• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 4713

English Turkish Film Name Film Year Details
I'm sorry, when did this go from me thanking you to you attacking me? Affedersin, durum ne zaman sana teşekkür etmemden bana saldırmana döndü? Affedersin, bu durum ne zaman sana teşekkür etmemden bana saldırmana doğru gitti? Arlen Faber-1 2009 info-icon
I'm sorry. You're welcome. Özür dilerim. Teşekküre gerek yok. Üzgünüm. Bir şey değil. Arlen Faber-1 2009 info-icon
I'm glad you got what you wanted. İstediğinin olmasına sevindim. İstediğin şeyi elde ettiysen buna sevindim. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Are you saying Alex doesn't have any confidence? Alex'in kendine güveni olmadığını mı söylüyorsun? Alex'in özgüveni olmadığını mı söylüyorsun? Arlen Faber-1 2009 info-icon
I'm saying he's just a little guy. Demek istediğim, o daha küçük bir çocuk. Sadece küçük bir adam olduğunu söylüyorum. Arlen Faber-1 2009 info-icon
And all that pressure is gonna fuck him up Bu kadar baskı onu berbat edecek... Ve tüm bu baskı onu mahvedecek. Arlen Faber-1 2009 info-icon
or turn him into a salesman of some kind. ...ya da onu satıcı gibi bir şeye çevirecek. Veya onu tezgahtar gibi bir şeye dönüştürecek. Arlen Faber-1 2009 info-icon
I'm sorry, when did you become an expert in child raising? Affedersin, ne zaman çocuk yetiştirmede uzman oldun? Affedersin, ne zaman çocuk yetiştirme konusunda bir uzman oldun? Arlen Faber-1 2009 info-icon
I'm not the one who straps him into some death harness Ona bir şey olmasın diye sanki eyerliyormuş gibi bağlayan ben değilim... Onu bir sürü emniyet kemeriyle bağlayan kişi ben değilim. Arlen Faber-1 2009 info-icon
and then buys pretend food ...ve sonra sözde yiyecek alıp... Ve sonra gerçeğinden daha iyi olması beklenen Arlen Faber-1 2009 info-icon
that's supposed to be better than the real thing. ...gerçeğinden daha iyiymiş gibi davranmıyorum. sözde yiyecekleri satın alan kişi ben değilim. Arlen Faber-1 2009 info-icon
You're trying to turn him into your idea of who he should be Onun kim olduğuna bakmak yerine onu hayalindeki... Onun kim olduğuna bakmak yerine Arlen Faber-1 2009 info-icon
instead of looking at who he is, and that's... ...gibi yetiştirmeye çalışıyorsun. Ve bu da... onu kafandaki olması gerektiği şekile dönüştürmeye çalışıyorsun. Ve bu... Arlen Faber-1 2009 info-icon
Who are you to judge me? Alex is everything to me Sen kim oluyorsun da beni yargılıyorsun? Alex benim her şeyim... Sen kim oluyorsun da beni yargılıyorsun? Alex benim herşeyim Arlen Faber-1 2009 info-icon
and I want to give him the very best. ...ve ona her şeyin en iyisini vermek istiyorum. ve ona elimden gelenin en iyisini vermek istiyorum. Arlen Faber-1 2009 info-icon
While you're giving him your best, Hazır ona en iyisini verirken... Hazır ona elinden gelenin en iyisini verirken, Arlen Faber-1 2009 info-icon
you might want to tell him his dad's not coming back. ...babasının geri gelmeyeceğini de söyle. babasının geri gelmeyeceğini de anlatmak isteyebilirsin. Arlen Faber-1 2009 info-icon
What did you say to him? Ona ne söyledin? Ona ne söyledin? Arlen Faber-1 2009 info-icon
Nothing. He asked me how long two weeks was. Hiçbir şey. Bana iki haftanın ne kadar uzun olduğunu sordu. Hiçbir şey. Bana 2 haftanın ne kadar uzun olduğunu sordu. Arlen Faber-1 2009 info-icon
I didn't say anything. Ben bir şey söylemedim. Hiçbir şey söylemedim. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Look, he knows the truth, Bak, Gerçeği biliyor... Bak, gerçeği biliyor. Arlen Faber-1 2009 info-icon
