Search
English Turkish Sentence Translations Page 7808
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Back to your posts. We leave in an hour. | Görev yerlerinize dönün. Bir saate yola çıkıyoruz. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Equal share? Jesus Christ, why? | Eşit pay mı? Tanrım neden ya? Çünkü hayatlarını riske ediyorlar. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Yeah, but they would risk their lives for a flat fee. | Evet ama hayatlarını sabit bir ücret karşılığı riske edeceklerdi. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Just toss them the scraps, is that it? | Onlara kırıntıları atalım, bu mudur yani? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
What are you talking about? | Ne diyorsun sen? Bunun böyle olması... | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
What does that have to do with anything? | Bununla ne alakası var ayrıca? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Listen, Robinson, we are gonna be on this sub with these men | Bu denizaltında bu adamlarla tıka basa dolu altınla beraber olacağız Robinson. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
What happens when one of them starts to figure out | İçlerinden biri daha az adamla daha fazla pay alacağını anladığı anda... | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
less people to share it with? | ...ne olacak sanıyorsun? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Boss, we're ready. | Biz hazırız patron. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Closing! | Kapanıyor! | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Open main vents. | Ana delikleri açın. Emredersin patron. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Open main vents. | Ana delikleri açın. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Midships to helm. | Dümen ortada. Dümen ortada. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Ten down. | 10 metre aşağı. 10 metre aşağı patron. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
30 meters, then bring it back to periscope depth. | 30 metre, sonra da periskop derinliğine getir. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
30 meters, then back up to PD, boss. | 30 metre, sonra da periskop derinliği patron. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Diving now. Diving now. | Şimdi dalıyoruz. Şimdi dalıyoruz. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Zaytsev. | Zaytsev. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Zaytsev. Robinson sent me to... | Zaytsev. Robinson beni şey... | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Zaytsev needs someone to help with pressure on second engine. | Zaytsev'in ikinci motor basıncı yardımı için adama ihtiyacı var. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
I gave him Tobin. | Ona Tobin'i vermiştim. Tobin'le olmaz. Uğursuzluk. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Tell Zaytsev to work with Tobin | Zaytsev'e söyle Tobin'le çalışsın yoksa denizaltımdan siktir olup gitsin. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Tobin, come here. | Gel buraya Tobin. Sıkıntı yok, çok kolay bir iş. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Zaytsev find leak, he make wheel sign. | Zaytsev kaçağı bulacak, döndür işareti yapacak. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
You go here. | Sen buraya git. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
He say less, men'she, turn valve left. | Men'she deyince, vanayı sola çevir. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
He say more, bol'she, turn right. | Bol'she deyince, sağa. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Don't fuck this. Which valve? | Sıçıp batırma sakın. Hangi vana? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
This one. One, two, three in. One, two down. | Bu. Bir, iki, üç bu. Bir, iki aşağı. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Men'she left, bol'she right. | Men'she sol, bol'she sağ. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Yeah. One, two down. | Evet. Bir, iki aşağı. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
No, no, no. One, two, three in. | Hayır, hayır. Bir, iki, üç bu. Bir, iki, üç bu. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
One, two down. One two, down. | Bir, iki aşağı. Bir, iki aşağı. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Don't fuck this. I won't. | Berbat etme sakın. Etmem. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
One. One, two, three. | Bir. Bir, iki, üç. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Two in. | İki bu. Bir, iki, üç... | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
It's so fucking unfair that they get the same as us. | Bizimle aynı payı alacak olmaları hiç adil değil. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Well, everyone gets an even split. | Herkes eşit pay alacak. İki milyon senin için yeterli değil mi Fraser? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
You're kidding me, right? Two million? | Şaka yapıyorsun değil mi? İki milyon mu? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Where these guys come from, Shitsvillistan, | Bu heriflerin geldiği yerde, Dandikistan'da o para bizim için 20 milyon gibidir. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
They're fucking laughing at us. | Bize gülüyorlardır. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
What did you do? | Ne yaptın sen? Az önce kaseye bok mu koydun Levchenko? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Is that what you did, just shit in the bowl? | Bunu mu yaptın, bok mu koydun? Tek yaptığın keçi gibi melemek. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
I worked for about three months on one of those American Seawolves in the '90s. | 90'larda Amerikan Deniz Kurtları için 3 ay çalışmıştım. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Did I tell you? And the food, is the food like... | Sana söylemiş miydim? Yemekler sanki... | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Fuck me, the food. | Yemekler var ya. Yemekler inanılmaz dostum. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
I'm talking about beef fillets. | Sana dana bonfile diyorum. Sana kızarmış domuz diyorum. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
I'm talking about chicken jambalaya | Sana jambonlu tavuk diyorum. Hem de domuz sosisi soslu, ibne seni. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Christ. Jesus Christ. | Allah'ım ya. Vay arkadaş. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
And what do we get? | Peki biz ne yiyoruz? Levchenko'nun tuvalet kasesi. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Oh, don't get me wrong, | Beni yanlış anlama, eminim bu şey Gdansk'te Gordon Ramsay ayarındadır. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
but, you know... | Ama bilirsin işte. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Take it easy, Fraser. | Rahat dur Fraser. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Fuck. They're laughing at us, I tell you. | Siktir ya. Bize gülüyorlar, size diyorum. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Come on, then. | Sökül bakalım. O şeye günlerdir bakıp duruyorsun. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
This from your girlfriend? | Kız arkadaşından mı? Kız arkadaşım değil. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Well, you must like the girl. She's pregnant. | Kızlardan hoşlanıyor olmalısın. Kız hamile. Onu pek tanımıyorum. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Terrifying, isn't it? | Korkutucu değil mi? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Don't you worry, son. | Endişelenme evlat. Eve zengin bir adam olarak döneceksin. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Your boy will want for nothing. | Oğlun istediğine sahip olacak. Oğlan mı? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
I told 'em you weren't a virgin. | Senin bakir olmadığını söylemiştim. Ben bakir değilim. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Kill all engines. | Bütün motorları durdurun. Bakir olduğumu kim... | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Engine, 360 meters forward. | Motor, 360 metre ileride. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Russian destroyer, bearing west northwest, 20 knots. | Rus destroyeri, batı kuzeybatı doğrultusunda, hızı 20 deniz mili. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
208 meters. | 208 metre. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
200 meters. | 200 metre. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
It's passing, heading south. | Geçip gidiyor, güneye yöneliyor. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
It's gone. | Gitti. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Revolutions three knots for one hour. | Dairesel dönüş, 3 deniz mili, bir saat boyunca. Sonra normal olarak ilerle. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Jeez. That was tense. | Tanrım. Epey gergindi. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Tense. | Gergin. Gergin diyorum. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Not even "I don't speak English" in Russian? | Rusça "İngilizce bilmiyorum" demek bile yok mu? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
How can you stand it in here? | Burada durmaya nasıl dayanabiliyorsunuz? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Give it a couple of days | Birkaç gün bekle. O zaman da dışarıda durmaya nasıl dayandıklarını merak edersin. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
No, it's mad down here. | Yok olmaz. Burada olmak manyaklık. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
It is, but it makes sense. | Öyle ama mantıklı. Gördüğün gibi hepimiz pengueniz. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Penguins? | Penguen? Evet penguen. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
And knows exactly what it's doing. | O da tam olarak bunu yapıyor. Kuru toprağa koyarsan ne olur? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Just a wee prick. | Minik bir pislik sadece. Paytak paytak yürüyen bir pislik. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Penguin. | Penguen. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
What are you gonna do with your share? | Sana düşen payla ne yapacaksın? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Bad luck to spend money you don't have, boy. | Sahibi olmadığın parayı harcamak uğursuzluktur evlat. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Probably pay off some debts. | Büyük ihtimalle borçları öderim. Birazını karım ve çocuklara veririm. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
I'm having a kid. Oh, yeah? | Benim de çocuğum olacak. Öyle mi? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
A little boy. I'm gonna fucking spoil him rotten. | Küçük bir oğlan. Onu çok fena şımartacağım. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
No, two million's not much these days. | Hayır, bu günlerde 2 milyon çok fazla sayılmaz. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Two million more than you've fucking got. | 2 milyon elindeki paradan fazla yine de lan. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
What the fuck was that for? | Bu neydi şimdi? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
You know what they're trying to do, don't you? | Ne yapmaya çalıştıklarını anlamıyorsunuz değil mi? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
They're trying to get that boy to kill himself. | Elemanın kendini öldürmesini sağlamaya çalışıyorlar. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Increase their share. | Böylece payları artacak. Söylemedim mi ben? Bize gülüyorlar. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
We're right on top of the U boat. | Denizaltının tam üstündeyiz. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Blackie. | Blackie. Zaytsev kaçağı bulmuş. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Needs to drain fuel line before he can repair. | Tamir etmeden önce yakıt borusunu boşaltması lazım. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Take four, five hours. | 4 5 saat sürer. Artık denizaltının tepesindeyiz. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
We need to run diesel to charge the batteries | Derine dalmadan önce dizelin bataryaları doldurması için çalıştırmamız gerek zaten. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Get the repairs done first, though, okay? | İlk önce tamir işini bitir tamam mı? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Robinson, some of your boys, | Senin elemanlardan bazılarının para hakkında garip fikirleri var Robinson. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
They think Russians get too much. | Rusların çok aldıklarını düşünüyorlar. Herkes eşit pay alacak. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |