Search
English Turkish Sentence Translations Page 179044
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Son of Abdul Malik Shirazi at a dowry of.. | ...Abdul Malik Shirazi'nin oğlu ile... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..Rs.5 million. Do you accept this marriage? | ..5 milyon rupi başlık parası karşılığında kıyılacaktır. Bu nikahı kabul ediyor musunuz? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"What turn has my story taken?" | Nasıl bir boyut aldı bu hikâye? Bundan sonra nasıl olacak benim hikayem? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Do you accept that your name is Rajesh Rathore or no? | Adının Rajeş Rathor olduğunu kabul ediyor musun, etmiyor musun? Söyle şimdi, adının Rajesh Rathore olduğunu kabul ediyor musun, yoksa etmiyor musun? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"My love story. My love story." | Benim aşk hikâyem. Benim aşk hikâyem. Benim hikayem, benim hikayem... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l accept. | Kabul ediyorum. Kabul ediyorum | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
"What turn has my story taken? | Nasıl bir boyut aldı bu hikâye? Bundan sonra nasıl olacak benim hikayem? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
The bus that left from Lahore met with an accident.. | Lahor’dan ayrılan otobüs, Hindistan'a varmadan önce kaza geçirdi. Lahore'dan ayrılan otobüs Hindistan'a varmadan... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..before it reached lndia. | ...önce kaza geçirdi | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Nobody survived. | Kimse kurtulamadı. Herkes öldü. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
My name too was on the passenger list. | Yolcu listesinde benim de adım vardı. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l was happy that Maati and father would hear about my death. | Bauji ve Maati ölüm haberimi alacaklar diye mutluydum. Mutluydum... Bauji ve Maati ölüm haberimi almıştı. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
lf they got the news that l was missing.. | Kayıp haberimi alsalardı, Kayıp haberi alınsaydı... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..then they wouldn't have been able to live or die in peace. | ne mutlu yaşayabilirlerdi, ne de huzurlu ölebilirlerdi. ...ne mutlu yaşayabilirlerdi, ne de huzurlu ölebilirlerdi. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Now, in lndia, Veer Pratap Singh was dead and in Pakistan. | Artık Veer Pratap Sing, Hindistan'da bir ölü, Hindistan'da Veer Singh ölü biriydi, Pakistan'da ise... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
There was no sign of Veer Singh left. | Pakistan’da ise Veer' Sing'ten geriye bir şey kalmamıştı. ...Veer Singh'in kimliğinden geriye birşey kalmamıştı. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Now, his only identity was.. | Şimdi onun tek bir kimliği vardı. Şimdi yalnız tek bir kimliği vardı; | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Prisoner number 786. | 786 numaralı mahkûm. Mahkum numarası 786. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
786. | 786… 786... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
My country owes you 22 years of your life. | Ülkem size hayatınızın 22 yılını borçlu. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l can't bring back these 22 years. | Size 22 yılınızı geri veremem. 22 yılınızı size geri veremem. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
But l take a vow. | Ama yemin ediyorum, Ama yemin ediyorum... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
That l won't put flowers on my father's grave until.. | babamın kabrine tek bir çiçek dahi koymayacağım, ...babamın mezarına tek bir çiçek dahi koymayacağım... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..Veer Pratap Singh doesn't get his name.. | ta ki Veer Pratap Sing'i adına, kimliğine ve ülkesine kavuşturana dek. ..ta ki Veer Pratap Singh'i adına... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..his identity and his country back. | ...kimliğine ve ülkesine kavuşturana dek. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
So, Ms. Samiya Siddique, this is your first case? | Demek Samiya Sıdıku Hanım, bu sizin ilk davanız? Demek Saamiya Siddiqui Hanım, bu sizin ilk davanız? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Yes. Congratulations. | Evet. Tebrik ederim. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Thank you, sir. | Teşekkür ederim. Teşekkür ederim, efendim. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
And you're the defence counsel on behalf of the.. | Ve İnsan Hakları Kurulu adına savunma makamını temsil ediyorsunuz? Ve İnsan Hakları Kurulu adına... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..Human Rights Commission? | ...savunma makamını mı temsil ediyorsunuz? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
That's right, sir. Good. That's good. | Bu doğru, efendim. İyi, bu iyi. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
No one is representing the Prosecution? | İddia makamını temsilen kimse gelmiyor mu? Ceza makamını temsilen kimse gelmiyor mu? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Well, sir, they should be coming. | Efendim, gelmek üzeredirler. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
May l come in sir? | Gelebilir miyim, efendim? Gelebilir miyim efendim? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Oh, it's you, Mr. Zakir. | Zakir Bey, demek sizsiniz… Zakir Bey, demek sizsiniz... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Good morning, sir. Morning. Come in, take a seat. | Günaydın, efendim. Günaydın. Buyrun, oturun. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
