Search
English Turkish Sentence Translations Page 9555
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Then we bought you that Matchbox tank. | Sonra sana Matchbox tank almıştık. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Do you remember? For being so brave. | Hatırlıyor musun? Öyle cesur olduğun için. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
And you tried to give it to your dad | Sen de tankı, o taşların üzerinde koşup... | Broken-1 | 2012 | ![]() |
because he'd cut his feet up | ...ayaklarını kestiği için babana vermeye çalışmıştın. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
So kind, you were, so... | Çok naziktin sen, çok... | Broken-1 | 2012 | ![]() |
I mean, what five year old in the world... | Yani demek istediğim hangi beş yaşındaki çocuk... | Broken-1 | 2012 | ![]() |
would have done that, huh? | ...öyle bir şeyi yapardı ki? | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Hello, Archie. Bob. | Selam Archie. Bob. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
What can I do for you? | Nasıl yardımcı olabilirim? | Broken-1 | 2012 | ![]() |
I was wondering if we could have a little chat. | Biraz sohbet edebilir miyiz diye soracaktım. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Chat? Yeah. | Sohbet mi? Evet. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Yeah, absolutely. | Tabii ki. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Okay, well, um... | Tamam o zaman... | Broken-1 | 2012 | ![]() |
I know things have been... tough for you since Barbara passed away, you know? | Biliyorum, Barbara'nın vefatından beri bazı şeyler sizin için zor oldu. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
For you and for the girls, you know? And what with... | Sen ve kızlar için yani. Bir de son zamanlarda yaşananlar var. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Talk? Yeah. | Konuşmak mı? Evet. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Fuck off, Archie, will you? | Bir siktir git Archie. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
All right. Um... | Pekâlâ. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
if you could ask your girls to give the Buckleys a break. | ...Buckley'leri rahat bırakmalarını isteyebilir misin diye sormak istedim. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
They've been having a tough time of it lately. | Son zamanlarda zor günler geçiriyorlar. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
That's really awful. | Kötü olmuş. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Cried? Yeah. | Ağlamak mı? Evet. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
I don't know. Why? 'Cause the next time you will | Bilmiyorum. Neden? Çünkü bir sonraki ağlayışın.. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
is the next time that you criticise my girls... No, hang on. | ...kızlarımı tekrar eleştirdiğin için olacak. Bekle. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
...In any fucking way whatsoever, all right? | Hem de her ne şekilde olursa olsun, tamam mı? | Broken-1 | 2012 | ![]() |
They're out of bounds. | Onlar yasak bölgede. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
And if Buckley can't take a little friendly fucking ribbing, | Eğer Buckley, dostça küçük bir azarı kaldıramıyorsa... | Broken-1 | 2012 | ![]() |
then he's more of a pathetic prick than I thought he was. | ...düşündüğümden daha da acınası bir şerefsizmiş. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Now, I'm having my dinner, mate, so if you don't mind fucking off. | Yemek yiyorum şimdi ortak, bir sakıncası yoksa siktir git. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
You know what'd make it better? | Daha güzel olması için ne lazım biliyor musun? Blu ray oynatıcısı. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Yeah, well, you can't have everything, Jed. | İyi de istediğin her şey olamaz Jed. Öylesine dedim. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
That's what I'm saying, Skunk. It's brilliant. | Öylesine söylüyorum işte. Harika bir şey. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Be great if we never had to go back. What, to school? | Hiç gitmek zorunda kalmasak müthiş olurdu. Ne, okula mı? | Broken-1 | 2012 | ![]() |
I don't know. I'm kind of looking forward to going, actually. | Bilmem. Ben aslında dört gözle bekliyorum. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Sometimes when you're walking down the corridors, | Bazen koridorda yürürken üst sınıftaki çocuklar... | Broken-1 | 2012 | ![]() |
the older kids will punch you. What? | ...sana yumruk atacak. Ne? | Broken-1 | 2012 | ![]() |
In the stomach. | Karnına. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Watch where you're going, will you? Listen, mate, | Nereye gittiğinize dikkat etsenize. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
it's not our fault you can't ride your bike. | Bisikletini sürememen bizim hatamız değil ortak. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
It's not my bike. And I can ride it. Watch this. | Benim bisikletim değil. Ayrıca sürebiliyorum. İzle. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Whose is it, then? | Kimin o zaman? | Broken-1 | 2012 | ![]() |
That is a travesty. Hang on, hang on. | Rezil edecek kendini. Bekle, bekle. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Right, you ready? | Tamam, hazır mısınız? | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Hey! You thieving little spastic! | Hey! Geri dön beyinsiz hırsız! Öldüreceğim seni! | Broken-1 | 2012 | ![]() |
I'll kill you! I'll bloody kill you! | Öldüreceğim seni! Yemin ederim öldüreceğim seni! | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Twats! | Geri zekâlılar! | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Yes! What the fucking hell? | İşte bu! N'oluyor lan? | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Fucking hell! | Hay sikeyim! | Broken-1 | 2012 | ![]() |
So who do you live with, then? | Kimle yaşıyorsun o zaman? | Broken-1 | 2012 | ![]() |
My auntie. | Halamla. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Where's your dad? He's dead. | Baban nerede? | Broken-1 | 2012 | ![]() |
