Search
English Turkish Sentence Translations Page 4767
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Hey, pal. | Bak dostum. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm not some grocer who got taken for his register. | Karşında kasası çalınan bir bakkal durmuyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| I go to the front of the line. | Cephede savaştım. | Arrow-1 | 2012 | |
| Now he said he would be back here by 10 P.M. | Gece 10'da burada olacağını söyledi. | Arrow-1 | 2012 | |
| Make sure you're here first. | Ondan önce gelmeye bakın. | Arrow-1 | 2012 | |
| You can coordinate with Mr. Drakon, my new head of security. | Bay Drakon ile işbirliği yapabilirsiniz, yeni güvenlik amirim. | Arrow-1 | 2012 | |
| All right. Well, uh, thanks for your time. | Pekala. Vakit ayırdığınız için sağ olun. | Arrow-1 | 2012 | |
| It looks like Queen was telling the truth. | Görünüşe göre Queen doğruyu söylüyormuş. | Arrow-1 | 2012 | |
| Yeah. Well, there's a first time for everything. | Evet. Her şeyin bir ilki vardır. | Arrow-1 | 2012 | |
| This hooded guy comes looking for trouble, he'll find it. | Bu kapşonlu eleman belasını arıyor, bulacak da. | Arrow-1 | 2012 | |
| Put on your seat belt, sir. | Kemerinizi bağlayınız bayım. | Arrow-1 | 2012 | |
| Wouldn't want you to miss your party. | Partinizi kaçırmanızı istemem. | Arrow-1 | 2012 | |
| Everybody, hey! | Millet, bakın! | Arrow-1 | 2012 | |
| Man of the hour! | Gecenin adamı! | Arrow-1 | 2012 | |
| Whoo! And, ladies, please give this man a proper homecoming. | Ve bayanlar, bu adama layık bir karşılama yapın. | Arrow-1 | 2012 | |
| Thank you very much, everybody! | Çok teşekkürler, millet! | Arrow-1 | 2012 | |
| I missed Tequila! | Tekilayı özledim! | Arrow-1 | 2012 | |
| What the hell's going on out there? | Orada ne oluyor? | Arrow-1 | 2012 | |
| It's across the street. | Caddenin karşısında. | Arrow-1 | 2012 | |
| Party for the guy that got rescued off that island... | Şu adadan kurtarılan adam için parti veriliyor... | Arrow-1 | 2012 | |
| Oliver Queen. | Oliver Queen. | Arrow-1 | 2012 | |
| Hey. Does he wipe for you, too? | Senin için tokat da atıyor mu? | Arrow-1 | 2012 | |
| Now by my rough estimate, you have not had sex in 1,839 days. | Şimdi, kaba hesabıma göre 1839 gündür seks yapmadın. | Arrow-1 | 2012 | |
| As your wingman, I highly recommend | En yakın dostun olarak, sana Carmen Golden'ı şiddetle tavsiye ediyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Which one is she? | Hangisi o? | Arrow-1 | 2012 | |
| The one who looks like the chick from "Twilight." | "Alacakaranlık"taki hatuna benzeyen. | Arrow-1 | 2012 | |
| What's "Twilight"? | "Alacakaranlık" da ne? | Arrow-1 | 2012 | |
| You're so better off not knowing. | Bilmesen daha iyi. | Arrow-1 | 2012 | |
| Back in a minute. | Hemen dönerim. | Arrow-1 | 2012 | |
| Ollie, hey! This party is sick. | Ollie, selam! Bu parti süper. O meclis üyesi benim verdiğim karar yüzünden öldü. O meclis üyesi benim verdiğim karar yüzünden öldü. | Arrow-1 | 2012 | |
| Who let you in here? | İçeri kim aldı seni? | Arrow-1 | 2012 | |
| I believe it was somebody who said, | Sanırım "bu taraftan Bayan Queen" diyen birisiydi. | Arrow-1 | 2012 | |
