Search
English Turkish Sentence Translations Page 737
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Rooker... | Rooker, onu canlı istiyorum. | 4Got10-1 | 2015 | |
| Give me the keys now! | Hemen anahtarları ver! | 4Got10-1 | 2015 | |
| Brian. | Brian. | 4Got10-1 | 2015 | |
| We need to talk. | Konuşmamız gerek. | 4Got10-1 | 2015 | |
| How do you know my name? | İsmimi nereden biliyorsun? Ne demek istiyorsun? | 4Got10-1 | 2015 | |
| Can I have another, please? | Bir tane daha lütfen. | 4Got10-1 | 2015 | |
| I won't be any trouble. | Sorun çıkarmayacağım. Tamam sert çocuk. Bu senin sorunun. | 4Got10-1 | 2015 | |
| We're here now with Agent lmani Cole | Şu an Narkotik'ten Ajan lmani Cole ile birlikteyiz... | 4Got10-1 | 2015 | |
| with more information regarding the victims of... | ...kurbanlar hakkında daha fazla bilgi almaya çalışacağız... | 4Got10-1 | 2015 | |
| Hey. Do me a favor, bud. Hmm? | Dostum bana bir iyilik yapar mısın? | 4Got10-1 | 2015 | |
| Turn that up. Earlier this morning, | Sesini açar mısın? Bu sabah... | 4Got10-1 | 2015 | |
| one of the most successful drug lords in history, | ...tarihin en başarılı uyuşturucu liderlerinden... | 4Got10-1 | 2015 | |
| Mateo Danny Perez, was killed in a DEA sting. | ...Mateo Danny Perez DEA tarafından öldürüldü. | 4Got10-1 | 2015 | |
| Unfortunately we lost several great agents. | Ne yazık ki başarılı birkaç Ajan'ımızı da kaybettik. | 4Got10-1 | 2015 | |
| We're asking the public if you have any knowledge | Eğer Ajan Brian Michaelson'un yerini biliyorsanız lütfen bize haber veriniz. | 4Got10-1 | 2015 | |
| Thank you very much, Agent lmani Cole. | Teşekkürler Ajan lmani Cole. | 4Got10-1 | 2015 | |
| Earlier, we spoke with Michaelson's family | Erken saatlerde daha fazla bilgi alabilmek için Michaelson'un ailesi ile görüştük. | 4Got10-1 | 2015 | |
| Agent Michaelson's wife had this to say. | Ajan Michaelson'un eşi şunları söyledi... | 4Got10-1 | 2015 | |
| We just want Brian home with his family. | ...Brian'ın evde ailesi ile birlikte olmasını istiyoruz. | 4Got10-1 | 2015 | |
| I love you. | Seni seviyorum. Seni çok özleyecek. | 4Got10-1 | 2015 | |
| I love you, too. | Ben de seni seviyorum. | 4Got10-1 | 2015 | |
| Promise me this is gonna be the last one. | Bunun son olacağına dair söz ver bana. | 4Got10-1 | 2015 | |
| One more, and you'll hang it up. | Bundan sonra bırakacaksın. | 4Got10-1 | 2015 | |
| One last final mission. | Son bir görev daha. Ondan sonra emekli olana kadar masa başında çalışacağım. | 4Got10-1 | 2015 | |
| Okay Okay. | Tamam. Seni çok özleyecek. | 4Got10-1 | 2015 | |
| Daddy! | Baba! Gel bakalım tatlım. | 4Got10-1 | 2015 | |
| Oh, my baby girl. | Benim bir tanecik kızım. | 4Got10-1 | 2015 | |
| Daddy, please don't leave. | Baba lütfen gitme. | 4Got10-1 | 2015 | |
| I'll be back, okay? I promise. | Söz veriyorum geri döneceğim. | 4Got10-1 | 2015 | |
| I'm really gonna miss you. | Seni çok özleyeceğim. Ben de seni çok özleyeceğim. | 4Got10-1 | 2015 | |
| I'm really gonna miss you. | Seni çok özleyeceğim. Bunun son olacağına söz ver. | 4Got10-1 | 2015 | |
| What's this? | Bu ne? Transfer isteği. | 4Got10-1 | 2015 | |
| I miss my wife and daughter. | Kızımı ve eşimi özledim. | 4Got10-1 | 2015 | |
| My wife needs to know I'm coming home at night. | Eşimn akşam eve geleceğimi bilmesi lâzım. | 4Got10-1 | 2015 | |
| I'll do this one last one in the field, but... | Sahada son bir göreve daha çıkarım ama daha sonra masa başı iş istiyorum. | 4Got10-1 | 2015 | |
