Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 154656
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Would I be correct in thinking that you can neither see nor hear me? | Beni göremediğini ya da duyamadığını düşünmem doğru mu acaba? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Then I'd like to tell you that you smell of pee. | Madem öyle, sana dışkı gibi koktuğunu söylemek istiyorum. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
You look like the wrong end of a dog. | Bir köpeğin kıçına benziyorsun. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
And I swear, if I don't get my Tristan back as he was, | Tristan'ı olduğu gibi geri alamazsam, yemin ederim senin peşini bırakmam. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
If you can understand me, look at me now. | Beni anlayabiliyorsan, bana bak. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
You know when I said I knew little about love? | Aşk hakkında bir şeyler bildiğimi söylediğim zaman vardı ya? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Well, that wasn't true. | Bu doğru değildi. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
I know a lot about love. | Aşk hakkında pek çok şey biliyorum. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
I've seen it. I've seen centuries and centuries of it. | Onu gördüm. Yüzlerce asırdır onu gördüm. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
And it was the only thing that made watching your world bearable. | Dünyanızı seyredilebilir kılan tek şey aşktı. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
All those wars. Pain and lies. Hate. | Onca savaş. Acı ve yalanlar. Nefret. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Made me want to turn away and never look down again. | Arkamı dönüp bir daha asla aşağı bakmamayı istedim. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
But to see the way that mankind loves. | Ama insanoğlunun aşkını görmek... | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
I mean, you could search the furthest reaches of the universe | Demek istediğim, evrenin en uzak köşelerini arayabilirsin... | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
and never find anything more beautiful. | ...ve ondan daha güzel bir şeyi asla bulamazsın. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
So, yes, I know that love is unconditional. | Evet, aşkın kayıtsız şartsız olduğunu biliyorum. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
But I also know it can be unpredictable, | Ama aynı zamanda tahmin edilemez,... | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
unexpected, uncontrollable, unbearable | ...beklenmedik, kontrol dışı, dayanılmaz olabiliyor... | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
and, well, strangely easy to mistake for loathing. | ...ve garip bir şekilde hata yapmayı kolaylaştırıyor. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
what I'm trying to say, Tristan, is | Söylemeye çalıştığım şey şu, Tristan. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
My heart, it feels like my chest can barely contain it. | Kalbim, yerinden fırlayacakmış gibi atıyor. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Like it doesn't belong to me anymore. It belongs to you. | Sanki artık bana değil de, sana aitmiş gibi. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
And if you wanted it, I'd wish for nothing in exchange. | Kalbimi istersen, sana karşılıksız olarak veririm. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
No gifts, no goods, no demonstrations of devotion. | Hediye, mal mülk istemem, bağlılığını kanıtlaman da gerekmez. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Nothing but knowing you love me, too. | Sadece senin de beni sevdiğini bilmem yeter. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Just your heart | Sadece, kalbim karşılığında... | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
in exchange for mine. | ...kalbin. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
The wall is one mile that way. | Duvar, buradan 1,5 kilometre uzakta. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
There. Though the walk might take you a little longer than normal. | İşte. Yine de oraya varman biraz uzun sürebilir. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Transformation tends to leave the brain a bit scrambled for a while. | Geçirdiğin değişim aklını bir süreliğine karıştırır. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
I've been so worried about you. | Senin için çok endişelenmiştim. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
I think I preferred "Mother." | Sanırım "anne" demeni tercih ederdim. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Come on. There's an inn over there. Victoria's birthday's not till tomorrow. | Haydi. Şurada bir han var. Victoria'nın doğum günü yarın. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
I think you need a bath and a good night's sleep | Sanırım beni onu sunmadan önce banyoya ve iyi biri uykuya ihtiyacın olacak. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Come on. Come. | Haydi, gel bakalım. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Come on, Tristan. It's not that far. Okay. | Haydi, Tristan. Fazla uzak değil. Tamam. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Excuse me? Oh! | Affedersin? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
I think you're in my bath. Well, close your eyes! | Sanırım benim banyomdasın. Gözlerini kapa! | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
I'm not... Honestly, I'm not looking. Here, I'll turn away. | Bakmıyorum. Gerçekten bakmıyorum. İşte, arkamı da döndüm. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
All right, you can open them now. | Tamam, artık açabilirsin. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Did you really mean what you said in the caravan? | Karavanda söylediklerinde gerçekten samimi miydin? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
What I... | Ben ne... | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
You were a mouse! You wanted cheese! You didn't... | Bir fareydin! Peynir istemiştin! Hiçbir şey... | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
I asked you to give me a sign. | Senden, bana bir işaret vermeni istemiştim. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
And risk you being too embarrassed to keep saying such lovely things? | Ve sen, o hoş şeyleri söyleyerek kendini utandırma riskini göze aldın. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
You want to know what the Captain really whispered to me that day? | Kaptan'ın kulağıma ne fısıldadığını bilmek ister misin? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
He told me that my true love was right in front of my eyes. | Gerçek aşkımın, gözümün önünde durduğunu söyledi. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
