English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 7622
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Uphold her word, at all costs. | İsteklerine uy, ne pahasına olursa olsun. | Bitten-1 | 2014 |  |
| I do. | Kabul ediyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| I will. With all my heart. | Uyacağım, tüm kalbimle. | Bitten-1 | 2014 | |
| Jeremy, you can't just delegate Alpha. | Jeremy, alfalığı öylece devredemezsin. | Bitten-1 | 2014 | |
| And with you, they will change. | ...ve seninle birlikte onlar da değişecek. | Bitten-1 | 2014 | |
| The Pack will support you. 1 | Sürü seni destekleyecektir. | Bitten-1 | 2014 | |
| I'm not ready. 1 | Hazır değilim. | Bitten-1 | 2014 | |
| Yes, you are. 1 | Hayır, hazırsın. | Bitten-1 | 2014 | |
| You were born to be a leader. | Lider olmak için doğdun. | Bitten-1 | 2014 | |
| The next generation needs to stand | Bir sonraki nesil daha yetkin birisinin omuzlarında yükselmeli. | Bitten-1 | 2014 | |
| And you will see so much further | Sen, benden çok daha ileriyi, çok daha net görebiliyorsun Elena. | Bitten-1 | 2014 | |
| We better get going. | Başlasak iyi olur. | Bitten-1 | 2014 | |
| Katia, come on! | Hadi Katia! | Bitten-1 | 2014 | |
| We got run off the road. | Yoldan çıktık. | Bitten-1 | 2014 | |
| No... I'm okay. | Hayır. Ben iyiyim. | Bitten-1 | 2014 | |
| Are you okay? | Sen iyi misin? 1 | Bitten-1 | 2014 | |
| Got the wind knocked out of me. | Bir süre bayılmışım. | Bitten-1 | 2014 | |
| We've got bigger problems. | Daha büyük sorunlarımız var. | Bitten-1 | 2014 | |
| Those aren't good Samaritans. | Şuradakiler hayırsever değil. | Bitten-1 | 2014 | |
| Roman's men. | Roman'ın adamları. | Bitten-1 | 2014 | |
| Coming to finish what they started. | Başladıkları işi bitirmeye geliyorlar. | Bitten-1 | 2014 | |
| My seatbelt is stuck! | Emniyet kemerim sıkışmış! | Bitten-1 | 2014 | |
| It won't open! | Açılmıyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| Just... Just don't hurt her! | Onu incitmeyin. | Bitten-1 | 2014 | |
| Anything from Nick? | Nick'ten haber var mı? | Bitten-1 | 2014 | |
| No answer. I'll text him again. | Cevap yok. Tekrar mesaj çekeceğim. | Bitten-1 | 2014 | |
| We can't wait for him. | Onu bekleyemeyiz. | Bitten-1 | 2014 | |
| Before anyone else gets hurt, | Başka biri daha incinmeden Albino'yu öldürmeliyiz. | Bitten-1 | 2014 | |
| Out. Okay. | Dışarı. Tamam. | Bitten-1 | 2014 | |
| You should take off. | Paydos etmen gerek. | Bitten-1 | 2014 | |
| This is yours if you leave for the night. | Şimdi buradan gidersen bu senindir. | Bitten-1 | 2014 | |
| C'mon, babe. Take it. | Hadi bebeğim, al şunu. | Bitten-1 | 2014 | |
| Matching tattoos... | Uyumlu dövmeler. | Bitten-1 | 2014 | |
| You won't stop. | Durmayacaksın. | Bitten-1 | 2014 | |
| You've made that pretty clear. | Bunu açıkça belirtmiştin. | Bitten-1 | 2014 | |
| Your actions have led us here. | Eylemlerin bizi buraya getirdi. | Bitten-1 | 2014 | |
| You've given us no option. | Bize başka seçenek bırakmadın. | Bitten-1 | 2014 | |
| You ever work with chickens? | Tavuklarla hiç uğraştın mı? | Bitten-1 | 2014 | |
| I worked with chickens. | Ben uğraştım. | Bitten-1 | 2014 | |
| On a farm in Russia. | Rusya'da bir çiftlikte. | Bitten-1 | 2014 | |
| The farmer hated butchering, he gave me the job. | Kasaplıktan nefret eden bir çiftçi bana bu işi verdi. | Bitten-1 | 2014 | |
| I made a game with the chickens. | Tavuklardan bir oyun icat ettim. | Bitten-1 | 2014 | |
| How much of the head could I cut off, | Kafasını kestiğim bir tavuk ölmeden önce ne kadar daha yaşıyor diye... | Bitten-1 | 2014 | |
| ...once and for all. | ...kesin olarak. | Bitten-1 | 2014 | |
| You remind me of one of these chickens. | Bana o tavuklardan birini hatırlatıyorsun. | Bitten-1 | 2014 | |
| Still walking and squawking. | Hâlâ yürüyüp gıdaklıyorsun. | Bitten-1 | 2014 | |
| You don't even know that you're dead. | Ölmüş olduğundan haberin bile yok. | Bitten-1 | 2014 | |
| You murdered my friend to make a point. | Amacını belli etmek için arkadaşımı öldürdün. | Bitten-1 | 2014 | |
| Finally, you teach me a lesson. | Nihayet, bana bir ders ver. | Bitten-1 | 2014 | |
| So now it is time to say goodbye. | Veda etme zamanımız geldi yani. | Bitten-1 | 2014 | |
| I mean to your friend Nick. | Arkadaşın Nick'e demek istemiştim. | Bitten-1 | 2014 | |
| You could still save him. Also Katia. | Onu hâlâ kurtarabilirsiniz. Katia'yı da. | Bitten-1 | 2014 | |
| No. Katia, her fate is certain. | Hayır, Katia'nın kaderi belli ama Nick benim listemde değil. | Bitten-1 | 2014 | |
