English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 7618
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| What are you doing? Waiting for you. | Ne yapıyorsun? Seni bekliyorum. | Bitten-1 | 2014 |  |
| I like that you come. It means I know how you are thinking. | Gelmen hoşuma gitti. Düşünme şeklini bildiğimi gösteriyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| I'm thinking this isn't going to end well for you. | Bu işin sonunun senin için iyi olmayacağını düşünüyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| Me? Meh... what about Brian? | Benim mi? Peki ya Brian? | Bitten-1 | 2014 | |
| Do what you are thinking. Break the bottle on the table. | Aklından geçeni yap. Şişeyi masaya vurup kır. | Bitten-1 | 2014 | |
| Use the sharp end, here, kill me. | Keskin kenarını kullan, buyur; öldür beni. | Bitten-1 | 2014 | |
| Blood all over, big mess. | Her yer kan, irin olur. | Bitten-1 | 2014 | |
| Then, what you do about Brian? | Sonra Brian için ne yapacaksın? | Bitten-1 | 2014 | |
| What you do about some other stupid American | Beleş bira için gelen diğer aptal Amerikalılar için ne yapacaksın? | Bitten-1 | 2014 | |
| Then police come. You see? | Sonra polis gelir. Gördün mü? | Bitten-1 | 2014 | |
| It's a big mess. | Ortalık karışır. | Bitten-1 | 2014 | |
| So we're here, which is... | Biz buradayız, yani... | Bitten-1 | 2014 | |
| nowhere. | ...hiçbir yerde. | Bitten-1 | 2014 | |
| So what do we do? | Ne yapıyoruz? | Bitten-1 | 2014 | |
| This is new territory for me, Nick. | Benim için yeni bir durum Nick. | Bitten-1 | 2014 | |
| I don't know. Maybe we got it wrong. | Bilemiyorum, belki de yanlış anlamışızdır. | Bitten-1 | 2014 | |
| Well, we're in between these three towns. | Şu üç kasabanın ortasındayız. | Bitten-1 | 2014 | |
| We could go to each one and ask around. | Her birine gidip etrafı soruşturabiliriz. | Bitten-1 | 2014 | |
| That'll take too long. | Çok uzun sürer. | Bitten-1 | 2014 | |
| We're close. I know it, I can feel it. | Yaklaştık. Biliyorum, bunu hissedebiliyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| Look, I believe you.... Let's try the spell again. | Sana inanıyorum... Tekrar büyü deneyelim. | Bitten-1 | 2014 | |
| It's hurting you... I don't care. | Canını acıtıyor... Umurumda değil. | Bitten-1 | 2014 | |
| I got us this far, I can get us closer. | Buraya kadar getirdim, daha yakına götürebilirim. | Bitten-1 | 2014 | |
| ...we've got to stop it! | Durmamız gerek. Bekle, bekle. | Bitten-1 | 2014 | |
| Something is wrong, | Yanlış bir şeyler var. | Bitten-1 | 2014 | |
| the energy isn't coming from inside the circle. | Enerji çemberin içinden gelmiyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| This is crazy. | Bu inanılmaz. | Bitten-1 | 2014 | |
| Is it too bright? | Çok mu parlak? | Bitten-1 | 2014 | |
| It's too bright? | Çok mu parlak? | Bitten-1 | 2014 | |
| Yeah, you're tired. | Yoruldun mu? | Bitten-1 | 2014 | |
| I felt him. | Onu hissettim. | Bitten-1 | 2014 | |
| I could... I could see things. | Bazı şeyler görebildim. | Bitten-1 | 2014 | |
| What did you see? A ship's wheel on a wall. | Neler gördün? Duvarda bir gemi dümeni. | Bitten-1 | 2014 | |
| A lighthouse. | Bir deniz feneri. | Bitten-1 | 2014 | |
| And then it... just stopped. | Sonra birden duruverdi. | Bitten-1 | 2014 | |
| A lighthouse, all right, she was pointing towards Olcott. | Deniz feneri, tamam. Olcott'a doğru işaret ediyordu. | Bitten-1 | 2014 | |
| Okay, I can work with that. | Tamam, bu kadarı iş görür. | Bitten-1 | 2014 | |
| Why did it stop? The connection was lost. | Neden kesildi? Bağlantı koptu. | Bitten-1 | 2014 | |
| That could've be anything. He's all right. | Her şey olmuş olabilir. O iyi. | Bitten-1 | 2014 | |
| I felt him, I would know if anything happened to him. | Onu hissettim, bir şey olmuş olsa bunu bilirdim. | Bitten-1 | 2014 | |
| I am Katia Antonov. | Ben Katia Antonov. | Bitten-1 | 2014 | |
| I have something you want. | Bende istediğin bir şey var. | Bitten-1 | 2014 | |
| How did you get this number? | Bu numarayı nereden buldun? | Bitten-1 | 2014 | |
| Did you get my video? | Videomu aldın mı? | Bitten-1 | 2014 | |
| I know you've been seeking out witches in Russia. | Rusya'da cadıları avladığını biliyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| The witch who discovered this baby has powers. | Bu bebeğin güçleri olduğunu keşfeden cadı. | Bitten-1 | 2014 | |
| The video shows you what he can do. | Video yapabildiklerini gösteriyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| He's a werewolf baby who is also a witch. | Aynı zamanda cadı olan bir kurtadam bebek. | Bitten-1 | 2014 | |
| He's the only one. | Türünün tek örneği. | Bitten-1 | 2014 | |
| You can have him, | Onu alabilirsin... | Bitten-1 | 2014 | |
