Search
English Turkish Sentence Translations Page 7810
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Sorry, mate. | Üzgünüm dostum. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
I think they're all coming. | Sanırım hepsi geliyor. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Ready? Ready. | Hazır mı? Hazır. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Go. | Başlayın. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Go. Go. | Devam. Devam. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Yeah. | Pekala. Bunu yaparız. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
You're coming out there with me, right? | Benimle geliyorsun değil mi? Daha önce beraber dalmıştık. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Yeah, but, you know, years ago. | Evet ama yıllar önceydi. Bir de şimdiki halime baksana. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Oh, Peters, I'll look after you. | Peters, kollarım ben seni. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
I promise I'll look after you. | Söz veriyorum kollarım ben seni. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
So, what's he saying? | Ne diyor? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Baba thinks there is something | Baba, deniz tabanında, 100 m açıklarında... | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
The rise could be the U boat, putting us here. | Yükseklik, o denizaltı olabilir. Biz de burada olabiliriz. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
100 meters from the U boat. | Denizaltı'dan 100 m uzaklıkta olabiliriz yani. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
That's close enough. We can reach that. | Yeterince yakın. Bu mesafeden ulaşabiliriz. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Or what he's seen is a small hill, | Ya da bulduğu küçük bir tepe olabilir. Bu durumda buradayız demektir. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
on the other ridge. | Diğer tepede yani. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Baba said can be more accurate, but take time. | Baba yerimizi daha iyi belirleyebilirmiş ama zaman alırmış. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Maybe days. | Günler belki. Günler demek. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Look, I don't wanna interfere, but I need a hospital. | Bölmek istemem ama hastaneye gitmem gerekiyor benim. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
I mean, my legs... Daniels, shut up. | Bacağım... Daniels, kes sesini. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
We do it now. | Hemen yapacağız. Diğer tepedeysek öldük sayılırız zaten. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
What about the other diver? Can't do it with two. | Peki ya diğer dalgıç ne olacak? İki kişiyle yapılamaz. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
I need another diver. | Bir dalgıç daha gerekiyor. Dalgıçlığı bileniniz var mı? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
I did scuba with the youth club. | Gençlik kulübüyle tüple dalmıştlığım var. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Do that up. | Kapat şunu. Fraser'in yanından ayrılma. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Out there, he knows what he's doing. | Denizde işini bilen birisi o. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
We've only got enough oxygen to do this once. | Bunu tek seferde yapabilecek kadar oksijenimiz var. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Make it count. | İşe yarasın. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
God, it's dark out here. | Çok karanlık be. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Just relax. | Sakinliğini koru. Dediklerimi yapacaksın. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Here I am, mate. Just jump. | Ben indim dostum. Atla hadi. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Come down quite slowly. It's all right. | Yavaşça in aşağıya. Zor bir yanı yok. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Just stay calm, okay? Take breaths. | Sakinliğini koru. Nefes alıp ver. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Now, you're safe with me. I've never lost a man out here. | Benim yanımda güvendesin. Denizde hiç adam kaybetmedim ben. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
All right? Good. Let's go. | Tamam mı? Güzel. Gidelim. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Right, that's the light on. | Tamam, ışığı açtım. Pek bir fark yarattığı söylenemez ama. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Stop fucking wheezing in my ears, Peters. | Mikrofona nefesini vermeyi kes Peters. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Fuck off, Skippy. It's me emphysema. | Siktir oradan kaptan bozuntusu. Amfizem var benim. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
It's like a fucking death rattle. | Son nefesini veriyormuşsun gibi geliyor. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
All right, skip, we're all ready. We're moving out. | Pekala Kaptan, biz hazırız. İlerliyoruz. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Okay. Look after yourselves. | Tamam, kendinize dikkat edin. İyi şanslar beyler. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
What's the seabed like? | Deniz tabanı nasıl? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
It's like butter made of dog shit. | Köpek bokundan yapılmış tereyağına benziyor. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Shit! | Lanet olsun! Fraser! Fraser! | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Tobin. Are you okay? What happened? | Tobin. İyi misin? Ne oldu? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Tobin. | Tobin. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Fraser! | Fraser! | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Shit! Fraser, help me! | Lanet olsun! Fraser, yardım et! | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Please, I'm on the fucking edge! | Lütfen, kenarda asılı kaldım! | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Pull me up. | Yukarı çek beni! | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