| Nick and Katia. What do you know? | Nick ve Katia. Ne biliyorsun? | Bitten-1 | 2014 | |
| I know they won't live without your help. | Senin yardımın olmadan hayatta kalamayacaklarını biliyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| There's a picture on my telephone. | Telefonumda bir fotoğraf var. | Bitten-1 | 2014 | |
| What did you do to them? | Onlara ne yaptın? | Bitten-1 | 2014 | |
| For now, nothing. But I can give the order | Şimdilik hiçbir şey. Fakat emri veririm ve onları öldürebilirim. | Bitten-1 | 2014 | |
| I could take you to them. Or not. | Seni onlara götürebilirim. Yahut götürmem. | Bitten-1 | 2014 | |
| It is your choice. | Seçim senin. | Bitten-1 | 2014 | |
| All right, all right... | Tamam tamam. | Bitten-1 | 2014 | |
| Katia. What did he say? | Katia, ne söyledi? | Bitten-1 | 2014 | |
| Hey. Hey, what's going on? | Neler oluyor? | Bitten-1 | 2014 | |
| He's coming for us. | Bizim için geliyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| They call him The Albino. | Ona Albino diyorlar. | Bitten-1 | 2014 | |
| The wolf who killed my mother. | Annemi öldüren kurt. | Bitten-1 | 2014 | |
| We're dead, Nick. | Biz öldük Nick. | Bitten-1 | 2014 | |
| We're dead. | Biz öldük. | Bitten-1 | 2014 | |
| My surveillance shows me | Gördüğüm kadarıyla Roman'ın yerleşkesine girmek kolay iş olmayacak. | Bitten-1 | 2014 | |
| 24 hour patrols. | 24 saat devriye var. | Bitten-1 | 2014 | |
| The guards work alone. | Nöbetçiler yalnız geziyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| That may be the weakness. That might be my way in. | Zayıf nokta bu olabilir. Bu şekilde girebilirim belki. | Bitten-1 | 2014 | |
| But guards work in pairs. | Nöbetçiler çift olarak geziyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| One hidden, one seen. | Biri açıktan, biri gizlenerek. | Bitten-1 | 2014 | |
| But you already know this. | Bunu zaten biliyorsundur. | Bitten-1 | 2014 | |
| They work in pairs. | Çift olarak geziyorlar. | Bitten-1 | 2014 | |
| There is no need to test me, Jeremy. | Beni test etmene gerek yok Jeremy. Sana ihanet etmeyeceğim. | Bitten-1 | 2014 | |
| This blood feud has cost us both dearly. | Bu kan davası ikimize de pahalıya mal oldu. Yeni bir sayfa açma vakti. | Bitten-1 | 2014 | |
| So let's begin. | Başlayalım o hâlde. | Bitten-1 | 2014 | |
| Roman's paranoia is growing. | Roman'ın paranoyası büyüyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| His fear as well. | Korkusu de öyle. | Bitten-1 | 2014 | |
| You must strike now. | Şimdi saldırmalısın. | Bitten-1 | 2014 | |
| My father has summoned an assassin. | Babam bir suikastçı çağırdı. | Bitten-1 | 2014 | |
| He's already killed one of our Pack. | Sürümden birini öldürdü bile. | Bitten-1 | 2014 | |
| But the rest survived? Hm. | Diğerleri hayatta mı? | Bitten-1 | 2014 | |
| Not for long. | Çok uzun sürmez. | Bitten-1 | 2014 | |
| Your Pack stands no chance against him. | Sürünün ona karşı hiçbir şansı yok. | Bitten-1 | 2014 | |
| The only way to stop him is to kill Roman. | Onu durdurmanın tek yolu Roman'ı öldürmek. | Bitten-1 | 2014 | |
| As soon as possible. | En kısa zamanda. | Bitten-1 | 2014 | |
| If you can get me close to Roman, | Beni Roman'a yaklaştırabilirsen, o işi hallederim. | Bitten-1 | 2014 | |
| We have our meals brought in once a day. | Günde bir kez yemek teslimatı yapılıyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| Hey, I know that you're scared, | Korktuğunu biliyorum ama buradan çıkmanın bir yolu var. | Bitten-1 | 2014 | |
| They called The Albino. | Albino'yu çağırdılar. | Bitten-1 | 2014 | |
| Katia, I know what this life has done to you. | Katia, bu hayatın sana neler yaptığını biliyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| I know you're always scared, you're never feeling safe, | Daima korktuğunu, hiçbir zaman güvende hissetmediğini... | Bitten-1 | 2014 | |
| you're never sure what's around the next corner. | ...başına ne geleceğinden asla emin olamadığını biliyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| What if all that could be different? | Ya bütün bunlar farklı olsaydı? | Bitten-1 | 2014 | |
| You mentioned Montreal. | Montreal'den bahsetmiştin. O işin gerçekleşmesine yardım edebilirim. | Bitten-1 | 2014 | |
| But not if you let me die, | Yalnız burada, bu lanet şeye zincirli hâlde ölmeme izin verirsen olmaz. | Bitten-1 | 2014 | |
| So hey, let me ask you something. | Sana bir şey soracağım. | Bitten-1 | 2014 | |
