Search
English Turkish Sentence Translations Page 4764
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Name of family and everything. | aile isimleri ve buna benzer seyler Aile ismi ve onca şey. | Arranged-1 | 2007 | |
| Better. | bu daha iyi. Daha iyi. | Arranged-1 | 2007 | |
| Absolutely. | kesinlikle. Kesinlikle. | Arranged-1 | 2007 | |
| Have you noticed how men with sisters older husbands are better? | farkettinmi ablasi olan erkeklerin daha iyi birer koca oldugunu? Fark ettin mi, ablası olan erkekler daha iyi koca oluyorlar. | Arranged-1 | 2007 | |
| Yes, noticed. | evet farkettim. Evet, kesinlikle. | Arranged-1 | 2007 | |
| Are more sensitive. | onlar daha mantikli oluyorlar. Onlar daha duyarlılar. | Arranged-1 | 2007 | |
| Because the sisters the make better men. | cunku bu kizlar buyudukce kardeslerini iyi yonde etkiliyorlar. Çünkü onların etkisinde kalarak büyüyorlar. | Arranged-1 | 2007 | |
| Sure. | kesinlikle Elbette. | Arranged-1 | 2007 | |
| And best husbands. Definitely better husbands. | ve daha iyi birer koca oluyorlar. kesinlikle daha iyi. En iyi koca onlar. Kesinlikle daha iyiler. | Arranged-1 | 2007 | |
| Gideon has two older sisters. | gideonnun iki kiz kardesi var. Gideon'un iki tane ablası var. | Arranged-1 | 2007 | |
| Jamil has only one, but ... | cemilin bir tane, fakat.. Cemil'in bir tane ablası var... | Arranged-1 | 2007 | |
| it is out of range. | cok ciddi biri. ...ve çok ciddi biri. | Arranged-1 | 2007 | |
| They are in our hands. | cocuklar bizim elimizde ha. Bizim ellerimizdeler. | Arranged-1 | 2007 | |
| Yes, we can create them on our way. | evet ve biz onlarin geleceklerini kendi yolumuzla sekillendirebiliriz. Onları nasıl istersek öyle eğitebiliriz. | Arranged-1 | 2007 | |
| The name of the island they found me on | Beni buldukları adanın ismi:... | Arrow-1 | 2012 | |
| is Lian Yu. | ...Lian Yu. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's mandarin for "purgatory." | Mandarin Çincesinde "Araf" demek. | Arrow-1 | 2012 | |
| I've been stranded here for 5 years. | 5 yıldır burada mahsur kalmıştım. | Arrow-1 | 2012 | |
| I've dreamt of my rescue every cold black night since then. | O andan beri geçen her sert gecede kurtarılışımı hayal ettim. | Arrow-1 | 2012 | |
| For 5 years, I have had only one thought, one goal... | 5 yıl boyunca, sadece bir düşüncem, tek gayem vardı... | Arrow-1 | 2012 | |
| survive... | Hayatta kalmak. | Arrow-1 | 2012 | |
| Survive and one day return home. 1 | Hayatta kalıp bir gün eve dönmek. | Arrow-1 | 2012 | |
| The island held many dangers. | Ada birçok tehlike barındırıyordu. 1 | Arrow-1 | 2012 | |
| To live, I had to make myself more than what I was, | Yaşamak için, sınırlarımı zorlamak, kendimi bir silaha çevirmek zorundaydım. | Arrow-1 | 2012 | |
| I am returning not the boy who was shipwrecked | Eve, kazazede bir çocuk olarak değil, şehrimi zehirleyenlere... | Arrow-1 | 2012 | |
| My name is Oliver Queen. | Benim adım; Oliver Queen. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oliver Queen is alive. | Oliver Queen yaşıyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| The Starling City resident was found by fishermen | Starling Şehri sakini, 5 gün önce Kuzey Çin denizinde balıkçılar tarafından bulundu. | Arrow-1 | 2012 | |
| 5 years after he was missing and presumed dead | "The Queen's Gambit" adı verilen deniz... | Arrow-1 | 2012 | |
