Search
English Turkish Sentence Translations Page 984
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
you want them to, but they don't. | unutulmasını umarsın, ama unutulmaz | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Trust me. | İnan bana | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I mean, look at what the kiss with Ethan did to me and Dixon. | Ethan'ın beni öptüğü zaman Dixon'la benim başıma gelenleri düşün | 90210-1 | 2008 | ![]() |
That was a completely different situation. | O tamamen farklı bir durumdu | 90210-1 | 2008 | ![]() |
No... Yes, it was. | Hayıır... Evet öyleydi | 90210-1 | 2008 | ![]() |
You were confused, you didn't even know who you liked. | Senin kafan karışmıştı, tam olarak kimden hoşlandığını bilmiyordun | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Me, I'm not confused. I... | Dixon nerede? Benim ise kafam karışık değil Ben... | 90210-1 | 2008 | ![]() |
made a mistake, | bir hata yaptım, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
and so I'm gonna move on and pretend like it didn't happen. | ve yoluma devam edip o öpüşme hiç olmamış gibi davranıcam | 90210-1 | 2008 | ![]() |
It's not going to work. | Bu şekilde olmayacak | 90210-1 | 2008 | ![]() |
You know, it's really none of your business. | Aslında, bu mesele gerçekten seni ilgilendirmez | 90210-1 | 2008 | ![]() |
So maybe you should just stay out of it, okay? | Belkide, sadece bu olayın dışında kalmalısın tamammı? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Joseph Campbell got the term "monomyth" from Joyce. | Joseph Campbell, İrlanda asıllı yazar olan James Joyce'dan "Monomyth" deyimini aldı | 90210-1 | 2008 | ![]() |
He also called it "The Hero's Journey." | ve aynı zamanda ismini "Kahraman'ın Seyehati" olarak adlandırdı (The Hero's Journey) | 90210-1 | 2008 | ![]() |
So who are some heroes that have famous monomyths? | Öyleyse söyleyin bakalım sizin ünlü kahramanlarınız kim? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
There's Buddha, there's Moses, there's Christ, | Buddha, Musa, İsa, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Luke Skywalker, | Luke Skywalker, (Satar Wars filminden bir karakter) | 90210-1 | 2008 | ![]() |
ke Skywalker, | Ryan Mathews | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Hey, I just got this phone. | Bende yeni bu telefondan aldım, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Have you downloaded the beat app yet? Give it back. | Kimya labaratuarına. Yeni programları daha indirmedinmi? Geri versene telefonumu | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Hang on, let me show you how to get to it. | Dur bir saniye, sana nasıl indiriceğini göstereyim | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Don't touch anything. Just give it back, man. | Kurcalamasana birader, sadece geri ver | 90210-1 | 2008 | ![]() |
(clearing throat) I'll take the phone. | Telefonu alıyım | 90210-1 | 2008 | ![]() |
No, it's all right, I'll just put it away. | Hayır hayır gerek yok, bakın kaldırdım işte | 90210-1 | 2008 | ![]() |
No, you just give it to me. | Bence sen onu bana ver | 90210-1 | 2008 | ![]() |
You'll get it back at the end of class. | dersin sonunda alırsın | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Come on, man, that's not fair. | Hadi ama, bu hiç adil değil | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Write about it. | kişisel kahramanın hakkında | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Your own personal monomyth. | bir yazı yaz | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Naomi? | Naomi! | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Why are you wearing sweatpants? | Neden okula pijamayla geldin? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Are you okay? | İyimisin? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Yeah. Well, since I'm not going to CU, | Ehh işte, California Üniversitesi'ne gidemiyeceğime göre, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I'll probably end up working at a fast food joint, | okul bittikten sonra muhtemelen adi bir fast food restauranında çalışacağıma göre, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
so might as well dress the part, right? | bende en azından elbise kısmını halledeyim dedim | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Now, look, I know that you're mad at me, | Bak, bana kızgın olduğunu biliyorum, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
but we have a much bigger problem. | ama şu anda daha büyük bir sorunumuz var | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Naomi's wearing sweats? | Naomi pijamaylamı gelmiş? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Yeah. What? | Evet Neden acaba? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I don't know. | Bilmiyorum | 90210-1 | 2008 | ![]() |
So, can I have my...? You know what, I wanted to talk to you about your paper. | Telefonumu alab...? Bekle bir saniye, seninle yazdığın yazı hakkında konuşmak istiyorum | 90210-1 | 2008 | ![]() |
What's the problem with it? | N'olmuş yazdığım yazıya? Bir sorunmu var? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Well, there is no problem. | Hayır, sorun falan yok | 90210-1 | 2008 | ![]() |
It's great. | Aslına bakarsan harika bir yazı olmuş | 90210-1 | 2008 | ![]() |
In fact, The L.A. Times | Şöyle bir durum var; L.A. Times Gazetesi'nin | 90210-1 | 2008 | ![]() |
is sponsoring a high school essay contest | sponsorluğunda düzenlenen liseler arası "Deneme Yazıları" yarışması var | 90210-1 | 2008 | ![]() |
and I really think you should enter. | ve bende senin bu yarışmaya katılman gerektiğini düşünüyorum | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Look, I made some suggestions for revision... | Bak, düzeltilmiş baskılarla ilgili bir kaç öneride bulundum... | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Do I have to enter? | Bu yarışmaya katılmak zorundamıyım? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
