English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 7613
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| None of this should have happened. | Kitabında bizim isimlerimiz var. | Bitten-1 | 2014 |  |
| Karen deserved better. | Karen daha iyisini hak ediyordu. | Bitten-1 | 2014 | |
| Jeremy, I know how you're feeling, | Jeremy, nasıl hissettiğini biliyorum... | Bitten-1 | 2014 | |
| but don't let that cloud your judgment. | ...ama kararlarını gölgelemesine izin verme. | Bitten-1 | 2014 | |
| None of this will stop as long as Roman's still alive. | Roman yaşadığı sürece hiçbir şey son bulmayacak. | Bitten-1 | 2014 | |
| You don't have to go after him alone. | Onun peşinden tek başına gitmek zorunda değilsin. | Bitten-1 | 2014 | |
| Let us help you. | İzin ver yardım edelim. | Bitten-1 | 2014 | |
| I'm going to do what I must, and so will you. | Ben yapmam gerekeni yapacağım, sen de öyle. | Bitten-1 | 2014 | |
| At least wait until we have Marsten back. | En azından Marsten'ı kurtarana kadar bekle. | Bitten-1 | 2014 | |
| There is no time, Elena. | Vakit yok Elena. | Bitten-1 | 2014 | |
| I expect you to keep the Pack together. | Senden sürüyü bir arada tutmanı bekliyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| Let's go, darlin'. | Gidelim canım. | Bitten-1 | 2014 | |
| Breakfast special. | Özel kahvaltı. | Bitten-1 | 2014 | |
| Tell me how it all started. | Nasıl başladığını anlat. | Bitten-1 | 2014 | |
| The lights. They'd flicker when he cried. | Işıklar. Ağladığında, ışıklar titriyordu. | Bitten-1 | 2014 | |
| Right away? No. | Anında mı? Hayır. | Bitten-1 | 2014 | |
| Uh, it would take a minute. | Biraz zaman alıyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| If I couldn't soothe him in time, | Eğer vaktinde sakinleştiremezsem zavallı şeyin canı çok sıkılıyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| Then things started to move. | Sonra eşyalar hareket etmeye başladı. | Bitten-1 | 2014 | |
| Little things at first. | İlk başta küçük şeyler. | Bitten-1 | 2014 | |
| Like, a fork would fall off the table; | Çatal, masadan aşağı düştü, odadaki tablolar yanlara devrildi. | Bitten-1 | 2014 | |
| The toys were the first things | Beşiğe doğru süzülen ilk şeyler oyuncaklardı. | Bitten-1 | 2014 | |
| It was Aleister at the compound. | Yerleşkedeyken Aleister yapmış olmalı. | Bitten-1 | 2014 | |
| When he injected Rachel with Savannah's blood, | Rachel'a Savannah'nın kanını enjekte ettiğinde bebeği etkilemiş olmalı. | Bitten-1 | 2014 | |
| I have never seen a baby | Daha önce sihir becerisi gösteren bir bebek hiç görmemiştim. | Bitten-1 | 2014 | |
| I just don't want Rocco to hurt himself. | Ben sadece Rocco'nun kendine zarar vermesini istemiyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| That's the weird part. | Tuhaf tarafı da o. | Bitten-1 | 2014 | |
| A baby his age can't see past a few feet. | O yaştaki bir bebek birkaç adım ötesini ancak görebilir. | Bitten-1 | 2014 | |
| So how is he moving things | Göremediği hâlde odanın diğer ucundaki şeyleri nasıl hareket ettiriyor? | Bitten-1 | 2014 | |
| Is there a way to... | Bir yolu var mı... | Bitten-1 | 2014 | |
| uh... to cure him? | ...şey, tedavi edebilmenin? | Bitten-1 | 2014 | |
| It isn't a sickness. Hey. | Bu bir hastalık değil. | Bitten-1 | 2014 | |
| That's not what she meant. You know that. | Onu kastetmediğini biliyorsun. | Bitten-1 | 2014 | |
| Let's find out what's really going on here. | Burada gerçekten neler olduğunu öğrenelim. | Bitten-1 | 2014 | |
| I need you to write everything down. | Senden her şeyi yazmanı istiyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| Don't leave out any details. | Hiçbir detayı atlama. | Bitten-1 | 2014 | |
| And I need something of Rocco's. | Bir de Rocco'ya ait bir şey lazım. | Bitten-1 | 2014 | |
| A pacifier. | Emzik. | Bitten-1 | 2014 | |
| Uh, in my room, on the dresser. | Benim odamda, gardıropta. | Bitten-1 | 2014 | |
| I can get it. | Ben alırım. | Bitten-1 | 2014 | |
| Why do I get the feeling | Nedense içimde kızılağaç ve baldıran aramaya gidecekmişim gibi bir his var. | Bitten-1 | 2014 | |
| No, but I will need crickets and pine cones. | Bilmem ama benim çekirge ve çam kozalağına ihtiyacım olacak. | Bitten-1 | 2014 | |
| You haven't told me what you want. | Ne istediğini hâlâ söylemedin. | Bitten-1 | 2014 | |
| From you? Nothing. | Senden mi? Hiçbir şey. | Bitten-1 | 2014 | |
| Which is all well and good, | Hepsi iyi hoş da benim sana sunacak bir şeyim yok. | Bitten-1 | 2014 | |
| You will bring us the ones that we want. | Sen, istediklerimizi ayağımıza getireceksin. | Bitten-1 | 2014 | |
| And who might they be? | Onlar kim ola ki? | Bitten-1 | 2014 | |
| Anyone on the list. | Listedeki herhangi biri. | Bitten-1 | 2014 | |
| I've travelled to Russia... | Rusya'ya seyahat etmiştim. | Bitten-1 | 2014 | |
| heard tales of The Albino, | Albino hakkında hikayeler duydum... | Bitten-1 | 2014 | |
| the werewolf with the one red eye. | ...tek gözü kırmızı bir kurtadam. | Bitten-1 | 2014 | |
| Appeared and disappeared like a ghost. | Bir hayalet gibi görünüp kayboluyormuş. | Bitten-1 | 2014 | |
| Even the most stout hearted crossed themselves and spat. | En gözü pek olanlar bile istavroz çıkartıp ağızlarını kapatıyorlardı. | Bitten-1 | 2014 | |
| I thought it was a convenient fable, | Uygun bir masal olduğunu düşünmüştüm. | Bitten-1 | 2014 | |
| a bogeyman for Roman's men. | Roman'ın adamları için bir öcü. | Bitten-1 | 2014 | |
| Do you believe in a bogeyman? | Öcülere inanır mısın? | Bitten-1 | 2014 | |
| Come. Step out. | Gel. Dışarıya çık. | Bitten-1 | 2014 | |
| Yes. | Aferin. | Bitten-1 | 2014 | |
| That's a good mouse. | Uslu fare. | Bitten-1 | 2014 | |
| You've spent a lot of time here. Hmm? | Burada çok vakit geçiriyor musun? | Bitten-1 | 2014 | |
| Well, I made a vow to look after Logan's son. | Logan'ın oğluna göz kulak olacağıma söz verdim. | Bitten-1 | 2014 | |
| Logan was my best friend. | Logan en iyi arkadaşımdı. Rachel da onun nişanlısı. | Bitten-1 | 2014 | |
| Who do you think I am? | Beni ne sanıyorsun? | Bitten-1 | 2014 | |
| I'm not accusing you of anything. | Seni bir şeyle suçlamıyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| I'm just saying that these things happen. | Yalnızca böyle şeylerin olabileceğini söylüyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| Nothing's happening. Okay. | Hiçbir şey olduğu yok. Tamam. | Bitten-1 | 2014 | |
| You're something, you're really something. | ...değerliydin. Benim için değerliydin. | Bitten-1 | 2014 | |
| You break my heart | Kalbimi kırdın ve neredeyse bir yıldır senden haber alamadım. | Bitten-1 | 2014 | |
| I'm sorry, okay? | Özür dilerim, tamam mı? | Bitten-1 | 2014 | |
| It's been hectic. | Telaşlı zamanlardı. | Bitten-1 | 2014 | |
| I sold the cosmetics company. | Kozmetik şirketini sattım. | Bitten-1 | 2014 | |
| Savannah and I are packing up and moving to Portland. | Savannah ile Portland'a taşınmak için eşyalarımızı toparlıyoruz. | Bitten-1 | 2014 | |
| There's just... too many bad memories | Doğu yakasında çok fazla kötü anımız var. | Bitten-1 | 2014 | |
| Well, what's in Portland? | Portland'da ne var? | Bitten-1 | 2014 | |
| Should I ask who is in Portland? | Portland'da kim var diye mi sormalıyım? | Bitten-1 | 2014 | |
| He's a lawyer. | Bir avukat. | Bitten-1 | 2014 | |
| Does this, um... | Bu avukatın... | Bitten-1 | 2014 | |
| lawyer have a name? | ...bir adı var mı? | Bitten-1 | 2014 | |
| You werewolves, always looking for the hunt. | Siz kurtadamlar daima av peşindesiniz. Bu sefer peşini bırak Nick. | Bitten-1 | 2014 | |
| You're right where you belong. | Sen ait olduğun yerdesin. | Bitten-1 | 2014 | |
| Right here, taking care of them. | Tam burada, onlarla ilgileniyorsun. | Bitten-1 | 2014 | |
| They're lucky to have you. | Yanlarında olduğun için şanslılar. | Bitten-1 | 2014 | |
| You know, I was lucky once. | Bir zamanlar ben de şanslıydım. | Bitten-1 | 2014 | |
| I found some wild dill weed. | Biraz yabani dereotu buldum. | Bitten-1 | 2014 | |
| My mother used to make okróshka with it | Annem bununla akroşka yapardı... | Bitten-1 | 2014 | |
| back in Vladivostok. Russia? | ...Vladivostok'ta iken. Rusya mı? | Bitten-1 | 2014 | |
| W... are you connected with Roman Navikev? | Roman Navikev'le bir bağlantın var mı? | Bitten-1 | 2014 | |
| How do you know about him? | Onu nereden tanıyorsun? | Bitten-1 | 2014 | |
| We've had some dealings with the Russian Alpha. | Rus alfasıyla bazı sorunlar yaşadık. | Bitten-1 | 2014 | |
| Since he found out about us, | Bizi öğrendiğinden beri... | Bitten-1 | 2014 | |
| he's been hunting for Russian witches. What? | ...Rus cadıları avlamaya başladı. Ne? | Bitten-1 | 2014 | |
| The Coven there has scattered and gone into hiding. | Oradaki cadı meclisi dağılıp saklandılar. | Bitten-1 | 2014 | |
| One of them is missing. | İçlerinden biri kayıp. | Bitten-1 | 2014 | |
| What could Roman want with witches? | Roman cadılardan ne isteyebilir ki? | Bitten-1 | 2014 | |
| What all men want. | Bütün erkeklerin istediği şeyi. | Bitten-1 | 2014 | |
| Power. | Güç. | Bitten-1 | 2014 | |
| Nick? Update. How is the baby? | Nick, durum ne? Bebek nasıl? | Bitten-1 | 2014 | |
| Paige is here doing some sort of... | Paige burada bir çeşit... | Bitten-1 | 2014 | |
| witchy experiment thing. | ...cadı deneyi yapıyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| Paige is there? For Rocco? | Paige, Rocco için mi orada? | Bitten-1 | 2014 | |
