Search
English Turkish Sentence Translations Page 849
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Can we hit him here? No. | Burada halledebilir miyiz? Hayır. | 678-1 | 2010 | |
| Why, isn't it crowded enough? | Neden, yeterince kalabalık yok mu? | 678-1 | 2010 | |
| He's not a harasser. How do you know? | O tacizci değil. Nereden biliyorsun? | 678-1 | 2010 | |
| He'd be looking at a specific point... | Belirli bir noktaya odaklanması... | 678-1 | 2010 | |
| then he looks around to check if someone's watching. | ve gören olup olmadığını anlamak için etrafı kontrol etmesi gerekirdi. | 678-1 | 2010 | |
| He's just standing there, he's calm and not looking around him. | Orada öylece duruyor, sakin ve etrafına bakmıyor. | 678-1 | 2010 | |
| You should go home. No. I'm fine. | Eve gitmelisin. Hayır, iyiyim. | 678-1 | 2010 | |
| Seba, you look awful. I'm fine. | Seba, korkunç görünüyorsun. İyiyim. | 678-1 | 2010 | |
| Yes, Ramzi. | Evet, Ramzi. | 678-1 | 2010 | |
| Can you see them? Yes, sir. | Onları görebiliyor musun? Evet, efendim. | 678-1 | 2010 | |
| They look like they'll target someone in the crowd. Should I arrest them? | Sanki kalabalıktan birini hedef alacaklar gibi duruyorlar. Tutuklayalım mı? | 678-1 | 2010 | |
| No, wait. OK. | Hayır, bekle. Tamam. | 678-1 | 2010 | |
| If Egypt wins, you'll find tens of harassers. | Eğer Mısır kazanırsa, onlarca tacizci bulabilirsin. | 678-1 | 2010 | |
| People will be on top of one another. | İnsanlar birbirlerinin üzerine çıkar. | 678-1 | 2010 | |
| Let's hope we win. I hope we lose. | Kazanmayı umalım öyleyse. Umarım kaybederiz. | 678-1 | 2010 | |
| Goal! Zambia! Zambia! | Gol! Zambiya! Zambiya! | 678-1 | 2010 | |
| Shall I arrest them now? What for? For cheering for Zambia? | Şimdi tutuklayayım mı? Ne diye? Zambiya'ya tezahürat ettikleri için mi? | 678-1 | 2010 | |
| Good evening. Evening, Farouk. | İyi akşamlar. İyi akşamlar, Farouk. | 678-1 | 2010 | |
| This policeman wants you. | Memur bey sizi soruyor. | 678-1 | 2010 | |
| Seba Sami Serrour? | Seba Sami Serrour? | 678-1 | 2010 | |
| Yes. Come with me to the police station. | Evet. Benimle karakola geliyorsunuz. | 678-1 | 2010 | |
| Hello! The leader is here. Have a seat. | Selam. Liderimiz de burada! Oturun. | 678-1 | 2010 | |
| Aren't you going to sit next to your friends and complete the Merry Trio? | Arkadaşlarının yanına oturup Üç Kafadarlar'ı oluşturmayacak mısınız? | 678-1 | 2010 | |
| Excuse me. Why are we here? | Affedersiniz. Neden buradayız? | 678-1 | 2010 | |
| Don't play dumb, you know why you're here. | Aptalı oynamayın, neden burada olduğunuzu biliyorsunuz. | 678-1 | 2010 | |
| Can I say something? Don't you dare speak unless I tell you! | Bir şey söyleyebilir miyim? Ben söz verene kadar konuşmayın! | 678-1 | 2010 | |
| You don't have any evidence. We will speak in the presence of a lawyer. | Hiçbir kanıtınız yok. Bir avukat ile beraber konuşmak istiyoruz. | 678-1 | 2010 | |
| Sit down, don't get yourself into trouble. Sit down! | Oturun, kendinizi sıkıntıya sokmayın. Oturun! | 678-1 | 2010 | |
| The first one you hit was in Darrassa. Hamdi? Don't you remember him? | Darrassa'da yaraladığınız ilk kişi, Hamdi. Onu hatırlamıyor musunuz? | 678-1 | 2010 | |
| Remind her, Ramzi. | Hatırlat, Ramzi. | 678-1 | 2010 | |
| I can get Hamdi to identify you. | Sizi teşhis etmesi için Hamdi'yi getirebilirim. | 678-1 | 2010 | |
| Then the three of you can start playing the blame game. | Sonra üçünüz kendi aranızda suçlamaca oynayabilirsiniz. | 678-1 | 2010 | |
| Each of you will then say: 'It wasn't me'. | Her biriniz şöyle dersiniz: 'Ben değildim'. | 678-1 | 2010 | |
