Search
English Turkish Sentence Translations Page 152789
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
to see if you've had any problems since I removed the neural implants... | Dişindeki yapay sinirleri çıkardıktan sonra... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
you received at the repair station. | Revire hiç uğradın mı? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
You think it could have something to do with that? | Bununla alakalı olabilir mi diyorsun? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
I never rule out anything. | Kesin onunla alakalıdır demiyorum. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Then again, it could be as innocuous as muscular tension. | Kas gerginliği gibi zararsız bir şeyde olabilir. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Terellian plague starts out with a simple headache. | Terellian vebasıda olabilir. Basit baş ağrılarıyla başlar. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Then all manner of nasty things begin to happen. | Sonra daha şiddetli ağrılar olmaya başlar. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Push it forward. | İleri ittir. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
That's good, hold it there. Commander. | Yeterli, o şekilde tut. Komutan. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Perhaps you could finish that later. | Belki de onu daha sonra bitirmelisiniz. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
This may not be as glamorous as a black hole... | Bu, Karadelik kadar büyüleyici Değil ama... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
but the Captain gave me an order. | Kaptan bana bir emir verdi. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
He also requested detailed sensor readings of this trinary system. | Ama aynı zamanda trinari sistem Sensör okuma detaylarını da istedi. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
I thought Vulcans had all this mental focus and discipline. | Vulkanların odaklanma zekası ve disipline sahip olduklarını sanıyordum. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
We also have sensitive hearing. | Ayrıca işitme duyularımız çok hassastır. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
I'll be in my quarters. | Odamda olacağım. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
We'll let you know when we're done. | Bitirdiğimizde haber veririz. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Keep those target discriminators aligned. | Hedefleri hizaya getir. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
We don't want a torpedo mistaking our nacelles for enemy vessels. | Torpidolarımızdan birinin düşman silahına dönüşmesini istemeyiz. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
You asked to see me, Malcolm? | Beni mi görmek istedin, Malcolm? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
I would have come to you, Captain. It's no problem. What's on your mind? | Benim gelmem gerekirdi, Kaptan. Sorun değil. Aklında ne var? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
I've been reviewing our encounters with hostile species. | Düşman türlerle olan karşılaşmalarımızı inceliyordum. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
The crew's response has been admirable. | Mürettebatın başarısı takdire değer | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
But I feel we can do better, sir. | Ama daha iyisini yapabileceğimizi hissediyorum, efendim. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
And you have a proposal? | Ve bir teklifin var? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
I've been thinking about a shipwide emergency alert. | Geminin tamamında acil durum alarmını düşünüyorum. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Something a bit more comprehensive than battle stations. | Savaş istasyonundan daha kapsamlı bir şey. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
We're taking far too long to react to potential threats. | Potansiyal tehditlere karşı tepki vermemiz çok uzun zaman alıyor. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
With a single order from you, or an impact to the hull... | Sizden gelen tek bir emirle, veya geminin tamamına... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
the plating could be polarised, weapons brought online... | Kalkanlar devreye girebilir, silahlar hazırlanabilir... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
critical systems secured | Kritik bölümler kurtarılabilir... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
I appreciate your concern, Malcolm, but this isn't a warship. | İlgini takdir ediyorum, Malcolm, ama bu savaş gemisi değil. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
That's obvious, sir. | Bu doğru, efendim. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
During our last run in with the Suliban... | Suliban'la olan son çatışmamızda... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
we were unprepared for their boarding parties. | Mekikler için hazırlıksızdık. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
When the Mazarites attacked... | Savaş gemisi saldırdığında... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
they disabled our aft sensors with their first shot. | İlk atışlarıyla sensörlerimizi devre dışı bıraktılar. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
The list goes on. I can see that. | Liste devam ediyor. Görebiliyorum. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Run this by the senior officers... | Bunu üstlerimle konuşup... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
get some feedback, and we'll talk again. | Bildireceğim, daha sonra tekrar konuşuruz. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
REED: Yes, sir. ARCHER: And, Malcolm... | Evet, Efendim. Malcolm... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
don't call it "battle stations." | "Savaş istasyonları." olarak isimlendirme | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Think of something less aggressive. | Daha hafif bir şeyler düşün. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
"Condition Red"? | "Kırmızı durum"? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
What about "Condition Red" for the new security protocol? | "Kırmızı durum" a nedersin yeni güvenlik protokolü olarak? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Why don't you just call it "Security Protocol"? | Neden sadece "Güvenlik protokolü" demiyorsun? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Well, that's not very dynamic. | Pek heyecanlı değil. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Do you think a cupholder's too much? | Sence bardak tutacağı çok mu fazla olur? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Beg your pardon? For the Captain's chair. | Anlayamadım? Kaptan koltuğu için. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
He just wanted the seat adjusted, but I figured as long as I'm working on it.... | Koltuğun ayarlanmasını istedi, çalışırken farkettim bende... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Just what the Captain needs in a crisis: | Kaptan'ın kriz anında ihtiyaç duyacağı şey. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
a place to rest his beverage. | İçeceğini koyabileceği bir yer. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
I'm also upgrading the status displays. | Ayrıca durum görüntüleyicisini güncelliyorum. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
He'll be able to access tactical data from the armrest. | Taktik verilerine koltuk üzerinden erişebilecek. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
If you really want to improve tactical readiness... | Eğer gerçekten taktik hazırlamayı geliştirmek istiyorsan... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
why don't you help me with this protocol? | Bu protokolle ilgili bana neden yardımcı olmuyorsun? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
I'm a little busy right now, Malcolm. | Biraz meşgulum şu an, Malcolm. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
It's a chair. | O sadece bir koltuk. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
It's the Captain's chair. | Kaptan'ın koltuğu. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
It's just as important as your Reed Alert. | Senin düdük alarmın kadar önemli. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
"Reed Alert." That's not bad. | "Düdük alarmı." fena sayılmaz. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Enjoying your lunch? | Yemeği beğendiniz mi? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Yeah. Thanks, it was terrific. | Evet. teşekkürler, müthişti. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
HOSHI: It's called oden. | Adı ''Oden'' | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Every Japanese family has their own way of preparing it. | Her Japon aile kendi yöntemiyle pişiriyor. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Well, it seems to be a big hit. Congratulations. | Zor bir iş gibi görünüyor. Tebrikler. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Thank you. Lieutenant, you barely touched yours. | Teşekkürler. Teğmen, siz yemeğinize pek dokunmamışsınız. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
It was lovely. I'll get you a fresh bowl. | Çok güzeldi. Size tatlı getireyim. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
REED: Not necessary. HOSHI: No problem. | Gerekli değil. Sorun değil. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Please. Not hungry. | Lütfen,aç değilim. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Are you sure there's nothing wrong with it? | Ters bir şeyler olmadığına emin misiniz? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Well, it was a bit salty. | Biraz fazla tuzluydu. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
It tastes fine. | Tadı iyi. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
It just must be me, then. Everybody else seems to be enjoying it. | Sorun bende öyleyse. Herkes beğenmiş gibi görünüyor. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
MAYWEATHER: How much longer? PHLOX: It depends. | Bu daha ne kadar sürecek? Bu değişir. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
On what? Hold still, Ensign. | Neye göre? Hareket etme, Teğmen. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
I have to get back to the Bridge. | Köprüye geri dönmem gerekiyor. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
I'm afraid you won't be returning to duty today. | Korkarım bugün göreve geri dönemeyeceksin. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
The Captain needs those upgrades. | Kaptan'ın güncellemelere ihtiyacı var. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
In medical matters, my authority overrides the Captain's. | Sağlık sorunlarında,benim yetkim kaptandan daha yüksek. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
I'm keeping you overnight for observation. | Bu gece gözlem için seni burda tutacağım. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Your scans didn't show anything. That's what concerns me. | Taramaların bir şey göstermediki. Beni de rahatsız eden bu. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
to see if we can find where it's hiding. | Saklandığı yeri bulabilmek için. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Now lie back and don't move. | Şimdi tekrar yat ve hareket etme. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
ARCHER: When I was about 8, my father took me on a tour... | 8 yaşındayken, babam beni bir geziye götürdü... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
of the warp 5 facility outside of Bozeman, Montana. | Montana'da Bozeman'ın dışındaki Warp 5 tesisine | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
He introduced me to the people he worked with... | Beni birlikte çalıştığı insanlarla tanıştırdı... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
scientists with names like Tasaki and Cochrane. | Adları Tasaki ve Cochrane benzeri olan bilim adamlarıyla tanıştırdı. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
ARCHER: At the time, I didn't realise the significance of those names... | O anda, isimlerinin ne kadar önemli olacağını farkedemedim... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
or the significance of my father's work. | Yada babamın yaptığı işin önemini. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Computer, pause. I'll feed you in a minute. | durakla. Seni bir dakika içinde besleyeceğim. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Computer, resume recording. | Kayıda devam. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
In a way... | Bir şekilde... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
creating a stable warp field mirrored... | Kararlı bir warp alanı belirdi... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
the flux of emotions... | Babamın duyguları... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
my father felt when he... | Yükselmeye... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
embarked on.... Computer, pause. | Başladı... Bilgisayar, dur. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Delete the last paragraph. | son paragrafı sil. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Hell, delete the whole thing. | Lanet, hepsini sil. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |
Here's your sensor interface. | Sensör arayüzün burda. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | ![]() |