Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 184
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Well, it's gotta fit somewhere. | peki elbet bir yerlere uyar. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Last time, I swear! | Yemin ederim son kez! | 18 to Life-1 | 2010 | |
JUDITH: Anybody hungry? | Aç olan var mı? | 18 to Life-1 | 2010 | |
CARTER: Well, that was fun. | Eğlenceliydi. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Too bad nobody told us the movie was rated suck. | Filmin berbat olarak değerlendirildiğini kimsenin bize söylememesi çok kötü. | 18 to Life-1 | 2010 | |
OK, so I picked the wrong movie. | Tamam yanlış film seçmişim. | 18 to Life-1 | 2010 | |
At least the dog was cute. | En azından köpek şirindi. | 18 to Life-1 | 2010 | |
The dog died halfway through. | Köpek yarısında öldü. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Lucky bastard. | Şanslı pislik. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Oh look, Carter. The newlyweds are quarrelling. | Carter bak, yeni evliler tartışıyor | 18 to Life-1 | 2010 | |
At least it's more entertaining than "Chuck and Chloe". | En azından "Chuck ve Chloe"' den daha eğlenceli. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Yeah, tell me about it. 1 | Birde bana sor. 1 | 18 to Life-1 | 2010 | |
"Jessie and Tom" could be this generation's "When Harry Met Sally". | "Jessie ve Tom" bu kuşağın "Harry Sally'le Tanışınca"'sı olabilirdi. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Uh, "Tom and Jessie". | Aslında "Tom ve Jessie". | 18 to Life-1 | 2010 | |
Whatever. | Eee ne olmuş yani. | 18 to Life-1 | 2010 | |
You said "Jessie and Tom. " | Sen "Jessie ve Tom" dedin. | 18 to Life-1 | 2010 | |
But you know, when you talk about couples, typically the guy's listed first. | Ama biliyorsun, çiftlerden bahsedilince her zaman erkek önce söylenir. | 18 to Life-1 | 2010 | |
That's not true. | Bu doğru değil. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Yeah, it is. Look at all the great couples. | Evet doğru. İstersen tüm ünlü çiftlere bak. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Sid and Nancy. | Sid ve Nancy. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Brad and Angelina. Batman and Robin. | Brad ve Angelina. Batman ve Robin. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Well, that's not how things fell with you, dude. | O size uyacak bir şey değil kanka. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Oh, Ava sits up front. | Ava öne otur. | 18 to Life-1 | 2010 | |
But she doesn't know the way to the rib place. | Ama o pirzolacının yolunu bilmiyor | 18 to Life-1 | 2010 | |
Oh, didn't we tell you? We're doing sushi. | Biz sana söylemedik mi? Biz suşi yiyeceğiz. | 18 to Life-1 | 2010 | |
What? No, Tom said we were going to Lester's House of Ribs. | Ne? Hayır, Tom Lester'ın Pirzola Evine gideceğimizi söyledi. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I brought my own wetnaps. | Kendi ıslak mendillerimi getirdim. | 18 to Life-1 | 2010 | |
My car, my call. | Benim arabam, benim sözüm. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Our car. Or did you forget that I paid for half? | Bizim arabamız. Yarısını benim ödediğimi unuttun mu? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Yeah, but I'm the one with the driver's license, sweetie. | Evet ama ehliyeti olan benim, tatlım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Which, when you think about it, puts me in the driver's seat. | Buda benim sürücü koltuğunda oturmamı sağlıyor. | 18 to Life-1 | 2010 | |
At least Robin had a say in dinner once in a while. | En azından Robin'in akşam yemeğinde nadiren sözü vardı. | 18 to Life-1 | 2010 | |
To the Sushi Cave, Batman! | Suşi mağrasına, Batman! | 18 to Life-1 | 2010 | |
I need six hundred bucks. | 600 dolara ihtiyacım var. | 18 to Life-1 | 2010 | |
"Good morning" works too. | Size de günaydınlar. | 18 to Life-1 | 2010 | |
It's for school. | Okul için. | 18 to Life-1 | 2010 | |
School for con artists? | Sahtekarlar okulu için mi? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Money's a bit tight right now. | Şu an biraz paraya sıkışığım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I promise I will pay you back in full. | Söz veriyorum eksiksiz ödeyeceğim. | 18 to Life-1 | 2010 | |
OK. It's for driving lessons. | Tamam. Direksiyon dersi için. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Oh for heaven's sake. | Allah aşkına. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I told you Tom, driving lessons are a sham, | Tom sana Direksiyon derslerinin aldatmaca olduğunu söylemiştim, | 18 to Life-1 | 2010 | |
like recycling and universal healthcare. | geri dönüşüm ve kapsamlı sağlık hizmetinde olduğu gibi. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Let me teach you. | Ben sana öğretirim. | 18 to Life-1 | 2010 | |
After what happened last time? | Son denememizde olanlardan sonra mı? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Rear view! Driver's side! Passenger! Rear! Driver's! | Dikiz aynası! Sürücü tarafı! Yolcu! Dikiz! Sürücü! | 18 to Life-1 | 2010 | |
But the manual says check your mirrors every ten seconds. | Ama kullanım klavuzu aynaları on saniyede bir kontrol ediniz diyor. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Death travels faster than that, son. | Ölüm ondan daha hızlıdır, oğlum. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Rear view! Driver's side! Rear view! | Dikiz yanası! Sürücü tarafı! Dikiz yanas! | 18 to Life-1 | 2010 | |
Actually, I meant the other thing that happened last time. | Aslında ben son seferde olan diğer olaydan bahsediyordum. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Oh for heaven's sakes, are you still going on about that? | Allah aşkına, sen hala onu mu konuşuyorsun? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Come on, son. Buck up; get over it. | Hadi oğlum. Neşelen, aş o olayı. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Or do you want your wife to chauffeur you around forever? | veya karının sana sonsuza kadar özel sürücülük yapmasını mı istiyorsun? | 18 to Life-1 | 2010 | |
When you put it that way, it doesn't sound so bad. | O şekilde söylediğin zaman kulağa kötü gelmiyor. | 18 to Life-1 | 2010 | |
A license puts you in the driver's seat in more ways than one. | Ehliyet seni sadece bir değil, daha fazla koltuğa oturtur. | 18 to Life-1 | 2010 | |
It's the kind of thing that keeps a man like me in charge, OK? | Bu benim gibi birinin bile kontrolü eline almasını sağlar tamam mı? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Feet off the table. | Ayaklarını sehpadan indir. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Sorry, honey. | Kusura bakma tatlım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
The point is, you can't let one incident affect the rest of your life. | Asıl konu ise hayatının geri kalanında kimsenin olayları etkilemesine izin vermemendir. | 18 to Life-1 | 2010 | |
You gotta face the problem head on. | Problemle baştan yüzleşmelisin. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Why do you think I'm hitting you up for cash? | Neden senden borç aldığımı sanıyorsun? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Well, I'm not paying for something I can do better myself. | Hiçbirşey için bir şey ödemeyeceğim Kendim daha iyisini yapabilirim | 18 to Life-1 | 2010 | |
That's what you said about the plumbing. | Tesisat arızasında da aynı şeyi söylemiştin. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I haven't had a hot shower in 97 days. | 97 gün duş alamamıştım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Cold showers build character. | Soğuk duş karakterini oluşturur. | 18 to Life-1 | 2010 | |
TARA: How do we want our news? | Haberimizi nasıl isteriz? | 18 to Life-1 | 2010 | |
"love to hate" or "preaching to the choir"? | "sevgiden nefrete" mi yoksa "vaazdan koroya" mı? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Can you put on 22? I want to check the score of the game. | 22. kanala açarmısın? Maçın sonucuna bakmak istiyorum. | 18 to Life-1 | 2010 | |
OK, let's go with "love to hate". | Tamam "sevgiden nefrete" ile başlayalım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Honey, the score? | Tatlım sonuç? | 18 to Life-1 | 2010 | |
But I need my daily dose of anger and outrage. | Ama günlük sinir ve öfke dozumu almam lazım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
How come you always end up with the remote? | Nasıl her seferinde kumanda sende oluyor? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Cause your hands get too greasy, honey. | Çünkü senin ellerin çok yağlı tatlım. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Ooh, I hate this guy! | Bu adamdan nefret ediyorum! | 18 to Life-1 | 2010 | |
Perfect. | Harika. | 18 to Life-1 | 2010 | |
They still make porn in hard copy? | Hala pornonun basılı kopyasını mı yapıyorlar? | 18 to Life-1 | 2010 | |
I'm studying for a history exam. | Tarih sınavına çalışıyorum. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Then why the driving manual? | Peki neden sürücü el kitabı okuyorsun? | 18 to Life-1 | 2010 | |
It's for ... History of the Car. | Bu şey için ... Arabaların tarihi. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Oh my God. You are not letting your father teach you to drive. | Tanrım babana öğretmesi için izin vermedin. | 18 to Life-1 | 2010 | |
First of all, how do you do that? | Herşeyden önce, bunu nasıl yapıyorsun? | 18 to Life-1 | 2010 | |
And second, I don't really have any other choice. | ve sonra, babamdan başka seçeneğimde yok | 18 to Life-1 | 2010 | |
Actually, you do. | Aslında var. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I can teach you. | Ben sana öğretebilirim. | 18 to Life-1 | 2010 | |
It'll be like that time I taught you to ride a bike. | Sana bisiklete binmeyi öğrettiğim zaman gibi olacak | 18 to Life-1 | 2010 | |
Minus the tears. | gözyaşı hariç. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I don't need your help, Jess. | Senin yardımına ihtiyacım yok, Jess. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Is this about what I said about my car? | Arabam hakkında söylediklerimden dolayı mı? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Our car! It was my cousin who sold it to us, | Bizim arabamız! Arabayı bize satan kuzenimdi | 18 to Life-1 | 2010 | |
so if anything it's more mine than yours. | başka bir şey olsada, bu senden daha çok benim yapar. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I know we went halvers on Putzie. | Biliyorum Putzie'yi yarı yarıya paylaştık. | 18 to Life-1 | 2010 | |
And that's another thing. | Buda başka bir şey. | 18 to Life-1 | 2010 | |
Real men don't name their cars after supporting characters from "Grease". | "Grease" deki yardımcı karakterden sonra gerçek erkekler arabalarına isim vermiyorlar. | 18 to Life-1 | 2010 | |
In fact, real men don't name their cars. 1 | Aslına bakarsan gerçek erkekler arabalarına isim vermezler. 1 | 18 to Life-1 | 2010 | |
What's gotten into you? | Senin içine ne girmiş? | 18 to Life-1 | 2010 | |
I'm only offering to teach you to drive. | Sadece sana sürmeyi öğretmeyi teklif ettim. | 18 to Life-1 | 2010 | |
I've got it, Jess. | Anladım, Jess. | 18 to Life-1 | 2010 | |
What are we hiding this time? | Bu sefer ne saklıyoruz? | 18 to Life-1 | 2010 | |
Nothing, actually. | Aslında hiçbirşey. | 18 to Life-1 | 2010 | |
It's just reflexes. | sadece refleksti. | 18 to Life-1 | 2010 |