Search
English Turkish Sentence Translations Page 9584
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
and he's got this amazing voice... | ve harika bir sesi var... ve harika bir sesi var... | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
That will be all. | Hepsi bu. Hepsi bu. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Pushing your luck there a bit. | Şansını fazla zorluyorsun. Şansını fazla zorluyorsun. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, I just found that out. | Evet, onu ben bulmuştum. Evet, onu ben bulmuştum. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Look, Kalai's in solitary confinement. | Bak, Kalai hücre cezasında. Bak, Kalai hücre cezasında. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
It's a big embarrassment to the jail to have someone escape three times. | Bir kişinin üçüncü kez hapishaneden kaçması büyük sıkıntı yaşatır. Bir kişinin üçüncü kez hapishaneden kaçması büyük sıkıntı yaşatır. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
I wouldn't mention him again. | Ben tekrar ondan bahsetmezdim. Ben tekrar ondan bahsetmezdim. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
[Kat playing scales] | [Kat notaları çalar] | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
ALL: [Singing scales] La, la, la, la, la, la, la, la, la | Hepsi: [notaları okurlar] La, la, la, la, la, la, la, la, la La, la, la, la, la, la, la, la, la | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
That's good, but you have to sing... | Güzel, ama şöyle söylemelisiniz... Güzel, ama şöyle söylemelisiniz... | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
[Playing higher octave] | [Daha yüksek oktavdan çalar] | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
[Singing higher octave] La, la, la, la, la, la, la, la, la | [Daha yüksek oktavdan söylerler] La, la, la, la, la, la, la, la, la La, la, la, la, la, la, la, la, la | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Teaching 'em scales. | Onlara notaları öğretiyorum. Onlara notaları öğretiyorum. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Since when do you know scales? | Ne zamandır notaları biliyorsun? Ne zamandır notaları biliyorsun? | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
She's smarter than she looks. | Göründüğümden daha mı zekiyim yoksa? Göründüğümden daha mı zekiyim yoksa? | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Guys, want to show him what we learned? | Millet, ona ne öğrendiğimizi göstermek ister misiniz? Millet, ona ne öğrendiğimizi göstermek ister misiniz? | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Come on, check this out. | Haydi, dinle bakalım. Haydi, dinle bakalım. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
[Playing melodiously together] | [Birlikte çalarlar] | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
That's all right. | Pekala. Pekala. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Wait for it. | Sabret biraz. Sabret biraz. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
[Tapping softly] | [Yavaşça tempo tutar] | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
[Strong rhythm builds] | [Güçlü bir ritim olur] | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
[Guitar, piano, and yidaki cease playing] | [Gitar, piyano ve yidaki çalma kesilir] | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
[Strong percussive rhythm] | [Güçlü perküsyon ritmi] | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
[Playing ceases] | [Çalma biter] | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
That thing over there is too complicated. | Oradaki şey çok karmaşıktı. Oradaki şey çok karmaşıktı. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
No, that was awesome. | Hayır. Bu muhteşemdi. Hayır. Bu muhteşemdi. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
But, I mean, if you can do that on a bucket, | Ama o kovayla yapabiliyorsan tabii, Ama o kovayla yapabiliyorsan tabii, | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
don't you think you can do it on a real drum set? | gerçek bir davul setini çalabileceğini düşünüyor musun? gerçek bir davul setini çalabileceğini düşünüyor musun? | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Come on, just give it a try. | Haydi, sadece bir dene. Haydi, sadece bir dene. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
What you're doing here is all right. | Burada yaptığın şey güzel. Burada yaptığın şey güzel. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
You know, showing these boys that a few mistakes | Burada yaptıkları bir kaç hata... Burada yaptıkları bir kaç hata... | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
doesn't make 'em totally worthless, you know what I mean? | ...onların işe yaramaz olduğunu göstermez. ...onların işe yaramaz olduğunu göstermez. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