but he needs to hear it from you. ...ama bunu senden duyması gerek. Ama bunu senden duyması gerek. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Let me guess, God told you that. Tahmin edeyim. Bunu sana Tanrı söyledi. Tahmin edeyim, bunu sana tanrı söyledi. Arlen Faber-1 2009 info-icon
He said, "They're having a rough time, Arlen. Dedi ki "Zor zamanlar geçiriyorlar Arlen. O, "Zor zamanlar geçiriyorlar, Arlen. Arlen Faber-1 2009 info-icon
You should go and help them". Git ve onlara yardım et." Gidip onlara yardım etmelisin." dedi. Arlen Faber-1 2009 info-icon
No? Of course not. Because you don't want to help anybody. Hayır, elbette değil. Çünkü sen, kimseye yardım etmek istemezsin. Hayır mı? Tabii ki değil. Çünkü sen kimseye yardım etmek istemezsin. Arlen Faber-1 2009 info-icon
You don't want to know anybody. You just want to sit in here Kimseyi tanımak istemezsin. Burada oturup... Kimseyi anlamak istemezsin. Geri kalanımız hayatını Arlen Faber-1 2009 info-icon
and hide and watch while the rest of us try to work it out. saklanmak ve izlemek istersin. Diğerleri hayatlarını yaşamaya çalışırken. sürdürmeye çalışırken; sen sadece burada oturmak, saklanmak ve izlemek istersin. Arlen Faber-1 2009 info-icon
It must be hilarious. Çok eğlenceli olmalı. Çok eğlenceli olmalı. Arlen Faber-1 2009 info-icon
It's not like that. Öyle değil. Öyle değil. Arlen Faber-1 2009 info-icon
You know, I feel more alone now Şu an seninle tanışmadan öncekinden... Biliyor musun? Şu anda, seninle tanışmamız öncesiden Arlen Faber-1 2009 info-icon
than I did before we met. ...daha yalnız hissediyorum. çok daha fazla yalnız hissediyorum kendimi. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Excuse me. Affedersiniz. Affedersiniz. Arlen Faber-1 2009 info-icon
You must be Kris. Sen Kris olmalısın. Sen Kris olmalısın. Arlen Faber-1 2009 info-icon
I'm Terry... Ben Terry... Ben Terry... Arlen Faber-1 2009 info-icon
Terry Fraser, Arlen's agent. Terry Fraser, Arlen'in menajeriyim. Terry Fraser, Arlen'in menajeriyim. Arlen Faber-1 2009 info-icon
How did you do it? Bunu nasıl başardın? Bunu nasıl yaptın? Arlen Faber-1 2009 info-icon
Wait, I don't want to know. I don't care. Bekle. Bilmek istemiyorum. Umurumda değil. Bekle bir dakika. Bilmek istemiyorum. Umrumda değil. Arlen Faber-1 2009 info-icon
What's going on? You don't know? Neler oluyor? Bilmiyor musun? Neler oluyor? Bilmiyor musun? Arlen Faber-1 2009 info-icon
Arlen is coming here to speak for the 20th anniversary of "Me and God". Arlen "Ben ve Tanrı"nın 20. Yıldönümü’nde konuşmak üzere buraya geliyor. Arlen, "Ben ve Tanrı"nın 20. yıldönümü için konuşma yapmaya geliyor buraya. Arlen Faber-1 2009 info-icon
It's a miracle. He phoned me and told me to get the books over here, Bu bir mucize! Geceleyin beni aradı ve kitapları buraya getirmemi söyledi. Bu bir mucize. Telefon açtı ve kitapları buraya getirmemi söyledi. Arlen Faber-1 2009 info-icon
said he's already sent word to all of the websites... all of them. Bütün web sitelerine duyuru yaptığını söyledi, hepsine! Tüm web sitelerine önceden haber verdiğini söyledi. Hepsine! Arlen Faber-1 2009 info-icon
Get over here. Buraya gel! Gel buraya. Arlen Faber-1 2009 info-icon
That Terry lady came in this morning with all these boxes of books Şu Terry denen kadın şu kutularca kitaplarla geldi bu sabah... Şu Terry denen kadın şu kitap kolileriyle beraber geldi bu sabah. Arlen Faber-1 2009 info-icon
And said that your pal Arlen is speaking here today ...ve dostun Arlen'in burada konuşma yapacağını söyledi... Ve arkadaşın Arlen'in bugün burada konuşma yapacağını söyledi. Arlen Faber-1 2009 info-icon
