermesinden... | Annabelle-1 | 2014 | |
| That he lay down his life for his friends. " | ...daha büyük bir sevgi yoktur." | Annabelle-1 | 2014 | |
| Let us pray. | Hep beraber dua edelim. | Annabelle-1 | 2014 | |
| wonderful sermon. | Çok güzel bir törendi. İyi görünüyorsunuz, Peder. | Annabelle-1 | 2014 | |
| thank you, mia. | Teşekkür ederim, Mia. Peki siz nasılsınız? | Annabelle-1 | 2014 | |
| We're doing much better now. Thank you. | Çok daha iyiyiz. Teşekkürler. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Has there been any sign of the doll? | Oyuncak bebekten bir iz var mı? | Annabelle-1 | 2014 | |
| No, uh, not since that night. | Hayır, o geceden beri yok. Polisin aldığını sanmıştım. | Annabelle-1 | 2014 | |
| But detective clarkin has no record of it. | Ama Dedektif Larkin'de böyle bir kayıt yok. | Annabelle-1 | 2014 | |
| But evil is constant. | Fakat şeytan daimidir. | Annabelle-1 | 2014 | |
| You cannot destroy what was never created. | Hiç yaratılmamış olanı yok edemezsin. | Annabelle-1 | 2014 | |
| I just pray that whomever comes into contact with the doll next | O bebek başka kime musallat olursa ihtiyaç duyacakları yardımı... | Annabelle-1 | 2014 | |
| Gets the help they need. | ...almaları için dua edeceğim. | Annabelle-1 | 2014 | |
| So do we. | Biz de öyle. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Good to see you. | Sizi görmek güzeldi. Sizi de öyle. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Bye, father. | Hoşça kalın, Peder. Hoşça kal Mia. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Oh, i almost forgot. | Az kalsın unutuyordum. | Annabelle-1 | 2014 | |
| Oh, it's beautiful. Thank you, father. | Çok güzel. Teşekkür ederim Peder. | Annabelle-1 | 2014 | |
| The loveliest masterpiece of the heart of god | Tanrının yarattığı en harika şaheseri... | Annabelle-1 | 2014 | |
| Is the love of a mother. | ...bir annenin sevgisidir. | Annabelle-1 | 2014 | |
| anything i can help you with? | Yardım edebilir miyim? | Annabelle-1 | 2014 | |
| oh, i'm just trying to find something for my daughter. | Kızım için bir şey bulmaya çalışıyordum. | Annabelle-1 | 2014 | |
| She's a nurse. Always helping people. | Bir hemşiredir. Herkese yardım eder. | Annabelle-1 | 2014 | |
| We looked everywhere for one of these. | Bunlardan biri için her yere bakmıştık ama bulamamıştık. | Annabelle-1 | 2014 | |
| It's a collector's item, supposedly. | Söylendiğine göre bir koleksiyon parçasıymış. | Annabelle-1 | 2014 | |
| That's why we price it a little higher than the rest. | O yüzden fiyatını diğerlerinden biraz fazla tuttuk. | Annabelle-1 | 2014 | |
| You want me to ring it up? | Sarmamı ister misiniz? Evet, lütfen. | Annabelle-1 | 2014 | |
| (In Kurdish) The crow wakes up early and runs to the lake. | Karga sabah erken kalkıp gölün kenarına gider. | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| He looks at his reflection on the water. | Birden kara bir şey görür suda. | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| A shriveled up black face with a pair of bright white eyes. | Kara kuru bir şey, ak ak parlayan bir çift göz. | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| The crow lifts his head | O sırada kafasını şöyle bir kaldırır | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| and sees... | ve gölün diğer tarafından geçmekte olan tavus kuşlarını görür. | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| He shouts, | Onlara seslenir, | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| "Peacocks! Peacocks! | "Tavuslar! Tavuslar! | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| Why am I ugly and not beautifullike you?" 1 | Ben neden sizin gibi güzel değilim de, böyle çirkinim?" | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| The peacocks then get even more fluffed. | Havalı tavus kuşları iyice kabarır onu hiç umursamazlar. 1 | Annemin Sarkisi-1 | 2014 | |
| The crow follows the peacocks. | Karga tavus kuşlarının peşine takılır. | Annemin Sarkisi-1 | 2014 |