English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 7588
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Give it to her good and ha a ard, | Kızı bebek gibi ağlatana kadar, bir güzel becermek isterim! | Bitten-1 | 2014 |  |
| Ugh! Yeah. | Evet. Yapılacaklar listeme kızın adını kaydettim. | Bitten-1 | 2014 | |
| Elena Michaels. | Elena Michaels. | Bitten-1 | 2014 | |
| Elena Michaels. | Elena Michaels. Aynen. | Bitten-1 | 2014 | |
| How old is she? | Kaç yaşında bu kız? 30, muhtemelen? | Bitten-1 | 2014 | |
| I heard she's a fighter, | Böyle şeylere meraklıysan, kızın tam bir savaşçı olduğunu duydum. | Bitten-1 | 2014 | |
| Yeap. Elena Michaels. | Evet. Elena Michaels. | Bitten-1 | 2014 | |
| A nightmare like the boyfriend who bit her in. | Onu ısıran sevgilisi gibi tam bir kabusmuş. | Bitten-1 | 2014 | |
| He's the one you gotta watch out for. | Herife çok dikkat etmeli. Adam son derece manyakmış. | Bitten-1 | 2014 | |
| And she is with the Alpha, Danvers. | Kız da alfa Danvers'la birlikte. Evet. | Bitten-1 | 2014 | |
| Listen... | Dinle, sen beni bırak, | Bitten-1 | 2014 | |
| I ain't telling anybody about it either. | ben de bu konuda kimseye bir şey anlatmayayım. | Bitten-1 | 2014 | |
| Edge of nowhere. | Hiç ama hiçbir yerde. Akıllıca olan da bu. | Bitten-1 | 2014 | |
| Off the radar. | Gözden ırak olurum. | Bitten-1 | 2014 | |
| How's the huntin'? | Av nasıl gidiyor? Gayet güzel. | Bitten-1 | 2014 | |
| The bastard had a straight shot. | Piç herif doğrudan atış yapmış. | Bitten-1 | 2014 | |
| I found this in the sniper's nest, clear view of the windows. | Bunu keskin nişancının yuvasında buldum, pencereleri gayet net görüyormuş. | Bitten-1 | 2014 | |
| Jeremy, are you hurt? | Jeremy, yaralandın mı? Benim kanım değil. Joey'in. | Bitten-1 | 2014 | |
| I'm going to find this bastard. He was a werewolf, | Bu adi herifi bulacağım. Kurt adammış, ama kokusu bana değişik gibi geldi. | Bitten-1 | 2014 | |
| He just tried to kill me, I want to know who he is. | Beni öldürmeye çalıştı, kim olduğunu öğrenmek istiyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| I found some tracks, he's heading west. | Bazı izler buldum, herif batıya ilerliyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| Elena and I can track him, we'll have to Change to catch up. | Elena'yla izini sürebiliriz, yetişmek için dönüşmemiz lazım. | Bitten-1 | 2014 | |
| Nick you get the car, we'll take the north access route, | Nick sen arabaya geç, biz kuzey girişli yoldan gidelim, | Bitten-1 | 2014 | |
| we'll try to get ahead of him. | önünü kesmeye çalışalım. | Bitten-1 | 2014 | |
| We'll circle back to you if we find him first. | Önce biz yakalarsak, sana döneriz. | Bitten-1 | 2014 | |
| He just came on my territory, he thinks he can do this? | Benim bölgeme girdi, böyle yapabileceğini mi sanıyor? | Bitten-1 | 2014 | |
| I will find him, tear him apart limb by limb. | Onu bulup, lime lime edeceğim. | Bitten-1 | 2014 | |
| Chased him for five miles. | 9 km boyunca takip ettik. Buraya geldi. | Bitten-1 | 2014 | |
| We held down the perimeter so the shooter's still in there. | Çevreyi zapt ettik, yani atıcı hala buralarda bir yerlerde. | Bitten-1 | 2014 | |
| Any sign of anybody else? | Başka kimse var mı? Hayır, bariz hiçbir şey yok. | Bitten-1 | 2014 | |
| Think he's alone. | Galiba yalnız. | Bitten-1 | 2014 | |
