Search
English Turkish Sentence Translations Page 4777
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| pending exploration of the newly discovered evidence. | ...idam kararının ileri bir tarihe ertelenmesine delalet eder. | Arrow-1 | 2012 | |
| Ours isn't a court of justice, Ms. Lance. | Biz adalet mahkemesi değiliz, bayan Lance. Bizler kanun mahkemesiyiz... | Arrow-1 | 2012 | |
| and under the law, I don't think your evidence | ...ve bu kanunlar ışığında, yeni getirdiğiniz bu kanıtlar... | Arrow-1 | 2012 | |
| is sufficient to warrant a stay of execution. | ...idamı durdurmak adına geçerli bir mahkeme emri değildir. | Arrow-1 | 2012 | |
| Your motion for habeas corpus is denied. | İhzar müzekkeresi reddedilmiştir. | Arrow-1 | 2012 | |
| This isn't over. | Bu daha bitmedi. Artık bir açık yakaladım... | Arrow-1 | 2012 | |
| and no matter what happens, | ...ve ne olursa olsun... | Arrow-1 | 2012 | |
| I am going to pull on it until your whole world unravels. | ...dünyan tepetaklak olana dek araştırmaya devam edeceğim. | Arrow-1 | 2012 | |
| Declan's lawyer's pulling me into this. | Declan'ın avukatı bunların hepsini ayarlamış. Hapishaneye gideceğim... | Arrow-1 | 2012 | |
| if not for murder, | ...cinayet için olmasa bile cesedini şu zehirli atığa döktüğüm için giderim. | Arrow-1 | 2012 | |
| That won't happen. | Öyle bir şey olmayacak. İzleyebileceğimiz yollar var daha. | Arrow-1 | 2012 | |
| You saw her. She's going after me. | Onu siz de gördünüz. Benim peşimden geliyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| She's gonna want to meet with her client | Bugün mahkemede olanlardan sonra temsil ettiği kişiyle buluşmak isteyecektir. | Arrow-1 | 2012 | |
| We have friends up in Iron Heights. | Iron Heights*'te arkadaşlarımız var. Hapishane tehlikeli bir yer olabilir. | Arrow-1 | 2012 | |
| We're not done yet. | İşimiz henüz bitmedi. Ben bir avukatım. | Arrow-1 | 2012 | |
| Trust me. We're done. | Güven bana. İşimiz bitti. | Arrow-1 | 2012 | |
| What do you need to free Peter Declan? | Peter Declan'ı kurtarmak için neye ihtiyacın var? | Arrow-1 | 2012 | |
| At this point, | Böylesi bir durumda, imzalı bir itiraftan başka hiçbir şey işe yaramayacaktır. | Arrow-1 | 2012 | |
| Where are you going? | Nereye gidiyorsun? Adamdan itiraf koparmaya. | Arrow-1 | 2012 | |
| The company Mrs. Queen | Bayan Queen'in şirketi, ya da Steele mi demeliydim? | Arrow-1 | 2012 | |
| Mrs. Queen Steele. | Queen Steele olabilir hatta. Birden fazla soyadı mı var acaba? | Arrow-1 | 2012 | |
| She seems like a woman who would hyphenate. | Birden fazla soyad alacak tipte bir kadına benziyor da. Ha doğru. | Arrow-1 | 2012 | |
| The company she invested in doesn't exist. | Yatırım yaptığı şirket aslında yok. Anlamıyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| There was no investment. The money was used | Ortada yatırım yok. Parayı, Tempest adında denizaşırı limitet bir şirket için kullandı. | Arrow-1 | 2012 | |
| I don't recall that name being under the Queen Consolidated banner. | Öyle bir şirketin Queen konsolite şirketlerinden biri olduğunu hatırlamıyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| 'Cause it's not. | Çünkü değil. | Arrow-1 | 2012 | |
| There's nothing registered with the Secretary of State, | Devlet bakanı adına kayıtlı bir şirket değil... | Arrow-1 | 2012 | |
| no federal tax records, | ...federal vergi kaydı yok, patent başvurusu yapılmamış. | Arrow-1 | 2012 | |
| But in 2009, Tempest purchased a warehouse in Starling City. | Ama 2009 yılında, Tempest şirketi Starling şehrinde bir depoyu satın aldı. | Arrow-1 | 2012 | |
| Enough moping. | Bu kadar üzüldüğün yeter. İstifa ettin. Bitti gitti. | Arrow-1 | 2012 | |
| My advice would be to move on. | Tavsiyemi dinle ve kurtul bundan. Keşke o kadar basit olsaydı. | Arrow-1 | 2012 | |