No, you don't have to. | Hayır değilsin Ben uyuşturucu satın almıyordum. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Cool. Then I'll pass. | Peki öleyse, kalsın ben almıyım | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Can I just have my phone? | Ben sadece telefonumu istiyorum, alabilirmiyim? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I don't get you, Liam. | Seni anlamıyorum, Liam. | 90210-1 | 2008 | ![]() |
You're a smart kid. What, is it not cool to care? | Zeki bir çocuksun Nasıl bu kadar da umursamaz olabiliyorsun? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Look, find another special project, | Bakın, özel olduğuna inandığınız başka birisini bulun, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
'cause it's not going to be me. | çünkü katılacak bu kişi ben olmıycam | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Just give me back my phone. | ben sadece telefonumu geri istiyorum | 90210-1 | 2008 | ![]() |
"Give me back my phone"? | Telefonumu geri verin!!! | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Sorry. Give me back my phone, please. | Pardon, biraz sert oldu Lütfen telefonumu geri verirmisiniz? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Absolutely. | Tabiki veririm | 90210-1 | 2008 | ![]() |
At the end of the day. | ama bügünün sonunda | 90210-1 | 2008 | ![]() |
What?! Looks like I found something you care about. | Ne dediniz? Gördüğüm kadarıyla umursadığın birşeyler varmış | 90210-1 | 2008 | ![]() |
You guys sure you don't want | Beyler, takımları bu şekilde | 90210-1 | 2008 | ![]() |
to even up the teams? | istediğinizden eminmisiniz? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
You three against me? You want to break, Dixon? | Üçünüz bana karşı öylemi? Dixon ayrılmayı senmi istedin? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I just can't believe it's over between me and Sasha. | Sasha'yla olan ilişkimin bittiğine inanamıyorum | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, I'll just break. | Seni yanlız bırakıyımmı yoksa... Evet, bende yeni ayrıldım | 90210-1 | 2008 | ![]() |
You know what's gonna help? | Sana neyin yardımı olucağını biliyorum | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Death? | Ölüm!!! | 90210-1 | 2008 | ![]() |
That or this super hot chick from my history class. | Olabilir ya da mazimde kalan, muhteşem bir hatun olarak yerini almış... | 90210-1 | 2008 | ![]() |
She might not be a cool deejay with an unbelievable amount | ...spor konusundaki inanılmaz bilgisine rağmen... | 90210-1 | 2008 | ![]() |
of sports knowledge, but she does have some really nice, um, | ...pek de iyi bir DJ olmayan... | 90210-1 | 2008 | ![]() |
curves. | ...ama vücut hatları gerçekten mükemmel olan bir hatun | 90210-1 | 2008 | ![]() |
NAVID: Nice. | İyiydi | 90210-1 | 2008 | ![]() |
DIXON: Honestly, guys, | Beyler dürüst olmam gerekirse, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I just can't accept that | Ben sadece, bu seferki görüşmede, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
that's the last time I'm gonna see her. | işe alacağım. Teşekkürler, efendim. O'nu son kez göreceğimi kabullenemiyorum | 90210-1 | 2008 | ![]() |
And I know Sasha's going through it, too. | Sasha'nın da böyle düşündüğüne eminim | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I know she's torn up. | O da istemeden ayrıldığımızı düşünüyor | 90210-1 | 2008 | ![]() |
She told me she was starting to fall for me. | Bana, aşık olmaya başladığını söylemişti | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Really? 'Cause if she said that, you've still got a chance. | Gerçekten mi? Eğer böyle birşey söylediyse bence hala bir şansın var | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Yeah? | Öyle mi dersin? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
No, he doesn't. | Hayır yok | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Sorry, but you don't. | Afedersin ama maalesef yok | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Sure he does it's like me and Naomi. | Tabiki var, bu durum ben ve Naomi arasındaki duruma benziyor | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Oh, right, like that mysterious plan | Tabi tabi, hani şu senin bir türlü | 90210-1 | 2008 | ![]() |
that you haven't implemented yet? Technical difficulties. | yapamadığın gizemli planın gibi mi? Teknik anlamda sorunlar var | 90210-1 | 2008 | ![]() |
The point is, if you like someone and they like you, | Sana daha önceden söylemediğim için özür dilerim, Söylemek istediğim, eğer siz birilerinden hoşlanırsanız ve onlarda sizden hoşlanırsa, | 90210-1 | 2008 | ![]() |
there's a way around obstacles. | engeller arasından bir yol bulabilirsiniz | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, like if Dixon went into a rapid aging machine. | Tabi tabi, mesela Dixon hızlı yaş büyültme makinesine girsin (rapid aging machine) | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Dude, what's your problem? I just don't want you to get | Dostum senin sorunun ne? Ben sadece sebepsiz yere | 90210-1 | 2008 | ![]() |
your hopes up, all right? | umutlanmanı istemiyorum, tamammı? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
She's told you she's done. | Sana bu işin bittiğini söylemiş | 90210-1 | 2008 | ![]() |
So why not give it anher shot? | N'olmuş söylediyse, neden bir daha denemesinki? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I mean, what's he got to lose, right? | Yani, kaybedecek neyi var, değilmi? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I mean, what do I have to lose? | Doğru, kaybedecek neyim varki? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
Did you guys just drag me here for lunch to torture me? | Kızlar beni buraya öğlen yemeğinde işkence etmek içinmi getirdiniz? | 90210-1 | 2008 | ![]() |
I should be getting used to double beef burgers | Çift etli burger ve yağda pişirilen kızartmalara | 90210-1 | 2008 | ![]() |
and the fryolator. | alışmaya başlamalıyım | 90210-1 | 2008 | ![]() |
We are not torturing you. | Sana işkence falan yapmıyoruz | 90210-1 | 2008 | ![]() |