He was killed in a fire, along with my mum. | Annemle beraber bir yangında öldü. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
That's terrible. And my sister. | Korkunç bir şey. Kız kardeşim de. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
I don't give a shit. I was only five or six at the time. | Sikimde değil ki. Beş, altı yaşında falandım o zaman. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Our mum ran away with an accountant from Birmingham. | Bizim annemiz Birmingham'dan bir muhasebeciyle kaçtı. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
You look like a lesbian. | Lezbiyen gibi görünüyorsun. Lezbiyenler nasıl görünür ki? | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Kind of ugly. | Çirkin sayılırlar. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Oi, Skunk! | Skunk! | Broken-1 | 2012 | ![]() |
No, but just stop them taking him. | Hayır ama onunla konuşmalarını engelleyin. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Dave, why don't you just go in there and do something? | Dave, içeri girip bir şeyler yapsana! | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Calm down. I'm really... Sort it out, for Christ's sake. | Sakin ol. Yapamam... Hallet şunu, Tanrı aşkına ya! | Broken-1 | 2012 | ![]() |
He's coming! | Geliyor! | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Rick, Rick. You've done nothing wrong, Rick. | Rick, Rick. Sen yanlış bir şey yapmadın. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Get the straitjacket. Stop it! | Deli gömleği giydirin. Durun! | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Lock him up! Rick! Rick! I love you. | Şunu bir yere kapatın! Rick! Rick! Seni seviyorum. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Put him in a padded fucking cell, the psycho. | O psikopatı, duvarları yastıklı hücreye koyun. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Feed it to him. | Sonra da yedirin. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
His donkey fucking knob! | Eşek gibi aletini! | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Has Rick gone mental? Shut up and go inside. | Rick kafayı mı yedi? Çeneni kapayıp içeri gir. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
He's coming in to play Xbox. No, he's not. | Xbox oynamaya geliyor. Hayır, gelmiyor. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
I ain't no pikey. That's racist, Kasia. | Başıboş değilim ben. Irkçılık yapıyorsun Kasia. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
I don't know. Because I'm ugly? | Bilmem. Çirkin olduğum için mi? | Broken-1 | 2012 | ![]() |
You're really pretty. | Gerçekten hoşsun. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Am I? No. You're ugly. | Öyle miyim? Hayır, çirkinsin. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Well, sitting outside his bedroom door all day's not gonna help. | Bütün gün kapısında oturmanın bir faydası yok. Şımartıyorsun. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
You don't know whether you're coming or going. Look at yourself. | Ne yaptığının farkında değilsin. Bir haline bak. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
When did you last have a shower? | En son ne zaman duş aldın? | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Our son needs to know I'm here! Calm down... Well, I'll... | Oğlumuz, yanında olduğumu bilmeli! Sakin ol. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Rick, get out of this room! | Rick, dışarı çık! | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Rick, open this door. If you don't open this door... | Rick kapıyı aç. Açmazsan... | Broken-1 | 2012 | ![]() |
I asked the doctor they had there | Oradaki doktora onu ne kadar tutabileceklerini sordum. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Right. Is that true? | Evet. Bu doğru mu? | Broken-1 | 2012 | ![]() |
if a patient's been sectioned, | Eğer hasta bir bölüme aktarıldıysa... | Broken-1 | 2012 | ![]() |
they have the right to keep them in as long as they see fit. | ...uygun gördükleri sürece orada tutmaya hakları vardır. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
I'm sorry, Dave. | Üzgünüm Dave. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Stop it! Wait, hang on. You saw that? | Kes şunu! Dur, bir dakika. Onu izledin mi? | Broken-1 | 2012 | ![]() |
What? I'm joking. | Ne var? Şaka yapıyorum. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Stop it! Jed. | Kes şunu! Jed. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Look, listen, that is not gonna happen to Rick, okay? | Bana bak. Rick'in başına böyle bir şey gelmeyecek, tamam mı? | Broken-1 | 2012 | ![]() |
...done any more. Ugh. Stop it. | ...yapılmıyor. Kesin şunu! | Broken-1 | 2012 | ![]() |
All right, let's go and make these things fly. | Tamam, hadi gidip şunları uçuralım. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
...fucking obsessing! Every single... | ...takıntı yapıyorsun! Her şeyi... | Broken-1 | 2012 | ![]() |
It's because you're avoiding... I'm not obsessing about a thing. | Sen görmezden geldiğin için... Takıntı yapmıyorum ben. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Why can't we just have a normal... | Neden normal bir... Neden normal bir konuşma yapamıyoruz? | Broken-1 | 2012 | ![]() |
When I come over here, it's my life, my life. What am I doing? | Ben niye buraya geldim? Bu benim hayatım, benim. Ne yapıyorum ki ben? | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Can I just live my life? I'm getting this job because you asked me... | Kendi hayatımı yaşayamaz mıyım? Sen istedin diye bu işi yapacağım... | Broken-1 | 2012 | ![]() |
What are you doing with me? | Benimle ne işin var? Yok ya, ben gidiyorum. | Broken-1 | 2012 | ![]() |
I was just about to say that you should... | Ben de tam gitmen gerektiğini söyleyecek... | Broken-1 | 2012 | ![]() |
I'm actually going! So there you go! | Gidiyorum işte! Bak, istediğin oldu! | Broken-1 | 2012 | ![]() |
Where are you going now? Fucking home to my manky flat. | Nereye gideceksin? İğrenç evime. | Broken-1 | 2012 | ![]() |