| You will pay the price. | Kabak senin başına patlayacak. | 678-1 | 2010 | |
| These two come from big families, that will help them find a way out. | Bu ikisi önemli ailelerden geliyorlar, bir yolunu bulurlar. | 678-1 | 2010 | |
| Rememberthe Maadi Ripper? | Delici Maadi'yi hatırlıyor musunuz? | 678-1 | 2010 | |
| That guy who used a razor to rip girls' tight pants. | Kadınların pantolonlarını yırtmak için ustura kullanan şu adam. | 678-1 | 2010 | |
| You know how much time he was sentenced to? Fifteen years! | Kaç seneye mahkum olduğunu, biliyor musunuz? On beş sene! | 678-1 | 2010 | |
| Fifteen years for a razor and superficial injuries. | Ustura kullanmak ve yüzeysel yaralar açmaktan on beş sene. | 678-1 | 2010 | |
| So how much time will you serve? | Peki, siz ne kadar yatarsınız? | 678-1 | 2010 | |
| Life sentence. Indeed. No less than life in prison. | Müebbet. Kesinlikle öyle. Müebbetten azı değil. | 678-1 | 2010 | |
| If I wanted to arrest you red handed, I could have. | Eğer sizi suçüstü yakalamak isteseydim, bunu yapabilirdim. | 678-1 | 2010 | |
| I would have followed you till the next mistake. | Hata yapana kadar takip ederdim. | 678-1 | 2010 | |
| I would have arrested you, sentenced... | Sizi tutuklar ve hapse yollardım. | 678-1 | 2010 | |
| but then the women's rights old hags would have come out... | Ama sonra, kadın hakları savunucusu kokonalar... | 678-1 | 2010 | |
| and made heroes of you. | ortaya çıkar ve sizi kahraman ilan ederlerdi. | 678-1 | 2010 | |
| Every day, a new woman would come out to play Batman, just like you. | Her gün yeni bir kadın çıkar ve sizin gibi Batmancilik oynamaya kalkardı. | 678-1 | 2010 | |
| We'd have to forget our important work and tend to your stupidities. | Bütün mühim işlerimizi bir kenara bırakır ve sizin aptallıklarınızı onarmakla uğraşırdık. | 678-1 | 2010 | |
| Listen to me, I'm a practical man. | Dinleyin şimdi, ben pratik bir adamım. | 678-1 | 2010 | |
| I'm going to say this once. | Bunu bir kere söylüyorum. | 678-1 | 2010 | |
| Once and for all. | İkinci kez söylemeyeceğim. | 678-1 | 2010 | |
| Goodbye. | Selametle gidin. | 678-1 | 2010 | |
| Get up, go home! Move it! | Kalkın, doğru evinize. Yürüyün! | 678-1 | 2010 | |
| Forget this ever happened. | Burada olanları unutun. | 678-1 | 2010 | |
| The cases will resolve themselves. | Olay kendince çözülecektir. | 678-1 | 2010 | |
| If one of you thinks of touching a man... | Eğer içinizden biri önümüzdeki 20 yıl içinde... | 678-1 | 2010 | |
| in the next 20 years... | bir adama dokunmayı aklından geçirirse... | 678-1 | 2010 | |
| I'll put you all through hell. | hepinizi cehenneme yollarım. | 678-1 | 2010 | |
| Don't tell your families. Make up a story if you have to. | Ailelerinize bir şey söylemeyin. Gerekirse, bir şey uydurursunuz. | 678-1 | 2010 | |
| Goodbye. | Selametle. | 678-1 | 2010 | |
| Hey, gorgeous. | Hey, güzellik. | 678-1 | 2010 | |
| Good morning, star shine | Günaydın, gün ışığım. | 678-1 | 2010 | |
| Good morning, sunshine | Günaydın, sabah yıldızım. | 678-1 | 2010 | |
| What's wrong with you, Fayza? Adel! What are you doing? | Senin sorunun ne, Fayza? Adel! Ne yapıyorsun? | 678-1 | 2010 | |
| I got you this flower. You're a heavy fist. | Bu çiçeği sana aldım. Yumruğun amma ağır. | 678-1 | 2010 | |
| A flower? | Çiçek mi? | 678-1 | 2010 | |
| You never got me one before. | Daha önce hiç almadın. | 678-1 | 2010 | |
| I saw the black lingerie you got to make up with me. | Benimle barışmak için aldığın siyah geceliği gördüm. | 678-1 | 2010 | |
