Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 154655
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
you two faced dog. | ...seni iki yüzlü köpek. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
I can get you one of them, actually. Very good guard dogs. | Aslında size bir tane bulabilirim. Çok iyi bekçi köpeği olurlar. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
They can watch the back and the front door at the same time. | Hem ön hem de arka kapıya aynı anda gözcülük edebilirler. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
I can get you anything you want. | Size istediğiniz her şeyi bulabilirim. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
What are the chances of getting a Babylon candle? | Peki ya bir Babil mumu bulma şansın nedir? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
That one's slim. | İşte o çok zor. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Although, I did know a girl once, if you know what I mean... | Yine de, bir keresinde bir kızla tanımıştım, ne demek istediğimi anladıysanız tabii... | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
I'm a ladies' man. | Kadınlar bana bayılır. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
...who had a sister... | ...bir kız kardeşi vardı... | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Oh, she was terrible. Face like a bag of frogs. Ugly frogs. | Korkunçtu. Yüzü bir kurbağaya benziyordu. İğrenç bir kurbağa. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
So there's the road you'll need for Wall. | Duvar'a giden yol bu. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Good luck on your journey home, Yvaine, wherever that may be. | Eve dönüş yolculuğunda sana iyi şanslar, Yvaine, tabii orası her neresiyse. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
And good luck to you, Tristan, with your Victoria. | Sana da, Victoria ile iyi şanslar Tristan. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Oh, how can we ever thank you enough for your kindness? | Nezaketiniz için size nasıl teşekkür edebiliriz? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Don't mention it. No, seriously, don't mention it. | Bundan bahsetmeyin. Hayır, cidden, sakın bundan söz etmeyin. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Reputations, you know. A lifetime to build, seconds to destroy. | İtibar nasıldır, bilirsin. Kazanmak için bir ömür harcarsın, saniyeler içinde yok olur. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Oh, and Tristan, just remember... | Ve Tristan, şunu unutma... | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Just think about it. | Bir düşün istersen. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Well, give my regards to England. It's been a pleasure to meet you both. | İngiltere'ye saygılarımı ilet. İkinizle de tanışmak bir zevkti. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Mind you don't wear that wench out, Captain Tristan! | Kızın suyunu çıkarmaktan çekinme, Kaptan Tristan! | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
What did he say when? | Neyi, ne zaman söyledi? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Just then. When he whispered to you. | Biraz önce, fısıldayarak konuştuğunda. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
No... No, he... He was just saying we should use the lightning | Hayır... Hayır, o... Bu yıldırımı sana bir Babil mumu almak için... | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
to get you a Babylon candle. | ...kullanabileceğimizi söylüyordu. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Barter for it, you know. | Karşılığında takas edebileceğimizi. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
For the last time, where is the girl? | Son kez soruyorum, kız nerede? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
The girl with the stone! Where did she go? | Üzerinde taş olan kız! Nereye gitti? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Are you mocking me? No... | Benimle alay mı ediyorsun? Hayır... | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
'Cause if you are, believe me, you have seconds to live! | İnan bana, alay ediyorsan, son saniyelerini yaşıyorsun! | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Clean this thoroughly. | Şunu iyice temizleyin. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
If you have quite finished squandering your magic | Her zamanki gibi sihrini güzelliğin için israf etmeyi bitirdiysen,... | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
you might like to know that the star has returned. | ...yıldızın geri döndüğünü öğrenmek hoşuna gidecektir. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
She's back on land. | Karaya ayak bastı. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
I know, damn it. I couldn't reach the lake in time. | Biliyorum, lanet olsun. Göle vaktinde yetişemeyeceğim. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
No matter. We have found her. She is on the road to the village of Wall. | Sorun değil. Onu bulduk. Duvar kasabasına giden yolda. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
If you take the shortcut across the marshes, | Bataklıktan geçen kestirmeyi kullanırsan, yolunu kesebilirsin. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Are you trying to break my leg again? I'm sorry. I'm sorry. | Yine bacağımı kırmaya mı çalışıyorsun? Özür dilerim. Özür dilerim. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
I just... I can't risk people seeing you. I don't trust anyone. | Sadece, insanların seni görmesi riskini alamam. Kimseye güvenmiyorum. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
But at this rate, if we keep stopping... | Ama bu sıklıkta durmaya devam edersek,... | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Yvaine. We're making good time. Just leave it a minute. | Yvaine. Şurada iyi vakit geçiriyoruz. Bırak bir dakikalığına öyle kalsın. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Tempted? By what? | Cezbetmek mi? Ne cezbedecek ki? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Let's say it wasn't my heart. | Diyelim ki, benim kalbim olmasa. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Not me. Just a star you didn't know. | Ben değil de, tanımadığın bir yıldız olsa. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
You seriously think I could kill anyone? | Birini öldürebileceğimi cidden düşünüyor musun? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
I mean, even if I could... Everlasting life? | Öldürebilsem bile... Sonsuz yaşam mı? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
I imagine it would be kind of lonely. | Bir tür yalnızlık olacağını hayal ediyorum. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
maybe if you had someone to share it with. | ...belki bunu paylaşabileceğin biri olsa. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Maybe then it might be different. | Belki o zaman farklı olabilirdi. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Come on, I think we're safe. | Gel haydi, sanırım güvendeyiz. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Now remember, Captain Shakespeare has a fearsome reputation. | Unutmayın, Kaptan Shakespeare'in korkunç bir ünü vardır. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