| You and Bob have been partners for a long time. | Bob ile uzun zamandır partnersiniz. | 4Got10-1 | 2015 | |
| Yesterday Agent Michaelson's partner, | Ajan Michaelson'un partneri Robert Rooker'un kurbanlardan biri olduğu açıklandı. | 4Got10-1 | 2015 | |
| Christine having second thoughts? | Christine bir şeylerden şüphe mi ediyor? | 4Got10-1 | 2015 | |
| No, she'll be fine. | Hayır, iyi olacak. | 4Got10-1 | 2015 | |
| You about ready? | Hazır mısın? Hiç olmadığım kadar. | 4Got10-1 | 2015 | |
| Meet your alias... | Sahte ismin Brian Barnes. | 4Got10-1 | 2015 | |
| We flooded the Web with this information. | İnterneti bu bilgilerle donattık. | 4Got10-1 | 2015 | |
| Just memorize it and burn what you don't need. | Bunları ezberle, ihtiyacın olmayanları da yak. | 4Got10-1 | 2015 | |
| Now, remember... | Sakın unutma, bu işte beraberiz. | 4Got10-1 | 2015 | |
| Whatever happens, I got your back. | Ne olursa olsun arkanı kollayacağım. | 4Got10-1 | 2015 | |
| You always do. | Her zaman yaptığın gibi. | 4Got10-1 | 2015 | |
| I'm just scared. | Korkuyorum. | 4Got10-1 | 2015 | |
| We can and will protect you. | Seni koruyacağız. | 4Got10-1 | 2015 | |
| If I do this... | Bunu yaparsam, size yardım edersem... | 4Got10-1 | 2015 | |
| I need to disappear... | ...ortadan kaybolmam gerekecek çünkü Howard beni öldürür. | 4Got10-1 | 2015 | |
| I promise. | Söz veriyorum. Seni bundan kurtaracağız. | 4Got10-1 | 2015 | |
| Get you into Witness Protection. | Tanık Koruma Programı'na alacağız seni. | 4Got10-1 | 2015 | |
| But we can only push the paperwork through | Kocanın patronunu yakalamamıza yardım edersen evrak işlerini hızlandırabiliriz. | 4Got10-1 | 2015 | |
| It's not enough to take down the lawyer. | Bu avukatı yakalamak için yeterli değil. | 4Got10-1 | 2015 | |
| We need someone on the inside. | İçeriden birine ihtiyacımız var. | 4Got10-1 | 2015 | |
| If they figure out you're a cop, | Eğer polis olduğunu öğrenirlerse seni sadece öldürmekle kalmazlar... | 4Got10-1 | 2015 | |
| They'll torture you to find out how much you know first. | ...en başından beri ne bildiğini öğrenmek için işkence ederler. | 4Got10-1 | 2015 | |
| And if that leads back to me, they'll | Ve bu işin ucu bana gelirse... | 4Got10-1 | 2015 | |
| Let's not let that happen. | Bunun olmasına izin vermem. | 4Got10-1 | 2015 | |
| Where we take you, Howard will never be able to find you. | Seni öyle bir yere götüreceğiz ki Howard seni asla bulamayacak. | 4Got10-1 | 2015 | |
| Look at me. | Bana bak. Yeni bir hayata başlayabilirsin. | 4Got10-1 | 2015 | |
| What do you need me to do? | Ne yapmamı istiyorsunuz? | 4Got10-1 | 2015 | |
| That's the number to this burner phone. Completely untraceable. | Bu kullan at telefonun numarası. Kesinlikle takip edilemez. | 4Got10-1 | 2015 | |
| Text your address to that number tomorrow, and I'll come get you. | Adresini yarın bu numaraya mesaj at, gelip seni alacağım. | 4Got10-1 | 2015 | |
| What about Howard? | Howard ne olacak? | 4Got10-1 | 2015 | |
| Two drops of this in his food or drink, | Bundan içeceğine ya da yemeğine iki damla damlat, 24 saat boyunca baygın olacak. | 4Got10-1 | 2015 | |
| By then, I'll have the cash. | O zaman kadar da parayı almış ve... | 4Got10-1 | 2015 | |
| Product's good. | Ürünler iyi durumda. Konuştuğumuz gibi 2 milyon dolar nakit. | 4Got10-1 | 2015 | |
