Search
English Turkish Sentence Translations Page 7868
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Why is she with us? | O neden bizimle? Bizimle gelecek. Hiçbir yere gelmiyor. Neden bizimle? Bizimle geliyor. Hayır, hiçbir yere gelmiyor. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Why, what's the matter with her? | Onu bir hastaneye götürmeliyiz. Neden? Onun nesi var? Hastaneye götürmemiz gerek. Sorunu ne? | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
He's gonna kill her. | Onu öldürecek. Yani? Öldürecek kızı. Yani? | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
She needs to see a doctor! He cut her in the face! | Onu burada bırakamayız. Doktora görünmesi lazım! Herif onun yüzünü kesti. Kızın doktora görünmesi lazım! Kızın yüzünü kesmiş! | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Shut up, shut up, shut up, shut up! | Susun, susun, susun! Susun lan! Susun, susun, susun, susun! | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
What's your name, kid? | Adın ne çocuğum? Trudy. Adın ne, evlat? Trudy. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Are those freaks up at the motel, | Oteldeki ucubeler mi seni bu berbat hale soktu çocuğum? O moteldeki ucubeler mi yaptı bunu sana, evlat? | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Mess you up? | Dövdüler mi seni? Blackway, en kötüsü? Evet. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Blackway, the worst? | En kötüsü Blackway değil mi? Evet. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
she needs to get the hell away from this place, right now. | Pekala, hastaneye gitmesine gerek yok. Buradan derhal uzaklaşması lazım. Pekâlâ, hastaneye falan gitmesi gerekmiyor. Hemen buradan def olup gitmesi gerekiyor. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Now, if she was... what's her name? | Eğer aklı varsa... Adı neydi? Lillian. Şimdi, şey olsay... Adı neydi? | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Yeah, if she was smart, she'd get on the bus with her. | Lillian. Akıllı olsaydı kızla birlikte otobüse binerdi. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
She seems smart. | Akıllı görünüyor. Sen de öyle görünüyorsun. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Yeah, you too. | Evet, sen de öyle. Teşekkürler. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
I meant, if you got on the bus, with them. | Sağ ol. Yani sen de onlarla otobüse binersen diyorum. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Well, we're not gonna find Blackway now, and, uh... | Artık Blackway'i bulamayacağız. Şimdi Blackway'i bulamayız ve... | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Next time we see him, is when he finds us. | Onu bir daha, o bizi bulduğunda göreceğiz. O anı da görmek istiyor musun? | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
I hear Portland... Is pretty nice. | Portland'ın güzel bir yer olduğunu duydum. Portland'ın... çok güzel olduğunu duydum. Öyle diyorlar. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
That's what they say. | Öyle derler. Çok da akıllı değilmiş. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Oh, not so smart. | Pek de akıllı değilmiş. Pekâlâ, gidelim. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
All right, let's go. | Pekala, hadi gidelim. Nereye? | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Where? | Nereye? Blackway kasaba ormanında. Kocaayak'ı da bulabiliriz orada. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Blackway's up in the town forest. | Blackway kasaba ormanında. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
As much chance as finding Bigfoot up there. | Onu bulmamızla KocaAyak'ı bulma ihtimalimiz aynı. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Trudy said he's got a camp near the old gold mine. | Trudy, onun eski altın madeninin yanında bir kampı olduğunu söyledi. Trudy, eski altın madeninin yanında bir kampı olduğunu söyledi. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
The old noisy creek logging site? | Eski Noisy Creek oduncu bölgesi mi? Evet, öyle dedi. Eski, gürültü çıkartan ağaç kesme yeri mi? Evet, öyle dedi. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
You don't have to go with us. | Bizimle gelmek zorunda değilsin. Biliyorsun, değil mi? Bizimle gelmene gerek yok. Bunu biliyor musun? | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Sure, I do. | Tabii ki gelmek zorundayım. Pekala. Elbette biliyorum. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Ok. | Tamam. Bir kez başladığın zaman, sonunu getireceksin. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Once you do, you're gonna go all the way. | Bir yola girince, sonuna kadar gitmelisin. Bu işin geri dönüşü yok. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
There's no turning back. | Geri dönüş yok. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
You ready for that? | Hazır mısın? Onu öldürmeye mi?. Buna hazır mısın? | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
You mean kill him. | Onu öldürmeyi kast ediyorsun. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Yeah, I guess so. | Evet, sanırım öyle. Yani belki. Evet, sanırım. Olabilir. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Well, if it's not me or Trudy, it will be some other girl. | Ben ve Trudy kurtulduk ama başka bir kızın da başına gelebilir. Ben veya Trudy olmazsak, başka bir kız olacak. Değil mi? | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Right? | Doğru mu? Doğru. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Let's get on with it, then. | Devam edelim o zaman. Tamam. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Old Lester and me, we got | İhtiyar Lester ve ben ilk işimize ormanda başladık. Yaşlı Lester ve ben, ormanda başladık. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Only things that like it up there in the towns | Orası gibi bir yerde sadece ayılar, geyikler ve kunduzlar vardır. Kasabalarda orayı seven şeyler ayılar, sığın ve kunduzlar. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Whatever else it was | Onların dışındaki şey de şu Kanadalı herifleri hakladı. O Kanadalı adamları başka ne haşat ettiyse artık. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
What fellas? | Hangi herifler? British Columbia'dan gelen oduncu ekibi. Hangi adamları? | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Loggin' crew, down from b.C. | BC'den gelen ağaç kesme grubu. Sert adamlar. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Tough sons of bitches. | Baş belası orospu çocukları. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Now it's April, a couple, three feet of snow on the ground, | Aylardan Nisan, yerde bir metre kar vardı. Nisan ayı, yerde 1 metre kadar kar var... | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
logging company hasn't heard from them in quite a while. | Odunculuk şirketi, ekipten haber alamamıştı. ...ağaç kesme şirketi onlardan bir süredir haber alamıyordu. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
So, he sends them in, in snowshoes to hike in there | Onları kar ayakkabılarıyla birlikte... Oraya kar ayakkabılarıyla gidip neler olduğunu öğrenmek için adam yolladılar. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
and find out what's what. | ...oraya tırmanıp ne var ne yok diye bakmaya gönderdiler. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
When he finally gets to that cabin, | Nihayet kulübeye vardığında... Sonunda o kulübeye ulaştığında... | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
he finds the log skidder marked out front. | ...tomruk makinesini ön tarafta buldu. ...kütük iticisinin dışarıda olduğunu gördü. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Inside, their clothes, equipment, old weather gear. | İçeride kıyafetleri, eşyaları, eski montları vardı. İçeride kıyafetleri, ekipmanları, eski hava donanımları vardı. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Even plates of food, still on the table. | Yemek tabakları bile masadaydı. Yemek tabakları bile hala masaydı. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Just like they was interrupted in the middle of supper. | Sanki bir şey akşam yemeklerini yarıda kesmiş gibiydi. Akşam yemeği yarım kalmış gibi. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
But of those four woodchoppers, | Ama o dört oduncuya dair... Ama o 4 oduncunun izini bulamadı. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
he finds not a trace. | ...hiçbir iz bulamadı. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Nor did anyone else, ever. | Başka bulan da olmadı. Başkası da bulamadı. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
That's towns for ya. | İşte Towns böyle bir yer. Kasabalar böyle işte. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
I used to know some kids from high school | Liseden buraya parti yapmaya gelen çocuklar tanıyordum. Eskiden partiye kasabalara giden liseli çocuklar tanırdım. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
They're lucky they didn't, didn't get lost. | Kaybolmadıkları için şanslılar. Kayb... Kaybolmadıkları için şanslılar. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Hund d dred square miles of nothing. | Yüzlerce metrelik alanda hiçbir şey yok. Yüzlerce karemil hiçbir şey yok. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
It's like the bermud d da triangle, | Sikik ağaçları saymazsak Bermuda şeytan üçgeni gibi. Lanet ağaçlar dışında bermuda üçgeni gibi. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Hey, watch your language, will ya? | Sözlerine dikkat eder misin? Sözlerine dikkat et, tamam mı? | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Towns are a weird place. | Towns garip bir yerdir. Kasabalar garip bir yer. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Long way off the road. | Yolun epey dışında. Yolun çok dışında. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Ok, we walk from here. | Pekala, buradan sonrasını yürüyeceğiz. Pekâlâ, buradan sonrasını yürüyeceğiz. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
