Search
English Turkish Sentence Translations Page 4953
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Ed, shut up and just drive. Oh, my God. | Ed, kapa çeneni ve sür. Aman Tanrım. | Ashby-1 | 2015 | |
| Yes, Ed. I killed someone. | Evet, Ed. Birini öldürdüm. | Ashby-1 | 2015 | |
| What? You killed somebody? | Ne? Sen birini mi öldürdün? | Ashby-1 | 2015 | |
| Just drive, and I'll explain. | Sadece sür, sana açıklayacağım. | Ashby-1 | 2015 | |
| When I dropped you off, you killed somebody in there? | Seni bıraktığımda, sen içeride birini mi öldürdün? | Ashby-1 | 2015 | |
| Ed. Why? | Ed. Neden? | Ashby-1 | 2015 | |
| Ed, if you don't drive home, we are both gonna go to jail. | Ed, eğer eve sürmezsen, ikimiz de hapse gireriz. | Ashby-1 | 2015 | |
| So drive. | Yani sür. | Ashby-1 | 2015 | |
| So you killed two people because of what I said? | Yani söylediğim şey yüzünden sen iki kişiyi mi öldürdün? | Ashby-1 | 2015 | |
| Don't blaspheme me, Ed. | Tanrıya küfretme Ed. | Ashby-1 | 2015 | |
| Don't what, Killer Joe? | Niyeymiş katil Joe? | Ashby-1 | 2015 | |
| I killed a good man | Ben iyi bir adamı öldürdüm | Ashby-1 | 2015 | |
| because he came between them and some dollars. | sırf birilerinin paraları yüzünden. | Ashby-1 | 2015 | |
| I gotta right that wrong. | Yanlış olanı düzeltmem gerekiyordu. | Ashby-1 | 2015 | |
| How does this do that? How is this righting the wrong? | Bu nasıl oluyor ki? Bu nasıl yanlışı düzeltmek oluyor? | Ashby-1 | 2015 | |
| You're the guy... You're the guy that killed him. | Sen... Sen onu öldüren adamsın. | Ashby-1 | 2015 | |
| Remember? You killed him. | Hatırladın mı? Onu sen öldürdün. | Ashby-1 | 2015 | |
| I get to avenge his death. | Onun intikamını almam gerekiyordu. | Ashby-1 | 2015 | |
| It's not funny, okay? This isn't funny, okay? It's not a joke. | Bu komik değil tamam mı? Bu komik değil tamam mı? Bu bir şaka değil. | Ashby-1 | 2015 | |
| Listen, I think the fucker snapped off a photo. | Dinle sanırım birisi fotoğrafımı çekti. | Ashby-1 | 2015 | |
| They took your photo? I'm pretty sure. | Fotoğrafını mı çekti? Baya eminim. | Ashby-1 | 2015 | |
| That means the cops are gonna know it's you. You have to run. | Yani polisler bunu senin yaptığını bilecek. Kaçman gerekiyor. | Ashby-1 | 2015 | |
| It ain't gonna be the cops, Eddie. Who then? | Bunlar polisler olmayacak, Eddie. Kim olacak peki? | Ashby-1 | 2015 | |
| Entwistle. He'll know. He'll send his people. | Entwistle. Öğrenecek. Adamlarını gönderecek. | Ashby-1 | 2015 | |
| His... What do you mean? They'll kill you? | Adamları... Ne demek istiyorsun? Seni öldürecekler mi? | Ashby-1 | 2015 | |
| No, okay. You have to run, okay? | Hayır tamam. Kaçman gerek tamam mı? | Ashby-1 | 2015 | |
| We'll go to Florida. There's tons of old people there. | Florida'ya gideceğiz. Orada tonlarca yaşlı insan var. | Ashby-1 | 2015 | |
| You'll blend in. Nobody'll even notice you. | Oraya uyum sağlarsın. Kimse seni farketmez bile. | Ashby-1 | 2015 | |
| I'm too old to run. | Kaçmak için çok yaşlıyım. | Ashby-1 | 2015 | |
| Please, or we'll go to New York, and I'll take the drive up | Lütfen ya da New York'a gideriz, ve her hafta sonu gelip | Ashby-1 | 2015 | |
| every single weekend to see you. | seni görürüm. | Ashby-1 | 2015 | |
