Search
English Turkish Sentence Translations Page 7801
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Shift capstan bars. | Onları kışkırtmak için yaptın. Irgatlar değişsin. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
You can see how that | Şimdi bir adamın işleri bizim tarafımızdan nasıl görmesini istediğimi biliyorsun. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I don't want to divert men away from the prisoners. | Ayrıca kaygım şu ki... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
if I failed to cooperate? | Bay Dufresne, bu ganimet kaçtı artık. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
So... | Ee... ...tayfa yönetmek için eşsiz bir kabiliyetim var. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I discovered a plan to reclaim a prize | Buradaki dünyamızın keyfini kaçıracak büyüklükte... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
so large that it would upset our world here. | ...ganimeti kurtaracak bir planı keşfettim. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Go get us our prize. | Git ganimetimizi getir. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Are you Underhill? I am. | Underhill sen misin? Benim. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
We've no quarrel with you. We will be taking the girl. | Sizinle bir alıp veremediğimiz yok. Yine de kızı götüreceğiz. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
This is Eleanor Guthrie, the trade boss in Nassau. | Bu Eleanor Guthrie, Nassau ticaretinin patronu. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Imagine, sir, how London would react to the arrival of the queen of thieves. | Hayal edin, efendim. Londra hırsızlar kraliçesinin yakalanmasına nasıl tepki verir. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Flint stole from me and I'm making it right. | Flint benden çaldı ve ben de işleri yoluna koyacağım. 1 | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
You hate Flint. I hate Flint. 1 | Flint’i sevmezsin, ben de sevmem. Fakat şu anda Flint'in planı eldeki tek plan. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
You destroyed our lives! Miranda. | Hayatlarımızın içine sıçtın! Miranda. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I want to see that noose around your neck and I want to pull the lever | Boynuna o ilmiği geçirdiğini ve manivelayı kendi ellerimle çektiğimi görmek... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Pirate vessel, what follows is a message from the lord governor. | Korsan gemisi, Lord Vali'den mesaj var. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I have placed Captain Flint under arrest. | Kaptan Flint'i göz altına aldım. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
His trial will be swift and final. | Yargılanması hızlı ve nihai olacaktır. Onu oradan çıkartalım diyorum. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Abigail, I've made arrangements | Abigail, bugün Savannah'a seni götürecek geminin ayarlamalarını yaptım. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
What? | Ne dedin? Bay Ashford'un evine alınacaksın. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I'd like you to stay there for a few days. | Birkaç gün orada kalmanı istiyorum. Neden istiyorsun bunu? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
You know what's going to happen in the square. | Meydanda neler olduğundan haberdarsın. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
When these trials take place, | Böyle duruşmalar olduğunda, onların hırsları hayat bulur. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
It is natural. | Doğal bir şey. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
But it's also something I'm not comfortable exposing you to. | Ayrıca senin de bir şeylere maruz kalabileceğin konusunda rahatsızım. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Is it for my welfare that you want me to leave | Orada kalmamı istemen, benim refahım için mi yoksa kendi refahın için mi? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
What? | Ne? Beni hakikâte saygılı bir şekilde yetiştirdin. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
To know it is the root of all virtue. | Her şeyin altındaki fazileti bilmem için. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I'm asking if you're sending me away | Şimdi sana birileri bana gelir de... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
because you're afraid someone might ask me | ...geçen akşam o evde ne oldu diye sorar ve... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
what happened in this house last night and that I would tell them. | ...ben de söylerim diye mi beni gönderiyorsun, onu soruyorum. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Abigail, I understand that you're upset. | Abigail, üzgün olduğunu anlıyorum. Asıl sen neden değilsin? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
A man and a woman rescued me, | Bir kadınla adam beni kurtarıyor, göz kulak oluyor, evime kadar getiriyor. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Now one of them is dead. The other is about to be. | Biri şu anda ölmüş durumda. Diğerinin de ölmesine az kaldı. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
And the only man, it seems to me, | Sadece, bana göre... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
to have committed a crime in all this... | ...tüm bu suçları işlemiş bir adam... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
still works for you. | ...hâlâ senin için bir şeyler yapıyor. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Is that not the truth? | Hakikât bu değil mi? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
What does it matter whether they hang him or not? | Asılıp asılmamasından bize ne? Biz buraya gemiyi almaya geldik. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
We've done so. | Aldık da. Bunun konuşmanın sonu olması gerekmiyor mu? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
We can say what we will about Flint, | Flint hakkında ne istersek söyleyebiliriz... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
and I've said my share, | ...ve ben de payımı belirledim. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
but the world knows his name, they know him. | Lâkin tüm dünya adamın adını biliyor, onu tanıyorlar. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
And his body swinging over the harbor of this place | Vücudunun bu limanda sallandırılması çok güçlü bir mesaj verir. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
No one surrenders to a dying thing. | Kimse ölü bir şeye karşı teslim olmaz. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
And that's exactly what we'll be if we don't act. | Bu şekilde yapmazsak da olacağımız şey tam olarak ortada. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Where are the men about it? | Adamlar nerede? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Well, those who think saving Flint's a good idea, | Flint'in kurtarılmasını onayan kesimi, karaya götürmek için siz alıyorsunuz. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Well, it wouldn't make much sense | Yani, onamayan birini yanımda götürmek pek mantıklı durmuyor. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
No, you're leaving them with me. | Orası tamam da onamayanlarla beni burada bırakıyorsun. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
