Search
English Turkish Sentence Translations Page 8906
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Just that we're keeping a close eye on her, | Biz komplikasyonlar her an artabilir şüphesiyle onu yoğun bakımda tutuyoruz. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Is it possible to live a normal life with half a lung missing? | Yarım bir akciğerle normal bir hayat sürmesi mümkün mü? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
For the most part, yes. | Çoğunlukla, evet. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Significant physical therapy will be required in the short term, | Kısa vadede ciddi bir fizik tedavi gerekiyor... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
and she probably won't be climbing any mountains in the long term. | ...ve uzun vadede muhtemelen artık bir dağ tırmanışı yapamayacak. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
She prefers the metaphorical kind anyway. | O zaten yapmış gibi olmayı tercih eder. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
When can I see her? | Onu ne zaman görebilirim? Verdiğimiz ilaçlar ve... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
given the anesthesia and surgical impact. | ...anestesinin etkisi nedeniyle birkaç saat göremezsiniz. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
This would be the time for a shower | Bu zaman duş almanız ve üstünüzü değiştirmeniz için iyi bir fırsat. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Maybe I could just have one quick look. | Belki şöyle, hızlıca bakabilirim. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Back so soon? | Erken mi döndünüz? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
This is a staff parking lot. | Burası çalışanların park yeri. Burada olmaya izniniz yok. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
You want to get the guy at the gate fired, | Durumu zorlaştırmak istiyorsan, bu senin kararındır. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Am I imagining things, | Ben mi uyduruyorum yoksa iki hafta önce konuşmak için beni Arizona'dan mı aradınız? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
only to fall off the map again the very next day, | Sorun şu haritada bile olmayan bir yerden hemen ertesi gün yine arandım. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
and then lo and behold, show up in Chicago | Daha sonra sessizce çekildiniz ve hiçbir şey olmamış gibi Chicago'da ortaya çıkıyorsunuz. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I was on sabbatical. | Ben ücretli izindeydim ve senin yapacak daha önemli işlerin yok mu? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Hey, you called me. | Beni siz aradınız. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
We planned to talk, and I called you back, | Konuşmayı planlamıştık ve ben sizi sürekli aradım. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Sabbatical or exile, Dr. Harris? | Ücretli izin miydi yoksa sürüldünüz mü, Dr. Harris? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
And what suddenly brought it to an end? | Ve aniden nasıl bitti? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
You'd like to know why I called? | Neden aradığımı bilmek istiyorsundur? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Why I ever saw Kane in the first place? | Neden hep ilk Kane'le görüştüğümü? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I most certainly do. | Kesinlikle istiyorum. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
As would his nearly 3 million constituents. | Tıpkı 3 milyon seçmenin istediği gibi. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I am treating someone else the Mayor cares about deeply. | Belediye başkanının çok önemsediği birini tedavi ediyorum. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
That's all I'm prepared to say. | Tüm söyleyeceğim bu. Bu komik. Çünkü Bayan Kane bana... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
that you were treating her husband for migraines. | ...kocasının migren sorununu tedavi ettiğinizi söyledi. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Then maybe you should go to intensive care | O zaman belki de yoğun bakıma girmeli... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
and call bullshit on her, too. | ...ve ona da bu çok saçma demelisin. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I hear she's out of surgery. | Ameliyattan çıktığını duydum. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I was just telling them that you weren't seeing anyone. | Tam onlara kimseyi göremeyeceğini söylüyordum. Sorun değil. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Long as we're not talking about the campaign. | Kampanya hakkında konuşmadığımız sürece. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Good news about Meredith. | Meredith'le ilgili haberler iyi. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Vigilance continues, but, yes, it is. | Gözetim devam ediyor, ama, evet, öyle. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Listen we don't want to take up any of your time, | Biz zamanını almak istemiyorduk ama uzak ta kalamadık. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
If there's anything you need, anything at all, | Eğer bir şeye ihtiyacın olursa, herhangi bir şey... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
we'll let you know. | ...biz seni bilgilendiririz. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I mean, uh, we just wanted to let you know... | Demek istediğim, senin bilmeni isteriz... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Anything. | Ne olursa olsun. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Okay. We'll leave you be. | Tamam. Biz seni bırakalım. Geldiğiniz için teşekkürler. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
That was Babe McGantry calling again. | Az önce Babe McGantry yine aradı. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Next. | Başka. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Spoke with the warden's office at Cook County Jail. | Cook County hapishanesi müdürüyle konuştum. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Emma resisted the furlough. | Emma ziyareti reddediyor. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
The Warden said sedation was an option if you insisted. | Müdür eğer ısrar ederseniz sakinleştirilebileceğini söyledi. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
No. Call the car. | Hayır. Arabayı çağır. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Where to? | Nereye? Eve. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Got to get a change of clothes. | Üstümü değiştirmeliyim. İsterseniz bunu ayarlayabilirim. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Listen to me the first time. | Bir kez olsun beni dinle. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