| What're we gonna do in New York? | New York'ta ne yapacağız? | Ashby-1 | 2015 | |
| Go see Jersey Boys together? | Birlikte Jersey Boys'u izlemeye gideriz? | Ashby-1 | 2015 | |
| I'd love to go see a play with you or something. | Seninle oyun izlemeyi falan çok isterim. | Ashby-1 | 2015 | |
| Eddie, the four of us, we killed an innocent man. | Eddie, dördümüz, biz masum bir adamı öldürdük. | Ashby-1 | 2015 | |
| And we're gonna pay for that. | Ve bunu ödemek zorundayız. | Ashby-1 | 2015 | |
| I just need time to get to Entwistle. | Entwistle ile buluşmam gerek. | Ashby-1 | 2015 | |
| No, no. You can't kill anyone else, please. | Hayır hayır Başka birini daha öldüremezsin lütfen | Ashby-1 | 2015 | |
| Just stop killing people. | sadece insanları öldürmeyi bırak. | Ashby-1 | 2015 | |
| I'm... Fuck you, I'm just gonna call the cops. | Ben... Siktir git, Polisleri arayacağım | Ashby-1 | 2015 | |
| I'm gonna call the cops. | Ben polisleri arayacağım. | Ashby-1 | 2015 | |
| They're gonna put you in jail, and you'll be safe and alive. | Seni hapse atarlar Sen de orada güvende ve hayatta olursun. | Ashby-1 | 2015 | |
| I'm dying, Eddie. | Ben ölüyorum, Eddie. | Ashby-1 | 2015 | |
| I got a few weeks left. | Sadece birkaç haftam kaldı. | Ashby-1 | 2015 | |
| Are you lying to me? | Bana yalan mı söylüyorsun? | Ashby-1 | 2015 | |
| You're a liar and a psychopath, | Sen yalancı ve psikopat, | Ashby-1 | 2015 | |
| a manipulator. And you're just... | bir manipülatörsün. Ve sen... | Ashby-1 | 2015 | |
| I just... How do I even know to believe you? | Ben sadece... Sana inanmam gerektiğini nereden bileceğim? | Ashby-1 | 2015 | |
| I got a few weeks at most. | En fazla birkaç haftam kaldı. | Ashby-1 | 2015 | |
| I'm gonna need some proof. | Birkaç kanıta ihtiyacım var. | Ashby-1 | 2015 | |
| Wait here, I won't be long. | Burda bekle. Uzun sürmez. | Ashby-1 | 2015 | |
| Yeah, it's a long story. | Evet uzun hikaye. | Ashby-1 | 2015 | |
| Look, I'm so sorry. | Bak, ben çok üzgünüm. | Ashby-1 | 2015 | |
| I really am so sorry. I was just such a coward, | Gerçekten çok üzgünüm. Ben tam bir korkağım, | Ashby-1 | 2015 | |
| and I am often a coward. | ve çoğu zaman da öyleyim. | Ashby-1 | 2015 | |
| And you should know that about me, and I really will work on it. | Ve şunu bilmeni istiyorum ki bunun üstesinden gelmeye çabalayacağım. | Ashby-1 | 2015 | |
| But I just like you so much | Ama senden gerçekten çok hoşlanıyorum | Ashby-1 | 2015 | |
| and it keeps me up at night | ve bu beni geceleri uyutmuyor | Ashby-1 | 2015 | |
| and it makes me smile like an idiot | ve aptal gibi durmadan sırıtmama neden oluyor | Ashby-1 | 2015 | |
| and it's all I can think about. | ve sürekli düşünebildiğim tek şey sensin. | Ashby-1 | 2015 | |
| And the fact that I was a shit to you | ve sana gerçekten çok kötü davrandım | Ashby-1 | 2015 | |
| it just makes me want to tear my eyeballs out of my head | bu yüzden gözlerimi yuvalarından çıkarıp atmak | Ashby-1 | 2015 | |
| and present them to you on a velvet cushion | ve onları sana ipek yastıklarda sunmak istiyorum | Ashby-1 | 2015 | |
| while an orchestra plays the theme from Harold and Maude. | hem de bir orkestra Harold and Maude müziğini çalarken | Ashby-1 | 2015 | |
| See, every time I try to hate you, | Gördün mü ne zaman senden nefret etmeyi denesem, | Ashby-1 | 2015 | |
