Search
English Turkish Sentence Translations Page 8684
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
You're a remedy. | Derdime deva oldun. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
And you're makin' fry bread. | Bir de puf böreği yapıyorsun. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Well, that's my intention. | Niyetim o yönde. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
But where'd you put the spoons? They're no place logical. | İyi de kaşıkları nereye koydun? Akla gelecek hiçbir yerde yoklar. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
I thought you'd explain that enigma. | Bu sorunun cevabını sen verirsin diyordum. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Sheriff Hunt? | Şerif Hunt? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Is that you, Clarence? | Sen misin Clarence? Benim. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Why are you in my breakfast? | Kahvaltımla arama niye girdin bakayım. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
There's a situation. | Bir olay var da. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Serious. | Ciddi bir şey. Sizi yalnız bırakayım. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Talk. | Anlat. Sabah tayımı tımar etmeye çıktım... | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
needed a new shoe and when I got there... | ...yeni nal gerekiyordu, haraya vardığımda... | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
I saw Buford, the stable boy, | ...seyisim Buford'ı gördüm... | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
he was lying there dead, he was all torn up. | ...yerde ölü yatıyordu, paramparça olmuştu. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
An animal got to him? | Hayvanlar mı yapmış? Bilmiyorum, anlayamadım. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
I didn't care to linger. | Beklemeye niyetim yoktu. Direk ofisinize gittim... | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
to try and get a deputy but when I went inside | ...yardımcılardan birine haber verecektim ama içeri girdiğimde... | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
there was nobody in there. | ...kimse yoktu. Kimse yok muydu? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Not even in the jail cell? | Hücrede bile mi? Yoktu efendim, bomboştu. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Go up the street, fetch Chicory | Sokağa çıkıp Chicory'yi çağır, benimle harada buluşun. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Yes, sir. | Tabii efendim. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Get some distance. | Biraz uzaklaş. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Listen Up! This is Sheriff Franklin Hunt. | Dinleyin! Ben, Şerif Franklin Hunt. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
If anybody is in there, identify yourself right now | İçeride biri varsa, ya hemen adını söyler... | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
or I'll shoot you dead. | ...ya da gördüğüm yerde vururum. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
How many horses does Wallington usually keep in here? | Wallington burada kaç at bulundururdu? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Well, there was my colt and he kept five. | Benim tayım hariç beş tane vardı. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Let's get to the jail. | Mapusa dönelim. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Indians? | Kızılderililer mi? Öyle görünüyor ama... | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
I don't reckon. | ...sanmıyorum. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Fetch the professor and bring him to The Learned Goat. | Profesörü bulup Bilge Keçi'ye getir. Ona şunu göster. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
I'll be there in about 20 minutes. | Yirmi dakikaya ben de orada olurum. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Are you going to talk to Mr. O'Dwyer? | Bay O'Dwyer'la konuşacak mısınız? Evet. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Sheriff, | Şerif, karım hâlâ hapiste mi? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Let's talk inside, Mr. O'Dwyer. | İçeride konuşalım Bay O'Dwyer. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Let's talk where you can sit. | Oturabileceğiniz bir yerde konuşalım. Burada, lafı dolandırmadan söyleyin. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Mrs. O'Dwyer was abducted. | Bayan O'Dwyer kaçırıldı. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
I think you should go back inside and sit down. | Bence içeri girip oturun. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
We can talk Who took her? | Konuşuruz... Kim kaçırdı? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Looks like Indians. | Kızılderililer gibi duruyor. Nick'i de almışlar. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
We're meeting at The Learned Goat | Bilge Keçi'de toplanıp ne yapılabileceğini konuşacağız. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Clarence? | Clarence? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Gizzard, | Gizzard, biraz kahve yapabilir misin? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Is something amiss? | Bir sorun mu var? Evet. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Put some whisky in his. | Onun kahvesine viski de koy. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Sheriff Hunt, what do you intend to do about my horses? | Şerif Hunt, atlarımla ilgili ne yapmayı düşünüyorsunuz? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
They are not my priority right now. | Şu anda önceliğim onlar değil. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Those are my finest Quiet! | En iyi atlarımdı onlar... Sessiz ol! | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Ask about horses again I'll slap you red! | Atlarını bir daha soracak olursan suratına tokadı yapıştırırım! | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
You come along with me, Mr. Wallington and | Benimle gelin Bay Wallington, bardan özel şişenizi indireyim. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
I retrieved our expert. | Uzmanımızı getirdim. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