and we'd better get busy. ...ve işe koyulsak iyi olur! Ve işe başlasak iyi olur. Arlen Faber-1 2009 info-icon
We don't have any money to buy books. Kitap alacak paramız yok. Kitap almak için hiç paramız yok ki. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Kris, it was a gift. Kris, bu bir hediye. Kris, bu bir armağan. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Where is he? He's coming. Nerede o? Buraya geliyor. Nerede o? Buraya geliyor. Arlen Faber-1 2009 info-icon
No, Kris. Who's gonna help me...? Hayır, Kris. Bana kim yardım edecek? Hayır, Kris. Bana kim yardım edecek? Arlen Faber-1 2009 info-icon
Hi, you guys. Merhaba, millet. Selam, millet. Arlen Faber-1 2009 info-icon
I'll be with you in one minute. Bir dakikaya sizinle ilgileneceğim. 1 dakika içinde yanınızdayım. Arlen Faber-1 2009 info-icon
There you go. Just fill that out. İşte buyurun. Şunu doldurun. İşte, buyrun. Sadece bunu doldurun. Arlen Faber-1 2009 info-icon
We'll get to all of you, I promise. Hepinizle ilgileneceğiz. Söz veriyorum. Hepinizle ilgileneceğiz. Söz veriyorum. Arlen Faber-1 2009 info-icon
What are you doing right now? We're kind of busy. Ne yapıyorsun şu anda? Biraz meşgulüz. Şu an ne yapıyorsun? Biraz meşguluz. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Arlen's going to speak at the bookstore. Arlen kitapçıda konuşma yapacak. Arlen kitapçı dükkanında konuşma yapacak. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Arlen who? Arlen Faber. Arlen kim? Arlen Faber. Hangi Arlen? Arlen Faber. Arlen Faber-1 2009 info-icon
There he is. İşte orada! İşte o! Arlen Faber-1 2009 info-icon
I love your book, Arlen. You rock, Arlen. Kitabını seviyorum, Arlen. Harikasın, Arlen. Kitabına bayılıyorum, Arlen. Harikasın, Arlen. Arlen Faber-1 2009 info-icon
ladies and gentlemen, this is Bayanlar ve baylar... Bayanlar ve baylar! Bu, Arlen Faber-1 2009 info-icon
a very special occasion for all of us, ...bu hepimiz için özel bir an. hepimiz için çok özel bir an. Arlen Faber-1 2009 info-icon
something that we have waited for for 20 years. 20 yıldır olmasını beklediğimiz şey. Bu, 20 yıldır beklediğimiz bir şey. Arlen Faber-1 2009 info-icon
The author of "Me and God," "Ben ve Tanrı"nın yazarı. "Ben ve Tanrı"nın yazarı, Arlen Faber-1 2009 info-icon
the man who showed us a glimpse of heaven... Bize cennetten bir işaret veren adam. bize cennete kısa bir bakış gösteren adam... Arlen Faber-1 2009 info-icon
Arlen Faber. Arlen Faber. Arlen Faber. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Thank you, Terry. You were right. Teşekkür ederim, Terry. Haklıydın. Teşekkür ederim, Terry. Haklıydın. Arlen Faber-1 2009 info-icon
I should have done this a long time ago. Bunu uzun zaman önce yapmalıydım. Bunu uzun zaman önce yapmalıydım. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Thank you for coming. Geldiğiniz için teşekkür ederim. Geldiğiniz için teşekkür ederim. Arlen Faber-1 2009 info-icon
I would also like to thank Kris Lucas'a ve "Sahaf"a da... Aynı zamanda, bu dükkanı kullanmamıza izin verdiği için Arlen Faber-1 2009 info-icon
Kris Lucas and "Book Trader" ...bugün dükkânını kullanmamıza... Kris Lucas ve "Kitap Taciri"ne de Arlen Faber-1 2009 info-icon
for allowing me to use their store today. ...izin verdiği için ayrıca teşekkür ederim. teşekkür etmek istiyorum. Arlen Faber-1 2009 info-icon
This is the best bookstore in Philadelphia. Philadelphia'daki en iyi kitap dükkânı. Burası Philadelphia'daki en iyi kitapçı dükkanı. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Now those of you who liked the book, Benim kitabımı sevenleriniz arasında... Bu kitabı seven sizlerin arasından Arlen Faber-1 2009 info-icon