The Lennox Gardens vote is on, | Lennox Gardens oylaması hâlâ gündemde. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I wanted to make sure you still count for a solid "no." | Hâlâ sağlam bir red oyun olduğundan emin olmak istiyorum. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
It ain't the greatest day | Başkanın karşısında durmak için pek te iyi bir zaman değil, biliyorsundur? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
He can have our sympathy, Reginald. | Sempatimizi kazanabilir, Reginald. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
But he cannot have unchecked power | Ama Chicago Konut İdaresi'nin gücünü denetimsiz olarak kazanmamalı. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I hear you talking, believe me. | Ne demek istediğini anlıyorum, inan bana. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
That's why I was no the other day. | Bu yüzden o gün red oyu verdim. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
But, man, something heartless this time around. | Ama bu seferki kalpsizlik olur. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
In you or in him? | Senin için mi yoksa onun için mi? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Time is money, Reginald, | Vakit nakittir, Reginald... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
and knowing you have | ...ve senin ikinci oylama için göründüğünden daha kararsız olduğunu bilmek... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
would a promissory note toward your re election campaign | ...sence şu durumda yeniden seçim kampanyan bize doğru bir yatırımmış gibi gelir mi? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
25,000? | 25,000? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
that your husband responded like a hero | ...konusunu abartılı buluyor musunuz? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Uh, Ben responded the only way he knows how. | Ben sadece bildiği şekilde davrandı. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
If that makes him a hero, | Eğer bu onu kahraman yapıyorsa... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I wouldn't know the difference. | ...ben farkı anlayamam. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Listen, today we are the hero, all of Chicago. | Bakın, bugün hepimiz kahramanız, tüm Chicago. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Despite such a dark hour, | Karanlık saatlere rağmen... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I am confident that we will all forge on together as one. | ...birlik olarak üstesinden geleceğimize eminim. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
$25,000? | 25,000$ mı? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Last I checked, your PAC didn't have even half of that in it | Son baktığımda, komitende bırak başkasına vermeyi... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
for your own re election, let alone someone else's. | ...kendi seçiminde kullanmak için yarısı bile yoktu. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
You're telling me you're not aware | Birlikte bu kadar uzun çalışmamıza rağmen bana diğer gelir kaynaklarımızdan... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
after how long you've been working for me? | ...haberin olmadığını mı söylüyorsun? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
What's our Plan B if the vote doesn't go our way? | Oylama istediğimiz gibi gitmezse B planımız nedir? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
It's going our way! | İstediğimiz gibi gidiyor! | Boss-1 | 2011 | ![]() |
If I have to buy a vote or two to make it so, | Öyle olması için bir ya da iki oy satın almam gerekiyorsa... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
But over my dead body | Gözümüzün önünden Gardens'in bu cahil askılı faşist tarafından çekilip... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Better yet, over his wife's dead body, | Daha da iyisi, eğer geceyi çıkaramasaydı... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
if only she hadn't made it through the night. | ...karısının cesedini çiğnemiş olacaktı. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
What in God's name happened to you? | Sana ne oldu tanrı aşkına? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Did Kane have anything to do with you checking out? | Ayrılmanla Kane'in bir alâkası var mı? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Stand up. Now. | Ayağa kalk. Hemen. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
You're not standing here but for my generosity, | Benim cömertliğim sayesinde burada duruyorsun. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
when I threw you a bone and showed you the ropes. | Sana bir kemik attım ve ipleri gösterdim. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I don't recall it being so cliché. | Ben bu kadar klişe olduğunu hatırlamıyorum. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
What, you got a taste of power the other day, | Ne oldu, yoksa geçen gün yerime vekâlet ederken... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Don't let it go to your head. | Kafana girmesine izin verme. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I'm afraid this is the way it's going to be. | Korkarım ki bu şekilde olacak. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
As much as you can't fill the hole you've created. | Yarattığın deliği dolduramadığın sürece. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Security and everything. | Güvenlik ve diğer şeyler. Klimayı açmamı ister misiniz? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
That shooter might have missed you, boss... | Ateş eden seni ıskalamış olmalı, patron... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
and so do I. | ...ve ben de ıskaladım. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Today we vote for the future of Chicago. | Bugün Chicago'nun geleceği için oy vereceğiz. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Yes, Lennox Gardens is my house, | Evet, Lennox Gardens benim evim... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
so I do have a vested interest. | ...ve bu işten bir çıkarım var. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
But the Chicago Housing Authority | Ama Chicago Konut İdaresi... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
is in all our purview, | ...tek başına başkanın değil tamamıyla bizim etki alanımızda... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
and in this, we should all have a vested interest. | ...ve bu yüzden de, bu işten hepimizin bir çıkarı olmalı. | Boss-1 | 2011 | ![]() |