All right, so we're gonna give you 100%, | Biz sana 100% güveniyoruz, Biz sana 100% güveniyoruz, | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
and you're gonna do the same for us and get us to Sydney, all right? | bizi Sydney'e götürmek için sende aynını yapmalısın, tamam mı? bizi Sydney'e götürmek için sende aynını yapmalısın, tamam mı? | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Deal. | Anlaştık mı? Anlaştık mı? | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Good on you. | Aferin sana. Aferin sana. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
All right, guys. Well, we'll pick up from there next time, and, um... | Pekala millet, bir dahaki sefere buradan başlayacağız... Pekala millet, bir dahaki sefere buradan başlayacağız... | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
[Drumsticks clatter] | [Davul sopası gürültüsü] | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Remember to tell some more people to come along. | Daha fazla kişinin katılması hatırlatmayı unutmayın. Daha fazla kişinin katılması hatırlatmayı unutmayın. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Fuzz was really good. | Fuzz gerçekten iyiydi. Fuzz gerçekten iyiydi. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Yeah. On a bucket. | Evet. Kovayla. Evet. Kovayla. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
But why didn't you tell me you played piano? | Bana neden piyano çaldığını söylemedin? Bana neden piyano çaldığını söylemedin? | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Oh, I do hate this kind of music. | Evet, nefret ediyorum. Evet, nefret ediyorum. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
I had to take piano lessons when I was little. | Küçükken piyano dersleri almak zorunda kalmıştım. Küçükken piyano dersleri almak zorunda kalmıştım. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
It was just to get out of my parents' way for a couple of hours. | Anne babamdan bir kaç saatliğine de... Anne babamdan bir kaç saatliğine de... | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
I'm not good at all. | İyi çalamıyorum. İyi çalamıyorum. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
I'm just not. | Böyle işte. Böyle işte. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
I don't get how you do it. | Nasıl yaptığını anlamadım. Nasıl yaptığını anlamadım. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Do what? | Neyi? Neyi? | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Okay, yesterday, Bear just started singing, | Tamam, dün, Bear birden şarkı söylemeye başladı, Tamam, dün, Bear birden şarkı söylemeye başladı, | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
and just like that you picked it up and started playing it. | ve aynı şekilde sen bugün piyano çalmaya başladın. ve aynı şekilde sen bugün piyano çalmaya başladın. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Oh, that was just practice, I guess. | Sanırım, pratik işi. Sanırım, pratik işi. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
[Kat chuckles] | [Kat güler] | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Can you play this? | Bunu çalabilir misin? Bunu çalabilir misin? | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
No, I've never played this before. | Hayır. Daha önce bunu hiç çalmadım. Hayır. Daha önce bunu hiç çalmadım. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
I I only tinker. I'm not really a pianist. | Ben...ben sadece acemiyim. Bir piyanist değilim. Ben...ben sadece acemiyim. Bir piyanist değilim. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
[Dubiously] Come on. | [Kuşkulu bir şekilde] Haydi. Haydi. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
[Playing "Claire de Lune" by Debussy] | [Debussy'den "Claire de Lune"u çalar] | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
[Kat chuckles softly] | [Kat usulca güler] | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
That was beautiful. | Bu güzeldi. Bu güzeldi. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Well, I just stuffed up the tempo there, but it was a first try. | Biraz temposunu karıştırdım. İlk denememdi. Biraz temposunu karıştırdım. İlk denememdi. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
No, that was... | Hayır... Hayır... | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
No, no, listen. This is how I played it last night. | Hayır, hayır, dinle. Dün gece böyle çaldım. Hayır, hayır, dinle. Dün gece böyle çaldım. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
It was ridiculous. | Çok komikti. Çok komikti. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
[Playing adequately] | [Layıkıyla çalar] | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Just so clonky! | İyice zırvaladım! İyice zırvaladım! | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
No, look, you're playing fine! | Hayır, iyi çalıyorsun! Hayır, iyi çalıyorsun! | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
You've just got to relax your wrists a bit. | Sadece biraz daha bileklerini rahat kullanmalısın. Sadece biraz daha bileklerini rahat kullanmalısın. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Um... All right, all right. | Pekala. Pekala. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Bring your hands down, and now go really slowly, | Eller aşağı doğru, ve gerçekten yavaşça çal, Eller aşağı doğru, ve gerçekten yavaşça çal, | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
gentle. | nazikçe. nazikçe. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Sounds a lot... Yeah, it sounds better already. | Kulağa çok... Evet, kulağa daha hoş geldi. Kulağa çok... Evet, kulağa daha hoş geldi. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
See, you don't have to rush. | Gördün mü, acele etmene gerek yok. Gördün mü, acele etmene gerek yok. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
GUARD: Hey, kids! Time's up! | Gardiyan: Çocuklar! Zaman doldu! Çocuklar! Zaman doldu! | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
We need the room. Oh, okay. | Biraz daha kalmamız gerek. Tamam. Biraz daha kalmamız gerek. Tamam. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
[Distant buzzer buzzes] | [Uzaktan kapı sesi] | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Okay. [To guard] Thanks! | Tamam. [Gardiyana] Teşekkürler! Tamam. Teşekkürler! | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Thank... | Teşekkürler... Teşekkürler... | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
All right, well, thanks. | Pekala, teşekkürler. Pekala, teşekkürler. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
["Claire de Lune" by Debussy playing] | [Debussy'den "Claire de Lune" çalar] | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Dude, you're such a wuss! You drive like my mom! | Ahbap, ödleğin tekisin! Annem gibi sürüyorsun! Ahbap, ödleğin tekisin! Annem gibi sürüyorsun! | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
[Both laughing] | [İkisi de güler] | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
SCOTT: Hold on, hold on... she gave you the look, | Scott: Bekle bir saniye... o sana öyle manalı baktı, Bekle bir saniye... o sana öyle manalı baktı, | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
and you did nothing? | ve sen hiçbir şey yapmadın mı? ve sen hiçbir şey yapmadın mı? | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
It's unbelievable. | Bu inanılmaz. Bu inanılmaz. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
All right. Can we please talk about something else, you little gossip? | Seni dedikoducu, başka bir şeyden bahsedemez miyiz? Seni dedikoducu, başka bir şeyden bahsedemez miyiz? | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
She wouldn't even want to hang out with you if it wasn't for me. | Benim yardımım olmasaydı seninle çıkmayı aklından bile geçirmezdi. Benim yardımım olmasaydı seninle çıkmayı aklından bile geçirmezdi. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
She doesn't want to hang out with me. | O benimle çıkmak istemedi zaten. O benimle çıkmak istemedi zaten. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
She just wanted to use Dad's truck. | Sadece babamın kamyonetine ihtiyacı vardı. Sadece babamın kamyonetine ihtiyacı vardı. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Well, it was good of him to let us borrow it today. | Babanın bugün ödünç vermesi gerçekten iyi oldu. Babanın bugün ödünç vermesi gerçekten iyi oldu. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Yeah. Things have actually been pretty good between us recently... | Evet. Aramız son zamanlarda oldukça iyi... Evet. Aramız son zamanlarda oldukça iyi... | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
You know, since I started lying to him 24/7. | ...7/24 onunla beraber olduğumdan beri. ...7/24 onunla beraber olduğumdan beri. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
He will find out, you know. | Biliyorsun, eninde sonunda öğrenecek. Biliyorsun, eninde sonunda öğrenecek. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, but, look, if I get into the conservatorium, | Evet, ama, eğer konservatuara girersem, Evet, ama, eğer konservatuara girersem, | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
it's a different story. | her şey değişir. her şey değişir. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Well, how's your band going? | Koro işi nasıl gidiyor? Koro işi nasıl gidiyor? | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
[Laughs] Righto, righto. | [Güler] İyi, iyi. İyi, iyi. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
You're a dead man walking, then. | Sen yürüyen bir ölüsün. Sen yürüyen bir ölüsün. | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |
Do you know why the warden wants to see me? | Müdürün beni neden görmek istediğini biliyor musun? Müdürün beni neden görmek istediğini biliyor musun? | Broken Hill-1 | 2009 | ![]() |