Search
English Turkish Sentence Translations Page 4954
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| One of them? Yeah. | Birinde mi? Evet. | Ashby-1 | 2015 | |
| You can't ask for forgiveness for all of it unless you're truly sorry. | Eğer yaptıkların için tamamen üzgün değilsen affedilmeyi isteyemezsin. | Ashby-1 | 2015 | |
| Well, I didn't... I didn't see that coming. I... | Ben... Böyle olacağını düşünmemiştim. | Ashby-1 | 2015 | |
| You've taken human lives. | Sen insanların canını aldın. | Ashby-1 | 2015 | |
| I mean, evil triumphs when good men do nothing. | Yani, iyi insanlar hiçbir şey yapmıyorken kötülük kazanıyordu. | Ashby-1 | 2015 | |
| You thought that you were doing good? | Yani doğru şey yapığını mı düşünüyorsun? | Ashby-1 | 2015 | |
| I was... I was... | Ben... Ben... | Ashby-1 | 2015 | |
| I might've been wrong, I suppose. | Sanırım yanlış yapmış olabilirim. | Ashby-1 | 2015 | |
| Don't you ever think that? I mean, you never... | Bunu hiç düşündün mü? Yani sen hiç... | Ashby-1 | 2015 | |
| Excuse me, Father, but you never got your dick sucked, right? | Afedersin peder ama hiç sikini emdirmedin, değil mi? | Ashby-1 | 2015 | |
| This, this is not about... | Bu benim hakkımda değil... | Ashby-1 | 2015 | |
| You thought about it late at night. | Dün gece bunu düşündün. | Ashby-1 | 2015 | |
| Yeah, of course. How can I not think about that? | Evet tabi ki. Bunu nasıl düşünmem ki? | Ashby-1 | 2015 | |
| Well, it's tough, but I... | Peki bu çok zor ama ben... | Ashby-1 | 2015 | |
| I believed in... | Ben inandım... | Ashby-1 | 2015 | |
| I believed in something that I thought was right. | Ben doğru olduğunu düşündüğüm şeyi yaptığıma inandım. | Ashby-1 | 2015 | |
| So... So, are you sorry? | Peki... Yani üzgün müsün? | Ashby-1 | 2015 | |
| I'm sorry that I... I had to live that life. | Ben böyle bir hayata sahip olduğum için üzgünüm. | Ashby-1 | 2015 | |
| I would've liked to have done something different. | Başka türlü şeyler yapmak gerçekten çok hoşuma giderdi. | Ashby-1 | 2015 | |
| You know. I wanted to be a baseball player. | Bilirsin. Bir beyzbol oyuncusu olmak istiyordum. | Ashby-1 | 2015 | |
| I wanted to be a writer. | Ben de yazar olmak istemiştim. | Ashby-1 | 2015 | |
| So, Father? | Yani Peder? | Ashby-1 | 2015 | |
| Can I be forgiven? | Ben affedilebilir miyim? | Ashby-1 | 2015 | |
| In your heart, do you think you're a good man? | Kalbinde, iyi bir adam olduğunu düşünüyor musun? | Ashby-1 | 2015 | |
| I think I've tried. I've really tried. I don't know. | Denediğimi düşünüyorum. Gerçekten denedim. Bilmiyorum. | Ashby-1 | 2015 | |
| I mean, if I just tried, I tried to be a good man | Yani, eğer sadece denediysem, iyi bir adam olmak istediysem | Ashby-1 | 2015 | |
| and do my job and... | ve işimi yaptıysam... | Ashby-1 | 2015 | |
| Will it be enough? | Bu yeterli olur mu? | Ashby-1 | 2015 | |
| I absolve you of all your sins. | Senin bütün günahlarını affediyorum. | Ashby-1 | 2015 | |
| Go in peace. | Huzura kavuş. | Ashby-1 | 2015 | |
| Talk to me, Ed. What are you gonna do? | Konuş benimle, Ed. Ne yapacaksın? | Ashby-1 | 2015 | |
| I'll let you die the way you wanna die. | Senin istediğin gibi ölmene izin vereceğim. | Ashby-1 | 2015 | |
| I am not gonna call the cops. | Polisleri aramayacağım. | Ashby-1 | 2015 | |
| You just have to promise me one thing. | Sadece bana tek bir şey için söz ver. | Ashby-1 | 2015 | |
| Just, please don't kill that last guy. Okay, please. | Sadece lütfen o son adamı öldürme. Tamam mı, lütfen. | Ashby-1 | 2015 | |
| Just, please don't kill that last guy | Sadece o adamı öldürme | Ashby-1 | 2015 | |
| because I will call, I'm gonna call them. | çünkü yoksa onları aramak zorunda kalacağım. | Ashby-1 | 2015 | |
| I will, and I know I should. I... | Emin ol yaparım. Ben... | Ashby-1 | 2015 | |
| I just... I can't deal with it, I can't fucking... | Ben sadece... Bunun üstesinden gelemiyorum, Ben yapamıyorum... | Ashby-1 | 2015 | |
| I won't kill him. | Onu öldürmeyeceğim. | Ashby-1 | 2015 | |
| Can I ask you something? Like... | Sana bir şey sorabilir miyim? Åey... | Ashby-1 | 2015 | |
| Did you just use me to drive you around... | Bu işleri yaptırmak için beni... | Ashby-1 | 2015 | |
| To do this, or... | şöförün olarak mı kullandın, ya da... | Ashby-1 | 2015 | |
| Did you actually... Like... | Sen aslında... Åey... | Ashby-1 | 2015 | |