What the hell is this? What are you doing here? | Bu saçmalık da ne böyle? Burada ne arıyorsun? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
My name is Prince Septimus. | Adım Prens Septimus. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
And you're going to tell me where I can find the girl. | Ve sen bana, kızı nerede bulabileceğimi söyleyeceksin. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
All right, twinkletoes. I'm gonna count to three. One, two... | Pekâlâ, dansçı güzeli. Üçe kadar sayacağım. Bir, iki... | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
You know, you sort of glitter sometimes. I just noticed it. Is it normal? | Fark ettim de, ara sıra parıldıyorsun. Bu normal mi? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Let's see if you can work it out for yourself. | Cevabını tek başına bulabilecek misin, görelim. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Attract trouble? | Belayı mı çekerler? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
That's... All right, I'm sorry. Wait, I'm sorry. | Bu pek... Tamam, özür dilerim. Bekle, özür dilerim. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
All right, let me... Let me... Do I get another guess? | Pekâlâ, izin ver... İzin ver de... Bir tahmin hakkım daha var mı? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Is it... Do they know exactly how to annoy a boy called Tristan Thorn? | Peki... Tristan Thorn adında bir çocuğu nasıl sinir edeceklerini biliyorlar mı? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
How long will that take? Maybe two days. | Ne kadar sürer? Belki iki gün. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
But we don't have two days. Victoria's birthday is tomorrow. | Ama bizim iki günümüz yok. Victoria'nın doğum günü yarın. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Yes, it is. Well remembered. | Evet, öyle. İyi ki hatırlattın. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Nice cup of Earl Grey. Get out, everybody. Get out. | Bir fincan çay getirdim. Hepiniz dışarı çıkın. Çıkın. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Did he hurt you, Captain? | Size zarar verdi mi, Kaptan? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Did you tell him where your nephew and the girl went? | Yeğeninizin ve o kızın nerede olduğunu söylediniz mi? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
It's my reputation. | Sorun, itibarım. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
No. No, no. Don't be silly. Nonsense. | Hayır. Hayır, hayır. Aptallaşmayın. Bu saçmalık. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
It's all right, Captain. | Sorun değil, Kaptan. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
We always knew you were a whoopsie. | Bir ibne olduğu her daim biliyorduk. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
You'll always be our captain, Captain. Aye, aye, Captain. | Daima bizim kaptanımız olacaksın, Kaptan. Aynen, Kaptan. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Yeah. Let's go, let's go. | Tamam. Haydi, gidelim. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Prince Septimus, your men, they're dead. | Prens Septimus, adamlarınız öldü. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Go on! | Deh! | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
I met that woman. She's friends with the Captain. | O kadınla tanışmıştım. Kaptanın arkadaşıydı. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
He said she trades at the market near Wall. | Duvarın yakınındaki pazarda ticaret yaptığını söylemişti. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
We could hitch a lift. Really? She's a friend of the Captain's? | Bizi arabasına alabilir. Sahi mi? Kaptanın arkadaşı mı? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Wait! Sorry! My name is Tristan Thorn. This... | Durun! Özür dilerim! Adım Tristan Thorn. Bu da... | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
That's my flower. | O benim çiçeğim. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Eighteen years I've been looking for that. | 18 yıldır onu arıyorum. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Give it to me now! | Onu hemen bana ver! | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
How dare you? That was a gift from his mother! | Bu ne cüret? O annesinin hediyesiydi! | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Perhaps I was mistaken. | Belki de yanılmışımdır. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
It's obviously very valuable to you, so you can have it | Belli ki sizin için çok değerli, o yüzden yardımınız karşılığında sizin olabilir. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
A Babylon candle? And safe passage to the wall. | Mesela bir Babil mumu? Ve duvara güvenli bir yolculuk. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
A Babylon candle? | Babil mumu mu? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Oh, no, no, no. I don't deal in black magic. | Hayır, hayır, hayır. Ben kara büyüyle uğraşmam. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Well, can you give us a lift then? To the wall? | Bizi arabanıza alabilir misiniz? Duvara kadar. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Well, why didn't you say so in the first place? | Bunu niye baştan söylemedin? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
For that flower, I can offer you passage. | O çiçeğe karşılık, seni götürebilirim. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Food and lodging on the way? Safe passage. | Yiyecek ve yatacak yer de ister misin? Güvenle gidelim yeter. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
I swear that you will arrive at the wall | Duvara, şu anda içinde bulunduğun koşullarda varacağına dair yemin ederim. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Do you have any idea what manner of thing it was that you had? | Sahip olduğun bu şeyin önemi hakkında bir fikrin var mı? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Some kind of lucky charm? | Bir çeşit şans tılsımı mı? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
A very lucky charm indeed. Protection. | Gerçekten de büyük bir şans tılsımıydı. Seni koruyordu. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
In fact, the exact same thing that would've prevented me from doing this. | Aslında, bunu yapmamı engelleyebilecek şeyin ta kendisiydi. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Oh, my God! What did you do? Much better. | Aman Tanrım! Ona ne yaptın? Böylesi daha iyi. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
You shall not see the star, touch it, smell or hear it. | O yıldızı göremeyecek, dokunamayacak, koklayamayacak ya da onu duyamayacaksın. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Though I'll keep me word. You shall not be harmed. | Yine de sözümü tutacağım. Sana bir zarar gelmeyecek. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
There. Food and lodging just as I promised. | İşte. Söz verdiğim gibi yiyecek ve yatacak yerin. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |