Search
English Turkish Sentence Translations Page 183498
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Father, you don�t really need your parish down here. | Peder, burada gerçekten cemaatine ihtiyacın yok. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I�ve been lookin� for you. | Seni arıyordum. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Seems like everybody�s lookin� for me today. | Bugün herkes beni arıyor sanki. | Zandalee-1 | 1991 | |
| And what�ll you have? I�ll have what he has. | Ne içersin? Onun içtiğinden. | Zandalee-1 | 1991 | |
| So, whatta you wanna see me about? | Ee, beni niye görmek istiyordun? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Don�t look so concerned. | Bu kadar endişeli gibi görünmene gerek yok. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I�m not, I just get nervous when, people say they�re lookin� for me. | Değilim. Sadece insanlar beni aradılarını söylediklerinde sinirleniyorum. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Well, rest easy, | Neyse, gerisi kolay. | Zandalee-1 | 1991 | |
| the only paper I�m servin� is an invitation to dine. | Sadece bir akşam yemeğine davet etmek istiyorum. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Bring her along. | Onu da getir o zaman. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Look, just come, I need you there. | Bak, sadece gel. Orada sana ihtiyacım var. | Zandalee-1 | 1991 | |
| We�re meeting Tatta�s secret boyfriend. | Tatta’nın gizli erkek arkadaşıyla tanışacağız. | Zandalee-1 | 1991 | |
| For all of �em. | Herkese benden. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Thanks, boss. | Teşekkürler 'patron' | Zandalee-1 | 1991 | |
| This duck is really succulent. | Ördek gerçekten çok lezzetli. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Why a duck? Why not a turkey or a chicken? | Neden ördek? Neden hindi veya tavuk değil? | Zandalee-1 | 1991 | |
| The Marx Brothers, didn�t you get it? | Marx Brothers şakası, anlamadınız mı? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Were you named after the cognac, Remy? | Adını konyak markasından mı aldın, Remy? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Not Remy, Ray me. | Remy değil, Ray me diye okunuyor. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Ah, Ray me! | Oh, Ray me! | Zandalee-1 | 1991 | |
| I�m really didn�t wanna have to bring this up, it�s such a lovely dinner, | Bu konuyu burada açmak istemezdim, böyle güzel bir akşamda | Zandalee-1 | 1991 | |
| I think I have to tell you | sanırım yanlış kadınla evlendiğini | Zandalee-1 | 1991 | |
| that you married the wrong girl, Thierry. | söylemek zorundayım, Thierry. | Zandalee-1 | 1991 | |
| How, so? | Nasıl yani? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Because if you�d married Remy, | Çünkü eğer Remy ile evlenseydin | Zandalee-1 | 1991 | |
| the she�d be Remy Martin. | onun adı Remy Martin olurdu. | Zandalee-1 | 1991 | |
| That�s reallly cute. | Çok hoş şaka. | Zandalee-1 | 1991 | |
| To Tatta and Louie. | Tatta ve Louie'ye. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Eternal happiness in life�s great mistery. | Hayatın büyük gizemlerinde sonsuz mutluluklar. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Mr. Medina, | Bay Medina, | Zandalee-1 | 1991 | |
| are you intending to make Tatta honorable? | Tatta'yı onurlandırmaya niyetleniyor musunuz? | Zandalee-1 | 1991 | |
| But it is not the ring that gives soul to honor, | Onur'a ruh veren yüzük değildir, | Zandalee-1 | 1991 | |
| it is heart. | kalptir. | Zandalee-1 | 1991 | |
| An unswerving heart. | Sadık bir kalp. | Zandalee-1 | 1991 | |
| It maybe just a touch, maybe just a touch of sin | Belki sadece bir temasıdır, sadece günahın bir temasıdır | Zandalee-1 | 1991 | |
| that will give us this �joie de vivre�. | bize yaşama sevinci veren. | Zandalee-1 | 1991 | |
| My dear grandmamma, | Sevgili büyükanne, | Zandalee-1 | 1991 | |
| go and do as the natives do. | git ve istediğin gibi yaşa. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Be careful what you say, | Sözlerine dikkat et, | Zandalee-1 | 1991 | |
| you just might give people here a license to rise sensuousness. | buradaki insanlara duygusal davranma izni veriyorsun. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Right in that ear right there. | Tam kulağımın içini, tam orası. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I�ll go prepare the dessert. | Ben gidip tatlıyı hazırlayayım. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Back in the old New Orleans� red light district, | Tekrar eski New Orleans’ kırmızı ışıklar mahalli | Zandalee-1 | 1991 | |
| Countess Willie Piazza, madame of a ritzi �maison de plasir�, | Kontes Willie Piazza, Ritzi "zevk evi"nin sahibesi | Zandalee-1 | 1991 | |
| was famous for an exotic dessert. | egzotik tatlısıyla ünlüydü. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Cherries jubilee? | "Kiraz Yıldönümü" mü? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Do tell, Tatta. | Hadi anlat, Tatta. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Imagine fresh cherries boiled in cream | Kremada kaynatılmış taze kirazlar düşünün | Zandalee-1 | 1991 | |
| sweetened with absinthe. | Absinthe likörüyle tatlandırılmış. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Served stuffed inside the privates of the ruling quadroon beauty. | En güzel melezlerin mahrem yerlerine doldurularak servis edilen. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Is that what Zan�s up to? | Bu, Zan için de uygun mu? | Zandalee-1 | 1991 | |
| I didn�t teach you that. | Sana bunu öğretmedim. | Zandalee-1 | 1991 | |
| You don�t remember. | Hatırlamıyorsun. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I know you want dessert, Zandalee. | Tatlı istediğini biliyorum, Zandalee. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Don�t bring your girl friends into my house. | Kız arkadaşlarını evime getirme. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I�m not some dumb coon ass you can mess with. | Ben uğraşmak isteyeceğin basit, aptal bir taşralı değilim. | Zandalee-1 | 1991 | |
| You be whatever you wanna be, | Kendini her ne sanıyorsan da, | Zandalee-1 | 1991 | |
| but I know what you really are. | senin gerçekte ne olduğunu biliyorum. | Zandalee-1 | 1991 | |
| And what is that? | Neymiş? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Nothing but a dumb coon ass prick. | Aptal taşralı bir ya***ksın. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Then take me. | Öyleyse al beni. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Take my dumb coon ass prick inside of you | Benim aptal taşralı y***ğımı içine al | Zandalee-1 | 1991 | |
| with your husband in the next room. | kocan yan odadayken. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Hey, Johnny, come save me from the horrible stories they�re telling. | Hey, Johnny, gel de beni anlattıkları şu korkunç hikayelerden kurtar. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I�ll be there in a minute. | Hemen geliyorum. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Just washing up. | Ellerimi yıkıyorum. | Zandalee-1 | 1991 | |
| And he kills bums, people that nobody cares about. | ...ve serserileri öldürür, kimsenin umursamadığı insanları... | Zandalee-1 | 1991 | |
| That�s horrible. | Bu korkunç. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Some people escape God�s eye. | BAzıları Tanrı'nın gözünden kaçar. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Conscience is the sole arbiter of the individual | Vicdan bireyin tek yargıcıdır | Zandalee-1 | 1991 | |
| Without it... | O olmadan... | Zandalee-1 | 1991 | |
| What�ve you done to your hair? | Saçına ne yaptın? | Zandalee-1 | 1991 | |
| I�m just experimenting. | Sadece deniyorum. | Zandalee-1 | 1991 | |
| It�s unsettling. | Rahatsız edici. | Zandalee-1 | 1991 | |
| It doesn�t become you. | Sana yakışmamış. | Zandalee-1 | 1991 | |
| So, where is Louie? | Louie nerede? | Zandalee-1 | 1991 | |
| He likes to linger in the morning. | Sabahları geç kalkmayı seviyor. | Zandalee-1 | 1991 | |
| I�ve recognized him. | Onu tanıdım. | Zandalee-1 | 1991 | |
| He was always on the periphery. | Hep etrafımızdaydı. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Holidays, straight week ends, | Tatillerde, hafta sonlarında | Zandalee-1 | 1991 | |
| except of course when I was back at school. | tabii ki okuldan döndüğüm zamanlar hariç. | Zandalee-1 | 1991 | |
| He�s why you came here. | Buraya gelme sebebin o idi. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Thierry, I came because of you. | Thierry, gelme sebebim sensin. | Zandalee-1 | 1991 | |
| And Louie came because of me. | Louie de benim için geldi. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Those are such simple rules of love between people. | Bunlar, insanlar arasındaki sevginin basit kuralları. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Can�t you accept that? | Bunu kabullenemez misin? | Zandalee-1 | 1991 | |
| I mean, it�s between you and me. | Yani, seninle benim aramızda. | Zandalee-1 | 1991 | |
| It�s between you and Zan. | Seninle Zan arasında. | Zandalee-1 | 1991 | |
| And it�s between me and Louie. | Ve benimle Louie arasında. | Zandalee-1 | 1991 | |
| And your husband? Where was he? | Ya kocan? O neredeydi? | Zandalee-1 | 1991 | |
| I don�t regret anything. | Hiç bir şeyden pişman değilim. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Why what? Why did you do it? | Ne neden? Bunu neden yaptın? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Why�d I do what? | Neyi neden yaptım? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Why�d you marry him? | Neden onunla evlendin? | Zandalee-1 | 1991 | |
| He was a poet. | Şairdi. | Zandalee-1 | 1991 | |
| He was pretty good, too. | Ve çok iyi biriydi. | Zandalee-1 | 1991 | |
| Isn�t this poetry? | Bu da şiirsel değil mi? | Zandalee-1 | 1991 | |
| Zan! | Zan! | Zandalee-1 | 1991 | |
| Zan. | Zan. | Zandalee-1 | 1991 | |
| This is your game, Zan. | Bu senin oyunun, Zan. | Zandalee-1 | 1991 |