| Did you even care about me at all? | Bana gerçekten hiç değer verdin mi? | Ashby-1 | 2015 | |
| I've met a lot of people in my life. | Hayatımda bir sürü insanla tanıştım. | Ashby-1 | 2015 | |
| But I never met anybody like you. | Ama hiç senin gibi biriyle tanışmadım. | Ashby-1 | 2015 | |
| It's been an honor. | Bu benim için bir onur. | Ashby-1 | 2015 | |
| Hey, Ashby. | Ashby. | Ashby-1 | 2015 | |
| Just so you know... | Sadece bil diye söylüyorum... | Ashby-1 | 2015 | |
| I think what you did was wrong. | Yaptığın şeyin yanlış olduğunu düşünüyorum. | Ashby-1 | 2015 | |
| Young fellah. | Genç dostum. | Ashby-1 | 2015 | |
| I'll just take that. | Bunu ben alayım. | Ashby-1 | 2015 | |
| And with two sugars, right? | İki şekerli değil mi? | Ashby-1 | 2015 | |
| Well, Ashby. | Pekala, Ashby. | Ashby-1 | 2015 | |
| What a surprise. | Bu ne süpriz. | Ashby-1 | 2015 | |
| You hear Pete got clipped? | Pete'i halletmişler duydun mu? | Ashby-1 | 2015 | |
| I did. | Duydum. | Ashby-1 | 2015 | |
| Probably screwed around | Muhtemelen yanlış adamın karısıyla | Ashby-1 | 2015 | |
| with the wrong guy's wife. | yatmıştır. | Ashby-1 | 2015 | |
| He didn't deserve to die. | Ölmeyi haketmedi. | Ashby-1 | 2015 | |
| Garret Hughes. Well... | Garret Hughes. Peki... | Ashby-1 | 2015 | |
| What do we know about him? I mean, | Onun hakkında ne biliyorsun? Yani, | Ashby-1 | 2015 | |
| really what do we know about him? | onun hakkında gerçekten ne biliyoruz? | Ashby-1 | 2015 | |
| Maybe he was a pedophile. | Belki de bir pedofiliydi. | Ashby-1 | 2015 | |
| Liked young kids, young boys, young girls, you don't know. | Çocuklardan hoşlanıyordu, kız çocuklar, erkek çocuklar... Bunu bilmiyorsun. | Ashby-1 | 2015 | |
| What are you, God? You Moses? | Nesin sen, Tanrı mı? Musa mı? | Ashby-1 | 2015 | |
| You have a tablet? You have a ledger? | Kitabelerin mi var? Hesap defterin mi var? | Ashby-1 | 2015 | |
| you've always been a self righteous prick. | her zaman kendini beğenmiş puştun tekiydin. | Ashby-1 | 2015 | |
| We kill people. | Biz insanları öldürdük. | Ashby-1 | 2015 | |
| That's what we do. | Bizim işimiz bu. | Ashby-1 | 2015 | |
| For our country. | Ülkemiz için. | Ashby-1 | 2015 | |
| You like killing people. | İnsan öldürmeyi seviyorsun. | Ashby-1 | 2015 | |
| We all did. | Hepimiz sevdik. | Ashby-1 | 2015 | |
| He was just another one. | O da diğerlerinden biriydi. | Ashby-1 | 2015 | |
| You remember these? | Bunları haırladın mı? | Ashby-1 | 2015 | |
| Cuba. | Küba. | Ashby-1 | 2015 | |
| If only Fidel drank tea. | Tabi Fidel çay içmiş olsaydı. | Ashby-1 | 2015 | |
| I believe freedom needs to be protected. | Özgürlüğün korunması gerektiğine inanıyorum. | Ashby-1 | 2015 | |
| And costs will be borne. | ve hesabın ödenmesi gerektiğine. | Ashby-1 | 2015 | |
| And scumbags like you will highjack that. | Senin gibi pislikler araba çalıyor | Ashby-1 | 2015 | |
| And just grab it for a big house and a big pool. | ve onlarla büyük evler alıp havuzlar yaptırıyor. | Ashby-1 | 2015 | |
| It's just a green sticker. | Bu sadece yeşil bir yapıştırma. | Ashby-1 | 2015 | |
| It's not poison. | Zehir değil. | Ashby-1 | 2015 | |
| I'd love to kill you. | Seni öldürmek isterdim. | Ashby-1 | 2015 | |
| But I promised somebody I wouldn't. | Ama birine yapmayacağıma dair söz verdim. | Ashby-1 | 2015 | |
| I think you might want to check | Bence Bay Entwhistle'ın | Ashby-1 | 2015 | |
| Mr. Entwhistle's undergarments. | çamaşırlarını kontrol etsen iyi olur. | Ashby-1 | 2015 | |
| For your half time entertainment, | İlk yarı sonunda eğlenmek için, | Ashby-1 | 2015 | |
| please welcome The Varga Marching Band. | alkışlarınızla The Varga bandosu. | Ashby-1 | 2015 | |
| Avert your eyes, that's right. | Gözlerinizi kaçırın, işte böyle. | Ashby-1 | 2015 | |
| For the boys of the past are looking at you | Geçmişteki çocuklar size bakıyor ve | Ashby-1 | 2015 | |
| and thinking to themselves | kendi kendilerin şunu düşünüyorlar: | Ashby-1 | 2015 | |
| "Where are these boys' brains?" | "Bu çocukların beyinleri nerede?" | Ashby-1 | 2015 | |
| "Where are these boys' hearts?" | "Bu çocukların kalpleri nerede?" | Ashby-1 | 2015 | |
| We need you to think about that. | Bunu düşünmeniz gerek. | Ashby-1 | 2015 | |
| Fuck them. | Siktir onları. | Ashby-1 | 2015 | |
| Excuse me. | Efendim? | Ashby-1 | 2015 | |
| I said... | Dedim ki... | Ashby-1 | 2015 | |
| Fuck 'em. | Siktir onları. | Ashby-1 | 2015 |