| in exchange for my family's freedom. | ...ailemin özgürlüğü karşılığında. | Bitten-1 | 2014 | |
| I want you to lift the blood feud. | Kan davasını bitirmeni istiyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| Call off your red eyed wolf. | Kırmızı gözlü kurdu geri çek. | Bitten-1 | 2014 | |
| Where are you? I will come to you. | Neredesin? Oraya geleceğim. | Bitten-1 | 2014 | |
| No, that's not how this is going to work. | Hayır, o şekilde olmayacak. | Bitten-1 | 2014 | |
| We'll meet in the town of Olcott. Olcott. | Olcott şehir meydanında buluşacağız. Olcott. | Bitten-1 | 2014 | |
| At the fountain at the corner of Main and Franklin. | Main ve Franklin'in köşesindeki çeşmede. | Bitten-1 | 2014 | |
| I will be there in two hours. | İki saate orada olurum. | Bitten-1 | 2014 | |
| Come alone. | Yalnız gel. | Bitten-1 | 2014 | |
| If I see anyone else, I disappear. | Başka birisini gördüğüm an, yok olurum. | Bitten-1 | 2014 | |
| Hotels in Olcott, New York. | Olcott, New York’taki otellerin her birine ikişer adam gönder. | Bitten-1 | 2014 | |
| You're not going anywhere. | Sen hiçbir yere gitmiyorsun. | Bitten-1 | 2014 | |
| Roman Navikev is. | Roman Navikev gidiyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| I'm curious about you. | Merakımı cezbediyorsun. | Bitten-1 | 2014 | |
| We are the same, you and me. | Biz aynıyız, sen ve ben. | Bitten-1 | 2014 | |
| We're not the same. We are both the best, I see this. | Aynı değiliz. İkimiz de en iyiyiz, bunu görebiliyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| Nobody gets away from me, but you did. | Kimse elimden kurtulamaz ama sen kurtuldun. | Bitten-1 | 2014 | |
| You were the one running away. | Kaçan sendin. | Bitten-1 | 2014 | |
| This is true. You surprise me. | Bu doğru. Beni şaşırttın. | Bitten-1 | 2014 | |
| Usually, it's very easy, it's very boring. | Genellikle çok kolay olur, çok sıkıcı. | Bitten-1 | 2014 | |
| But you... you are not boring. | Fakat sen, sen sıkıcı değilsin. | Bitten-1 | 2014 | |
| You're a killer. Like me. | Sen de katilsin. Benim gibi. | Bitten-1 | 2014 | |
| Keep your voice down. | Sesini alçalt. | Bitten-1 | 2014 | |
| You like the movies with werewolves? | Kurtadamlı filmleri sever misin? | Bitten-1 | 2014 | |
| You know, werewolves, grrr! | Bilirsin işte, kurtadam falan. | Bitten-1 | 2014 | |
| My girl likes that stuff. | Kız arkadaşım seviyor öyle şeyleri. | Bitten-1 | 2014 | |
| This isn't funny. | Komik değil. | Bitten-1 | 2014 | |
| Have a beer, Brian, on the house. | Bir bira al Brian, şirketten. | Bitten-1 | 2014 | |
| Really? Cool. | Harbi mi? Süper. | Bitten-1 | 2014 | |
| You're crazy. Bah, "crazy", what does this mean? | Sen delisin. Deli mi? O ne demek ki? | Bitten-1 | 2014 | |
| You'd risk everything just to have your fun. | Yalnızca eğlenmek için her şeyi riske ediyorsun. | Bitten-1 | 2014 | |
| Breathing is risk. Walking down the street is risk. | Nefes almak bir risk. Sokakta yürümek bir risk. | Bitten-1 | 2014 | |
| Life is risk. This is not crazy. | Hayat bir risk. Bu delilik değil. | Bitten-1 | 2014 | |
| Roman should have had you killed, you'll expose us all. | Roman seni öldürmeliydi, hepimizi ifşa edeceksin. | Bitten-1 | 2014 | |
| No. I could tell Brian everything. Show him everything. | Hayır, Brian'a her şeyi anlatabilirim. Her şeyi gösterebilirim. | Bitten-1 | 2014 | |
| Then I kill him before he gets to the door. | Sonra da kapıya ulaşamadan onu öldürürüm. | Bitten-1 | 2014 | |
| He's a stupid human, means nothing to me. | O aptal bir insan, benim için hiçbir anlamı yok. | Bitten-1 | 2014 | |
| you care. | ...sen önemsiyorsun. | Bitten-1 | 2014 | |
| This is why I'm curious. | Bu yüzden meraklıyım. | Bitten-1 | 2014 | |
| I know you've killed many, many wolves. | Çok fazla sayıda kurt öldürdüğünü biliyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| I know they fear you. | Senden korktuklarını biliyorum. | Bitten-1 | 2014 | |
| You've tasted the power. | Gücü tatmışsın. | Bitten-1 | 2014 | |
| How can you not want more? | Nasıl daha fazlasını istemiyorsun? | Bitten-1 | 2014 | |
| What is it you care about so much? | Bu kadar çok önemsediğin nedir? | Bitten-1 | 2014 | |
| I know your weakness, this is good. | Zayıflığını biliyorum, bu iyi. | Bitten-1 | 2014 | |
| I feed on weakness, makes me stronger. | Zayıflıktan beslenirim, beni daha güçlü kılıyor. | Bitten-1 | 2014 | |
| You can hide in here all you want. | Burada istediğin kadar saklanabilirsin. | Bitten-1 | 2014 | |
| Out there, I will be waiting for you and I won't be playing games. | Dışarıda, seni bekliyor olacağım ve oyun falan da olmayacak. | Bitten-1 | 2014 | |
| That's too bad, for some of us, games are fun. | Yazık oldu, bazılarımız için oyunlar eğlencelidir. | Bitten-1 | 2014 | |
| Clayton. | Clayton... | Bitten-1 | 2014 | |