That's Mr. Zakir Ahmed. | Bu Bay Zakir Ahmed. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l know. l know him very well. | Biliyorum. Onu çok iyi tanıyorum. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Sorry, Your Honour, you know the traffic of Lahore.. | Üzgünüm, Sayın Yargıç. Lahor’daki trafiği bilirsiniz. Üzgünüm, Sayın Yargıç... Lahore'daki trafiği bilirsiniz. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Zakir sir, are you presenting the case.. | Zakir Bey, Pakistan Hükümeti tarafını siz mi temsil edeceksiniz? Zakir Bey... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..on behalf of the Government of Pakistan? | ...Pakistan Hükümeti tarafını siz mi temsil edeceksiniz? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Yes, sir. Actually, l've not been to court since many days. | Evet, efendim. Bir davaya çıkmayalı uzun zaman oldu. Evet efendim. Bir davaya çıkmayalı uzun zaman olmuştu. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
People maybe thinking that Zakir Ahmed has forgotten.. | İnsanlar belki Zakir Ahmed'in dava mücadelesini unuttuğunu sanıyorlardır. İnsanlar Zakir Ahmed'in... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..how to fight a case. | ...bir davada nasıl mücadele edildiğini unuttuğunu düşünüyordur. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
And anyway, l think this case is very interesting. | Her neyse, bence bu davanın konusu çok ilginç. Herneyse, bence bu davanın konusu çok ilginç. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
What do you think, Saamiya? | Sen ne düşünüyorsun, Samiya? Sen ne düşünüyorsun, Saamiya? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
So, you both know one another? | Siz birbirinizi tanıyor musunuz? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Of course. Saamiya was working for us earlier. | Elbette… Samiya daha önceden bizim için çalıştı. Elbette!.. Saamiya daha önceden bizim için çalışırdı, ama.. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..so, she went over to the Human Rights camp. | ..İnsan Hakları'nın Kamp'ına gitti. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
She's a very capable lady, it'll be fun to fight the case opposite her. | Çok yetenekli biridir. Mahkemede onun karşısında olmak çok eğlenceli olacak. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
There was a special purpose for calling both of you here. | Bakın, sizi buraya çağırıp görüşmemin özel bir sebebi var. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
lt would be better if both the parties can have.. | İki tarafın mahkeme salonu dışında uzlaşması çok iyi olurdu. Eğer iki taraf da... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..an out of court settlement. | ...mahkeme tarihi için bir uzlaşmaya giderse... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Otherwise, the court has fixed the date for day after tomorrow. | Yoksa, mahkeme öbür gün için tarih belirlemiştir. ..mahkeme tarihi öbür güne kararlaştırılmış olur. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
But yes, if the case does not start the day after tomorrow.. | Eğer mahkeme öbür gün başlamaz ise… Ama, eğer bir uzlaşma olmazsa... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..then the next date could be after six months or maybe eνen a year. | bir sonraki tarih 6 ay belki de 1 yıl sonra olur. ..verilecek bir sonraki tarih, bundan altı ay, belki de bir yıl sonrasına olur. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
We're ready, sir. But if the defence needs more time then.. | Biz hazırız, efendim. Ama eğer savunmanın zamana ihtiyacı varsa… Biz hazırız, efendim. Ama eğer savunmanın zamana ihtiyacı varsa... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Defence is ready, sir. But Saamiya.. | Savunma hazır, efendim Ama Samiya… Savunma hazır, efendim. Ama Saamiya... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Sir, you can fix it for day after tomorrow. My client has waited.. | Efendim tarihi öbür gün olarak belirleyin lütfen. Efendim tarihi öbür gün olarak belirleyin lütfen. Müvekkilim... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..for 22 years to get justice. l can't make him wait any more. | ...adalet için 22 yıldır bekliyor. Onu daha fazla bekletmeyeceğim. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Okay, then that's fixed. | Tamam öyleyse, karar verilmiştir. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l thank you both for coming here. | Buraya geldiğiniz için teşekkür ederim. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Good day. Good day, sir. | Hoşçakalın. Hoşçakalın, efendim. Allahaısmarladık. Allahaısmarladık, efendim. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Okay, Saamiya. l'll see you in court. Good day. | Tamam, Samiya, mahkemede görüşürüz… Hoşçakalın. Tamam, Saamiya, mahkemede görüşürüz... Allahaısmarladık. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
This was an impossible case right from the start. | Bu dava başından beri imkânsızdı. Bu dava başından beri imkansızdı. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
And now, with Zakir Ahmed's arrival, there's absolutely no chance. | Ve şimdi Zakir Ahmed'in gelişiyle, hiç bir şansımız kalmadı. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
But this case is too small for his portfolio.. l don't know why. | Ama bu dava onun şöhreti için çok ufak… Neden bilmiyorum… Ama bu dava onun kıdemi için çok ufak... Neden bilmiyorum. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l can't understand anything. | Hiç bir şey anlamıyorum. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Listen, just make any excuse and drop this case. | Bak, bir bahane bul ve bu davayı bırak. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
This is your first case and the way Zakir Ahmed.. | Bu senin ilk davan. Bu senin ilk davan ve Zakir Ahmed ... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..insults the opposition, he'll ruin your career. | ...savunma makamını aşağılayarak kariyerini mahvedecek. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
That's exactly what he wants. | Onun tam olarak istediği bu. Onun istediği de bu. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
What do you mean? Sahil, do one thing. | Ne demek istiyorsun? Saahil, benim için bir şey yap. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Go back to the office and make a list of the witnesses. | Ofise geri dön ve tanıkların bir listesini hazırla. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l'll be there in a while. | Ben birazdan gelirim. Birazdan gelirim. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
But where're you going? To meet Zakir Ahmed. | Sen nereye gidiyorsun? Zakir Ahmed ile görüşmeye. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Okay. What? Saamiya. | Tamam. Ne? Samiya. Tamam. Ne...? Saamiya... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Ms. Saamiya Siddique, you'd sworn that you'd never step into my office. | Bayan Samiya Sıdıku, ofisime bir daha adım atmayacağınıza dair yemin etmiştiniz. Bayan Saamiya Siddiqui, ofisime bir daha adım atmayacağınıza dair yemin etmiştiniz. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Then how could you bear to come here today? | Peki bugün buraya gelmeye nasıl katlanabildiniz? Peki bu gün buraya gelmeye nasıl katlanabildiniz? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
There's nothing like that, sir. | Öyle bir şey yok, efendim… Öyle bir şey değil, efendim... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Just that my principles differed from yours. | Sadece benim ilkelerim sizinkilerden farklı. Sadece sizin ve benim çalışma ilkelerimiz faklıydı. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
And l thought that if l could not respect working by your principles.. | Ve düşündüm ki… Sizin ilkelerinize göre çalışmayacaksam, ayrılmam daha iyi olur. Ve düşündüm ki, eğer sizin çalışma ilkelerinize ayak uyduramıyorsam... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..then it's better that l leave. lnteresting, very interesting. | ...ayrılmam daha iyi olurdu. Etkileyici, çok etkileyici... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
You've developed great principles at a young age. | Bu genç yaşta büyük ilkelere sahipsin. Bu kadar küçükken, o kadar büyük ilkelere sahip olmak... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
My principles have been passed on to me as my father's legacy. | Benim ilkelerim, babamdan bana kalan mirastır. Benim ilkelerim, babamdan bana kalan mirastır, efendim. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Saamiya, do you know that you're the first person.. | Biliyor musun Samiya? Biliyor musun Saamiya, sen... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..who refused to take a case offered by Zakir Ahmed. | ...Zakir Ahmed'in teklif ettiği davayı kabul etmeyen ilk kişisin. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Here, people wait for years in the hope of getting their first case. | Burada insanlar ilk davalarını almak için yıllarca bekler. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
But l recognised your capability, l chose you. | Ama ben, senin yeteneğini fark etmiştim ve seni seçmiştim. Ama ben, senin yeteneğini farketmiştim ve seni seçmiştim. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
l ignored your age, your inexperience.. | Yaşını, deneyimsizliğini ve hatta bunlardan da önce… Yaşını, deneyimsizliğini ve... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
..and even the fact that you're a woman. | bir kadın olduğun gerçeğini görmezden gelmiştim. ...hatta bunlardan da önce bir kadın olduğun gerçeğini görmezden gelmiştim. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
And what did you do in spite of that? | Peki bunun karşılığında sen ne yaptın? | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
You threw the case back in my face. | Dava dosyasını yüzüme fırlattın. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
lt would've set a criminal free, sir. | O dava bir suçluyu serbest bırakacaktı, efendim. O dava bir suçluyu serbest bıracaktı, efendim. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
And according to me, that would've been wrong. | Ve bana göre bu yanlıştır. Ve benim nazarımda bu yanlıştır. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
lt's not a lawyer's job to decide what's right or wrong. | Neyin yanlış neyin doğru olduğuna karar vermek avukatların işi değil, mahkemenin işidir. Neyin yanlış neyin doğru olduğuna karar vermek avukatların işi değildir... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
lt's the court's job. | ...mahkemenin işidir. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
A lawyer's duty is to win the case under any circumstance. Nothing else. | Bir avukatın işi her ne olursa olsun davasını kazanmaktır. Başka bir şey değil! | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Well, that's the difference between you and me, sir. | İşte bu sizle benim aramdaki fark, efendim. | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |
Your principle is to fight to win.. | Sizin ilkeniz kazanmak için savaşmak, Sizin ilkeniz kazanmak için savaşmak... | Veer-Zaara-5 | 2004 | ![]() |