Search
English Turkish Sentence Translations Page 9168
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Wood cannot be imbued with magical properties. | Ahşaba sihirli özellikler aşılayamazsın. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
I should know. I'm a... Whittler. | İyi bilirim. Ne de olsa... Ahşapla... | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Of wood. | ...vakit öldüren biriyim. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
How about this conversation starter? It's made of yew wood. | Bu iki beşlik bozdurana ne dersin? Porsuk ağacındandır. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Tough as stone. | Taş kadar serttir. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
That's stuffed. | Doldurulmuş hayvan o. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Staring is rude. The crow's talking! | Dikizlemek kabalıktır. Karga konuşuyor! | Brave-1 | 2012 | ![]() |
That's not all I can do. | Tek yapabildiğim bu değil. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
You're a witch! Woodcarver. | Sen bir cadısın! Oymacıyım. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
That's why the wisps led me here. | Periler bu yüzden beni buraya getirdi. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Woodcarver! You'll change my fate! | Oymacıyım. Kaderimi değiştireceksin! | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Woodcarver! You see, it's my mother. | Ben oymacıyım! Şey, sorun annem. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
I'm not a witch! Too many unsatisfied customers. | Cadı falan değilim! Tatmin olmayan çok müşteri var o kadar. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
If you're not going to buy anything, get out. | Bir şey satın almayacaksan, çık dışarı! | Brave-1 | 2012 | ![]() |
No! The wisps led me here! I don't care! | Hayır! Buraya beni periler getirdi! Banane! | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Get out! Shoo! Get! Be gone with you! I'll buy it all. | Çık dışarı! Kış kış! Kaybol! Her şeyi alıyorum! | Brave-1 | 2012 | ![]() |
What? What was that? Every carving. | Ne? Ne dedin sen? Tüm oyma işlerini. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
And how are you going to pay for that, sweetie? | Peki ödemeyi nasıl yapmayı düşünüyorsun tatlım? | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Oh, my, that's lovely, that is. | Ne güzel bir şey bu böyle. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
That would set us up for months. | Bu bizi aylarca idare eder. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Every carving and one spell. | Tüm oyma işleri ve bir tane de büyü. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Are you sure you know what you're doing? | Ne yaptığından emin misin? | Brave-1 | 2012 | ![]() |
I want a spell to change my mum. | Annemi değiştirmek için bir büyü istiyorum. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
That'll change my fate. | Bu kaderimi değiştirecek. Olmuş bil! | Brave-1 | 2012 | ![]() |
There. | İşte oraya. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
You never conjure where you carve. | Oymacılıkla uğraştığın yerde asla büyücülük yapma. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Very important. | Çok önemlidir bu. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
The last time I did this was for a prince. | Bunu en son bir prens için yapmıştım. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Easy on the eyes. Tight pants. | Göze hoş görünen biriydi. Dar pantolonlu falan. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
He demanded I give him the strength of ten men. | Ona on adamın gücünü vermemi istemişti. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
And he gave me this for a spell. | Büyü için de bana bunu vermişti. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
A spell that would change his fate. | Kaderini değiştirebilecek bir büyü. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
And did he get what he was after? | İstediğini aldı mı peki? | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Yes. And made off with an especially attractive mahogany cheese board. | Evet. Bir de maundan yapılma havalı bir peynir tahtası aldı. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Now, what do I need? | Ne lazım şimdi bana? | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Just a little bit of this. | Birazcık bundan. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
That'll do. | Bu iş görür. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
And now let's see. What have we here? | Şimdi bir bakalım. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
A cake? | Kek mi? | Brave-1 | 2012 | ![]() |
You don't want it? Yes! I want it. | İstemiyor musun? Hayır, istiyorum. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
You're sure if I give this to my mum, | Bunu anneme verdiğimde, kaderimin değişeceğine... | Brave-1 | 2012 | ![]() |
it will change my fate? | ...eminsin değil mi? | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Trust me. It'll do the trick, dearie. | Güven bana. Gerisini ben hallederim evladım. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Expect delivery of your purchase within a fortnight. | Teslimatı iki hafta içinde alacaksın. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
What was that thing about the spell? | Büyüyle alakalı şu şey de neydi? | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Did you say something about | Büyüyle ilgili bir şey mi... | Brave-1 | 2012 | ![]() |
the spell? | ...söyledin? | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Mor'du, Mor'du, now the time has come for all of us to slaughter you | Mor'du, Mor'du, geldi hepimizin seni katletme zamanı... | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Mor'du, Mor'du... | Mor'du, Mor'du... | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Merida. Mum! | Merida. Anne! | Brave-1 | 2012 | ![]() |
I've been worried sick. You... You were? | Çok endişelendim. Endişelendin mi? | Brave-1 | 2012 | ![]() |
I didn't know where you'd gone or when you'd come back. | Nereye gittiğini ya da ne zaman döneceğini bilmiyordum. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
I didn't know what to think. Look at your dress. | Ne düşüneceğimi bilemedim. Şu elbisenin haline bak! | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Angus threw me. But I'm not hurt. | Angus sırtından attı beni. İyiyim ama. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Well, you're home now, so that's the end of it. | Artık evdesin, yani her şey bitti. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Honestly? I've pacified the lords for now. | Gerçekten mi? Lordları şimdilik sakinleştirdim. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Your father's out there "entertaining" them. | Baban onları "eğlendiriyor". | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Come taste my blade, you manky bear | Bak kılıcımın tadına, seni aşağılık ayı. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
For gobbling up my leg | Atıştırdın ya ayağımı... | Brave-1 | 2012 | ![]() |
I'll hunt you, then I'll skin you, hang your noggin on a peg... | ...avlayıp yüzeceğim derini, asacağım duvara başını. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Of course, we both know a decision still has to be made. | İkimiz de verilmesi gereken bir karar olduğunu biliyoruz elbette. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
What's this? It's a peace offering. | Bu ne? Barışalım diye. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
I made it. For you. Special. | Senin için yaptım özellikle. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
You made this for me? | Benim için mi yaptın? | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Interesting flavor. | Tadı bir tuhaf. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
What... What is that? Different? | Bu ne böyle? Farklı mı? | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Tart and gamy. | Kötü ve cüretkâr... | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Have you changed your mind at all about the marriage and all that? | Şu evlilikle ilgili fikrini değiştirdin mi? | Brave-1 | 2012 | ![]() |
That's better. | Dünya varmış. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Now, why don't we go upstairs to the lords | Şimdi lordların yanına çıkalım ve... | Brave-1 | 2012 | ![]() |
and put this whole kerfuffle to rest? | ...tüm bu velvele yaşanmamış gibi davranalım. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Mother? I'm woozy suddenly. | Anne? Sarhoş gibi oldum birden. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
My head's spinning like a top. | Başım çok kötü dönüyor. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Mum! Suddenly I'm not so well. | Anne! Pek iyi değilim. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
How do you feel about the marriage now? | Evlilik meselesi hakkında şimdi ne düşünüyorsun? | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Merida! Just take me to my room. | Merida! Beni odama götür. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
All right, that's fine. That's just fine. | Biraz daha. Böyle iyi, böyle iyi. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
A little to the left. That's good. A wee bit to the left. That's good. | Azıcık sola, tamamdır. Tam oturdu. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
It's good enough. | Çok iyi. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Now, clear out of there, boys. I don't want you to spoil my shot. | Şimdi çekilin oradan çocuklar, atışımı mahvetmenizi istemiyorum. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
What? My lady Queen. | Yüce Kraliçem! | Brave-1 | 2012 | ![]() |
We've been waiting patiently. | Sabırla bekliyorduk. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Milords, I am out of sorts at the moment. | Lordlarım şu an pek keyfim yok... | Brave-1 | 2012 | ![]() |
But you shall have your answer. | ...ama cevabınızı alacaksınız. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Presently. | Yakında. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Now, if you'll excuse us. | Şimdi bize müsaade ederseniz. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Elinor, look! | Elinor, bak! Bu Mor'du! | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Elinor? Are you all right, dear? | Elinor! İyi misin hayatım? | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Fine. I'm fine. | İyiyim ben. Yok bir şeyim. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Go about avenging your leg. | Sen bacağının intikamını al. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Aye. You heard her, lads. | Onu duydunuz çocuklar. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
I dream about the perfect way to make this devil die. | Bu şeytanı en iyi şekilde öldürmenin hayalini kuruyorum. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Just take all the time you need to getting yourself right, Mum. | Kendini toparlayana kadar dinlen anne. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Then maybe in a bit you might have something new to say on the marriage. | Belki şu evlilikle ilgili söyleyeceğin yeni bir şey vardır? | Brave-1 | 2012 | ![]() |
What was in that cake? | Kekin içinde ne vardı? | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Cake. | Kekin mi? | Brave-1 | 2012 | ![]() |
So I'll just tell them the wedding's off, then? | Onlara düğünün iptal olduğunu söyleyeyim o hâlde. | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Bear! | Ayı! | Brave-1 | 2012 | ![]() |
You're... You're a bear! | Ayı olmuşsun! | Brave-1 | 2012 | ![]() |
Why a bear? | Neden ayı oldun ki? | Brave-1 | 2012 | ![]() |