| He dropped his rifle in the woods, | Tüfeğini ormanda düşürdü, hala silahlı mı bilemem. | Bitten-1 | 2014 | |
| We're going to split into two groups, | İki gruba ayrılıp, | Bitten-1 | 2014 | |
| circle around, try to catch a scent | etrafını çevirelim; koku alamaya çalışıp... | Bitten-1 | 2014 | |
| and close in on him. | ...herifi kuşatalım. | Bitten-1 | 2014 | |
| It's going to be hard to get behind him without taking a bullet. | Mermi yemeden arkasını çevirmek zor olacak gibi. | Bitten-1 | 2014 | |
| We'll make it harder for him. | İşini zorlaştıralım. | Bitten-1 | 2014 | |
| Split up? | Ayrılalım mı? | Bitten-1 | 2014 | |
| All the better to take him down, yeah. | Herifi saf dışı bırakmak en iyisi. Tamam. | Bitten-1 | 2014 | |
| What's your name? Ugh! | Adın ne? | Bitten-1 | 2014 | |
| I said what's your name? | Adın ne dedim! | Bitten-1 | 2014 | |
| What do you want us to do with him? | Onu ne yapmamızı istersin? Stonehave'na götürelim. | Bitten-1 | 2014 | |
| We will get him to confess. | İtiraf etmesini sağlarız. Sonra da adını öğreniriz. | Bitten-1 | 2014 | |
| Kardeşini ele geçirdiler. | Bitten-1 | 2014 | |
|
| I'll clean Joey's blood from the Great Room. | Salondan Joey'in kanını temizledim. | Bitten-1 | 2014 | |
| You moved his body, that's enough for you for one day. | Cesedini kaldırdın, bir günde yaptıkların yeter. | Bitten-1 | 2014 | |
| Joey had a... | Joey, çocukluğunda kekemeydi. | Bitten-1 | 2014 | |
| I remember visiting him one time, | Bir defasında ona uğradığımı hatırlıyorum, 7 ya da 8 yaşlarındaydı. | Bitten-1 | 2014 | |
| We were out, messing around. | Dışarıda oyalanıyorduk. Tanıdığı birkaç çocuk geçiyordu. | Bitten-1 | 2014 | |
| "S s s stillwell". | "S s s sa saçmaladılar". | Bitten-1 | 2014 | |
| I wanted to kick the snot out of them, obviously. | Onları bir güzel pataklamak istedim. Ama Joey "hayır" dedi. | Bitten-1 | 2014 | |
| That he'd beat them some day. | Bir gün onları pataklayacağını söyledi. | Bitten-1 | 2014 | |
| And I thought that he would... | Ben de yapacağını düşündüm... | Bitten-1 | 2014 | |
| have his first Change, | İlk dönüşümünü geçirdi, | Bitten-1 | 2014 | |
| and build up the strength to fight his own fight. | kendi kavgasını yapabilecek gücü elde etti. | Bitten-1 | 2014 | |
| But instead, | Ama onun yerine, | Bitten-1 | 2014 | |
| he worked on that stutter, | kekemelik üzerinde çalıştı. | Bitten-1 | 2014 | |
| every day, | Her gün, konuşma talimi yaptı. | Bitten-1 | 2014 | |
| He was the strongest guy I ever knew. | Hayatımda tanıdığım en güçlü insandı. | Bitten-1 | 2014 | |
| Joey died a hero's death, Nick. | Joey bir kahraman gibi öldü, Nick. Bunu sakın unutma. | Bitten-1 | 2014 | |
| Shooter's coming to. | Atıcı kendine geliyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| Then let's get on him. | Öyleyse haydi sıkıştıralım. | Bitten-1 | 2014 | |
| Look, he almost killed Jeremy and murdered Joey. | Dinle, herif Joey'i öldürdü, neredeyse Jeremy'yi de öldürüyordu. | Bitten-1 | 2014 | |
| This is just to get him talking. | Onu konuşturmak için bu bile yeter. | Bitten-1 | 2014 | |
| You think I'm happy about this? | Bundan hoşnut muyum sanıyorsun? | Bitten-1 | 2014 | |
| I'm the one who has to look this guy in the eye. | Bu herifin gözlerinin içine bakmak zorunda olan benim. | Bitten-1 | 2014 | |
| What am I supposed to do? | Daha ne yapayım? | Bitten-1 | 2014 | |
| We need to find out what this Mutt knows | Ya bu itin ne bildiğini öğreneceğiz, ya da sıradaki ceset Jeremy'ninki olacak. | Bitten-1 | 2014 | |
| Or Nick, or you. | Ya da Nick'inki veya seninki. | Bitten-1 | 2014 | |
| Okay, so we kill him. Hm. | Pekala, öyleyse adamı öldürelim. Ya sonra? | Bitten-1 | 2014 | |
| Someone else comes after us. | Başka birileri peşimize düşecek... | Bitten-1 | 2014 | |
| Forgive me, but, this... this feels endless, Clay. | Bağışla ama, bunun... Bunun sonu gelmez ki Clay. | Bitten-1 | 2014 | |
| We just need to get on the other side of this. | Bunu aşmamız lazım. | Bitten-1 | 2014 | |
| but it might if we do nothing. | ancak hiçbir şey yapmazsak, kaybedebiliriz. | Bitten-1 | 2014 | |
| An eye for an eye. | Göze göz, dişe diş. | Bitten-1 | 2014 | |
| If Jeremy demands it, it's what I have to do. | Eğer Jeremy istiyorsa, yapmam gereken budur. | Bitten-1 | 2014 | |
| How can I help you? | Nasıl yardımcı olabilirim? Ortalığı pislik götürecektir. | Bitten-1 | 2014 | |
| There'll probably be another body to hide. | Muhtemelen saklayacak bir ceset daha çıkacak. | Bitten-1 | 2014 | |
| We need some more lye, probably some bleach. | Biraz daha çamaşır sodasına, muhtemelen de çamaşır suyuna ihtiyacımız olacak. | Bitten-1 | 2014 | |
| I found this, inside pocket of your jacket. | Ceketinin cebinde bunu buldum. | Bitten-1 | 2014 | |
| It's a family ring. Hm? | Aile yüzüğü, değil mi? Bir Escobado musun? | Bitten-1 | 2014 | |
| What is Eduardo to you? | Eduardo neyin olur? Kardeşin mi? | Bitten-1 | 2014 | |
| Dilersen İspanyolca da devam edebilirim? | Bitten-1 | 2014 | |
|
| English. | İngilizce olsun. | Bitten-1 | 2014 | |
| I appreciate your willingness to communicate | Hanemizin lisanında görüşmeye istekli olduğun için müteşekkirim. | Bitten-1 | 2014 | |
| Does this mean that scum Eduardo is still alive? | O pislik Eduardo'nun hala hayatta olduğu anlamına mı geliyor bu? | Bitten-1 | 2014 | |
| Eduardo was excommunicated by the Spanish Pack, | Eduardo, İspanyol sürüsünden aforoz edildi; buradaki kardeşi de, sanırım. | Bitten-1 | 2014 | |
| They were not able to end the threat. | Tehdidi bitirememişler. | Bitten-1 | 2014 | |
| I will. | Ben bitireceğim. | Bitten-1 | 2014 | |
| After I extract Eduardo's location. | Hele Eduardo'nun yerini söyleteyim. | Bitten-1 | 2014 | |
| You killed my friend. Whoa! | Arkadaşımı öldürdün. | Bitten-1 | 2014 | |
| Give me the knife! | O bıçağı bana ver! O bıçağı ver dedim! | Bitten-1 | 2014 | |
| You can kill me if you like. | İsterseniz beni öldürebilirsiniz. Ancak ölümümle her şey bitmeyecek. | Bitten-1 | 2014 | |
| You will only add fuel to the fire. | Sadece yangına körükle gitmiş olacaksınız. | Bitten-1 | 2014 | |
| You're the third Spanish wolf to be down in this room | Eduardo ile Rodrigo'dan sonra... | Bitten-1 | 2014 | |
| after Eduardo and Rodrigo. | ...bu odaya düşen üçüncü İspanyol kurdusun. | Bitten-1 | 2014 | |
| I murdered Rodrigo right where I'm standing. | Tam şu an dikildiğim yerde Rodrigo'yu geberttim. | Bitten-1 | 2014 | |
| I tore his throat out | İşime yaramadığı için, gırtladığını parçaladım. | Bitten-1 | 2014 | |
| But there are still things for you to tell me | Ancak, hala daha bana söylemen gereken şeyler var, söyleyeceksin de. | Bitten-1 | 2014 | |
| Understand me very clearly. | Beni iyi anla. | Bitten-1 | 2014 | |
