Search
English Turkish Sentence Translations Page 4774
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| who don't care who they hurt, | ...umursamayan, zarar vermeyi amaç edinmiş... | Arrow-1 | 2012 | |
| as long as they maintain their wealth and power. | ...bir suç örgütü tarafından zehirlendi şehir. Tabii, 25 yılla müebbet arasında çıkar. | Arrow-1 | 2012 | |
| What are you gonna do, | Sen ne yapacaksın peki? Yapayalnız bir şekilde hepsini tek tek avlayacak mısın? | Arrow-1 | 2012 | |
| No. | Hayır. Senin de bana katılmanı istiyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Special Forces out of Kandahar. It's perfect. | Kandahar'dan gelen özel kuvvet askeri? Mükemmel uyuyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| You're a fellow soldier. | Silah arkadaşı sayılırız biz. Oliver, sen asker falan değilsin. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oliver, you're not a soldier. | Saçmalık. Saçmalık. | Arrow-1 | 2012 | |
| You're a criminal. | Sen suçlusun. Katilsin bir de. | Arrow-1 | 2012 | |
| Where were you? | Neredeydin? Ne? | Arrow-1 | 2012 | |
| I heard about the shooting, | Ateş seslerini duydum ve iyi olup olmadığını kontrol etmeye geldim. | Arrow-1 | 2012 | |
| You did? | Öyle mi? Evet. | Arrow-1 | 2012 | |
| Yeah. | Onun için geliyorlar, demek oluyor ki bizim için geliyorlar. Onun için geliyorlar, demek oluyor ki bizim için geliyorlar. | Arrow-1 | 2012 | |
| I knocked on the door, | Evine geldim ve senin adına inanılmaz korkmuş bir aile buldum burada. | Arrow-1 | 2012 | |
| They had no idea where you were. | Nerede olduğun hakkında en ufak bir fikri dahi olmayan bir aile. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oliver, are you so self centered | Oliver, vurulduktan sonra senin nerede olduğunu merak edecek... | Arrow-1 | 2012 | |
| that you don't think that people who care about you | ...kadar seni seven insanların olmadığını düşünecek... | Arrow-1 | 2012 | |
| are gonna wonder where you are after you all got shot at? | ...kadar bencil misin gerçekten de? | Arrow-1 | 2012 | |
| You're right. | Haklısın. Senin bencilliğine uzun zaman önce alıştım... | Arrow-1 | 2012 | |
| but Moira, Thea, and Walter, | ...ama Moira, Thea ve Walter böyle bir şeyi hak etmiyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| They deserve better, | Daha iyisini hak ediyorlar. Yalnızca kendini düşünmeyen birini hak ediyorlar. | Arrow-1 | 2012 | |
| thank you for coming. | ...geldiğin için teşekkür ederim. Diğer insanların hayatına önem veriyorum, Oliver. | Arrow-1 | 2012 | |
| Maybe you should try it sometime. | Ara sıra sen de denemelisin. Hayatta kalmak. Cinayet için ne asil bir kelime. Hayatta kalmak. Cinayet için ne asil bir kelime. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oh, man. | Kötü oldu bu. | Arrow-1 | 2012 | |
| Sure. | Ne demezsin. | Arrow-1 | 2012 | |
| Second time tonight that a friend of mine | Bugün bana karşı cephe alan ikinci kişi oldu kendisi. | Arrow-1 | 2012 | |
| Kind of tires you out. | İnsanı biraz yoruyor bu. Evet. | Arrow-1 | 2012 | |
| What am I supposed to do with that? | Bununla ne yapayım şimdi ben? | Arrow-1 | 2012 | |
| Does that mean "bird"? | Bu söylediğin "kuş" anlamına mı geliyor? | Arrow-1 | 2012 | |
| I don't speak Chinese! | Ben Çince bilmiyorum! | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm sorry, Laurel. | Üzgünüm, Laurel. Çok ama çok üzgünüm. | Arrow-1 | 2012 | |
| There were no signs of forced entry | Eve zorla girildiğine veya birilerinin kavga ettiğine dair bir ize rastlanmadı... Yapmadığım bir hobi. | Arrow-1 | 2012 | |
| but, hours later, the police found that the bloodstained | ...ama saatler sonra polis, kanla bulanmış... | Arrow-1 | 2012 | |
| kitchen knife in the trunk... | ...mutfak bıçağını evin çöplüğünde buldu. | Arrow-1 | 2012 | |
| Couldn't sleep, either? | Sen de mi uyuyamadın? | Arrow-1 | 2012 | |
