English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 7611
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Carved it out of myself later. | Daha sonra kurşunu kendim çıkarttım. | Bitten-1 | 2014 |  |
| Did he survive? | Kurtuldu mu? | Bitten-1 | 2014 | |
| The soldier? | O asker. | Bitten-1 | 2014 | |
| But I wasn't going to let him die out there alone. | Fakat orada tek başına ölmesine izin veremezdim. | Bitten-1 | 2014 | |
| Thank you for being here. | Burada olduğun için teşekkür ederim. | Bitten-1 | 2014 | |
| You call, I come. | Sen ararsın, ben gelirim. | Bitten-1 | 2014 | |
| What would I choose that's different? | Bu sefer farklı mı olacaktı? | Bitten-1 | 2014 | |
| We all need a purpose. | Hepimizin bir amaca ihtiyacı var. | Bitten-1 | 2014 | |
| Otherwise, what's the point? | Aksi takdirde, ne anlamı var ki? | Bitten-1 | 2014 | |
| You're just a hitchhiker, | Yalnızca bir otostopçu, bir yolcusun. | Bitten-1 | 2014 | |
| Not driving the bus, | Direksiyonda sen yoksun... | Bitten-1 | 2014 | |
| not choosing the path. | ...yolu sen seçmiyorsun. | Bitten-1 | 2014 | |
| Just, sometimes, it feels like | Bazen o yol uçuruma çıkıyor gibi hissediyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| I need to take this. | Bunu açmam gerek. | Bitten-1 | 2014 | |
| Are you okay? What's happening there? | İyi misin? Orada neler oluyor? | Bitten-1 | 2014 | |
| I spoke to Jorge, he just landed in Syracuse. | Jorge ile konuştum, Syracuse'ye yeni inmiş. | Bitten-1 | 2014 | |
| He told me that Marsten and Cain are on their way to you, | Marsten ve Cain'in sana doğru yolda olduklarını... | Bitten-1 | 2014 | |
| and that you had him track Roman. | ...ve kendisinin Roman'ı takip edeceğini söyledi. | Bitten-1 | 2014 | |
| He found a line of credit cards that lead to Southern Ontario. | Güney Ontario'ya uzanan bir kredi kartı akışı tespit etmiş. | Bitten-1 | 2014 | |
| Are you coming back? | Sen dönüyor musun? | Bitten-1 | 2014 | |
| Jorge is going to come here and clean up the room. | Jorge buraya gelip odayı temizleyecek... | Bitten-1 | 2014 | |
| And he's going to bury Morgan. | ...ve Morgan'ı gömecek. | Bitten-1 | 2014 | |
| He's going to take her car to the airport. | Arabasını alıp havaalanına götürecek. | Bitten-1 | 2014 | |
| That will buy us a little bit of time | Ailesi, kayıp olduğunu fark etmeden önce bize biraz zaman kazandırır. | Bitten-1 | 2014 | |
| I'm going to go after Roman. | Ben Roman'ın peşinden gideceğim. | Bitten-1 | 2014 | |
| No, you can't go by yourself. | Olmaz, tek başına gidemezsin. | Bitten-1 | 2014 | |
| Take Cain, take Clay, take me. | Cain'i al, Clay'i al, beni al. Roman'ın peşinden yalnız gidemezsin. | Bitten-1 | 2014 | |
| I have to do this on my own. | Bunu tek başıma halletmek zorundayım. | Bitten-1 | 2014 | |
| You are not leaving me in charge, Jeremy! | Yetkilerini bana devredemezsin Jeremy! | Bitten-1 | 2014 | |
| You are coming back! Please... | Geri dönmek zorundasın! Lütfen. | Bitten-1 | 2014 | |
| You know, it's fitting that a Russian said it best. | Yine bir Rus’un söylediği gibi... | Bitten-1 | 2014 | |
