English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 9076
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| They're gone. | Çıktılar. | Braindead-1 | 2016 |  |
| Got one. | Birini yakaladım. | Braindead-1 | 2016 | |
| We're half past the hour and focusing on the CDC budget vote. | Yarım saatimiz geçti ve konumuz Hastalık Kontrol Merkezi bütçe oylaması. | Braindead-1 | 2016 | |
| Will the senate fund this critical institution? | Meclis bu kritik kurumun ödeneklerini onaylayacak mı? | Braindead-1 | 2016 | |
| Tax and spend?! | Harcamak için vergilendir mi? | Braindead-1 | 2016 | |
| Yes, we tax and spend. | Evet, harcamak için vergilendir. Bizim işimiz bu! | Braindead-1 | 2016 | |
| You are trying to create dys... No, it's because we're going broke. | Anlaşmazlık çıkarmaya çalı... Hayır, iflas etmeme çalışıyoruz. | Braindead-1 | 2016 | |
| We can't pay for everyone. This has nothing to do | Herkese para saçamayız. Bunun iflasla alakası yok. | Braindead-1 | 2016 | |
| We are not a country where you can give handouts... | Herkese harçlık veren bir ülke değiliz. | Braindead-1 | 2016 | |
| Look at Finland. We should be taxing the rich | Finlandiya mesela, biz de zenginlerden vergi almalıyız ki... | Braindead-1 | 2016 | |
| and redistributing the wealth. Are you serious? | ...varlık herkese dağıtılsın. Siz ciddi misiniz? | Braindead-1 | 2016 | |
| Have you been to Finland? | Finlandiya'ya hiç gittiniz mi? | Braindead-1 | 2016 | |
| It's like an empty parking lot with snow. Okay, okay. | Karla dolu park alanı gibi. Tamam, tamam. | Braindead-1 | 2016 | |
| Tell me! Good, good. Get it out here. | Söyle bize... Tamamdır, buraya bağrışın... | Braindead-1 | 2016 | |
| One third of the CDC budget. Yes, | 911! | Braindead-1 | 2016 | |
| is coming back to your state, Red. | Evet, ama 80 milyonu da senin eyaletine gidecek Red. | Braindead-1 | 2016 | |
| It's why you got reelected. You bring home the money. | Yeniden seçilme sebebin. Eve para getirmelisin. | Braindead-1 | 2016 | |
| So don't get all hypocritical on us. | Yani ikiyüzlü davranma. | Braindead-1 | 2016 | |
| Times are changing. I have e mails... | Zaman değişiyor, gelen e postalar... | Braindead-1 | 2016 | |
| God, more e mails. | Yine e postalar. | Braindead-1 | 2016 | |
| Gareth, bring me the One Wayer e mails. | Gareth, bana "Tek Yol" cuların e postalarını getir. | Braindead-1 | 2016 | |
| E mails, as if they prove anything! | E postalar bir şey kanıtlamazlar ki. | Braindead-1 | 2016 | |
| They could all be coming from one guy in his mother's basement. | Hepsi, tek bir adamın annesinin bodrumundan geliyor olabilir. | Braindead-1 | 2016 | |
| Hey. It's Rochelle. | Hey. Ben Rochelle. | Braindead-1 | 2016 | |
| Just seeing how you're doing. | Nasılsın diye bir aradım. | Braindead-1 | 2016 | |
| I'm good. Yeah, I guess. | İyiyim. Sanırım iyiyim. | Braindead-1 | 2016 | |
| You guess? | Sanır mısın? | Braindead-1 | 2016 | |
| If you have any hesitations, come in for a CAT scan. | Şüphen varsa gel tomografi çekelim. | Braindead-1 | 2016 | |
| No, no, I'm good. | Yok, iyiyim. | Braindead-1 | 2016 | |
| No side effects. | Yan etki de yok. | Braindead-1 | 2016 | |
| In fact, I was wondering if the same thing might work | Aslında arkadaşım Stacie için de aynı yöntemi düşünüyorum. | Braindead-1 | 2016 | |
| Using the right brain? | Sağ beyni kullanma yöntemini. | Braindead-1 | 2016 | |
| How would you do it? I don't know. I'm working on that. | Nasıl yapacaksın? Bilmiyorum, halen düşünüyorum. | Braindead-1 | 2016 | |
| Did you examine the bug? | Böceği incelediniz mi? | Braindead-1 | 2016 | |
| We are doing that now. | Şimdi inceliyoruz. | Braindead-1 | 2016 | |
| Good. Let's get together with what we found out. Okay? | Güzel, sonuçlara beraber bakalım tamam mı? | Braindead-1 | 2016 | |
| Okay. Oh, hey, um... | Tamam, bir de... | Braindead-1 | 2016 | |
| Not yet. Why? | Daha değil. Neden? | Braindead-1 | 2016 | |
| Did he see the... | Böcekleri görmüş mü? | Braindead-1 | 2016 | |
| the bugs? I don't know. | Bilmiyorum. | Braindead-1 | 2016 | |
| I can think of a dozen reasons why I'll never hear from him again. | Bir daha görüşmeyeceğimizi düşündüren en az 10 sebep var. | Braindead-1 | 2016 | |
| Call him. | Ara onu, insanlar anlayışlı olabilir. | Braindead-1 | 2016 | |
| Not after last night. | Dün geceden sonra olmaz. | Braindead-1 | 2016 | |
| Okay, I'll talk to you. Okay. | Tamam, konuşuruz. Tamam. | Braindead-1 | 2016 | |
| How are you doing? It's Laurel. | Nasılsın, ben Laurel. | Braindead-1 | 2016 | |
| Good. How are you? | İyiyim, sen nasılsın? | Braindead-1 | 2016 | |
| Good. I was wondering if | İyiyim. Bu akşam bir şeyler içmek için buluşalım mı? | Braindead-1 | 2016 | |
| I'm okay, Laurel, you don't have to worry about me. | Ben iyiyim Laurel, endişelenmene gerek yok. | Braindead-1 | 2016 | |
| I'm not angry at you. | Sana kızgın da değilim. | Braindead-1 | 2016 | |
| No, no, it's not that. It's, um, | Hayır hayır, öyle değil. Nasıl desem... | Braindead-1 | 2016 | |
| I have a scoop. | ...bir sızdırma haber var. Roll Call hakkında. | Braindead-1 | 2016 | |
| For Roll Call. You do? What? | Öyle mi, nedir peki? | Braindead-1 | 2016 | |
| I can't say over the phone. | Telefonda söyleyemem. | Braindead-1 | 2016 | |
| I wanted to slip it to a friend. | Bir arkadaşa sızdırmak isterim. | Braindead-1 | 2016 | |
| It still hasn't moved. | Halen kıpırdamıyor. | Braindead-1 | 2016 | |
| It's like it's... | Şey gibi, sanki... | Braindead-1 | 2016 | |
| waiting for us. | ...bizi bekliyor gibi. | Braindead-1 | 2016 | |
| Finding out its chemical composition. | Kimyasal bileşimini bulacağım. | Braindead-1 | 2016 | |
| Try the front appendage. | Ön bacağını dene. | Braindead-1 | 2016 | |
| You have a spectrometer? | Spektrometren var mı? | Braindead-1 | 2016 | |
| Rochelle... | Rochelle. | Braindead-1 | 2016 | |
| Bugs don't do that. | Böcekler böyle yapmazlar. | Braindead-1 | 2016 | |
| Do they? | Yaparlar mı? | Braindead-1 | 2016 | |
| I've never seen it. | Yaptıklarını hiç görmemiştim. | Braindead-1 | 2016 | |
| Do you think these bugs might be from Don't say it. | Sence bu böcekler şeyden mi gel... Söyleme. | Braindead-1 | 2016 | |
| What? I don't know, but don't say it. | Neyi söylemeyeyim? Bilmiyorum, ama söyleme. | Braindead-1 | 2016 | |
| Outer... I'm just Don't. Shh! | Dışard... Söyleme, Şşş! | Braindead-1 | 2016 | |
| Ah. Here she is. Here's who you want to see. My sister. | İşte burada, görüşeceğiniz kişi, kız kardeşim. | Braindead-1 | 2016 | |
| Actually, Luke, I was just heading out. | Luke aslında ben çıkıyordum. | Braindead-1 | 2016 | |
| No, because here's a constituent who needs your help. Mr. Brewster... | Çıkmıyorsun çünkü seçmenimiz Bay Brewster'e yardımın lazım. | Braindead-1 | 2016 | |
| Why can't you help me? | Siz neden yardım edemiyorsunuz? | Braindead-1 | 2016 | |
| I voted for you, not her. | Ben size oy verdim, kardeşinize değil. | Braindead-1 | 2016 | |
| Hi, Mr. Brewster. So good to see you again. | Merhaba Bay Brewster. Sizi yine görmek ne güzel. | Braindead-1 | 2016 | |
| I have to ride three buses | Sadece oy verebilmek için... | Braindead-1 | 2016 | |
| just to vote. | üç otobüs değiştiriyorum. | Braindead-1 | 2016 | |
| And if you lose your transfer, they make you pay again. | Aktarma vaktini kaçırırsanız bir daha ödüyorsunuz. | Braindead-1 | 2016 | |
| This is about your polling place? | Oy vereceğiniz yer mi? | Braindead-1 | 2016 | |
| Yes. What do you think I'm talking about? | Evet, neresi sandınız? | Braindead-1 | 2016 | |
| It used to be right across the street | Eskiden karşı sokaktaki itfayede kullanırdım. | Braindead-1 | 2016 | |
| Now I have to go 40 minutes away. | Şimdi 40 dakika yol gitmeliyim. | Braindead-1 | 2016 | |
| Have you discussed this with your local representative? | Yerel temsilciniz ile görüştünüz mü? | Braindead-1 | 2016 | |
| No, my census taker. | Hayır, sayım görevlisi ile görüştüm. | Braindead-1 | 2016 | |
| She works in the state house now. | Şimdi hükümet ofisinde çalışıyor. | Braindead-1 | 2016 | |
| She said it all came down from the Maryland senator. | Maryland Milletvekilinin emriymiş. | Braindead-1 | 2016 | |
| You guys are my Maryland senator. Yes, but we... | Burası Maryland milletvekili ofisi. Evet ama biz... | Braindead-1 | 2016 | |
| Did she possibly mean Red Wheatus? | Red Wheatus demiş olabilir mi? | Braindead-1 | 2016 | |
| I don't know. There's too many of you people | Nerden bileyim. Sizin gibi bir sürü var | Braindead-1 | 2016 | |
| to figure out which is which. | Hangisi hanginiz karışıyor. | Braindead-1 | 2016 | |
| Just don't give me the runaround, okay? | Beni o kadar dolaştırmayın yeter tamam mı? | Braindead-1 | 2016 | |
| I gotta take two buses now to go home. | Şimdi eve gitmek için de iki otobüs yapmam lazım. | Braindead-1 | 2016 | |
| You know that? One bus to the museum, | Müze için bir otobüs... | Braindead-1 | 2016 | |
| three buses to vote! | ...oy için ise üç. | Braindead-1 | 2016 | |
| Um, Laurel Healy | Ben Laurel Healy, Gareth Ritter le görüşmek istemiştim. | Braindead-1 | 2016 | |
| A constituent I have to help. | Yardıma ihtiyacı olan bir seçmenle alakalı. | Braindead-1 | 2016 | |
| Actually, no. Just... | Aslında hayır, sadece... | Braindead-1 | 2016 | |
| just tell him I'm here. | ...burada olduğumu söyleyin. | Braindead-1 | 2016 | |
| No, wait. Yes, | Hayır, bekleyin. | Braindead-1 | 2016 | |
| it is work related. | İş ile alakalı deyin. | Braindead-1 | 2016 | |
| Would you take a seat, please? | Biraz oturup bekleyebilir misiniz? | Braindead-1 | 2016 | |
| Actually, just... don't say that. | Aslında öyle demeyin, sadece burada olduğumu söyleyin ve... | Braindead-1 | 2016 | |