| Well, you shouldn't be here. | Burada olmamalısın. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm not 12 anymore. | Artık 12 yaşımda değilim. Hayır. 17 yaşındasın. | Arrow-1 | 2012 | |
| Ollie, I love you, | Ollie, seni seviyorum ama eve geri dönüp... | Arrow-1 | 2012 | |
| I know that it couldn't have been easy for you when I was away... | Ben yokken senin için durumun kolay olmadığını biliyorum | Arrow-1 | 2012 | |
| My brother and my father died. | Abim ve babam öldüler. | Arrow-1 | 2012 | |
| I went to your funerals. | Cenazenize gittim. | Arrow-1 | 2012 | |
| I know. No, you don't. | Anlıyorum. Hayır, anlamıyorsun. | Arrow-1 | 2012 | |
| Mom had Walter, and I had no one. | Annemin yanında Walter vardı ve benim kimsem yoktu. | Arrow-1 | 2012 | |
| You guys all act like it's cool, | Siz erkekler sorun yok gibi davranıyorsunuz, hadi son 5 yılı unutalım. | Arrow-1 | 2012 | |
| Well, I can't. | Ben unutamam. | Arrow-1 | 2012 | |
| For me, it's kind of permanently in there, | Benim için sonsuz gibiydi, o yüzden... | Arrow-1 | 2012 | |
| but this me is the best I could do | ...ama ben buyum, bu üstesinden gelebileceğimin en iyi hali. | Arrow-1 | 2012 | |
| Let's bounce. | Hadi kopalım. | Arrow-1 | 2012 | |
| You have the fun dip? | Prezervatifi aldın mı? | Arrow-1 | 2012 | |
| Yeah. It's right... | Evet, burada... | Arrow-1 | 2012 | |
| no. I... I must have dropped it. | Hayır. Düşürmüş olmalıyım. | Arrow-1 | 2012 | |
| Tommy. He made the point that we have | Tommy. Yaptığımız şeyleri arkamızda bırakacak... | Arrow-1 | 2012 | |
| to leave things the way we left them. | Sadece sağ salim gittiğinden emin olmak istedim. | Arrow-1 | 2012 | |
| Is there someplace quieter that we could go? | Gidebileceğimiz daha sakin bir yer var mı? | Arrow-1 | 2012 | |
| Yeah. | Var. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm sorry about saying that you should have been the one who died. | Ölmesi gereken kişinin sen olmanı söylediğim için özür dilerim. | Arrow-1 | 2012 | |
| That was wrong. | Yanlıştı. | Arrow-1 | 2012 | |
| If I could trade places with her, I would. | Kardeşinle yerimi değişebilseydim, yapardım. | Arrow-1 | 2012 | |
| About Sarah. | Sarah konusunda... | Arrow-1 | 2012 | |
| There's something that I've been afraid to ask, | Sormaya korktuğum bir şey var ama bilmem gerekiyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| When she died... | Öldüğünde... | Arrow-1 | 2012 | |
| Did she suffer? | Acı çekti mi? | Arrow-1 | 2012 | |
| Sarah! Aah! | Sarah! | Arrow-1 | 2012 | |
| I think about her every day. | Her gün onu düşünüyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| I guess we still have one thing in common then. | Hâlâ ortak bir noktamız var demek. | Arrow-1 | 2012 | |
| I can't believe I'm gonna say this, but... | Bunu söyleyeceğime inanamıyorum ama... Lütfen inan bana. | Arrow-1 | 2012 | |
| If you need someone to talk to | Sana ne olduğunu paylaşmak ihtiyacı duyarsan ben buradayım. | Arrow-1 | 2012 | |
| I asked somebody to do something. | Birilerinden bir şey yapmasını istedim. | Arrow-1 | 2012 | |
