Search
English Turkish Sentence Translations Page 8997
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
this gypsy girl that they're looking for. | Åu çingene kızı tanımadığını hani şu aradıkları. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
It's Mary Death. | Aradıkları Mary Death. O Mary Death. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
It's Mary Death. What? | Aradıkları Mary Death. Ne? Mary Death dedim. Ne? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Told you Mary Death! | Söyledim sana Mary Death! Mary Death dedim ya! | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
It can't be Mary Death. | Mary Death olamaz. Mary Death olamaz. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
She's not even a gypsy. | O çingene bile değil. Çingene bile değil. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Why are you risking our lives for a woman trying to kill us?! | Neden hayatlarımızı bizi öldürmeye çalışan bir kadın için tehlikeye atıyorsun?! Hayatlarımızı bizi öldürecek bir kadın için mi riske atıyorsun? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Shh. It's complicated. | Shh. Bu biraz karmaşık. Durum karmaşık. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
What's so complicated about it?! | Nesi karmaşıkmış bunun?! Bunda karmaşık olan ne?! | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Because it's a woman. | Çünkü o bir kadın. Çünkü o kadın. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
They're all complicated. | Onların hepsi karmaşıktır. Onların hepsi karmaşık. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
JACK: You love her, don't you? | Onu seviyorsun, değil mi? Ona aşıksın, değil mi? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Don't you? | Değil mi? Değil mi? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Shit! | Bok! Lanet olsun! | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
WOMAN: Oh, yeah. | Oh, evet. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
I first met Mary many years ago | Mary ile seneler önce tanıştım Mary ile ilk tanıştığımda beni Sarhoş Kunduza dek takip etmişti. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
when she tracked me to the Thirsty Beaver, | Beni Thirsty Beaver da buldu, | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
a warehouse where bounty killers could train all day | ödül avcılarının tüm gün eğitim yapabildiği Burası Kelle Avcılarının bütün gün antreman yaptığı,... | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
and at night share a stiff drink | ve akşamları Lucille'nin meşhur kızlarıyla sert bir içki ...geceleri de Lucille'nin ünlü kunduz kızlarından biriyle vakit geçirdiği bir depoydu. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
with one of Lucille's famous beaver girls. | içebileceğin eski bir depodaydım. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Get out. | Çıkın dışarı. Çık dışarı. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Come on. Come on. | Hadi. Hadi. Haydi. Haydi. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Let's go. | Hadi gidelim. Haydi gidelim. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
I didn't order a gypsy. | Çingene istememiştim. Çingene istemedim. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Where are the girls? | Öbür kızlar nerede? Kızlar nerede? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
You have a blade against your throat, | Boğazına bıçak dayanmış, Boğazında bıçak var,... | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
and all you're worried about are those whores? | ve senin tek aklına gelen orospuların nereye kaybolduğu mu? ...tek derdin o fahişeler mi? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Well, yeah. | Doğrusu, evet. Evet. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Paid for all night. | Tüm gece için ödeme yapmıştım. Bütün gecelik ödedim. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
The gypsies call me Nuri. | Çingeneler bana Nuri der. Çingeneler bana Nuri der. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
They'd have my head if they knew I was here. | Burada olduğumu bilseler kafamı keserlerdi. Burada olduğumu bilseler, kellemi alırlardı. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
You escaped? | kaçtın mı? Kaçtın mı? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
They say you're the best bounty killer in the Thrice Burned Lands. | Senin üçkez yanmış topraklardaki en iyi ödül avcısı olduğun söyleniyor. Üç Kez Yanmış topraktaki en iyi Kelle Avcısı sen mişsin? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
I need you to train me. | Beni eğitmeni istiyorum. Beni eğitmen gerek. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Why don't you get | Neden palyaço suratlı Palyaço suratlı erkeklerinizden biri öğretse ya? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
one of your clown faced boyfriends to train you? | arkadaşlarından birine seni eğitmesini söylemiyorsun? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
[ growls ] They've given up on the world. | onlar dünyadan vazgeçti. Onlar dünyadan vazgeçti. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
They just want to burn it further into oblivion. | onlar dünyayı unutulmuşluğun derinlikerinde yakmak istiyorlar. Daha beter bir yer olsun istiyorlar. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
You're setting things right | Sense düzeltmeye çalışıyorsun Sen işleri doğru görüyorsun... | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
and actually making a difference here. | ve aslında burada bir farklılık yaratıyorsun. ...ve burada bir fark yaratıyorsun. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
You tracked me here, and that means you got talent. | Benim izimi burada bulduğuna göre, bu sende yetenek var demektir. Beni kıstırdın, demek yeteneğin var. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
[ hisses ] Get off. | Kalk. Kalk üstümden. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
A lot of spunk, too. | ayrıca bolca da cesaret. Komiksin de. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Oh, this is gonna be interesting. | Oh, bu ilginç olacak. Bu iş ilginç olacak. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Always expect the unexpected. | Daima beklenmeyeni bekle. Hep beklenmeyeni bekle. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
DRIFTER: She fearlessly took on every challenge. | Korkusuzca her türlü mücadeleye girdi. Her meydan okumaya korkusuzca göğüs ger. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
I was hard on her. I mean, you have to be. | Onu çok zorladım. Zorlamak zorundaydım. Ona sert davrandım, buna mecburdum. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
You didn't say you were using live rounds. | Gerçek mermi kullandığını söylememiştin. Gerçek mermi kullanmadığını söylemiştin. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Must have slipped my mind. | Aklımdan çıkmış olmalı. Aklımdan çıkmış olmalı. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
DRIFTER: She was a fast learner. | Çabuk öğreniyordu. Çabuk öğreniyordu. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Anything short of perfection wasn't good enough. | mükemmelikten uzak hiç birşey ona yeterli gelmiyordu. Mükemmellikten uzak olan her şey yetersizdi. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
She had to be the best. | En iyisi olmalıydı. O, en iyisi olmak zorundaydı. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Humph. | Ahhh. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
[ laughter ] Nice. | Güzel. Güzel. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
I didn't know you were doing the whole course. | Tüm parkuru bitireceğini bilmiyordum. Tüm parkuru geçeceğini bilmiyordum. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
DRIFTER: It wasn't long before I started bringing her on jobs. | Onu benimle beraber işe götürmeye yeni başlamıştım. Onu işlere götürmeye başlamam uzun sürmedi. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Not bad. | Fena değil. Fena değildi. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
You can threaten me all you like, love, | Beni tehdit edebilirsin, hayatım, İstediğin kadar tehdit et güzelim... | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
but half bounty is all you're gonna get. | ama sonuçta alacağın sadece ödülün yarısı. ...ödülün yarısını alacaksın. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
You'd be well advised to teach that dodgy bint some manners. | Sana şu kurnaz kaltağa biraz terbiye vermeni tavsiye ederim. Şu kıza biraz terbiye versen iyi olur. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Ahh! That merchant is a crook! | Ahh! Bu adam bir hırsız! Şu lanet olası tüccar! | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
It's an unspoken agreement we have. | Aramızda konuşulmamış bir anlaşma var. Bu yazılı olmayan bir anlaşma. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
They skim a little bit off top | Biraz kesinti yaparlar Bilgi karşılığında, paranın üstünden biraz kırpar, tamam mı? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
in exchange for some information, okay? | biraz bilgi karşılığında, anladın mı? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
No. Deal, nothing. When I'm on my own, things'll be different. | Hayır. Anlaşma falan yok, kendi başıma çalışmaya başladığımda herşey farklı olacak. Hayır, olmaz. Yanlızken işler daha farklı olacak. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
You're acting like a child. Uhh! | Çocuk gibi advranıyorsun. Ahh! Çocuk gibi davranıyorsun. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Nuri, what's with all that racket? | Nuri, bu gürültü de ne? Nuri, nedir bu gürültü? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