And what exactly do you expect me to say to them, do you think, | Ya tam olarak onlara ne dememi bekliyorsun acaba... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
when they ask me why we don't just turn around, | ...neden vazgeçmediğimizi sorduklarında... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
leave you here | ...seni burada bırakıp... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
rather than attempt to fight a fight we are far from certain to win? | ...onun yerine buraya almaya geldiğimiz şey için savaşalım dediklerinde ha? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Tell them that this endeavor is in their best interests. | Onlara bu girişimin en iyi çıkarı sağlayacağını söyle. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Whether they can see that or not. | Bunu görüp görememeleri önemli değil. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
And then when they're through having their laugh, | Sonra, altlarına sıçana kadar güldüklerinde tam olarak ne söylememi istiyorsun? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Tell them that if this ship tries to run on a skeleton crew, | Onlara de ki çekirdek mürettebattan kaçmaya yeltenecek olan olursa... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
they're going to get chased, they're going to get caught, | ...izlerinin sürüleceğini, yakalanacaklarını ve infaz edileceklerini söyle. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
See if that convinces them. | Sonra nasıl ikna olduklarına kendin bak. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
They're resolved to rescue our captain. | Kaptanımızı kurtarma kararını veriyorlar. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Yet, from the look of things, they seem as likely | Ama yine de şunların bakışlara bak, sanki Charles Town... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
to slaughter us as the Charles Town militia. | ...ordusuyuz da bizi katledecekmiş gibi bakıyorlar. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
If not more so. | Daha da kötüsünü yapmazlarsa. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Who said anything about rescuing anyone? | Kim sana birini kurtaracaklarını söyledi? Kaptan Vane söylemedi mi? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
There's a significant difference between preventing Ashe | Bak şimdi, Flint'in ganimetten nemalanmak için Ashe gibi davranmakla... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
from making a trophy of Flint and saving Flint's life. | ...Flint'in hayatını kurtarmak arasında çok belirgin farklar var. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Who's to say Vane doesn't help Flint escape from shore | Kim Vane, Flint'in sahilden kaçmasına yardım etmiyor... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
and then slit his throat the moment we're in open water? | ...ve açık sulara çıktığımız gibi onun boğazını anında kesecek diyebilir? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Along with all of ours? | Tüm mürettebatıyla birlikte. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
That was dark. | Bak bu kötü olur. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
You and your men are going to remain under guard | Sen ve adamların ben kıyaya çıkana dek koruma altında kalacaksınız. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
You know, we could help if you let us go. | Bırakırsan, biz de yardım edebiliriz. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
You can also try and take back this ship if I let you go. | Bırakırsam tekrar gemiyi almaya da çalışabilirsiniz. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
We share an interest in seeing Flint rescued, | Flint'in kurtarılmasında aynı çıkarı göz ediyoruz... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
but make no mistake, this ship belongs to my men now. | ...fakat aklınızda bulunsun, bu gemi şu anda benim adamlarıma ait. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
It was bargained to us. We claimed it and we intend to keep it. | Bizim için pazarlık yapıldı. İstedik ve böyle de kalması niyetindeyiz. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
What the fuck do you want from me? Why are you here? | Benden ne istiyorsun amına koyayım ya? Niye geldin onu söyle. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
You could make this difficult if you wanted. | İstersen bu işi zorlaştırabiliriz. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Riling up your crew, | Tayfanı toparlayıp... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
forcing me to divert more men to guard you. 1 | ...onları seni korumaktan ziyade başka bir yöne çekmeye zorlayabilirim. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
But if you meant what you said, | Fakat eğer dediğini kastettiysen, yani hepimiz savaşla karşı karşıyaysak... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
that we must somehow face together. | ...bu savaşa hep birlikte göğüs germek zorundayız. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
And causing trouble wouldn't make much sense, would it? | Sıkıntı çıkarmak pek de mantıklı durmuyor, değil mi? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
You want me to help you keep my men under guard here? | Şimdi benden kendi adamlarımı burada hapsetmek için yardım mı istiyorsun? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
So that, what, you can kill us without having to hurry? | Sonraki aşama ne, bizi hiç acele etmeden öldürebilmek mi? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
In a few hours, when I leave that square with Flint, | Birkaç saat içinde, meydandan Flint'le birlikte çıktığım zaman... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
it will be to a different world than when I entered it. | ...tamamen bambaşka bir dünyaya girmiş olacağım. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
And in that world, | Ve bu dünyada... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
killing 50 strong men of Nassau | ...Nassau'nun en güçlü 50 adamını öldürmek, bunu gözü kapalı yapabilmek, onu kollamak... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
what kind of sense does that make? | Hangi kafada biri bunu yapar? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
What about your men? | Senin adamların ne olacak? | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
'Cause I'm not sure they share that assessment. | Çünkü seninle aynı düşünceyi paylaşıyor gibi değiller pek. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Some of them are, understandably, displeased, | Bazıları, anlaşılabilir, hoşnutsuz... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
but there aren't enough of them to sail the ship. | ...lâkin onlar yelken açacak kadar çok değiller. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
If you can keep your men from provoking them, | Eğer kendi adamlarını onları kışkırtmaktan uzak tutabilirsen... | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
I am confident things will stand until I return. | ...ben dönene kadar bir şey olmayacağından eminim. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
Wait. | Bekle. 1 | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |
It isn't gonna work. | İşe yaramayacak. | Black Sails-2 | 2014 | ![]() |