one person had the insight to see ...bir kişi bu kitabın... tek bir kişi bu kitabın insanlara Arlen Faber-1 2009 info-icon
that this book might be useful to people... one... ...insanlara faydalı olabileceğini anladı. Bir kişi... yararlı olabileceğini kavradı. Tek bir kişi... Arlen Faber-1 2009 info-icon
Terry Fraser. Terry Fraser. Terry Fraser. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Terry is the one person Terry, ondaki değeri... Terry, oradaki değeri Arlen Faber-1 2009 info-icon
who saw the value there. ...gören tek kişiydi. gören tek kişiydi. Arlen Faber-1 2009 info-icon
All right, now I came here to tell you something, Pekâlâ, buraya size bir şey söylemeye geldim. Pekala. Buraya size bir şey söylemeye geldim. Arlen Faber-1 2009 info-icon
so just hold your applause until the end, all right? Alkışlarınızı sonuna saklayın, olur mu? Bu nedenle bitinceye kadar alkışınızı saklayın, tamam mı? Arlen Faber-1 2009 info-icon
Now I know many of you have questions. Şimdi, biliyorum birçoğunuzun soruları var. Pekala, pek çok sorunuz olduğunu biliyorum. Arlen Faber-1 2009 info-icon
I can't talk to God. Tanrı'yla konuşamıyorum. Ben tanrı ile konuşamam. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Here's the deal... Olay şu. Durum şu: Arlen Faber-1 2009 info-icon
A little over 20 years ago 20 yıldan biraz fazla bir süre önce... 20 yıldan biraz uzun bir süre önce, Arlen Faber-1 2009 info-icon
I found out that my father had an illness. ...babamın hastalığını öğrendim. babamın bir hastalığı olduğunu öğrendim. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Everything he had and everything that we did together Sahip olduğu her şey, beraber yaptığımız her şey... Sahip olduğu her şey ve beraber yaptığımız her şey Arlen Faber-1 2009 info-icon
would be taken from him one memory at a time. ...ondan alınıyordu, her seferinde bir hatıra. ondan alınmış olacaktı. Her seferinde bir anı. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Now I got this news Bunu öğrenince... Bu haberi öğrenince Arlen Faber-1 2009 info-icon
and I begged for help from, you know, whomever. ...yardım için yalvardım, kimden olduğunu biliyorsunuz. yardım için yalvardım. Kimden olduğunu siz biliyorsunuz. Arlen Faber-1 2009 info-icon
I pleaded... Yalvardım... Yalvardım... Arlen Faber-1 2009 info-icon
Nothing. ...hiçbir şey olmadı. Hiçbir şey olmadı. Arlen Faber-1 2009 info-icon
I had questions. I wanted answers, Sorularım vardı. Yanıtlar istiyordum. Sorularım vardı. Cevaplar istedim. Arlen Faber-1 2009 info-icon
needed them. İhtiyacım vardı! Cevaplara ihtiyacım vardı. Arlen Faber-1 2009 info-icon
You know what it's like. Nasıl olduğunu biliyorsun. Nasıl olduğunu sen bilirsin. Arlen Faber-1 2009 info-icon
Well, guess what happened. Bilin bakalım ne oldu? Peki, tahmin edin ne oldu? Arlen Faber-1 2009 info-icon
I didn't get them. Yanıt alamadım. Cevapları alamadım. Arlen Faber-1 2009 info-icon
And it really pissed me off. Ve bu beni çok sinirlendirdi. Ve bu beni gerçekten sinirlendirdi. Arlen Faber-1 2009 info-icon
So one day O yüzden bir gün... Bu yüzden bir gün, Arlen Faber-1 2009 info-icon
I started to write the questions down. ...bu soruları yazmaya başladım. O soruları not etmeye başladım. Arlen Faber-1 2009 info-icon
And then some answers to those questions came to me Ve sonra bu soruların yanıtları bana gelmeye başladı... Ve sonra aklıma o sorular için bazı cevapları geldi. Arlen Faber-1 2009 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 4708
  • 4709
  • 4710
  • 4711
  • 4712
  • 4713
  • 4714
  • 4715
  • 4716
  • 4717
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact