Search
English Turkish Sentence Translations Page 152341
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Oh, my God, that's... the trap! | Aman Tanrım! Bu... Bu bir tuzak! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Porcupine put this nut here on purpose. | Kirpi bunu buraya özellikle koymuş. Bilerek. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
How could the Zone let us through? | Peki Bölge geçmemize, nasıl izin verdi? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Oh God, I'm not going to take one more step until... | Aman Tanrım! Ben bir adım daha atmamaya kararlıyım. Ta ki... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
That's it! We rest! | Tamam. Dinlenelim. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
But keep off this nut, just in case. | Ama şu somunu buradan uzaklaştıralım. Ne olur, ne olmaz, değil mi? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Sorry, but I thought that Professor won't be able to make it. | Üzgünüm, ben gerçekten, Profesörün bunu yapabileceğine inanmamıştım. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You see, l... | Bakın, ben... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I never know beforehand what kind of people I'm taking with me. | Baştan, yanıma nasıl insanlar aldığımı hiçbir zaman bilemem. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Everything gets clear only here, when it's too late. | Her şey ancak burada, artık çok geç olduğunda açığa çıkar. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
What's important is that Professor's bag with his underwear is safe. | Önemli olan, Profesörün iç çamaşırlarının artık güvende olması. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Don't stick your nose in someone's underwear if you don't understand it. | Başkasının iç çamaşırlarına karışma Hiçbir şey anlamıyorsun. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
What is there to understand? Binomial theorem? | Burada anlaşılacak ne var ki? Çift terimli teorem mi? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Some psychological abysses! | Psikolojinin bazı kara delikleri mi? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You have a bad reputation at your institute. | Okulunda oldukça kötü bir ünün var. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
They don't give you money for an expedition. | Okulunda oldukça kötü bir ünün var. Sana araştırma yapman için para vermiyorlar. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
So you decide to pack a knapsack full of manometers and other shit... | Ve sen de çantanı bir sürü basınçölçer ve başka saçmalıklarla doldurup... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
penetrate the Zone illegally... | ...Bölge'ye yasa dışı yolardan girerek... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
and put all these miracles to an algebra test. | ...bütün bu mucizeleri bir matematik testine tabi tutuyorsun. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
No one in the world has ever heard of the Zone. | Dünyada hiç kimse Bölge hakkında hiçbir şey bilmiyor. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
So we'll work a sure sensation! | Kesinlikle büyük bir olay olacak! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
The television, fans raving and bringing laurel wreaths. | Televizyon, hayranlar, çılgına dönecek ve defne dalından taçlar getirecek. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Here our Professor appears, all in white, | Burada Profesörümüz beyazlar içinde belirip... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
and declares: "Mene mene, tekel, uprasin." | ...açıklamasını yapacak: "Teşekkürler, sağolun! Sessizlik." | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Everyone gaping | Herkes yutkunur... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
and shouting: "He deserves a Nobel Prize!" | Herkes yutkunur... ...ve bağırmaya başlar: "Nobel Ödülü onun olmalı!" | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You lousy scribbler, a homespun psychoanalyst. | Sen ikinci sınıf bir yazar ve ev yapımı bir psikoanalistsin. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You're only good for painting walls in public toilets, you blabbermouth. | Sen ancak umumi tuvaletlerin duvarlarını süsleyebilirsin, boşboğaz herif. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
No good. Too sluggish. | Başarısız. Başarısız. Çok argo. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You don't know how to do it. | Nasıl konuşman gerektiğini bilmiyorsun. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
All right. I'm going to get a Nobel Prize. | Tamam. Evet, Nobel Ödünü'nü kazanacağım. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And what are you after? Want to bless mankind | Peki sonra ne olacak? Edindiğin ilhamın... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
with the pearls of your purchased inspiration? | ...incileriyle insanlığı mı kutsayacaksın? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I don't care a damn about mankind. Of all your mankind | İnsanlık zerre kadar umurumda değil. Bütün insanlığın içinde... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I'm interested only in one man myself. | ...ilgilendiğim tek bir kişi var: Kendim. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Whether I'm worth anything or I'm just shit like others. | Gerçekten bir değerim var mı yoksa diğer insanlar gibi boktan biri miyim? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And if you find out that you're really... | Peki sonunda fark ettiğin, gerçekten de... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You know, Mr. Einstein, I have no wish to argue with you. | Biliyor musun, Bay Einstein, seninle konuşmaya hiç hevesli değilim. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Truth is born of argument, damn it! | Hakikat, tartışmalarla ortaya çıkar. Kahretsin. Kahretsin. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Listen, Chingachgook... | Buraya baksana, izci... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You've brought here many people. | Buraya bir sürü insan getirmiş olmalısın. Öyle değil mi? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Not as many as I would like. | İstediğim kadar çok değillerdi. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
That's not the point. Why did they come here? What did they want? | İstediğim kadar çok değillerdi. Önemli olan bu değil. Buraya neden geliyorlardı? İstedikleri şey neydi? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Happiness, I guess. | Sanırım, mutluluk. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Yes, but what kind of happiness? | Evet, ama nasıl bir mutluluk istiyorlardı? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
People don't like to speak about their innermost feelings. | İnsanlar içlerindeki duygulardan bahsetmekten hoşlanmaz. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And it's neither yours nor mine business. | Ve bu ne seni, ne de beni ilgilendirir. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
In any case, you've been lucky. | Her koşulda, sen şanslı bir adamsın. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
As for me, I haven't seen one happy man in my life. | Şahsen ben, hayatımda hiç gerçekten mutu bir adam görmüş değilim. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
They return from the room and I lead them back, | Oda'dan geri dönerler ve ben onlara dönüş yolunu gösteririm. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
and we never see each other again. | Sonra birbirimizi bir daha hiç görmeyiz. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
It's not that wishes come true immediately. | Dilekleri hemen o anda gerçekleşmez. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Have you ever wished to use this room yourself? | Sen hiç bu Oda'da kendin için dilek diledin mi? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I'm fine as I am. | Ben halimden memnunum. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Listen, Professor. | Beni dinleyin, Profesör. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Speaking of the purchased inspiration. | Edinilen ilhamdan bahsetmiştik ya. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Let's imagine that I enter this room | Farz edelim ki ben, o Oda'ya girdim... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
and return to our God forsaken town a genius. | ...Ve Tanrı'nın terk ettiği kasabamıza gerçek bir dahi olarak döndüm. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
A man writes because he's tormented, because he doubts. | Bir adam ancak acı çektiği için, şüpheleri olduğu için yazar. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
He needs to constantly prove to himself and the others | Sürekli olarak, kendine ve başkalarına, ...aslında bir değeri olduğunu... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
that he's worth something. | ...kanıtlamak zorundadır. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And if I know for sure that I'm a genius? | Peki ya bir dahi olduğumu kesin olarak biliyorsam? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Why write then? | O zaman neden yazayım ki? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
What the hell for? | Neyi kanıtlamak için? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Well, I must say | Şunu söyleyebilirim ki.. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
that we exist for... | ...varoluş sebebimiz... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Will you be so kind and leave me alone? | Biraz daha kibar olup, beni rahat bırakır mısın lütfen? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Let me get a wink, I haven't slept all night. | Biraz gözlerimi kapamama izin ver. Bütün gece uyumadım. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Keep your complexes to yourself. | Komplekslerini de kendine sakla. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
In any case, all this technology of yours... | Her neyse, sahip olduğunuz bütün bu teknoloji, hepsi... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
all those blast furnaces, wheels... | ...bütün o maden ocakları, değirmenler... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
and other bullshit | ...ve onlar, ve bunlar, ve şunlar... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
are only designed in order to work less and eat more. | sadece daha az çalışıp daha çok yemek için tasarlanmış. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
They are all just crutches, artificial limbs. | Protez kol ve bacaklar. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And mankind exists in order to create... | Ve insanlık sanat eserleri üretmek için... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
works of art. | ...yaratılmıştır. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Unlike all other human activities, this one is unselfish. | Diğer insan davranışlarının aksine, bunun içinde bencillik mevcut değildir. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Great illusions! Images of the absolute truth! | Muhteşem illüzyonlar! Mutlak gerçeğin görüntüleri! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Are you listening to me, Professor? | Beni dinliyor musunuz, Profesör? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
What unselfishness are you talking about? | Nasıl bencillik yok diyebilirsin? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
People still die of hunger. Have you fallen from the moon? | İnsanlar hala açlıktan ölüyor. Sen aydan mı geldin? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And they are considered to be our brainy aristocracy! | Ve onlar, bizim akıllı aristokrasimiz olarak adlandırılıyor. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You're not even capable of thinking in abstractions. | Soyutlama yaparak düşünmeyi bile başaramıyorsun. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Are you going to teach me about the meaning of life? | Şimdi sen bana, hayatın anlamını mı öğreteceksin? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And also how to think? | Ve nasıl düşünmem gerektiğini? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
It's useless. You might be a professor, but an ignorant one. | İşe yaramaz. Profesör olabilirsin, ama cahilsin. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And there was a great earthquake. | Ve bir zamanlar, müthiş büyük bir deprem olmuştu. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And the sun became black as sackcloth made of hair. | Ve güneş, saçlardan örülmüş tövbe giysisi kadar siyah olmuştu. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And the moon became like blood... | Ve ay, tamamen kan kırmızı olmuştu. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And the stars of the sky fell to the earth, | Ve gökteki yıldızlar, tek tek yer yüzüne düştü. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
as a fig tree casts its unripe figs | Müthiş bir rüzgarla sarsılıp sallanan incir ağacı... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
when shaken by a great wind. | ... bütün ham incirlerini dökmüştü. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And the sky was split apart like a scroll when it is rolled up. | Ve gökyüzü, sarılmış bir parşömen gibi ikiye ayrılmıştı. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And every mountain and island were moved out of their places. | Ve her ada, ve her dağ, bulundukları yerden hareket etmişlerdi. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And the kings of the earth and the great men | Ve dünyada bulunan krallar ve büyük adamlar... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
and the rich and the chiliarchs | ...ve zenginler, ve varlıklı olanlar... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
and the strong and every free man, | ...ve güçlü ve özgür olan her kişi... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
hid themselves in the caves and among the rocks of the mountains; | ...kendilerini mağaralara ve dağların arasındaki kayalık yerlere saklamışlardı. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
and they said to the mountains and to the rocks, "Fall on us | Ve dönüp dağlara ve kayalara dediler ki, "Üzerimize düşüp... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
and hide us from the presence of Him who sits on the throne, | ...bizi şu an tahtta oturan hükümdarın varlığından kurtarın." | Stalker-2 | 1979 | ![]() |