| Except it is. | Öyle ama. Özel güvenlik çok tehlikeli. | Arrow-1 | 2012 | |
| Your nephew already lost his father. | Yeğenin zaten babasını kaybetti, bir de amcasını kaybetmesin. | Arrow-1 | 2012 | |
| Does it ever bother you | Andy'yi öldüren adamı hiç yakalamamış olmaları seni hiç rahatsız ediyor mu? | Arrow-1 | 2012 | |
| You know, when I was in Afghanistan, | Biliyor musun, ben Afganistan'dayken, bir işim vardı ve o işi yaptım. | Arrow-1 | 2012 | |
| And when I could, | Yapabilseydim, oradaki insanlara yardım etmeye çalışırdım... | Arrow-1 | 2012 | |
| so that, in some small way, when I left, | ...böylece biraz da olsa, oradan ayrıldığım zaman... | Arrow-1 | 2012 | |
| But ever since I've been home, | Eve geldiğimden beridir, tek yaptığım serserileri korumak... | Arrow-1 | 2012 | |
| and spoiled one percenters. | ...ve kimseye yararı olmayanları şımartmaktı. | Arrow-1 | 2012 | |
| Yeah. | Evet. Dünyaya bir yarar sağladığım hissini özlüyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Then get out of personal security | O zaman kişisel güvenlikten ayrıl ve kendin inandığın bir şeyi yap. | Arrow-1 | 2012 | |
| Yeah, what if it's wrong? | Peki ya yaptığım yanlışsa? | Arrow-1 | 2012 | |
| John, if you believe in something, | John, sen bir şeye gönülden inanıyorsan, bu nasıl yanlış olabilir ki? | Arrow-1 | 2012 | |
| You're gonna confess that you arranged | Peter Declan'ın karısını öldürttüğünü itiraf edeceksin. | Arrow-1 | 2012 | |
| What, so I can take his place in prison? | Niyeymiş, onun yerine hapise gireyim diye mi? İdam cezası alma diye. | Arrow-1 | 2012 | |
| Except if I'm dead, | Evet ama ben ölürsem... | Arrow-1 | 2012 | |
| well, then, you've got no one to pin Camille's murder on. | ...Camille'nin cinayetini yükleyecek başka birine ihtiyacın olacak. | Arrow-1 | 2012 | |
| You need me to exonerate Peter Declan. | Peter Declan'ı beraat ettirmek için bana ihtiyacın var. | Arrow-1 | 2012 | |
| Maybe you could try to force me | Belki bir itiraf imzalamam için zorlayabilirsin beni bak. | Arrow-1 | 2012 | |
| Yaah! That might be difficult. | Bu biraz zor olacak. | Arrow-1 | 2012 | |
| My hand! | Elim! | Arrow-1 | 2012 | |
| It's going down, one hour. | Bir saat sonra halledeceğiz. Bir saat sonra neyi halledecekler? | Arrow-1 | 2012 | |
| What?! | Sana ne diye sordum? | Arrow-1 | 2012 | |
| Let's just say... | Şöyle diyelim, Peter Declan'ın idam tarihi... | Arrow-1 | 2012 | |
| it's getting moved up. | ...daha erken bir tarihe alınacak. | Arrow-1 | 2012 | |
| Do you remember the friend that I mentioned, | Sana bahsettiğim adamı hatırlıyor musun... | Arrow-1 | 2012 | |
| the one who believes in you? | ...hani masum olduğuna inanan? Şu anda bir şey üstünde çalışıyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| I told you, | Sana söyledim, Jason Brodeur çok güçlü. | Arrow-1 | 2012 | |
| Time to unlock the cages. | Kapıları açmanın vakti geldi. | Arrow-1 | 2012 | |
| I've been here before. | Daha önce bu duruma düşmüştüm. | Arrow-1 | 2012 | |
| These lawyers holding out these little nuggets of hope. | Avukatları, en ufak bir umut kırıntısını dahi ellerinde tutuyorlar. | Arrow-1 | 2012 | |
| Secure all corners in cell block "C". | Hücre bloğu "C"deki tüm köşeleri tutun. | Arrow-1 | 2012 | |
| The warden's setting up | Müdür, "C" bolukunu güvenli hâle getirmeye çalışıyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| Stay here, Ms. Lance. | Burada kalın, bayan Lance. Bekleyin! | Arrow-1 | 2012 | |
| Stop. | Bu kadar yeter. | Arrow-1 | 2012 | |
| What are you | Nasıls İyiyim ben. | Arrow-1 | 2012 | |
| You sure? | Emin misin? Sana söylediğim şeyler için üzgünüm. | Arrow-1 | 2012 | |
| Yeah, well, you were right. | Evet ama haklıydın. | Arrow-1 | 2012 | |