| Queen was a regular tabloid presence | Queen, Starling Şehri'nin gece kulüplerinin eksik olmayan bir yüzüydü. | Arrow-1 | 2012 | |
| Shortly before his disappearance, | Ortadan kaybolmasından kısa süre önce... | Arrow-1 | 2012 | |
| he was acquitted of assault charges stemming | ...alkollüyken paparazziler ile girdiği büyük... | Arrow-1 | 2012 | |
| Queen is the son of Starling City billionaire Robert Queen, | Queen, Starling Şehri milyarderi Robert Queen'in oğlu. | Arrow-1 | 2012 | |
| 20% of his body is covered | Vücudunun %20'si yaralarla kaplı. | Arrow-1 | 2012 | |
| Second degree burns | Sırtında ve kollarında ikinci derece yanıklar var. | Arrow-1 | 2012 | |
| X rays show at least 12 fractures | Röntgenler, düzgün kaynamayan en az 12 kırık gösteriyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| Has he said anything about what happened? | Ne olduğu hakkında bir şey söyledi mi? | Arrow-1 | 2012 | |
| No. He's barely said anything. | Hayır. Neredeyse hiçbir şey söylemedi. | Arrow-1 | 2012 | |
| Moira, I'd like you to prepare yourself. | Moira, kendini hazırlamanı istiyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| The Oliver you lost might not be | Kaybettiğin Oliver, artık aynı kişi olmayabilir. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oliver. | Oliver. | Arrow-1 | 2012 | |
| My beautiful boy. | Benim güzel oğlum. | Arrow-1 | 2012 | |
| I've got it. | Ben alırım. | Arrow-1 | 2012 | |
| Your room is exactly as you left it. | Odan bıraktığın gibi duruyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| I never had the heart to change a thing. | Dokunmaya gönlüm el vermedi. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's damn good to see you. | Seni görmek güzel. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's Walter... | Bu; Walter... | Arrow-1 | 2012 | |
| Walter Steele. | Walter Steele. | Arrow-1 | 2012 | |
| You remember Walter, your father's friend | Walter'ı hatırlarsın, babanın şirketten arkadaşı. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's good to see you, Raisa. | Seni görmek güzel, Raisa. | Arrow-1 | 2012 | |
| Welcome home, Mr. Oliver. | Evinize hoş geldiniz Bay Oliver. | Arrow-1 | 2012 | |
| Mr. Merlyn phoned. He wants to join you for dinner. | Bay Merlyn aradı. Akşam yemeğinde size eşlik etmek istiyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oliver? | Oliver? | Arrow-1 | 2012 | |
| Did you hear that? | Bunu duydun mu? | Arrow-1 | 2012 | |
| Hey, sis. | Selam kardeşim. | Arrow-1 | 2012 | |
| I knew it. I knew you were alive. | Biliyordum. Hayatta olduğunu biliyordum. | Arrow-1 | 2012 | |
| You were with me the whole time. | Onca zaman hep yanımdaydın. | Arrow-1 | 2012 | |
| Come on, Laurel. We're lawyers, not miracle workers. | Hadi ama Laurel. Avukatız, muzice yaratanlar değiliz. | Arrow-1 | 2012 | |
| We can't win this. | Bunu kazanamayız. | Arrow-1 | 2012 | |
| If we can't win a class action suit | Yüzlerce insanı evlerinden ve birikimlerinden eden birine karşı... | Arrow-1 | 2012 | |
| And if we go bankrupt | Bu süreçte iflas edersek yine bir yasal yardım ofisi olamayız. | Arrow-1 | 2012 | |
| Hunt has an army of lawyers, and they're | Hunt bizi gömmeye hazır bir avukat ordusuna sahip. | Arrow-1 | 2012 | |
| You and I against an army. I love those odds. | Sen ve ben bir orduya karşı. Şu bahisleri seviyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Why do you hate me? | Neden benden nefret ediyorsun? | Arrow-1 | 2012 | |