| It was Dostoyevsky. | ...Dostoyevski’nin. | Bitten-1 | 2014 | |
| He said that "the mystery of human existence | "İnsan varoluşunun sırrı yalnızca hayatta kalmak değil.... | Bitten-1 | 2014 | |
| but in having something to live for." | ...uğrunda yaşanacak bir şeye sahip olmaktır." demiş. | Bitten-1 | 2014 | |
| You've given me that. | Sen, bana bunu verdin. | Bitten-1 | 2014 | |
| You gave me something to fight for, | Bana uğrunda savaşacak bir şey verdin... | Bitten-1 | 2014 | |
| above and beyond just Pack rules. | ...sürü kurallarının çok ötesinde ve üzerinde. | Bitten-1 | 2014 | |
| And I'm not going to let Roman take that away from me. | Roman'ın bunu elimden almasına müsaade etmeyeceğim. | Bitten-1 | 2014 | |
| I'm not going to let him take you away from me. | Seni benden koparmasına izin vermeyeceğim. | Bitten-1 | 2014 | |
| I'm going to do what must be done, Elena. | Yapılması gerekeni yapacağım Elena. | Bitten-1 | 2014 | |
| Don't hang up. | Kapatma. | Bitten-1 | 2014 | |
| I forgive you, Jeremy. | Seni affediyorum Jeremy. | Bitten-1 | 2014 | |
| I forgive... | Bağışlıyorum... | Bitten-1 | 2014 | |
| No sign of the Change. | Dönüşüm izi yok. | Bitten-1 | 2014 | |
| Looks like an animal attack. | Hayvan saldırısı gibi görünüyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| We'll leave the body here for someone to find. | Cesedi birilerinin bulabilmesi için burada bırakacağız. | Bitten-1 | 2014 | |
| Let his loved ones have some closure. | Sevdiklerinin ona veda edebilmesi için. | Bitten-1 | 2014 | |
| It was the wolf in me. | İçimdeki kurt yaptı. | Bitten-1 | 2014 | |
| The wolf was excited to attack this guy. | Kurt, bu adama saldırmak için hevesliydi. | Bitten-1 | 2014 | |
| Trevor. | Trevor. | Bitten-1 | 2014 | |
| Feeling that adrenaline rush... | O adrenalin patlamasını hissetmek... | Bitten-1 | 2014 | |
| it was unbelievable. | ...inanılmazdı. | Bitten-1 | 2014 | |
| What if that's who I am? | Ya ben buysam? | Bitten-1 | 2014 | |
| What if I can't stop? | Ya kendimi durduramazsam? | Bitten-1 | 2014 | |
| Hey, babe! | Merhaba bebeğim! | Bitten-1 | 2014 | |
| Sorry for bitching about my mom. | Annem hakkında dırdır ettiğim için üzgünüm. Salata getiriyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| Did you move the deck chairs to the cottage? | Şezlongları ardiyeye sen mi kaldırdın? Kulübede yoklar. | Bitten-1 | 2014 | |
| Every one of us | Her birimiz buraya farklı şekilde geldi. | Bitten-1 | 2014 | |
| We need each other. | Birbirimize ihtiyacımız var. | Bitten-1 | 2014 | |
| It's the only way we can do this. | Başarabilmemizin tek yolu bu. | Bitten-1 | 2014 | |
| I'll get him under control. | Ben onu kontrol altında tutarım. | Bitten-1 | 2014 | |
| What about my father? | Babama ne oldu? | Bitten-1 | 2014 | |
| He's resting upstairs. | Yukarıda dinleniyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| He's been through a lot as well | Onun da başından çok şey geçti ve senin güçlü olman iyi gelebilir. | Bitten-1 | 2014 | |
| I found this at the front gate. | Bunu ön kapıda buldum. | Bitten-1 | 2014 | |