| So I thought I should make up with you first. | Önce ben gönlünü almalıyım diye düşündüm. | 678-1 | 2010 | |
| What lingerie? The black nightgown, my fair babe. | Ne geceliği? Siyah gecelik, tatlım. | 678-1 | 2010 | |
| That's not a nightgown. It's a dress and it's not mine. | O gecelik değil. Bir elbise ve bana ait değil. | 678-1 | 2010 | |
| Why? Cause I can't pay you back. | Ne oldu şimdi? Sana karşılığını veremem. | 678-1 | 2010 | |
| What's wrong? It's like we're living in sin! You're my wife. | Derdin ne senin? Sanki zina yapıyoruz! Sen benim karımsın. | 678-1 | 2010 | |
| The wife you married for sex. | Seks yapmak için evlendiğin karın. | 678-1 | 2010 | |
| I'm here to apologize for anything I said that might have hurt you. | Seni incitmiş olabilecek sözlerimden dolayı özür dilemek için buradayım. | 678-1 | 2010 | |
| You couldn't please yourself so you come to me for your pleasure? | İstediğin şeyi yapamadın ve kendini tatmin etmek için bana mı geldin? | 678-1 | 2010 | |
| Go to hell! I don't want to see your face again. | Canın cehenneme! Yüzünü bir daha görmek istemiyorum. | 678-1 | 2010 | |
| Adel. Go away, Fayza. | Adel. Def ol git, Fayza. | 678-1 | 2010 | |
| Good evening. I'm Nelly Roushdy, from Circle Co. | İyi akşamlar. Ben Nelly Roushdy, Circle Co'dan. | 678-1 | 2010 | |
| If you allow me five minutes, I'll tell you about the benefits of our card. | Beş dakikanızı ayırırsanız, size kartımızın avantajlarından bahsetmek istiyorum. | 678-1 | 2010 | |
| I don't have five minutes, I have something else for you. | Beş dakikam yok, ama başka bir şeyim var senin için. | 678-1 | 2010 | |
| Why are you quiet? Are you shy? | Neden sustun? Utandın mı? | 678-1 | 2010 | |
| No, I'm just writing down your contacts, to personally deliver your card. | Hayır. Kartınızı bireysel olarak getirmek için bilgilerinizi yazıyorum | 678-1 | 2010 | |
| Yes. For that otherthing you are so proud of... | Evet. Ve gurur duyduğunuz o şeye gelince... | 678-1 | 2010 | |
| I'll come and chop it off! | gelip kökünden keseceğim! | 678-1 | 2010 | |
| Why are you quiet? Are you ashamed? | Neden sustunuz? Utandınız mı? | 678-1 | 2010 | |
| Chop what off? What the hell did you say to him? | Neyi kesiyorsun? Ne söyledin sen ona? | 678-1 | 2010 | |
| Didn't you ask me to wait till he hangs up? He just did. | Telefonu kapatana kadar beklememi söylememiş miydiniz? Az önce kapattı. | 678-1 | 2010 | |
| OK, Adel. I'll call you back later. | Tamam, Adel. Seni sonra arayacağım. | 678-1 | 2010 | |
| What's wrong? I have to tell you something. | Sorun ne? Sana bir şey söylemeliyim. | 678-1 | 2010 | |
| Me too. What? | Ben de. Ne? | 678-1 | 2010 | |
| The bank wants me to be in charge of its department for double my salary. | Banka, şubenin başına geçmemi istiyor ve maaşımı ikiye katlıyorlar. | 678-1 | 2010 | |
| You'll be a manager? | Müdür mü olacaksın? | 678-1 | 2010 | |
| So no more stand up comedy? | Yani, stand up gösterisi yok mu artık? | 678-1 | 2010 | |
| What about acting? What about your dreams? | Peki ya oyunculuk? Hayallerin ne olacak? | 678-1 | 2010 | |
| I can go back to them later. | Daha sonra dönebilirim. | 678-1 | 2010 | |
| Now we can get married sooner. | Artık yakın zamanda evlenebiliriz. | 678-1 | 2010 | |
| What were you going to tell me? | Sen ne söyleyecektin bana? | 678-1 | 2010 | |
| Nothing. I never know what to say to you. | Hiç. Sana ne söyleyeceğimi hiç bilmiyorum. | 678-1 | 2010 | |
| But you wanted to tell me something. I love you, Omar. I love you so much. | Ama bir şey söylemek istiyordun. Seni seviyorum, Omar. Seni çok seviyorum. | 678-1 | 2010 |