| No. Forensic analysis verified... | Biraz endişelendim açıkçası. | Arrow-1 | 2012 | |
| What are you watching? | Sen ne izliyorsun? Peter Declan'ı. | Arrow-1 | 2012 | |
| Right. This guy killed his wife | İşte bu adam karısını, kendilerinin bebek odasında öldürmüş, tam bir psikopat. | Arrow-1 | 2012 | |
| Camille was everything to me. | Camille benim hayatımdı. | Arrow-1 | 2012 | |
| I couldn't kill her any more than I could kill myself. | Kendimi nasıl öldüremiyorsam, onu da öyle öldüremem. | Arrow-1 | 2012 | |
| So why can't you sleep? | Sen neden uyuyamıyorsun? Kâbus görüp duruyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| About? | Ne hakkında? Laurel. | Arrow-1 | 2012 | |
| So why don't you make a play? | Bir jest yap madem. | Arrow-1 | 2012 | |
| I mean, she did come over here | Sonuçta sırf vurulup vurulmadığını görmek için evine gelmiş o kadar. | Arrow-1 | 2012 | |
| There are reasons. | Bir sürü nedenim var yapmamak için. Neymiş o nedenler? | Arrow-1 | 2012 | |
| Besides you sleeping with her sister | Onun kız kardeşiyle yatman ve kız kardeşinin de ölmüş olması... | Arrow-1 | 2012 | |
| and her father hating your guts | ...babasının da senden inanılmaz nefret ediyor olması ve buraya geldiğinden... | Arrow-1 | 2012 | |
| to everybody since you've been back? | ...beridir herkese bok gibi davranman dışında. Nedenlerim onlar işte. | Arrow-1 | 2012 | |
| I know that it might not seem like it sometimes, but... | Belki sürekli sizi öyle geliyor olabilir ama... | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm not the same person I used to be. | ...ben beş yıl önceki Oliver gibi değilim. | Arrow-1 | 2012 | |
| So show her. | O zaman göster ona. Kendin gibi davran. | Arrow-1 | 2012 | |
| I mean your new self. | Daha doğrusu değişmiş hâlini göster. | Arrow-1 | 2012 | |
| How did you sleep? | Nasıl uyudun bakalım? Gayet iyi. Teşekkür ederim. | Arrow-1 | 2012 | |
| We have a visitor. | Bir misafirimiz varmış. Evet. Kendisi bay Diggle'nin yerine gelen adam. | Arrow-1 | 2012 | |
| Did he say why? | Nedenini söyledi mi? | Arrow-1 | 2012 | |
| He said he didn't approve of the way you spend your evenings, | Akşamlarını geçiriş şeklinden hoşlanmadığını söyledi... | Arrow-1 | 2012 | |
| particularly given that they always begin with you ditching him. | Akşamlarını geçiriş şeklinden hoşlanmadığını söyledi... ...özellikle de sürekli onu ekip durmandan bıktığını söyledi. | Arrow-1 | 2012 | |
| Hi. | Selam. Bay Queen. Ben Rob Scott. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'll be your new body man. | Sizin yeni korumanız olacağım. Sağlam el sıkıyorsun, Rob. | Arrow-1 | 2012 | |
| That's 5 years SWAT with Monument Point M.C.U. | Yüksek başarı oranıyla beş sene boyunca SWAT'ta çalıştığım için o. | Arrow-1 | 2012 | |
| I feel safer already. | Kendimi şimdiden güvende hissediyorum. | Arrow-1 | 2012 | |
| Ah, thank God we don't have to hear about | Sonunda bu rezil adamı dinlemek zorunda kalmayacağımıza şükürler olsun. | Arrow-1 | 2012 | |
| Declan's execution is set for midnight 2 days from now. | Declan'ın idamı, bundan tam iki gece sonraki geceyarısına ayarlanmış durumda. | Arrow-1 | 2012 | |
| Camille Declan's former employer, | Camille Declan'in eski işvereni olan... | Arrow-1 | 2012 | |
| Jason Brodeur, released a statement saying, quote, | ...Jason Brodeur, durum adına bir demeç verdi ve aynen aktarıyorum... | Arrow-1 | 2012 | |
| "I hope this gives Camille the peace she deserves." | "Umarım bu idam kararı, Camille'ye hak ettiği huzuru verir." | Arrow-1 | 2012 | |
| Jason Brodeur? | Jason Brodeur mu? Ne dedin? | Arrow-1 | 2012 | |
| The dead wife worked for Jason Brodeur. | Vefat etmiş karısı Jason Brodeur için çalışıyormuş. Öyle görünüyor. Niye? | Arrow-1 | 2012 | |
| why? | Neden sordun? Bir nedeni yok. | Arrow-1 | 2012 | |