| you say something that makes me know we're meant to be together. | birlikte olamamız gerektiğini anladığım şeyler söylüyorsun. | Ashby-1 | 2015 | |
| You really fucking hurt me. | Beni gerçekten incittin. | Ashby-1 | 2015 | |
| I know, and I promise I'll never... | Biliyorum ve söz veriyorum bir daha asla... | Ashby-1 | 2015 | |
| I won't, I'll never do anything like that again. I'm... | Böyle bir şeyi bir daha asla yapmayacağım. Ben... | Ashby-1 | 2015 | |
| I'll be there for you. | Yanında olacağım. | Ashby-1 | 2015 | |
| Well, I will. I promise, I will. | Yani öyle. Söz veriyorum. Yanında olacağım | Ashby-1 | 2015 | |
| As my gift, I brought Ashby. | Sana hediye olarak Ashby'i getirdim. | Ashby-1 | 2015 | |
| Because I knew you wanted to look at his brain. | Çünkü onun beynine bakmak istediğini biliyorum. | Ashby-1 | 2015 | |
| You know how to treat a girl. | Bir kızı nasıl etkileyeceğini biliyorsun. | Ashby-1 | 2015 | |
| Bring him in. | Onu içeri getir. | Ashby-1 | 2015 | |
| So, it turns out you're dying. | Yani gerçekten ölüyorsun. | Ashby-1 | 2015 | |
| Hey, I wanna be with my wife and daughter. | Hey, karım ve kızımla birlikte olmak istiyorum. | Ashby-1 | 2015 | |
| How do you know you're gonna go to heaven? | Cennete gideceğini nereden biliyorsun? | Ashby-1 | 2015 | |
| You could go down. | Ruhun yükselmeyebilir. | Ashby-1 | 2015 | |
| Not up. | Düşebilir de. | Ashby-1 | 2015 | |
| We should make a stop. | Bir yere uğramamız gerekiyor. | Ashby-1 | 2015 | |
| It's not a problem, really. We're always open. | Problem değil gerçekten. Sürekli açığız. | Ashby-1 | 2015 | |
| Glad to have you. | Seni gördüğüme sevindim. | Ashby-1 | 2015 | |
| Sorry about the mess, I've been eating dinner. | Dağınıklığın kusuruna bakma akşam yemeği yiyordum. | Ashby-1 | 2015 | |
| There, it's... | İşte, bu... | Ashby-1 | 2015 | |
| Can't we do this in the church? | Bunu kilisede yapamaz mıyız? | Ashby-1 | 2015 | |
| No, no. We're fumigating the church for roaches. | Hayır, hayır. Kiliseyi böcekler yüzünden ilaçlattık. | Ashby-1 | 2015 | |
| The fuckers are everywhere. | Åerefsizler her yerde. | Ashby-1 | 2015 | |
| Can you at least put your collar on? | En azından cübbeni giyer misin? | Ashby-1 | 2015 | |
| Yeah, sure, yeah. Help yourself to wings, whatever. | Evet tabi tamam. Ruhunun derinliklerine gir ya da her neyse işte. | Ashby-1 | 2015 | |
| I've killed 95 men. | 95 kişiyi öldürdüm. | Ashby-1 | 2015 | |
| You, you... I'm sorry, you what? | Sen, sen... Üzgünüm sen ne? | Ashby-1 | 2015 | |
| Am I gonna have to repeat myself a lot? | Sürekli kendimi tekrar etmem mi gerekecek? | Ashby-1 | 2015 | |
| I have taken the lights outta 95, maybe, 96... | 95 kişinin hayatını söndürdüm. belki de 96... | Ashby-1 | 2015 | |
| I don't know the count. | Sayısını bilmiyorum. | Ashby-1 | 2015 | |
| Do you need to have the exact numbers of every... | Senin kesin bir sayıya mı ihtiyacın var... | Ashby-1 | 2015 | |
| Of everyone I've killed to absolve me? | öldürdüğüm insanların günahından beni arındırmak için? | Ashby-1 | 2015 | |
| No, I think a | Hayır, sanırım | Ashby-1 | 2015 | |
| blanket absolution is, is possible. | ortalama bir rakam yeterli olur. | Ashby-1 | 2015 | |
| One of them, I know was wrong. | Öldürdüklerimden birinde hatalıydım. | Ashby-1 | 2015 |