Search
English Turkish Sentence Translations Page 850
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I'll teach you something. | Sana bir şey öğreteceğim. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Watch where you're going! | Dikkat etsene! | 678-1 | 2010 | ![]() |
Catch him! | Yakalayın! | 678-1 | 2010 | ![]() |
Thief! Thief! | Hırsız! Hırsız! | 678-1 | 2010 | ![]() |
I'm not a thief. I didn't steal anything! | Ben hırsız değilim. Bir şey çalmadım! | 678-1 | 2010 | ![]() |
You are a thief. Calm down. | Hırsızsın sen. Sakin olun. | 678-1 | 2010 | ![]() |
I'll beat him up. | Geberteceğim onu. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Calm down, madam. We'll deal with him. | Sakin olun, bayan. Biz hallederiz. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Easy, he's just a child. | Sakin olun, o sadece bir çocuk. | 678-1 | 2010 | ![]() |
In one month something else will happen... | Bir ay içinde başka bir şey olursa... | 678-1 | 2010 | ![]() |
and it'll be the talk of the town. | bütün şehir bunu konuşur. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Don't worry, it will be forgotten. | Merak etme, unutulacaktır. | 678-1 | 2010 | ![]() |
One sec please. Where's the maternity ward? | Bir saniye lütfen. Doğum koğuşu nerede? | 678-1 | 2010 | ![]() |
Which room? I don't know. Mrs. Magda Menshawi. | Hangi oda? Bilmiyorum. Magda Menshawi. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Room 406. Obrigado. Sorry, sir. | 406 numara. Teşekkürler. Özür dilerim. | 678-1 | 2010 | ![]() |
It's my responsibility. | Bu benim sorumluluğumda. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Magda. | Magda. | 678-1 | 2010 | ![]() |
I'm late, but I'm here. | Geç kaldım ama buradayım. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Seba. | Seba. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Divorce me, Sherif. | Beni boşa, Sherif. | 678-1 | 2010 | ![]() |
I love you, Seba. | Seni seviyorum, Seba. | 678-1 | 2010 | ![]() |
I love you too... | Ben de seni seviyorum... | 678-1 | 2010 | ![]() |
but I can't forgive you. | ama seni affedemem. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Since we were at school, I never wanted to hurt you. | Okul zamanlarımızdan beri seni asla incitmek istemedim. | 678-1 | 2010 | ![]() |
I was pregnant. | Hamileydim. | 678-1 | 2010 | ![]() |
And lost the baby. | Ama bebeği kaybettim. | 678-1 | 2010 | ![]() |
You know why? | Neden, biliyor musun? | 678-1 | 2010 | ![]() |
Because when I needed you you weren't there. | Çünkü sana ihtiyacım olduğu zaman sen yoktun. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Now every time I see you, I remember what they did to me. | Artık her seni gördüğümde bana yapılanları hatırlıyorum. | 678-1 | 2010 | ![]() |
I can't forgive you. Divorce me, please. | Seni affedemem. Beni boşa, lütfen. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Please, divorce me. | Lütfen, boşa beni. | 678-1 | 2010 | ![]() |
I'm divorcing you. | Seni boşuyorum. | 678-1 | 2010 | ![]() |
The food's in the kitchen and we'll do the laundry tomorrow. | Yemekler mutfakta, çamaşırları yarın yıkayacağız. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Thank you, mum. I appreciate. | Sağ ol, anne. Eline sağlık. | 678-1 | 2010 | ![]() |
What are you going to name her? | Kızına ne isim vereceksin? | 678-1 | 2010 | ![]() |
Her? Yes. | Kızıma mı? Evet. | 678-1 | 2010 | ![]() |
It's a girl? Don't you know you have a girl? | Kız mı? Kızın olacağını bilmiyor muydun? | 678-1 | 2010 | ![]() |
I'll drop by tomorrow. | Yarın uğrarım. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Every time I discuss anything with anyone... | Ne zaman birileriyle bir konuyu tartışsam... | 678-1 | 2010 | ![]() |
I get the same response. "That's how Egyptians are. | hep aynı cevabı alıyorum. "Mısırlılar böyle işte". | 678-1 | 2010 | ![]() |
That's how they are." | "Onlar böyleler". | 678-1 | 2010 | ![]() |
It's as if Egyptians are not around. | Sanki çevremizde hiç Mısırlı yok. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Or they're here, but don't speak Arabic. | Yahut buradalar da, Arapça konuşmuyorlar. | 678-1 | 2010 | ![]() |
We can speak freely, 'cause they don't understand. | İstediğimiz gibi konuşalım o halde, nasıl olsa anlamıyorlar. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Do you know who are the Egyptian people? | Mısırlılar kimler biliyor musunuz? | 678-1 | 2010 | ![]() |
It's you and I. Good thing we met. | Sizler ve ben. Neyse ki, karşılaştık. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Cause we have a lot to discuss. | Çünkü konuşmamız gereken çok şey var. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Come in, Fayza. | Gel, Fayza. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Did you see the comedian? | Stand up yapanı gördün mü? | 678-1 | 2010 | ![]() |
The guy I did not understand out there? | Dışarıdaki, ne dediğini anlamadığım adam mı? | 678-1 | 2010 | ![]() |
They're jokes. Let me tell you my act. | Şaka onlar. Sana rolümü anlatayım. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Nelly, I'm on next and then you. Are you ready? | Nelly, sıra benim, sonra da sen Hazır mısın? | 678-1 | 2010 | ![]() |
I want you to rock the house... | Salonu sallamanı istiyorum. | 678-1 | 2010 | ![]() |
by the time they leave I want them to remember only you. Make them laugh. | Buradan ayrıldıklarında sadece seni hatırlasınlar. Güldür onları. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Nelly, I need you for a second please. One second. | Nelly, biraz gelebilir misin? Bir saniye. | 678-1 | 2010 | ![]() |
I have to go pick up my kids. | Çocuklarımı almaya gitmem gerek. | 678-1 | 2010 | ![]() |
I'm sorry, I'm going on stage now. I love you. | Affedersiniz, ben çıkıyorum şimdi. Seni seviyorum. | 678-1 | 2010 | ![]() |
What's wrong? Why did you call me? | Sorun ne? Neden beni çağırdın? | 678-1 | 2010 | ![]() |
Just wait till Seba comes and I'll tell you everything. | Seba da gelsin, her şeyi anlatacağım. | 678-1 | 2010 | ![]() |
I have to hurry to my kids... There she is. | Çocuklarıma yetişmem gerek... Geldi işte. | 678-1 | 2010 | ![]() |
I just want to tell you about something I'll do. | Sadece, yapacağım bir şeyi sizlere de söylemek istedim. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Like this. | Bunun gibi. | 678-1 | 2010 | ![]() |
What's this? It has nothing to do with you. | Bu da ne? Sizinle bir ilgisi yok. | 678-1 | 2010 | ![]() |
When they arrest me I'll claim responsibility. | Beni yakaladıklarında, sorumluluğu üstüme alacağım. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Do you want to go to prison? I'm in prison. | Hapse mi girmek istiyorsun? Ben zaten hapisteyim. | 678-1 | 2010 | ![]() |
This won't fix anything. | Bu hiçbir şeyi düzeltmez. | 678-1 | 2010 | ![]() |
It doesn't matter. Either I drop the lawsuit or lose Omar. | Fark etmez. Ya davadan vazgeçeceğim, ya da Omar'dan. | 678-1 | 2010 | ![]() |
I lose both ways. | İki türlü de kaybediyorum. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Everything is forgotten and back to square one. | Her şey unutulacak ve eski haline dönecek. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Nothing changed. It's not worthwhile. | Hiçbir şey değişmedi. Bunu yaptığına değmez. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Now you think it's not worthwhile? You never said that to me. | Artık anlamsız olduğunu mu düşünüyorsun? Bana böyle demiyordun. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Or do you have double standards? | Yoksa çifte standartlı mı davranıyorsun? | 678-1 | 2010 | ![]() |
I was mistaken! I was blinded by what happened to me. | Yanılmışım! Bana yapılanlardan dolayı körleşmiştim. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Case closed, I'm going ahead with it. No, you won't. | Konu kapandı, bunu yapacağım. Hayır, yapmayacaksın. | 678-1 | 2010 | ![]() |
What we did was wrong. | Yaptığımız şey yanlıştı. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Two wrongs don't make a right. We'd be like them. | İki yanlış bir doğru yapmaz. Diğerleri gibi olacağız. | 678-1 | 2010 | ![]() |
You and I are not like that. Am I like that? | Sen ve ben yanlış kişiler değiliz. Ben öyle miyim? | 678-1 | 2010 | ![]() |
Is anything bothering you? No. | Bu canını mı sıkıyor? Hayır. | 678-1 | 2010 | ![]() |
You can sleep? | Uyuyabilecek misin? | 678-1 | 2010 | ![]() |
Suddenly I am abnormal? | Birdenbire anormal mi oldum? | 678-1 | 2010 | ![]() |
No normal person can do what you did and live on normally. | Normal bir insan hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam edemezdi. | 678-1 | 2010 | ![]() |
They can, if they don't feel guilty. What guilt? | Edebilir, eğer kabahati yoksa. Ne kabahati? | 678-1 | 2010 | ![]() |
It doesn't matter any more. | Artık bir önemi yok. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Tell me why do I feel guilty? | Söylesene, neden kendimi kabahatli hissetmeliyim? | 678-1 | 2010 | ![]() |
Don't you know? No, I don't. | Bilmiyor musun? Hayır, bilmiyorum. | 678-1 | 2010 | ![]() |
I'll tell you. Your closet is full of short and scanty clothes. | Söyleyeyim. Dolabın kısa ve dar kıyafetlerle dolu. | 678-1 | 2010 | ![]() |
My husband thought the dress you gave me was a nightgown. | Bana verdiğin elbiseyi kocam gecelik zannetti. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Your hair that's all over the place? | Saçların her yerini kaplıyor? | 678-1 | 2010 | ![]() |
You live alone and move around as you please. | Yalnız yaşıyorsun ve canının istediği yere gidiyorsun. | 678-1 | 2010 | ![]() |
How does your family allow this? Should I too feel guilty? | Ailen nasıl izin veriyor buna? Ben de kabahatli hissetmeli miyim? | 678-1 | 2010 | ![]() |
Let me go see my kids. | Bırakın beni, çocuklarıma gideyim. | 678-1 | 2010 | ![]() |
You're not leaving till you tell me why I'm guilty. | Neden kabahatli olduğumu söyleyene kadar bir yere gitmiyorsun. | 678-1 | 2010 | ![]() |
You go out freely with your fiancé and no one questions you! | Nişanlınla istediğin gibi çıkıyorsun ve kimse sana bir şey demiyor! | 678-1 | 2010 | ![]() |
Men now think that all women are as loose as you are. | Erkekler artık bütün kadınların sizin gibi oynak olduğunu düşünüyor. | 678-1 | 2010 | ![]() |
At the end I and women like me pay the price. | Sonuçta da benim gibi kadınlar bedelini ödüyor. | 678-1 | 2010 | ![]() |
We're the ones who suffer to be discreet and avoid attention! | Tedbirli olacağız ve bakışlardan sakınacağız diye kendini helak eden biziz! | 678-1 | 2010 | ![]() |
What happened to you was my fault? It's not your fault. | Senin başına gelen benim suçum mu? Senin suçun değil. | 678-1 | 2010 | ![]() |
It's not your fault. | Senin suçun değil. | 678-1 | 2010 | ![]() |
It's her fault. | Onun suçu. | 678-1 | 2010 | ![]() |
Her backward thinking is the cause of our problems. | Bizim sorunumuz, onun çağ dışı düşünceleri. | 678-1 | 2010 | ![]() |