| Say, Rob, I want to go into town. | Ee, Rob. Şehire gitmek istiyordum da. Benim için arabayı hazırlar mısın? | Arrow-1 | 2012 | |
| No offense, Mr. Queen, | Alınmayın ama, bay Queen... | Arrow-1 | 2012 | |
| but I have been filled in on your tendency | ...sürekli korumayı ekip durduğunuz hakkında bilgilendirildim. | Arrow-1 | 2012 | |
| If it's all the same to you, I'd prefer | Sizin için de fark etmezse, sürekli... | Arrow-1 | 2012 | |
| keeping you in my sights at all times. | ...gözümün önünde olmanızı tercih ederim. Şehirden 32 kilometre uzaktayız. | Arrow-1 | 2012 | |
| If you don't drive me, | Beni sen götürmediğin sürece oraya nasıl gidebilirim? 1 | Arrow-1 | 2012 | |
| I like him. | Sevdim onu. | Arrow-1 | 2012 | |
| They say Peter Declan murdered his wife in cold blood. | Peter Declan'ın karısını soğukkanlılıkla öldürdüğünü söylüyorlar. | Arrow-1 | 2012 | |
| He had no alibi, | Herhangi bir bahanesi yok ve tüm kanıtlar onun yaptığını gösteriyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| He was tried, convicted, and sentenced to death, | Mahkemeye çıkmış, suçlu bulunmuş ve idama mahkûm edilmiş... | Arrow-1 | 2012 | |
| an open and shut case, | ...olağan bir dava kısacası, tabii ufak bir şeyi saymazsak. | Arrow-1 | 2012 | |
| Declan's wife Camille worked for Jason Brodeur. | Declan'ın karısı olan Camille, Jason Brodeur adına çalışıyordu. | Arrow-1 | 2012 | |
| And Jason Brodeur is on the list. | Jason Brodeur da benim listemde. | Arrow-1 | 2012 | |
| Mr. Brodeur. | Bay Brodeur. Kendi başarınla mı övünüyordun? | Arrow-1 | 2012 | |
| You should have just let me kill both of 'em. | İkisini de öldürmeme izin verseydiniz. Peter Declan'ın hayatta olması daha iyi. Ama senin evde olmana o kadar sevindim ki. | Arrow-1 | 2012 | |
| "Husband kills wife" is a much better headline | "Kocası, karısını öldürdü." bana göre "Bir adam zehirli ceset alanı... | Arrow-1 | 2012 | |
| than "whistle blower uncovers toxic dumping," don't you think? | ...keşfetti." başlığından çok daha iyi. Sence de öyle değil mi? | Arrow-1 | 2012 | |
| Either way, 48 hours, | Ne olursa olsun, iki gün sonra tüm her şey bitecek. | Arrow-1 | 2012 | |
| The odds are good that Brodeur is involved in this woman's murder, | Brodeur'un bu kadının cinayetiyle bir alâkası olduğu neredeyse kesin... | Arrow-1 | 2012 | |
| which means an innocent man is facing execution. | ...bu da masum bir adamın, idamla karşı karşıya olduğu anlamına geliyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| He'll need a good attorney. | İyi bir avukata ihtiyacı olacak. | Arrow-1 | 2012 | |
| So I take it there's absolutely no point | Benimle içmeye gelir misin diye sormamın neredeyse hiç anlamı yok, öyle değil mi? Burger ve içeceklerle mi? Geciktirdiğim için özür dilerim. | Arrow-1 | 2012 | |
| I can't. I have to go over transcripts for the Fernands case. | Gelemem. Fernand dosyalarına tekrar göz atmam gerekiyor. | Arrow-1 | 2012 | |
| You know, if you go somewhere that's not work or your home, | Evin ya da işin dışında bir yere gitsen mesela... | Arrow-1 | 2012 | |
| your odds of meeting someone increase by, like, a gazillion percent. | ...biriyle tanışma ihtimalin inanılmaz fazla. | Arrow-1 | 2012 | |
| Oh, that's not true. | Bu doğru değil bak. | Arrow-1 | 2012 | |
| I could still get mugged on the way home. | Eve giderken beni soymaya çalışabilirler. O zaman umarım soyguncu tatlı ve bekârdır. | Arrow-1 | 2012 | |
| Good night, Joanna. | İyi geceler, Joanna. | Arrow-1 | 2012 | |
| Hello, Laurel. | Selam, Laurel. | Arrow-1 | 2012 | |
| Don't move! | Sakın kıpırdama! Sana zarar vermeyeceğim. | Arrow-1 | 2012 | |
| Stay back. My father's a cop. | Geri çekil. Babam bir polis. Kocaman bir hata yapıyorsun. | Arrow-1 | 2012 | |
| I'm not the person you think I am, | Düşündüğün kişi değilim ve yardımına ihtiyacım var. | Arrow-1 | 2012 |