And he was right. | Haklıymış. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Hey, guys! Guys, come on! Come on, you got to come up and see this! | Hey, çocuklar! Çocuklar, gelin! Haydi ama gelip bunu görmelisiniz! | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Pervert! Suit yourself. | Sapık! Sen keyfine bak. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Ironic, isn't it? Yeah. What is? | İronik, öyle değil mi? Evet. Neymiş ironik olan? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Septimus will be here by the morning, | Septimus sabaha burada olacak,... | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
find the girl, get the stone and be king forever. | ...kızı bulup taşı alacak ve sonsuza dek kral olacak. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
So unjust. | Bu haksızlık. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Still, at least we will be free. | En azından özgür kalacağız. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
You're very close. She's in the market town. | Çok yakınsın. Kız, pazarın kurulduğu kasabada. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
One mile from the gap in the wall. | Duvardaki gedikten 1,5 kilometre uzakta. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
You speak as if this is good news. | Bu iyi bir habermiş gibi konuşuyorsunuz. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Do I need to remind you that Wall is not part of our universe? | Duvar'ın bizim evrenimize ait olmadığını hatırlatmama gerek var mı? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
If she crosses the threshold into the human realm, | İnsanların ülkesine açılan o eşiği geçerse,... | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
our star becomes nothing more than a pitted lump of metallic rock. | ...yıldızımız sıradan bir taş parçasından öte bir şey olmayacak. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Then I suggest you hurry up! | Öyleyse sana acele etmeni öneririm! | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Oh, what do you want? | Ne istiyorsunuz? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Sorry. Can I have a piece of paper and a pen? | Affedersiniz. Bir parça kağıt ve bir kalem alabilir miyim? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Ask me again at a more reasonable hour. | Daha uygun bir saatte tekrar sorun. Hayır, bunu yapamam. Gitmeliyim. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Look, if my friend wakes up before I get back, | Bakın, arkadaşım ben dönene kadar uyanırsa,... | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
please, can you give her a message? Go on. | ...mesajımı ona iletebilir misiniz? Devam et. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
You know, that's the first time I've ever slept at night. | Biliyor musun, bu uyuyarak geçirdiğim ilk geceydi. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
He left absurdly early. | Sabahın köründe buradan ayrıldı. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
He left? | Ayrıldı mı? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
He told me to tell you he's gone to see Victoria | Sana, üzgün olduğunu ve Victoria'yı görmeye gittiğini söylememi istedi. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Hey! Hey, wait! Wait! | Hey! Hey, dur! Bekle! | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
I can't believe you did it. | Bunu başardığına inanamıyorum. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Where's my star? Can I see it? | Yıldızım nerede? Onu görebilir miyim? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Well, it's awfully small. | Çok ufakmış. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Well, that's just a little piece. A token for your birthday. | Sadece küçük bir parçası. Doğum günün için aldım. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Well... Well, then forget about the star. | Neyse, yıldızı unut gitsin. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
You want to grow up and get over yourself. | Büyüyüp kendine gelmeyi istiyorsun. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
You must have a death wish. | Canına susamış olmalısın. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Humphrey. Humphrey, it's all right. | Humphrey. Humphrey, her şey yolunda. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
You really are a perfect couple. The best of luck to you both. | Gerçekten harika bir çiftsiniz. İkinize de bol şans dilerim. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Well, why would I want this? It's just a measly handful of stardust! | Bu şeyi neden isteyeyim ki? Sadece bir avuç değersiz yıldız tozu! | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
She can't cross the wall. | Duvarı geçemez. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Stop! Stop! If you go through there, you'll die! | Dur! Dur! Oraya geçersen, öleceksin! | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
If you set foot on human soil, you'll turn to rock. | İnsanların diyarına adım atarsan, taşa dönüşeceksin. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Wretched slattern! Where have you taken me? | Seni rezil pasaklı! Beni nereye getirdin? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Planning to enter Wall, were you? | Duvar'dan geçmeyi planlıyordun, öyle değil mi? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
If death is what you wish, my dear, I'd be more than happy to assist you. | Ölmek istiyorsan, güzelim, sana yardım etmekten mutluluk duyarım. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
You. Small world. | Sen. Dünya küçükmüş. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Anyhow, no, I wasn't. I was talking to the star. | Neyse, hayır, seninle konuşmuyordum. Yıldızımla konuşuyordum. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
My slave girl's no star. Any fool can see that. | Kölem yıldız değil ki. Her aptal bunu görebilir. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
If she was, I'd have had the heart out of her chest | Öyle olsaydı, uzun zaman önce kalbini söküp alırdım, inan bana. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Trust you? Not a mistake I'd be likely to make again. | Sana mı? Bu hataya tekrar düşmem. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
What's it to be, Ditchwater Sal? Heads or tails? | Neresini istersin, Ditchwater'lı Sal? Başını mı yoksa kuyruğunu mu? | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Oh, God. Time to go. She's not going anywhere. | Tanrım. Gitme vakti geldi. O hiçbir yere gitmiyor. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
I think you'll find she is. | Sanırım gideceğini göreceksin. Sorun değil. Sen de gelebilirsin. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
You can ride in the carriage or be dragged behind it. Your choice. | Arabaya binebilir ya da arkadan sürüklenerek gelebilirsiniz. Seçim sizin. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Be my guest. I quit. | Al, senin olsun. İşi bırakıyorum. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
Eighty years I've stopped you people going out. | 80 yıldır, insanların geçmesini engelliyorum. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |
What I should have been worrying about | Ama asıl endişelenmem gereken diğer taraftan gelen insanlarmış. | Stardust-4 | 2007 | ![]() |