You're all right. I've got you. I've got you. | Geçti. Tuttum seni. Tuttum seni. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
That was Blackie. Blackie just went past me. | Blackie'yi gördüm. Daha yeni yanımdan geçti Blackie. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
What happened? Come in. | Ne oldu? Cevap verin. Kenarı bulduk. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Is anyone hurt? Can we carry on? | Kimseye bir şey oldu mu? Devam edebilir misiniz? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Well, yeah, | Edebiliriz. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Tobin might have to wash his underwear, but we're okay. | Tobin biraz altına kaçırdı ama durumumuz iyi. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Let's keep going. | İlerlemeye devam et. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Peters, how are you doing? | Peters, ne durumdasın? Bitmek üzere. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
No, no, no, no. | Olamaz, olamaz, olamaz. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
The ground. The ground's rising. It's rising. | Zemin. Zemin yükseliyor. Yükseliyor. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
We're on the hill. | Tepenin üzerindeyiz. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Are you sure? | Emin misin? Evet, yukarı doğru gidiyor. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
There's no mistake. | Yanlışlık falan yok. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
It's not here. We're on the wrong ridge. | Burada değil. Yanlış tepenin üzerindeyiz. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
It's here. What? | Burada. Ne dedin? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Say again. What? | Tekrar et. Ne dedin? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
I've found it. It's here. | Buldum. Burada duruyor. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
What? It's fucking here! | Ne dedin? Buradaymış lan. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
I've found it, Robinson. | Buldum Robinson. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
It was under mud. It's here. | Kumun altındaymış. Buradaymış. Kumun altında demek. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Well done, lad. | Aferin evlat. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
In the fucking mud. | Kumun altındaymış oğlum. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Jesus Christ, there's air in here. | Vay canına, hava varmış içeride. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Can we take our helmets off? | Kasklarımızı çıkartabilir miyiz? Sakın çıkarma. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
The air's turned to chlorine gas. | İçerideki hava klor gazına dönüşmüş. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
It'll burn your lungs out in a second. | Göz açıp kapayıncaya dek yakar ciğerlerini. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Okay, it's good. Come down. | Tamam, bir sorun yok. Aşağıya gel. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Jesus Christ. | Amanın! | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Well, we knew there'd be bodies, didn't we? | Ölülerin olacağını biliyorduk ama, değil mi? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Why are they chained? | Neden zincirlenmişler? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Is this a prison? | Hapishane miymiş burası? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
No, not a prison, son. It's a pantry. | Hayır, hapishane değil. Açık büfe. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
What? Cannibalism. | Ne? Yamyamlık. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Oh, Jesus. | Aman Tanrım! | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Hey, let's get what we came here for. Come on. | Almak için geldiğimiz şeyi alalım. Gel hadi. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Is it gonna work? | Çalışabilir mi? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Peters, you fuck. Will it work? | Peters, sana diyorum sikik herif çalışabilir mi? | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
The bolt holes need drilling, | Cıvata deliklerinin delinmesi gerekiyor. Ama temelde bizdekiyle aynı. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Tobin, help him get it out, all right? | Tobin, çıkarmasına yardım et. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Right. I'll be back in a minute. | Tamam. Ben hemen dönerim. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Oh, my fucking fuck. | Ha siktir amına koyayım... | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Oh, my fucking... | Ha siktir amına... | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Are you there? | Orada mısınız? Fraser. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
We got it. We got the drive shaft. | Çıkardık. Çevirme milini çıkardık. Tobin ile Peters yüklüyorlar şu an. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Now, listen to me. You be very, very careful. | Beni iyi dinle. Çok ama çok dikkatli olun. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
That's our way out of here? | Buradan çıkış biletimiz o. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Got you. They've got the drive shaft. | Anladım. Çevirme milini çıkarmışlar. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Okay, we're ready here, skip. | Biz hazırız Kaptan. Yavaş ve düzgün bir biçimde içeri çekin. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |
Will do. | Çekiyoruz. | Black Sea-1 | 2014 | ![]() |