You know who did this? | Bunu kim yapmış, biliyor musun? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Only one group that hunts with these. | Bununla avlanan tek bir grup var. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Who? They don't have a name. | Kim? İsimleri yok. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
What kind of tribe doesn't have a name? | Nasıl bir kabilenin ismi olmaz? Dili olmayan bir kabilenin. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Cave dwellers. | Mağara adamları. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
You know where they are? | Nerede olduklarını biliyor musun? Aşağı yukarı bir fikrim var. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
You'll take us to them? I won't. | Bizi onlara götürür müsün? Götürmem. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
'Cause you're an Indian? | Kızılderili olduğun için mi? Öldürülmek istemediğim için. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
You're afraid of your own kind? | Kendi halkından mı korkuyorsun? Onlar bizden değil. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
They are a spoiled bloodline of inbred animals | Onlar, kendi annelerine tecavüz edip yiyen akraba evliliği, bozuk bir kandan geliyor. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Well, what are they? | Ne peki onlar? İlkel insanlar. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
What do they look like? | Nasıl görünüyorlar? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Man like you would not distinguish them from Indians. | Sizin gibiler, onları Kızılderililerden ayırt edemez. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Even though they are something else entirely. | Tamamen başka bir şey olmalarına rağmen. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Why would they tear that stable boy up | Neden o seyisi paramparça edip bırakmışlar ama diğerlerini almışlar? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
They don't eat Negroes. | Zencileri yemezler. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Do they think they're poisonous? | Zehirli mi sanıyorlar? Chicory. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
You'll show us where they are at? | Nerede olduklarını gösterir misin? Bölgelerine girerseniz öldürürler... | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
That wasn't the question! | Adam onu sormadı! Yerlerini göster. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
We won't be dissuaded. | Kararımızdan dönmeyeceğiz. Bana batı bölgesinin bir haritasını bulun. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
We got an old survey map. | Eski arazi tetkik haritası vardı. Bulabilecek misin Gizzard? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Why was my husband, the mayor, | Neden kocam, yani belediye başkanı bu durumdan derhal haberdar edilmedi? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Well, the sheriff, he told me to go get him | Şerif, git konuş dedi de... | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
but I'm old and I forgot. | ...ihtiyarlığımdan unutmuşum. Buna inanmamı mı bekliyorsun? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
I'm hoping. | Öyle umuyordum. Kızılderililer mi yapmış? | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Troglodytes. | İlkeller yapmış. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
This empty area is a mountain range. | Şu boş alan, dağ sırası oluyor. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Forbidden territory, it has been for centuries. | Yasaklı bölge, yüzyıllardır da öyledir. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
And somewhere in the northwestern part of it | Kuzeybatısında kalan bir yerde de... | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
is a place my people call the Valley of the Starving Men. | ...halkımın Aç Adam Vadisi dediği yer vardır. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Troglodytes are said to live there. | İlkellerin orada yaşadığı söylenir. Buradan birkaç gün mesafede orası. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
How many of them do you think there are? | Kaç tane vardır sence? Fark etmez. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
You have no chance against any number of them. | Kaç tane olurlarsa olsunlar karşılarında şansınız yok. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
I'm riding out with Mr. O'Dwyer | Bay O'Dwyer'la at üstünde yola düşüyoruz... | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
because there isn't a choice for either of us. | ...çünkü ikimizin de başka bir çaresi yok. Diğerleri burada kalabilir. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
You'll be killed. | Öldürürler sizi. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
I'm coming with you. | Ben de geliyorum. Burada kalıp göz kulak olman... | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
No, I'm coming, I'm coming. | Olmaz, geliyorum dediysem geliyorum. Nick yok, yedek dediğin bu vakitte gerek... | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
To help in an emergency, not stay back. I'm coming. | ...acil durumda yardım etmek için, geride kalmak için değil. Geliyorum işte. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Alright, old man. | Tamam o zaman ihtiyar. İntihar bu. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
I'll get packed and meet you in | Toparlanıp, on beş dakikaya sizinle mapusun önünde buluşurum. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
As will I. | Ben de öyle. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
I'm the one who fetched your wife and got her involved. | Karını getirip olaya dahil eden bendim. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
I've got a responsibility to you both. | İkinize de karşı bir sorumluluğum var. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
And I've killed more Indians | Buradaki insanların hepsini toplasan benim kadar Kızılderili öldürmemiştir. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Well, that's an ugly boast. | Ne çirkin bir övünme bu böyle. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
It isn't a boast | Övünme değil, gerçek. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Telegraph Gatesville. Let 'em know what happened here. | Gatesville'e telegraf çekin, burada olanları haber verin. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |
Have 'em send a couple deputies | Ben yokken işlerle ilgilenmesi için birkaç memur göndersinler. | Bone Tomahawk-1 | 2014 | ![]() |