I'm finishing a new outfit. | Yeni kıyafetimi bitiriyorum. Yeni elbisemi dikiyorum. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
And my name isn't Nuri anymore. | Ve artık adım Nuri değil. Ve artık adım Nuri değil. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
It's Mary Death. | Mary Death. Adım Mary Death. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
DRIFTER: On that day, I realized I had created | O gün, Dünyanın görebileceği en muhteşem O gün, dünyanın o ana kadar gördüğü... | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
the greatest killer the world would ever know. | katili yarattığımı farkettim. ...en iyi katili yarattığımı anladım. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
The months that followed were a good time for the two of us. | Takip eden aylar ikimiz içinde güzel zamanlardı. Onu izleyen aylar ikimiz için de çok güzel dönemdi. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
We pulled offjobs in tandem. | İkili olarak işler yaptık. Devamlı iş bitiriyorduk. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
She was my fender bunny, and I was her old man. | O benim motor tavşanımdı, ben de onu ihtiyarı. O benim tavşanımdı, bende onun ihtiyarı. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
The world was blown to hell, but it didn't matter. | Dünya cehenneme dönüyordu, ama sorun değidi. Dünya havaya uçuyordu ama önemli değildi. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
We were invincible. | Biz yenilmezdik. Bize kimse bir şey yapamıyordu. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
I've been thinking, fender bunny. | Düşünüyorumda, motor tavşanım. Düşündüm de, küçük tavşan. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Stop talking. | Konuşmayı kes. Kes kounşmayı. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
You know, hear me out. | Beni dinle biraz. Hayır, bak beni dinle. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
You deserve better than a... | Daha iyisini hakediyorsun... Sen Kunduzlarla kalmaktan daha iyisini hak ediyorsun. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
cramped room at the Beaver, you know? | Beaver'daki daracık oda, biliyorsun? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
And I've saved some money, and... | ben biraz Para biriktirdim, ve... Biraz para biriktirdim ve... | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
yeah, we could ride out of here tomorrow | evet, hemen yarın buradan uzaklaşabiliriz Yarın buradan gidipte her şeyi geride bırakabiliriz. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
and leave all this behind. | ve tüm bunları arkamızda bırakarak. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
We could start a new life. | Yeni bir hayata başlayabiliriz. Yeni bir hayata başlarız. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
[ blow lands ] Ohh! | Ohh! | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Shit! You cut me deep! | Bok! Beni fena bıçakladın! Lanet olsun! Yara çok derin oldu! | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Mary... | Mary... Mary... | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
you cut me deep. | Beni fena bıçakladın. ...çok derin kestin. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
DRIFTER: I tried to love her, kid, | Onu sevmeye çalıştım, çocuk, Onu sevmeye çalıştım, evlat. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
but she stabbed me in the spleen and left me for dead. | ama o beni dalağımdan bıçakladı ve ölüme terketti. Ama beni karnımdan bıçaklayıp, ölüme bıraktı. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
JACK: Huh. You really know your gypsies. | Huh. Gerçekten çingeneleri tanıyormuşsun. Çingeneleri iyi tanıyorsun. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
JACK: Can't hold their liquor, I guess. | Sanırım içkisini turamıyor. Sanırım içkiye dayanıklı değiller. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
DRIFTER: Move it, kid. | Hadi, çocuk. Çalıştır şunu, evlat. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
Gahh. | Gahh. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
DRIFTER: What are you waiting for? | Neyi bekliyorsun? Neyi bekliyorsun? | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
I'm stealing a stagecoach from of a bunch of savages | vahşilerden posta arabası çalıyorum Bir avuç yerliden posta arabası çalıyorum. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
with a wanted criminal moonlighting as a bounty killer, | yanımda aranan ve ek iş olarak ödül avcılığı yapan, Yanımda Kelle Avcısı süsü veren bir aranan suçlu var. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |
who has the hots for a murderous, deranged gypsy. | Deli bir katil çingeneye aşık suçluyla. Ve üstelik katil, eski bir çingeneye aşık. | Bounty Killer-1 | 2013 | ![]() |