Search
English Turkish Sentence Translations Page 152353
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
You dig in one place — eureka! The nucleus is made of protons. | Bir yeri kazarsınız eureka!: Çekirdek, protonlardan meydana gelir. Bir yeri kazarsınız eureka Çekirdek, protonlardan meydana gelir. Bir yeri kazarsınız eureka!: Çekirdek, protonlardan meydana gelir. | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
You dig in another— great! | Diğerini kazarsınız harika! | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
I dig up a heap of, pardon… I'd better not name it. | Epey kazdım, özür dilerim... En iyisi adlandırmamak. Çok derine daldım, özür dilerim. En iyisi adlandırmamak. Epey kazdım, özür dilerim... En iyisi adlandırmamak. | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
that some joker has palmed it off on the archaeologists | Dalgacı biri onu arkeologlara yutturmuş. ...dalgacı birinin arkeologları kandırdığı anlaşılıyor. Dalgacı biri onu arkeologlara yutturmuş. | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
Strange as it may seem, the admiration dies off. Those connoisseurs… | Görüldüğü gibi tuhaf, hayranlık ölüyor. Şu çok bilenler... Tuhaf, görüldüğü gibi hayranlık bitiyor. Şu uzmanlar... Görüldüğü gibi tuhaf, hayranlık ölüyor. Şu çok bilenler... | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
You're an “in” writer. | Siz bir "iç" yazarsınız. Siz popüler bir yazarsınız. Siz bir "iç" yazarsınız. ve güçlüler ve her özgür adam, | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
–Have you taken the roof off the car? –Yes, I have. | Arabanın üstünü açtın mı? Evet, açtım. | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
–Why? –You must not. | Neden? Dönmemelisiniz. Neden? Dönmemelisin. Neden? Dönmemelisiniz. | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
–You're all like this. –Like what? | Her zaman böylesiniz. Nasıl? | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
–You didn't forget the jerry can? –No. It's full. | Benzin bidonunu unutmadın değil mi? Hayır, dolu. Bidonu unutmadın değil mi? Hayır. Bidon dolu. Benzin bidonunu unutmadın değil mi? Hayır, dolu. | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
Everything I told you before… | Daha önce size anlattığım her şey... Daha önce size anlattığım... Daha önce size anlattığım her şey... | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
Here we are… home, at last. | İşte sonunda evdeyiz. Sonunda! Evdeyiz! İşte sonunda evdeyiz. | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
It's strange that flowers don't smell. Or have I… | Çiçeklerin kokmuyor olmaları tuhaf. Ya da... Çiçeklerin kokusu olmaması çok garip. Ya da ben... Çiçeklerin kokmuyor olmaları tuhaf. Ya da... | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
And he said: “You'll understand later.” | Porcupine. Bu mu adı? Bana "Daha sonra anlayacaksın" dedi. O da, "Daha sonra anlarsın." dedi. Bana "Daha sonra anlayacaksın" dedi. | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
And I… will go for a walk. | Ben... yürüyüşe çıkıyorum. Ben... bir yürüyüş yapacağım. Ben... yürüyüşe çıkıyorum. | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
I need to do something… | Bir şey yapmam gerek... Bir şey yapmam gerekiyor. Bir şey yapmam gerek... | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
–I thought he'd be different. –Like what? | Onun farklı olacağını düşünmüştüm. Ne gibi? Daha farklı olacağını düşünmüştüm. Ne gibi? Onun farklı olacağını düşünmüştüm. Ne gibi? | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
Well, you know, the Leather Stockings, Chingachgook sort of things… | Bilirsin, Leather Stockings, Chingachgook gibi şeyler... Şey, bilirsin. Deri çizmeler, yerliler filan gibi şeyler. Bilirsin, Leather Stockings, Chingachgook gibi şeyler... | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
He has a mutant daughter, “a victim of the Zone” as they call it. | Mutasyona uğramış bir kızı var, "Bölge'nin kurbanı" diyorlar. Mutant bir kızı var. Bölge'nin kurbanı dediklerinden. Mutasyona uğramış bir kızı var, "Bölge'nin kurbanı" diyorlar. | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
What does it mean, “was punished”? | "Cezalandırıldı" ne demek? Ben ruhumu pisliklerden temizleyeceğim, ve bunu da kapışmak isteyecekler. Ben ruhumu pisliklerden temizleyeceğim, ve bunu da kapışmak isteyecekler. "Cezalandırıldı" da ne demek? "Cezalandırıldı" ne demek? | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
Why “of course”? | Neden "elbette"? Neden "tabii ki" dedin? Neden "elbette"? | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
So it was concluded… | Demek oluyor ki... Böylece sonunda... Demek oluyor ki... | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
At first… | İlk başta... Önceleri... İlk başta... | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
All this gave rise to rumours that there's a place in the Zone… | Tüm bunlar Bölge'de bütün dileklerin gerçekleştiği bir yerin olduğuna dair... Bütün bunlar yüzünden, Bölge'de insanların dileklerini... Tüm bunlar Bölge'de bütün dileklerin gerçekleştiği bir yerin olduğuna dair... | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
–They don't return here. –What do you mean? | Buraya dönmezler. Ne demek istiyorsun? | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
Oh, my God! And where are… | Aman tanrım! Nerede?... | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
Don't you ever try it again… Have you no tongue or what? | Sakın bir daha deneme bunu... Dilin yok mu senin? Bir daha sakın bunu denemeye kalkma. Senin dilin yok mu? Ne var? Sakın bir daha deneme bunu... Dilin yok mu senin? | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
I warned you, didn't I? | Seni uyardım, değil mi? Seni uyarmıştım. Seni uyardım, değil mi? | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
–And making a detour's not dangerous? –It is. But they don't go this way. | Alternatif bir yoldan gitmek tehlikeli değil mi? Evet ama onlar bu yoldan gitmez. Ve koca bir tur atmak tehlikeli değil mi? Tehlikeli. Ama onlar buradan geçmez. Alternatif bir yoldan gitmek tehlikeli değil mi? Evet ama onlar bu yoldan gitmez. | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
What do I care that they don't? What if I take a chance… | Bu yoldan gitmemeleri umrumda değil. Bir şansımı denesem ne çıkar? Geçip geçmemelerinden bana ne! Ya şansımı deneyip... Bu yoldan gitmemeleri umurumda değil. Bir şansımı denesem ne çıkar? | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
Listen, what's the matter with you… | Dinle, neyin var senin? Dinle, senin sorunun ne ki... Dinle, neyin var senin? | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
–You're insane. –It's you who are… | Sen delisin. Sensin deli. Sen delisin! Asıl sen delisin. Sen delisin. Sensin deli. | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
The wind is coming up… | Rüzgar geliyor... Rüzgar yaklaşıyor. Rüzgar geliyor... | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
Can you feel it? The grass… | ...hissedebiliyor musun? Çimler... Hissediyor musunuz? Çimenler... ...hissedebiliyor musun? Çimler... | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
go back at once, or… | Hemen geri dön, ya da... ...bir an önce geri dönün, ya da... Hemen geri dön, ya da... | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
–Why did you do it? –Why did I do what? | Bunu neden yaptın? Neyi neden yaptım? | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
–Why did you stop him? –I thought it was you… | Onu neden durdurdun? Sen olduğunu düşünmüştüm... Onu neden durdurdun? Ben, sen olduğunu sanıyordum. Onu neden durdurdun? Sen olduğunu düşünmüştüm... | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
Who the hell knows… | Kim bilir? Kahretsin, neler oluyor? Kim bilir? | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
–What? –Stop it. | Ne? Kes şunu. Ne dedin? Kesin şunu! Ne? Kes şunu. | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
–Why have you emptied the bottle? –Stop it, I said! | Neden şişeyi boşalttın? Dur demiştim sana! Şişemi neden boşalttın? Size kesin şunu dedim! Neden şişeyi boşalttın? Dur demiştim sana! | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
The Zone is a very complicated system… | Bölge çok karmaşık bir sistemdir. Bölge, bir sürü tuzaktan oluşan karmaşık bir sistemdir. Bölge çok karmaşık bir sistemdir. | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
I think it lets those pass who… | Sanırım tüm umutlarını yitirmiş olanların... Bence içeriye girmesine izin verdiği kişiler... Sanırım tüm umutlarını yitirmiş olanların... | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
I've got sandwiches, a thermos… | Sandviçlerim var ve bir termos... Yanımda sandviçlerim var, ayrıca termosum da var. Sandviçlerim var ve bir termos... | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
Anyway, I would prefer… | Her neyse, ben şeyi tercih ederdim... Her neyse, benim tercihim... Her neyse, ben şeyi tercih ederdim... | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
for the trouble, so to speak… | Yani ters bir duruma karşı bir önlem olarak. ...paranızı da iade ederim. Yani ters bir duruma karşı bir önlem olarak. | Stalker-10 | 1979 | ![]() |
–Are we on our way already? –Of course. Why? | Yolumuzda mıyız artık? Elbette. Neden? | Stalker-11 | 1979 | ![]() |
–What about my knapsack? –What about it? | Sırt çantam ne olacak? Ne demek ne olacak? | Stalker-11 | 1979 | ![]() |
–There's nothing we can do about it. –No, we have to go back. | Bu konuda yapabileceğimiz bir şey yok. Hayır, geri dönmeliyiz. | Stalker-11 | 1979 | ![]() |
–It's impossible! –I can't do without my knapsack! | İmkansız! Sırt çantam olmadan yapamam! | Stalker-11 | 1979 | ![]() |
Remember how St Peter was nearly drowned? | St. Peter'ın nasıl boğulduğunu anımsıyor musun? | Stalker-11 | 1979 | ![]() |
–What? –Professor has disappeared! | Ne? Profesör yok oldu! | Stalker-11 | 1979 | ![]() |
–I already explained. –What did you explain? | Zaten açıklamıştım. Ne açıkladın? | Stalker-11 | 1979 | ![]() |
It's the Zone, don't you understand? Let's go, quick. It's… | Bu Bölge, anlamıyor musun? Gidelim, çabuk! | Stalker-11 | 1979 | ![]() |
I'm certainly grateful to you that you… but… | Size kesinlikle minnettarım... ama... | Stalker-11 | 1979 | ![]() |
What do you mean, “overtake”? I came back here for the knapsack. | Ne demek "yetişmek"? Buraya sırt çantası için geldim. | Stalker-11 | 1979 | ![]() |
Oh, my God, that's… the trap! | Aman Tanrım! Bu tuzak! | Stalker-11 | 1979 | ![]() |
Oh God, I'm not going to take one more step until… | Of, Tanrım. Bir adım daha atamayacağım artık... | Stalker-11 | 1979 | ![]() |
You see, I… | Görüyorsunuz, ben... | Stalker-11 | 1979 | ![]() |
So you decide to pack a knapsack full of manometers and other shit… | Çalışmaya başlamak istiyordun. Çalışmaya başlamak istiyordun! Çalışmaya başlamak istiyordun. Yani sen manometre ve diğer boklarla dolu bir sırt çantası hazırlamaya karar veriyorsun... | Stalker-11 | 1979 | ![]() |
penetrate the Zone illegally… | ...Bölge’yi kanunsuz bir şekilde delip geçmek için. | Stalker-11 | 1979 | ![]() |
and declares: “Mene mene, tekel, uprasin.” | ...ve dedi ki: "Mene mene, tekel, uprasin." | Stalker-11 | 1979 | ![]() |
and shouting: “He deserves a Nobel Prize!” | ...ve bağırıyor: "Bir Nobel ödülünü hakediyor!" | Stalker-11 | 1979 | ![]() |
I'm interested only in one man — myself. | Ben sadece tek bir insanla ilgiliyim kendimle. | Stalker-11 | 1979 | ![]() |
And if you find out that you're really… | Ve eğer gerçekten bir şey olduğunu anlarsan... | Stalker-11 | 1979 | ![]() |
You know, Mr Einstein, I have no wish to argue with you. | Biliyorsunuz Bay Einstein, sizinle tartışmak gibi bir isteğim yok. | Stalker-11 | 1979 | ![]() |
Listen, Chingachgook… | Dinle, Chingachgook... | Stalker-11 | 1979 | ![]() |
”and hide us from the presence of Him who sits on the throne, | Ne? Evet, sanırım, bir şekilde. Ne? Evet, sanırım bir şekilde. Ne? Evet, sanırım, bir şekilde. | Stalker-11 | 1979 | ![]() |
Well, it's too much… | Ben yolu göstereceğim. | Stalker-11 | 1979 | ![]() |
We are now… on the threshold… | Hiç. Git! | Stalker-11 | 1979 | ![]() |
Perhaps, that was the right thing to do. Though, I don't know..." | Belki de, doğru olan buydu. Ama, bilmiyorum." Belki de yapılması gereken en doğru şey buydu. Belki de, doğru olan buydu. Ama, bilmiyorum." | Stalker-12 | 1979 | ![]() |
I beg your pardon, your name is? | Özür dilerim, adınız...? Affedersiniz, adınız...? Özür dilerim, adınız...? | Stalker-12 | 1979 | ![]() |
It's strange that flowers don't smell. Or have I... | Çiçeklerin kokmuyor olmaları tuhaf. Ya da... Çiçeklerin kokusu olmaması çok garip. Ya da ben... Çiçeklerin kokmuyor olmaları tuhaf. Ya da... | Stalker-12 | 1979 | ![]() |
And I... will go for a walk. | Ben... yürüyüşe çıkıyorum. Ben... bir yürüyüş yapacağım. Ben... yürüyüşe çıkıyorum. | Stalker-12 | 1979 | ![]() |
Alissa FREINDLIKH | ALISSA FREINDLIKH | Stalker-13 | 1979 | ![]() |
Nikolai GRINKO | NIKOLAI GRINKO | Stalker-13 | 1979 | ![]() |
In | in | Stalker-13 | 1979 | ![]() |
<b>STALKER</b> | STALKER İZ SÜRÜCÜ STALKER STALKER İZ SÜRÜCÜ | Stalker-13 | 1979 | ![]() |
Screenplay: Arkady STRUGATSKY, Boris STRUGATSKY | Senaryo: Arkady STRUGATSKY ve Boris STRUGATSKY Screenplay by Arkady STRUGATSKY and Boris STRUGATSKY Senaryo: Arkady STRUGATSKY ve Boris STRUGATSKY | Stalker-13 | 1979 | ![]() |
Director: Andrei TARKOVSKY | Yönetmen: Andrei TARKOVSKY Directed by Andrei TARKOVSKY Yönetmen: Andrei TARKOVSKY | Stalker-13 | 1979 | ![]() |
Director Of Photography: Alexander KNYAZHINSKY | Director of Photography Alexander KNYAZHINSKY | Stalker-13 | 1979 | ![]() |
Production Designer: Andrei TARKOVSKY | Production Designer Andrei TARKOVSKY | Stalker-13 | 1979 | ![]() |
Music: Eduard ARTEMYEV | Müzik: Eduard ARTEMYEV Music by Eduard ARTEMYEV Müzik: Eduard ARTEMYEV | Stalker-13 | 1979 | ![]() |
Assistant Director: L. TARKOVSKAYA | Director L. TARKOVSKAYA | Stalker-13 | 1979 | ![]() |
Verses By: F.I. TIUTCHEV, Ar. A. TARKOVSKY | Verses by F.I. TIUTCHEV Ar.A. TARKOVSKY | Stalker-13 | 1979 | ![]() |
Sound Production: V. SHARUN Conductor: E. KHACHATURYAN | Sound by V. SHARUN Conductor E. KHACHATURYAN | Stalker-13 | 1979 | ![]() |
English Subtitles: T. Kameneva | Sertlik ve güç, ölümün arkadaşlarıdır. | Stalker-13 | 1979 | ![]() |
"What was it? A meteorite?" | "Neydi o? Göktaşı mı? "Neydi o? Bir göktaşı mı? "Neydi o? Göktaşı mı? | Stalker-13 | 1979 | ![]() |
"A visit of inhabitants of the cosmic abyss?" | Kozmik uçurumun sakinlerinden bir ziyaret mi acaba? Yoksa kozmik uçurumun sakinlerinden bir ziyaret mi? Kozmik uçurumun sakinlerinden bir ziyaret mi acaba? | Stalker-13 | 1979 | ![]() |
"One way or another, our small country" | Bir yol ya da diğeri, küçük ülkemiz... Öyle ya da böyle küçük ülkemiz Bir yol ya da diğeri, küçük ülkemiz... | Stalker-13 | 1979 | ![]() |
"has seen the birth of a miracle... The Zone." | bir mucizenin doğuşunu gördü: 'Bölge'. bir mucizenin doğuşunu gördü ; Bölge'. bir mucizenin doğuşunu gördü: 'Bölge'. | Stalker-13 | 1979 | ![]() |
"We immediately sent troops there." | Oraya derhal asker gönderdik. Oraya derhal birlikler gönderdik. Oraya derhal asker gönderdik. | Stalker-13 | 1979 | ![]() |
"They haven't come back." | Geri dönmediler. | Stalker-13 | 1979 | ![]() |
"Then we surrounded The Zone with police cordons..." | Sonra polis kordonuyla Bölge'yi kuşattık. | Stalker-13 | 1979 | ![]() |
"Perhaps, that was the right thing to do. Though, I don't know..." | Belki de, doğru olan buydu. Ama, bilmiyorum." Belki de yapılması gereken en doğru şey buydu. Belki de, doğru olan buydu. Ama, bilmiyorum." | Stalker-13 | 1979 | ![]() |
I beg your pardon, your name is...? | Özür dilerim, adınız...? Affedersiniz, adınız...? Özür dilerim, adınız...? | Stalker-13 | 1979 | ![]() |
You dig in one place... eureka! The nucleus is made of protons. | Bir yeri kazarsınız eureka!: Çekirdek, protonlardan meydana gelir. Bir yeri kazarsınız eureka Çekirdek, protonlardan meydana gelir. Bir yeri kazarsınız eureka!: Çekirdek, protonlardan meydana gelir. | Stalker-13 | 1979 | ![]() |
You dig in another... great! | Diğerini kazarsınız harika! | Stalker-13 | 1979 | ![]() |
<b>PART TWO</b> | İkinci Bölüm | Stalker-14 | 1979 | ![]() |
<b>STALKER</b> | STALKER İZ SÜRÜCÜ | Stalker-14 | 1979 | ![]() |
and they said to the mountains and to the rocks, "Fall on us" | Ve dönüp dağlara ve kayalara dediler ki, "Üzerimize düşüp... | Stalker-14 | 1979 | ![]() |