| Ankov just confessed to Camille Declan's murder. | Ankov Camille Declan'i öldürdüğünü itiraf etti. | Arrow-1 | 2012 | |
| We got the wrong guy. | Yanlış adamı yakalamışız. Beni dinle şimdi, Laurel. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm right, too, about him. | Ben de onun hakkında yanılmıyorum. Adam tehlikeli. | Arrow-1 | 2012 | |
| He's outside the law. | Adam kanunun dışında hareket ediyor. Biliyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| He's a killer. | Adam tam bir katil. O adamı öldürebilirdi. | Arrow-1 | 2012 | |
| Hey, please. | Lütfen ama. | Arrow-1 | 2012 | |
| I never killed anything before. | Daha önce hiç kimseyi öldürmedim. | Arrow-1 | 2012 | |
| Let's get you home, sweetie. | Hadi evine götüreyim seni, tatlım. Hem adam hapishaneye nasıl girebildi ki? | Arrow-1 | 2012 | |
| He actually wasn't wearing the outfit this time. | Bu sefer aynı giysiyi giymiyordu ama. | Arrow-1 | 2012 | |
| He was in a prison guard uniform | Hapishane görevlisinin giysisini giymişti ve bir kar maskesi vardı. | Arrow-1 | 2012 | |
| Ok, here's the security footage | İşte, bunlar hapishane olaylarının yaşandığı yerin görüntü kayıtları... | Arrow-1 | 2012 | |
| but I've already scrubbed through all of it. | ...ama çoktan iyicene araştırmıştım ben. Yaa? Bizimle beraber bir daha bak o zaman. | Arrow-1 | 2012 | |
| So, listen, when you went through | Dinle, kamera kayıtlarını gözden... | Arrow-1 | 2012 | |
| the camera security tapes, you were looking for | ...geçirirken, yeşil giysi ve yeşil kukuletası... | Arrow-1 | 2012 | |
| a guy in a green outfit and a green hood, right? | ...olan bir adama bakıyordun, öyle değil mi? | Arrow-1 | 2012 | |
| What do you want me to look for, | Siz nasıl birine bakmamı istiyorsunuz, peruk ve bale kostümü olan birini mi? | Arrow-1 | 2012 | |
| a man in a wig and a tutu? | ...geçirirken, yeşil giysi ve yeşil kukuletası... | Arrow-1 | 2012 | |
| I want you to look for anything | Olağandışı herhangi bir şeye bakmanı istiyorum senden. Bak gitsin işte. Bu ayın elemanı ödülü için şansım olduğu anlamına mı geliyor? | Arrow-1 | 2012 | |
| Hey, whoa, whoa, whoa. Wait. Wait. | Dur hele, dur dur. Bekle biraz, bekle. | Arrow-1 | 2012 | |
| Go back 10 seconds. What is that? | On saniye öncesine geri dön. Bu da ne böyle? | Arrow-1 | 2012 | |
| Thank you, Laurel. | Teşekkür ederim, Laurel. Bana teşekkür etme. | Arrow-1 | 2012 | |
| Thank Brodeur's bodyguard Ankov for flipping him. | Brodeur'un koruması olan Antov'a, patronunu ihbar ettiği için teşekkür et. | Arrow-1 | 2012 | |
| I think there's someone that wants to see you. | Sanırım seni görmek isteyen birileri var. | Arrow-1 | 2012 | |
| Izzy. | Izzy. | Arrow-1 | 2012 | |
| At least 5 federal, state, and local agencies | En az beş federal, devleti ve yerel ajans... | Arrow-1 | 2012 | |
| are seeking millions of dollars | ...Brodeur kimyasalın neden olduğu milyon dolarlık ceza ve temizleme masraflarını... | Arrow-1 | 2012 | |
| from Brodeur Chemical, | ...arıyor an itibariyle. | Arrow-1 | 2012 | |
| new facts have come to light that Brodeur Chemical employee Camille Declan | Yeni ortaya çıkan kanıtlara göre, Brodeur kimyasalın eski çalışanlarından olan... | Arrow-1 | 2012 | |
| had discovered Brodeur was illegally disposing waste | ...Camille Declan'in, Brodeur'un yasadışı olarak zehir akıttığını keşfetti... | Arrow-1 | 2012 | |
| and had collected a file of evidence | ...ve 2007 yılında öldürülmesinden önce, işverenine zararına olan... | Arrow-1 | 2012 | |
| Peter Declan, who was convicted of killing his wife, | Peter Declan, karısını öldürmekle suçlanan adam... | Arrow-1 | 2012 | |
| has been released, and the case has been reopened. | ...beraat etmiş durumda ve davası da tekrar açıldı. | Arrow-1 | 2012 |