| Do we have a deal? | Anlaştık mı? Evet anlaştık. | 4Got10-1 | 2015 | |
| Brian, your cover is blown. | Brian açığa çıktın! Açığa çıktın! | 4Got10-1 | 2015 | |
| Do you hear me? Your cover is blown. | Duydun mu beni? Açığa çıktın! | 4Got10-1 | 2015 | |
| What the fuck you think you're doin'? | Ne yaptığını sanıyorsun sen? | 4Got10-1 | 2015 | |
| Sorry, Brian. It's a lot of money. | Özür dilerim Brian. Para çok büyük. | 4Got10-1 | 2015 | |
| Crab cakes. | Yengeç. En sevdiğin. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Trying to bribe me, Mr. Martinez? | Rüşvet mi veriyorsunuz, Bay Martinez? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| It's not a bribe. | Bu rüşvet değil. Sıcak bir yemek. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Fryer's still leaking. | Kızartıcı sızdırıyor. Kız arkadaşın nasıl? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| He said he was going to fix it. | Yaptıracağını söylemişti. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| I tell him, but he keeps blaming everything on me. 1 | Ona söylerim ama her şeyden beni suçluyor. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| If you downgrade us, he's gonna fire me. | Eğer bize ceza verirsen, beni kovacaktır. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| See you tomorrow. | Yarın görüşürüz. 1 | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Flynn. | Flynn. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Can I just say something? | Bir şey söyleyebilir miyim? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| If this is about the crab cakes | Eğer yengeçler içinse... Değil. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Seems your resume failed to mention | Anlaşılan özgeçmişinde dört yıl önce... | 5 A Day-1 | 2008 | |
| a certain 11 months in jaiI four years ago. | ...kodeste geçirdiğin 11 aydan bahsedilmiyor. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| You've done a good job here. | Burada çok iyi iş çıkardın. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| But we have a responsibility to the public trust, | Ama halkın güvenine karşılık sorumluluğumuz var... | 5 A Day-1 | 2008 | |
| and you broke that trust. | ...ve sen bu güveni boşa çıkardın. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| I guess I did. | Sanırım öyle. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Are you expecting someone? | Birini mi bekliyordun? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Are you bribing me? | Beni baştan mı çıkarıyorsun? | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Well, yeah, okay. All right, it's a little bribe. | Şey, evet. Birazcık. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Oh, my God. What are you doing to me? | Tanrım. Bana ne yapıyorsun? Bu şarkıyı çalamazsın. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Don't tell me you don't like this song. | Bu şarkıyı sevmediğini söyleme. Kapat. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Really? | Sahiden mi? Kapat. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Don't move out. | Taşınma. Çoktan taşındım bile. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| Please. Take the keys. | Lütfen. Anahtarları al. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| No, I don't need the keys. | Hayır, anahtara ihtiyacım yok. | 5 A Day-1 | 2008 | |
| I have another copy of them. | Ben de yedekleri var. | 5 A Day-1 | 2008 |