Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 8870
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
It just went too far. But you didn't mean to do it. | Bu sefer işler çok ileri gitti ama isteyerek yapmadınız. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
That's right. | Aynen öyle. Başını arabanın kapısına çarpmış olsa gerek. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
And I ... I couldn't wake him up. And I I panicked. | Çocuğu uyandıramadım, birden panikledim. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
just to make sure that he was, you know... | ...sırf emin olmak için. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
and, uh... | Sonra da... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I took him up into the canyon. Which one? | ...vadiye götürdüm. Hangisine? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Uh, you know, the one you said. | Sizin söylediğinize işte. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Coldwater? Laurel? Beachwood? | Coldwater mı, Laurel mı, Beachwood mu? Hiç bilmiyorum, onlardan biriydi işte. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
City side or valley side? | Şehre bakan tarafına mı, vadiye bakan tarafına mı? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Somewhere up there. Uh, it was dark. | Oraya bir yere işte. Hava çok karanlıktı. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
And I carried him up the hill. | Onu tepeye kadar taşıdım. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I buried my own son like an animal. | Öz oğlumu bir hayvanmış gibi gömdüm. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
And you're sure he was dead when you carried him up the hill? | Onu yukarı taşırken çoktan ölmüş olduğuna emin misiniz? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
He was dead. | Ölüydü. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I couldn't wake him up. | Bir türlü uyandıramadım. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
And you carried him up the hill by yourself, Mr. Delacroix? | Tepeye kendiniz mi çıkardınız, Bay Delacroix? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
No one helped? | Kimseden yardım almadınız mı? Gelişme var mı? Aşağı yukarı başa döndük diyebilirim. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Just me. I did it. | Sadece ben, ben yaptım. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I don't think he could have carried that kid up the hill. | O çocuğu tepeye çıkarmış olabileceğini düşünmüyorum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
He just killed his son. His adrenaline's pumping big time. | Daha yeni oğlunu öldürmüş. Adrenalin seviyesi tavan yapmış. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Drunk and alone, rough terrain? | Adam sarhoş, bir başına, o zorlu arazide hem de. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I humped that hill sober with just a backpack and a flashlight, | O tepeye, ayıkken sadece sırtımda bir çanta, elimde fenerle çıktım. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
and it smoked my bag, | Ona rağmen sıfırı tükettim, inerken de neredeyse boynumu kırıyordum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
And Arthur wasn't killed from hitting his head on a car door. | Ayrıca Arthur başını araba kapısına çarptığı için ölmedi. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Somebody hit him with a brick, a stick, or a bat. | Biri ona tuğlayla, çubukla ya da sopayla vurmuş. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
We get a dummy, the right size and weight. | Aynı boyda ve ağırlıkta bir manken alalım. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I'm the same age Sam was. | Ben Sam'in o zamanki yaşlarındayım. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I climb up the hill and see if it can be done. | Tepeye tırmanmaya çalışayım, oluyor mu olmuyor mu görürüz. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
It's an idea. | İyi fikir. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I'll stop by the S.I.D. lab on my way in tomorrow. | Yarın sabah ilk iş ÖAB'ye uğrayayım. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Where you going, Harry? | Nereye gidiyorsun, Harry? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Tell Sheila Delacroix her father just confessed | Sheila Delacroix'e, babasının kardeşini öldürdüğünü itiraf ettiğini söylemeye. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I don't believe it. | Buna inanmıyorum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Miss Delacroix, your father described the events in detail. | Bayan Delacroix, babanız olayları ayrıntısıyla anlattı. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I'm sorry, but my father is not a violent man, detective. | Üzgünüm ama babam şiddet yanlısı biri değildir, dedektif. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
He never hit me or Arthur ... never. | Ne bana, ne de Arthur'a vurmuşluğu vardır. Hem de hiç. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Your mother says he hit her ... hard and often. | Anneniz onu dövdüğünü söyledi. Hem şiddetli, hem de sıklıkla. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
That's why she left. You spoke to my mother? | O yüzden terk etmiş. Annemle mi konuştunuz? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
We did, in fact, a couple of times. | Konuştuk, hem de birkaç kez. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I'm sorry. It couldn't have happened that way. | Üzgünüm ama böyle olmuş olamaz. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Couldn't have? Why not? | Olamaz mı? Neden peki? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Why would your father lie about something like this? | Babanız neden böyle bir konuda bize yalan söylesin ki? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I I don't know. | Bilemiyorum. Bilmiyorum işte. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
He just couldn't have done it. | Bunu yapmış olamaz sadece. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Your mother know you're here? | Annenin burada olduğundan haberi var mı? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Yeah, she's upstairs getting dressed. For what? | Var, üst katta giyiniyor. Ne için? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Oh, some faculty dinner you're going to. | Gideceğiniz fakülte yemeği için. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Your mother's going. I'm not. | Annen gidiyor, ben değil. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Listen, we need to talk. About what? | Konuşmamız gerek. Ne konuda? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
That traffic stop. | Şu trafikte kenara çekme olayı. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Uh huh. I should get a commendation for that. | Onun için övgü almam lazım benim. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You know, your partner considered | Ortağının seninle ilgili şikayet tutanağı tutturmayı düşündüğünü biliyor muydun? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Who, Pierce? That pussy? | Kim, Pierce mi? O ödlek herif mi? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Shit. Wait, how'd you know? | Siktir. Senin nereden haberin oldu? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
It would have been a serious beef in your package, | Bu hem sana büyük zarar verir, beni büyük bir utanca sokar... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
and, more important, jeopardize the entire case. | ...hepsinden de önemlisi, bütün davayı riske atabilirdi. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
A judge would have thrown out the search. Would have been? | Hakim, araç aramasını kanıttan saymazdı. Saymazdı derken? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Officer Pierce has decided not to pursue the complaint. | Memur Pierce, şikâyetini geri çekti. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Well, thank you. | Sağ olasın. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Don't make the assumption I pulled strings for you. | Senin için nüfuzumu kullandığımı düşünme hemen. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I didn't. Okay. | Kullanmadım çünkü. Tamam. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
And don't assume I will do so in the future. | İleride yapacağımı da düşünme. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Yeah, that's the last thing I want. | Tamam, en son isteyeceğim şey bu zaten. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Because even if I don't use my influence on your behalf, just the | Çünkü, senin için nüfuzumu kullanmasam bile... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
fact you're my son, others will, and that can be tricky for both of us. | ...oğlum olduğun için birileri kullanacak, bu da ikimizi de zor duruma sokar. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
There's certain people I do not wish to be indebted to. | Hiçbir şekilde borçlanmak istemediğim insanlar var. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You understand what I'm saying? | Dediklerimi anlıyor musun? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Somebody reached out to Pierce. | Biri Pierce'le konuşmuş. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
If they did, they did it for their own reasons, | Konuştularsa da, kendileri istediği için konuşmuşlar, ben istedim diye değil. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Okay. I get it, all right? I'll watch my step. | Anladım, tamam mı? Adımlarıma dikkat edeceğim. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I don't want my bullshit to blow back on you. | Kendi hatalarımın seni etkilemesini istemem. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Look, I want you to consider getting off the street, | Sokaklardan çekilip yönetim mevkisine geçmeyi... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
going the command route. | ...bir düşünmeni istiyorum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Harry. I know. I know. | Harry. Biliyorum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I'm gonna quit, I swear. Mm. | Bırakacağım, yemin ederim. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I'm thinking about going to Vegas for the holidays, | Bayramda Vegas'a gitmeyi düşünüyorum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
seeing my daughter. Sounds like a good idea. | Gidip kızımı göreyim. İyi bir fikir gibi. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I might take a couple days, go see my dad in Walnut Creek. | Ben de birkaç günlüğüne Walnut Creek'e, babamı görmeye gidebilirim. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
What's she like, your ex? | Eski karın nasıl biri? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Eleanor? Why? | Eleanor mu? Niye sordun? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Just wondering what kind of woman she is, | Nasıl biri olduğunu, ondaki neyin seni çektiğini... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
what attracted you to her, what she does for a living. | ...ne iş yaptığını merak ettim sadece. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
She was in the FBI when I met her. | Tanıştığımızda FBI'da çalışıyordu. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
In the field or an analyst? Profiler. | Sahada mıydı, analist miydi? Profil çıkarıyordu. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Woman of action. | Hareket kadını. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I like that you like ballsy women. Ballsy's my type. | Cesur kadınları sevmen hoşuma gitti. Evet, cesur benim tipim. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Mm, that's what the empirical evidence would suggest, yes. | Tecrübeye dair kanıtlar böyle diyor, evet. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
She still with the bureau? Nope. | Hâlâ büroda mı çalışıyor? Hayır. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
She's a professional poker player. | Profesyonel bir pokerci. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
That's a hell of a career move. Same skill set. | Fena bir kariyer değişimi olmuş. Gereken yetenekler aynı. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
It's still reading people for a living. | Hâlâ para kazanmak için insanların hareketlerini değerlendiriyor. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Works at a casino in Vegas. | Vegas'ta bir kumarhanede çalışıyor. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Turns out Chinese high rollers get their rocks off | Anlaşılan Çinli zenginler, güzel ve beyaz bir kadına karşı... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Who knew? Not me. | Kim bilebilirdi ki? Ben bilemedim. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
The reason she moved to Hong Kong in the first place. | Hong Kong'a da bu yüzden taşındı. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Take your daughter with her? Yeah. | Yanında kızını da mı götürdü? Evet. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
What about the new husband? I've only met him once. | Peki ya yeni kocası? Sadece bir kez karşılaştık. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Went to see Maddie in Hong Kong. | Hong Kong'a Maddie'yi görmeye gitmiştim | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
First impression ... seemed okay. | İlk izlenimime göre, iyi biri gibiydi. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
How long were they gone? Three years. | Ne kadarlığına gittiler? Üç yıllığına. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |