English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 7610
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I'm her only sister. | Ben tek kız kardeşiyim. | Bitten-1 | 2014 |  |
| I was the maid of honour. | Baş nedimesi bendim. | Bitten-1 | 2014 | |
| The morning of her wedding, | Düğün gününün sabahında bir telefon geldi. | Bitten-1 | 2014 | |
| I was still on the force in Baltimore. | O zamanlar Baltimore'da görevliydim. | Bitten-1 | 2014 | |
| You had to answer the call. | Telefonu açmak zorundaydın. | Bitten-1 | 2014 | |
| I had been trying to solve that case | O vakayı yıllardır çözmeye çalışıyordum. | Bitten-1 | 2014 | |
| Domestic homicide. | Cinayet. | Bitten-1 | 2014 | |
| A witness came forward. | Bir tanık çıkmıştı. Sınır dışı edilecekti. | Bitten-1 | 2014 | |
| we had the tiniest window of opportunity, | Minicik bir fırsat yakalamıştık. Ben de kaçırmadım. | Bitten-1 | 2014 | |
| It was my responsibility. | Bu benim sorumluluğumdu. | Bitten-1 | 2014 | |
| That case wasn't going to get solved otherwise. | O vaka başka türlü çözülemezdi. Daha uzun yıllar vardı... | Bitten-1 | 2014 | |
| to make it up to my sister. | ...kardeşime kendimi affettirmek için. | Bitten-1 | 2014 | |
| But how did she feel? | Peki ya o nasıl hissetti? | Bitten-1 | 2014 | |
| I'd love to talk to her about it. | Telefonlarıma cevap verseydi... | Bitten-1 | 2014 | |
| If she'd take my calls. | ...bunun hakkında konuşmayı ben de çok isterdim. | Bitten-1 | 2014 | |
| But 10 years later, she still won't. | On yıl sonra bile açmıyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| You made a tough choice. | Zor bir seçim yapmışsın. | Bitten-1 | 2014 | |
| I took an oath. | Bir ant içtim. | Bitten-1 | 2014 | |
| To me, there was no choice. | Bana göre başka seçenek yoktu... | Bitten-1 | 2014 | |
| But I was wrong. | ...ama yanılmışım. | Bitten-1 | 2014 | |
| I should've been there for her. | Onun yanında olmalıydım. | Bitten-1 | 2014 | |
| That witness could've been interviewed | O tanığı ortağım da sorgulayabilirdi. | Bitten-1 | 2014 | |
| It seemed so important to me at the time, and... | O anda çok önemli gibi gelmişti ve... | Bitten-1 | 2014 | |
| I have a niece I've never met. | Hiç tanışmadığım bir yeğenim var. | Bitten-1 | 2014 | |
| It's more important. | Bu daha önemli. | Bitten-1 | 2014 | |
| Family, that's what matters. | Önemli olan aile. | Bitten-1 | 2014 | |
| Everything that I do, I do to protect my family. | Yaptığım her şeyi ailemi korumak için yaptım. | Bitten-1 | 2014 | |
| The Russian, Roman Navikev, | Şu Rus, Roman Navikev; buradaki diğer adamı öldürmek istedi. | Bitten-1 | 2014 | |
| it's an obsession about an old vendetta. | Eski bir kan davası takıntısı. | Bitten-1 | 2014 | |
| But he... he also... | Ayrıca... | Bitten-1 | 2014 | |
| wants to kill a member of my family. | ...benim ailemden birisini de öldürmek istiyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| And I'm just trying to prevent that. | Ben yalnızca buna engel olmaya çalışıyordum. | Bitten-1 | 2014 | |
| And things got violent, and that's when you walked in. | Sonra işler sarpa sardı ve sen olaya dahil oldun. | Bitten-1 | 2014 | |
| And made things worse. | Ve daha da kötüleştirdim. | Bitten-1 | 2014 | |
| I think that we can make this better. | Bence bu işi düzeltebiliriz. | Bitten-1 | 2014 | |
| Could you just walk away from this? | Buradan çıkıp gidebilir misin? | Bitten-1 | 2014 | |
| From what I know? | Öğrendiklerimden sonra mı? | Bitten-1 | 2014 | |
| Yeah, from what you saw. | Evet, gördüklerinden sonra... | Bitten-1 | 2014 | |
| From what happened to you. | ...başına gelenlerden sonra. | Bitten-1 | 2014 | |
| Can you just understand | Benim, ailesini korumaya çalışan bir adam olduğumu anlayabilir misin? | Bitten-1 | 2014 | |
| So I just turn a blind eye? | Görmezden mi geleyim? | Bitten-1 | 2014 | |
| These are very bad people. | Bunlar çok kötü insanlar. | Bitten-1 | 2014 | |
| And you don't want help? | Yardım istemiyor musun? | Bitten-1 | 2014 | |
| That would just make things infinitely worse, | Bu, işleri çok daha kötüleştirir, inan bana. | Bitten-1 | 2014 | |
| Can you trust me? | Bana güvenebilir misin? | Bitten-1 | 2014 | |
| I want to be able to trust you. | Ben sana güvenebilmek istiyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| I want to trust that | Buradan çıkıp gideceğine ve o sakin hayatı bulacağına inanmak istiyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| I learned too late from my mistakes. | Hatalarımdan çok geç ders aldım. | Bitten-1 | 2014 | |
| I lost my sister. | Kız kardeşimi kaybettim. | Bitten-1 | 2014 | |
| I do want a quiet life. | Sakin bir hayat istiyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| what happened today was... | ...bugün olanlar... | Bitten-1 | 2014 | |
| I was... pruning my hedges | ...çitlerimi buduyordum ve merdivenden düştüm. | Bitten-1 | 2014 | |
| And... we walk out that door together? | O kapıdan birlikte çıkacağız değil mi? | Bitten-1 | 2014 | |
| On the other side of that door | Kapının diğer tarafında, vedalaştıktan sonra... | Bitten-1 | 2014 | |
| You can trust me | ...bana güvenebilirsin, çünkü artık yokum. | Bitten-1 | 2014 | |
| There's a fishing rod with my name on it. | Üzerinde ismim yazılı bir oltam var. | Bitten-1 | 2014 | |
| I beg you to get out too, | ...hâlâ yapabiliyorken, sana da çıkıp gitmen için yalvarıyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| Easy up. | Yavaşça kalk. | Bitten-1 | 2014 | |
| Forget I was ever here. | Buraya geldiğimi unutacağım. | Bitten-1 | 2014 | |
| And ever saw your car parked out front, | Dışarıda park hâlinde arabanı gördüğümü, Rusların bu yakınlara geldiğini de. | Bitten-1 | 2014 | |
| I'll forget walking up those stairs and see... | O merdivenlerden yukarı çıktığımı ve... | Bitten-1 | 2014 | |
| It wasn't a dream, was it? | O bir rüya değildi, değil mi? | Bitten-1 | 2014 | |
| That boy. | O çocuk. | Bitten-1 | 2014 | |
| He was... | O... | Bitten-1 | 2014 | |
| changing into something. | ...bir şeye dönüşüyordu. | Bitten-1 | 2014 | |
| A wolf? | Bir kurda. | Bitten-1 | 2014 | |
| God, did I see him change into a wolf? | Tanrım, onun bir kurda dönüştüğünü mü gördüm? | Bitten-1 | 2014 | |
| You saw a werewolf. | Bir kurtadam gördün. | Bitten-1 | 2014 | |
| That's what that boy is. | O çocuk bir kurtadam. | Bitten-1 | 2014 | |
| And so am I. | Ben de öyle. | Bitten-1 | 2014 | |
| Everything you saw is real. | Gördüğün her şey gerçek. | Bitten-1 | 2014 | |
| The Russians, what happened in this room, your leg... | Ruslar, bu odada olanlar, bacağın. | Bitten-1 | 2014 | |
| It's all true. | Hepsi gerçek. | Bitten-1 | 2014 | |
| And I'm still the man that you know, | Ve ben hâlâ senin tanıdığın adamım. | Bitten-1 | 2014 | |
| and I am | Ve ben... | Bitten-1 | 2014 | |
| just a man trying to protect his family. | ...sadece ailesini korumaya çalışan bir adamım. | Bitten-1 | 2014 | |
| And you saw what we are. | Ne olduğumuzu gördün. | Bitten-1 | 2014 | |
| And you saw what I am. | Ne olduğumu gördün. | Bitten-1 | 2014 | |
| And no one else can know that. | Bunu başka hiç kimse bilmiyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| Can I trust you with that? | Sana bu konuda güvenebilir miyim? | Bitten-1 | 2014 | |
| I'm going to get you out of here. Okay? | Seni buradan çıkartacağım, tamam mı? | Bitten-1 | 2014 | |
| You lost a lot of blood... | Çok fazla kan kaybettin. | Bitten-1 | 2014 | |
| You need to see a medic. | Doktora gitmen gerek. | Bitten-1 | 2014 | |
| So we're going to talk about this another time. | Bu konuyu daha sonra konuşuruz. | Bitten-1 | 2014 | |
| This is my responsibility. | Bu benim sorumluluğum. | Bitten-1 | 2014 | |
| I'll figure it all out. | Her şeyi çözeceğim. | Bitten-1 | 2014 | |
| I'm so sorry, Karen. | Çok üzgünüm Karen. | Bitten-1 | 2014 | |
| It's a good thing I got here when I did. | Buraya gelebilmem isabet olmuş. | Bitten-1 | 2014 | |
| Sepsis can get into the organs, | Kan zehirlenmesi tüm organları çalışmaz hâle getirebilir. | Bitten-1 | 2014 | |
| Have you tended to many werewolves? | Çok kurtadam tedavi ettin mi? | Bitten-1 | 2014 | |
| Just myself. | Sadece kendimi. | Bitten-1 | 2014 | |
| Just once. | Bir kere etmiştim. | Bitten-1 | 2014 | |
| I was stationed in Fallujah, | Felluce'de görevliydim, bir keskin nişancı vardı. | Bitten-1 | 2014 | |
| Pinned down a wounded soldier in my battalion, | Benim taburumdan yaralı bir askeri açıkta sıkıştırmıştı. | Bitten-1 | 2014 | |
| And if I went out to help, | Yardım için çıksam ve vurulsam, sıhhiye beni bayılttığında... | Bitten-1 | 2014 | |
| I wasn't sure if I'd be able to control my Change. | ...dönüşümümü kontrol edebileceğimden emin değildim. | Bitten-1 | 2014 | |
| I could play it safe | Güvende kalabilir veya doğru olanı yapabilirdim. | Bitten-1 | 2014 | |
| Not really a choice. | Pek seçenek yoktu. | Bitten-1 | 2014 | |
| So I ran out | Bende çıktım ve adamımı güvenli bölgeye sürükledim. | Bitten-1 | 2014 | |
| Took one in the leg. | Bacağından ısırdım. | Bitten-1 | 2014 | |