| And in other news, | Diğer bir haberimiz ise, yakında efsanevi bir hikaye durumuna gelecek... | Arrow-1 | 2012 | |
| you've all heard about... | Peki ya bu dövüş gerçek olduğunda? | Arrow-1 | 2012 | |
| Jessica now has more details | Jessica şimdi detaylarla ve kaza hikayesinin tamamıyla sizlerle birlikte. | Arrow-1 | 2012 | |
| "The Queen's Gambit" was | "The Queen's Gambit", son olarak 5 yıldan uzun bir süre önce duyuldu. | Arrow-1 | 2012 | |
| Mr. Queen has reportedly confirmed | Söylenene göre, Bay Queen, aralarında yerel halktan Sarah Lance'in de... | Arrow-1 | 2012 | |
| Survived by her sister, Laurel... | Kız kardeşinin kurtulmasıyla, Laurel... | Arrow-1 | 2012 | |
| After 5 years, | 5 yıl sonra... | Arrow-1 | 2012 | |
| everything that was once familiar is now unrecognizable. | ...bir zamanlar tanıdık gelen her şey, şimdi yabancı. | Arrow-1 | 2012 | |
| The face I see in the mirror | Aynada gördüğüm yüz bir yabancıya ait. | Arrow-1 | 2012 | |
| The storm's a category 2. 1 | Fırtına, 2. kategori. | Arrow-1 | 2012 | |
| The captain's recommending | Kaptan geri dönmemizi öneriyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| All right. Inform the crew. | Pekala. Mürettebatı bilgilendir. | Arrow-1 | 2012 | |
| Are we in trouble? | Başımız dertte mi? | Arrow-1 | 2012 | |
| One of us is. | Birimizin dertte. | Arrow-1 | 2012 | |
| Ollie? | Ollie? | Arrow-1 | 2012 | |
| Where do you keep the bottle opener | Bu gemide, türbişonu nereye koyuyorsun? | Arrow-1 | 2012 | |
| I'll be there in a minute, Sarah. | Bir dakikaya yanındayım Sarah. | Arrow-1 | 2012 | |
| You know, son, | Biliyorsun evlat, bu durum ne onlar ne de senin için hoş sonuçlanmayacak. | Arrow-1 | 2012 | |
| What did I tell you? | Ne demiştim sana? | Arrow-1 | 2012 | |
| Yachts suck. | Yat muhabbeti boktandır. | Arrow-1 | 2012 | |
| Tommy Merlyn. | Tommy Merlyn. Lütfen, tekrar o yola girme olur mu? Nereden çıktı şimdi bu? | Arrow-1 | 2012 | |
| I missed you, buddy. | Özledim seni kanka. | Arrow-1 | 2012 | |
| Ok. What else did you miss? | Tamam. Başka neyi özledin? | Arrow-1 | 2012 | |
| Super bowl winners... Giants, Steelers, Saints, Packers, | Amerikan futbolu şampiyonları: Giants, Steelers, Saints, Packers... | Arrow-1 | 2012 | |
| Giants again. | ...ve yine Giants. | Arrow-1 | 2012 | |
| A black president, that's new. | Siyahi bir başkan, bu yeni bir olay. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oh, and "Lost," they were all dead... | Ve, "Lost" dizisindeki herkes öldü. | Arrow-1 | 2012 | |
| I think. | Sanırım. | Arrow-1 | 2012 | |
| What was it like there? | Orası nasıl bir yerdi? | Arrow-1 | 2012 | |
| Cold. | Soğuk. | Arrow-1 | 2012 | |
| Tomorrow, you and me, we're doing the city. | Yarın, sen ve ben, şehrin 'mına koyuyoruz. | Arrow-1 | 2012 | |
| You've got a lot to catch up on. | Telafi etmen gereken birçok şey var. | Arrow-1 | 2012 | |
| That sounds like a great idea. | İyi bir fikre benziyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| Good. Then I was hoping to swing by the office. | Güzel. Sonrasında ofise uğramayı düşünüyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Well, there's plenty of time for all that. | Bunun için oldukça çok zaman var. | Arrow-1 | 2012 | |
| Queen Consolidated isn't going anywhere. | Queen Ortaklığı'nın bir yere kaçtığı yok. | Arrow-1 | 2012 |