It gets cold. | Hava soğuyor. Hava soğuyor. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Dewar's on the rocks. | Buzlu Dewar viskisi. Teşekkürler. Buzlu. Teşekkürler. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
You want to start a tab? | Adisyon açmamı ister misiniz? Hayır. Adisyon açmak ister misiniz? Hayır. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Here. | İşte. Buradan al. Al. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Take it out of this. | Buradan al. Üstü kalsın. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Keep the change. | Üstü kalsın. Oldukça güzel bir bahşiş. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
That's a really nice tip. | Bu çok hoş bir bahşiş. Bu da çok hoş bir gülümseme. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
That's a really nice smile. | Bu da çok güzel bir gülümseme. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
What, for the compliment, or for the tip? | Teşekkürler. İltifat için mi, bahşiş için mi? Teşekkür ederim. İltifat için mi bahşiş için mi? | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Both. | İkisi de. Başka bir şey getireyim mi? İkisi için de. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Can I get you anything else? | Başka bir şey lazım mı? | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Something from the kitchen, maybe? | Yiyecek bir şey ister misiniz? Hayır. Mutfaktan belki? Yok. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Just your name. | Sadece adını. Lillian. Adın sadece. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Lillian. | Lillian. "Lillian." | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
"Lillian." | Lillian. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
I like the name "Lillian." | Lillian ismini severim. Buralarda yenisin, değil mi Lillian? "Lillian." adını severim. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
You're new around here, aren't ya Lillian? | Buralarda yenisin, değil mi, Lillian? Sayılır. Biraz oldu. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Sort of. | Sayılır. Geleli biraz oldu. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
What time do you get off? | İşten ne zaman çıkıyorsun? Bir saate kadar. Kaçta çıkıyorsun işten? Bir saat içinde. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Oh, I can wait. | Bekleyebilirim. Olmaz. Ben beklerim. Ben bekleyemem. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Can't? | Bekleyemez misin? Pekala, o zaman otur bakalım. Bekleyemez misin? | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
All right, have a seat, then. | Otur o zaman. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
That's not what I meant... | Bunu demek istemedim. Ne demek istediğini biliyorum. Demek istediğim o değil... Demek istediğini biliyorum. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
I have to get home. | Eve gitmem lazım. Seni bekleyen biri mi var? Kocan mı? Eve gitmem gerek. Seni bekleyen biri mi var? | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Husband? | Kocan mı? Annem. Annen. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Your mom. | Annem. Demek annen. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Well, call her up, tell her you're gonna be late. | Annen bekliyorsa onu arayıp gecikeceğini söyle. Anlayacaktır. Annen mi bekliyor? O zaman ara, gecikeceğini söyle. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
She'll understand. | Anlayacaktır. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
If she's as pretty as her daughter, | Eğer kızı kadar güzelse anlayışla karşılayacaktır. Kızı kadar güzelse çok iyi anlar. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
I gotta go. | Gitmem lazım. Gitmem gerek. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Ok, Lillian. | Pekala Lillian. Pekâlâ, Lillian. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
This way, over there. | Bu taraftan, orada. Bu tarafa. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
My offer still stands. | Teklifim hala geçerli. Ne teklifi? Teklifim hala geçerli. Teklif mi? | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
For a drink. | İçki. İşten yeni çıktım. Bir şeyler içmek için. İşten yeni çıktım. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
We'll go somewhere else. | Başka bir yere, benim evime gideriz. Başka yere gideriz. Bana gideriz. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |
Listen, I'm exhausted. | Bak, çok yorgunum. Dinle, çok yorgunum. | Blackway-1 | 2015 | ![]() |