| Jeremy called. | Jeremy aradı. | Bitten-1 | 2014 | |
| Morgan. | Morgan? | Bitten-1 | 2014 | |
| She saw. | Görmüş. | Bitten-1 | 2014 | |
| Jorge is on his way, he'll handle it. | Jorge yolda, o halledecek. | Bitten-1 | 2014 | |
| Jeremy's gone after Roman. | Jeremy Roman'ın peşinden gitti. | Bitten-1 | 2014 | |
| I don't know. He demanded we not follow him. | Bilmiyorum. Takip etmememizi istedi. | Bitten-1 | 2014 | |
| But we have to go. | Etmek zorundayız. | Bitten-1 | 2014 | |
| Please, enough! Enough! | Lütfen yeter! Yeter! | Bitten-1 | 2014 | |
| What was that? Uh, wiring. It's fine. | O da neydi? Kablolardandır, bir şey değil. | Bitten-1 | 2014 | |
| They know where we are. We have to move, | Yerimizi biliyorlar, gitmemiz gerek. | Bitten-1 | 2014 | |
| find another base. I have a place already. | Başka bir üs bul. Çoktan buldum. | Bitten-1 | 2014 | |
| Katia and Alexei saw their mother torn apart | Katia ve Alexei annelerinin tek gözü kırmızı bir kurt tarafından parçalanışını gördü. | Bitten-1 | 2014 | |
| Roman's assassins. | Roman'ın suikastçısı. | Bitten-1 | 2014 | |
| It wasn't a dream, was it? | Rüya değildi, değil mi? | Bitten-1 | 2014 | |
| That boy, he was changing into something. 1 | O çocuk bir şeye dönüşüyordu. | Bitten-1 | 2014 | |
| God, did I see him... change into a wolf? | Tanrım! Onun bir kurda dönüştüğünü mü gördüm? 1 | Bitten-1 | 2014 | |
| I'll figure it all out. | Hepsini halledeceğim. | Bitten-1 | 2014 | |
| I spoke to Jorge, | Jorge ile konuştum, Roman'ı takip etmesini söylemişsin. | Bitten-1 | 2014 | |
| He found a lot of credit cards that lead to Southern Ontario. | Güney Ontario'ya uzanan kredi kartlarının izini bulmuş. | Bitten-1 | 2014 | |
| Are you coming back? I am going to go after Roman. | Geri dönüyor musun? Roman'ın peşinden gideceğim. | Bitten-1 | 2014 | |
| This is from the Russian wolf. It's infected. | Bunu Rus kurdu mu yaptı. Enfeksiyon kapmış. | Bitten-1 | 2014 | |
| I can turn around. We can be there | Geri dönebilirim. En fazla bir buçuk saate orada olabilirim. | Bitten-1 | 2014 | |
| Rachel isn't answering? No. | Rachel telefonu açmıyor mu? Hayır. | Bitten-1 | 2014 | |
| Go to Rachel's. I found this at the front gate. | Rachel'a git. Bunu ön kapıda buldum. | Bitten-1 | 2014 | |
| That's Marsten. | Bu Marsten. | Bitten-1 | 2014 | |
| Please, enough... enough! | Lütfen, yeter. Yeter! | Bitten-1 | 2014 | |
| Maybe she left. | Belki gitmiştir. | Bitten-1 | 2014 | |
| Something's not right. | Yanlış bir şeyler var. | Bitten-1 | 2014 | |
| Oh, thank God. What's going on? | Tanrıya şükür. Neler oluyor? | Bitten-1 | 2014 | |
| Uh, it's fine. This is... | Sorun yok. Bu... | Bitten-1 | 2014 | |
| This is Katia. | Bu Katia. | Bitten-1 | 2014 | |
| I'm Elena's half sister. | Elena'nın üvey kardeşiyim. | Bitten-1 | 2014 | |
| It's just for a few days. | Yalnızca birkaç gün için. | Bitten-1 | 2014 | |
| She can stay in the spare room. | Konuk odasında kalabilir. | Bitten-1 | 2014 | |
| Who's after her? It's a bit of a situation, | Peşinde kim var? Durum biraz karışık... | Bitten-1 | 2014 | |