| They didn't do it. | Yapmadılar. Yere yat. Yere yat. | Arrow-1 | 2012 | |
| Laurel... | Laurel... | Arrow-1 | 2012 | |
| You always saw the best in me. | Her zaman iyi yanımı görmeyi bildin. | Arrow-1 | 2012 | |
| Right now, that's what you're doing, | Şu an yaptığın şey; bana bakmak; ada beni bir şekilde değiştirdi mi,... | Arrow-1 | 2012 | |
| It didn't. | Yapmadı. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm just gonna hurt you again, | Seni tekrar inciteceğim ama bu sefer daha beter. | Arrow-1 | 2012 | |
| Got to roll. | Kopmaya gitmeliyim. Telafi etmem gereken 5 yıllık hovardalık var. | Arrow-1 | 2012 | |
| you know what, Oliver? | Ne var biliyor musun, Oliver? Yanılıyorsun. Ada seni değiştirdi. | Arrow-1 | 2012 | |
| At least now you're honest. | En azından artık dürüstsün. | Arrow-1 | 2012 | |
| Something I can help you with, sir? | Yardımcı olabileceğim bir konu var mı bayım? | Arrow-1 | 2012 | |
| I just wanted a second to myself. | Kendime bir saniyeye ayırayım dedim. | Arrow-1 | 2012 | |
| I would believe you, Mr. Queen, | Size inanırdım Bay Queen, tabii sarhoş olmasaydınız. | Arrow-1 | 2012 | |
| Party's this way. | Parti bu tarafta. | Arrow-1 | 2012 | |
| You two cover the elevator. | İkiniz asansörü kollayın. | Arrow-1 | 2012 | |
| Hang back and be ready. | Bekleyin ve hazır olun. Köşelerde konumlanın ve tetikte olun. | Arrow-1 | 2012 | |
| It's past 10:00. | Saat 10'nu geçti. Buraya asla giremez. | Arrow-1 | 2012 | |
| All's clear. | Asayiş berkemal. | Arrow-1 | 2012 | |
| You missed. | Iskaladın. | Arrow-1 | 2012 | |
| He's here! | Burada! | Arrow-1 | 2012 | |
| All units, converge! All units, converge! | Bütün birimler, kapanın! Bütün birimler, kapanın! | Arrow-1 | 2012 | |
| Go right, go right. | Sağa git, sağa git. | Arrow-1 | 2012 | |
| On me. | Beni izleyin. | Arrow-1 | 2012 | |
| Lay down your weapons, or we will open fire! | Silahlarınızı bırak yoksa ateş açacağız! | Arrow-1 | 2012 | |
| I repeat, lay down your weapons. | Tekrar ediyorum, silahlarını bırak. | Arrow-1 | 2012 | |
| Tell me you saw that. | Bunu gördüm de. | Arrow-1 | 2012 | |
| Ok. Let's go. Move. | Pekala, Hadi gidelim. Yürü. | Arrow-1 | 2012 | |
| Cut it. | Kes. | Arrow-1 | 2012 | |
| Search the building roof to basement. | Binayı, başta aşağı arayın. Bulun onu! | Arrow-1 | 2012 | |
| Starling City police! | Starling Şehri polisi! Parti bitti çocuklar. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oh, Mr. Merlyn. Imagine my shock at finding you here. | Bay Merlyn. Sizi burada bulduğuma ne kadar şaşırdım düşünün. | Arrow-1 | 2012 | |
| Did you roofie anyone special tonight, huh? | Bugün özel birini düdüklediniz mi? | Arrow-1 | 2012 | |
| Detective! It's a private party. | Dedektif. Bu özel bir parti. | Arrow-1 | 2012 | |
| Yeah? Well, there was an incident at Adam Hunt's building tonight. | Öyle mi? Bu gece Adam Hunt'ın binasından bir olay oldu. | Arrow-1 | 2012 | |
| You know anything about that? | Bunun hakkında bilgin var mı? Adam Hunt da kim? | Arrow-1 | 2012 | |
| He's a millionaire bottom feeder, and I'm kind of surprised you aren't friends. | Milyoner çöpçü balığı ve arkadaş olmadığınıza şaşırdım. | Arrow-1 | 2012 |